Kızıl Bayrak'tan...
Sabra Tekstil saldırısının üzerinden bir hafta geçti ancak bu konudaki tepkiler devam ediyor. Bu saldırıyı kendi sınırlarında ele almak bir darlık olur. Zira saldırı sınıf devrimcileri şahsında tüm işçi ve emekçilere yöneltilmiştir. Saldırı sermaye sınıfının devrimci siyasal faaliyete karşı tahammülsüzlüğünün çarpıcı bir örneğidir. Saldırı işçi sınıfının içine itildiği köleliğe, sefalete ve geleceksizliğe karşı mücadeleden başka bir yol olmadığı bilincinin kökleşmesine yöneliktir. Saldırı sınıfın örgütlenme iradesinedir. Saldırının gösterdikleri kısaca bunlardır. Dolayısıyla saldırıyı değişik yönleriyle ele alıp irdelemek sınıf hareketi için bir ihtiyaçtır.
Sınıf devrimcileri de saldırıyı bu çerçevede değerlendirdikleri için üzerinde gereğince durmaya çalışmaktadırlar. Ortaya konulan ilk tepkinin ötesine geçerek bu olayın sınıf hareketi açısından taşıdığı politik-pratik önemin gerektirdiği bir tutuma konu etmektedirler. Önümüzdeki günlerde de bu tutumun boyutlarını büyüterek yanıt vermeye devam edeceklerdir.
Bu saldırı yaşandığı andan itibaren olup biten tüm gelişmeleri gerek kizilbayrak.net’ten gerekse de Kızıl Bayrak gazetesinden yansıtmaya çalıştık. Gazetemizin bu sayısında da Sabra saldırısına genişçe yer vermeye devam ediyoruz.
Sermaye devleti, tüm kurum ve mekanizmaları ile işçi ve emekçilerin hak alma iradesine ve örgütlenme mücadelesine pervasızca saldırıyor. Bu saldırılara karşı birleşik, kitlesel ve militan bir tutumla yanıt verebilmek sınıf hareketinin geleceğini açısından büyük bir önem taşımaktadır. Bir taraftan sermaye gericiliğinin kendi iç çatışması derinleşirken, öte yandan işçi, emekçi ve Kürt halkına yönelik saldırılar konusunda sermaye gericiliği ortak hareket edebilmektedir. Kendi iç çatışmalarının aldığı farklı boyutlara rağmen onlar temelde aynı sömürücü sınıfın çıkarlarını korumak ve ona hizmet etmek misyonuna uygun davranmaktadırlar. İşçi ve emekçileri de bu çatışmada taraflaştırarak kendilerine yedeklemeye çalışıyorlar. Bu yedekleminin bir yanını da düzen içi bir çizgide/konuma olan her türden liberal, reformist sol akımlardır. Bu güçler burjuva gericiliğinin çatlakları üzerinden politika yapan bir anlayışa sahiptirler. İşçi ve emekçileri de buna tutum almaya çağırmaktadırlar.
Oysa işçi ve emekçilerin yeri devrim ve sosyalizm saflarıdır. İşçi sınıfının kendi bağımsız devrimci çıkarları sermayeden her türden kopuşmayı gerektiyor. Böyle bir kopuşmanın yolu ise devrimci sınıf çizgisine dayalı bir hat üzerinden yürüyebilmektir.
|