19 Haziran 2009
Sayı: SİKB 2009/23

  Kızıl Bayrak'tan
  Düzen içi dalaşma faşist baskı ve terörün hızını kesmedi…
  Düzen içi çatışma yeniden alevleniyor…
İlker Başbuğ’un Kürt sorununa ilişkin son açıklamaları…
Kurultayımız asalak tekstil patronlarına karşı mücadele kürsüsü olacak!
15-16 Haziran eylem-etkinliklerinden...
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Sömürü ve zulüm düzenini yenmek için;
birleşik, militan, kitlesel direniş!
Bursa’da direniş, grevler ve BMİS...
  Entes güncesi...
  Kamu TİS’lerinde işçinin öfkesi sokağa taştı...
  Pendik Askeri Tersanesi’nde direniş ateşi....
  Gençlik eylem ve etkinliklerinden...
  Sermaye devleti korkuyor,
korktukça saldırganlaşıyor!
  Sermayenin yeni vurgunu: Vergi indirimleri
  Gerici Molla rejiminin açmazları derinleşiyor…
  Eski ABD’li asker Ebu Garib’teki
işkenceyi savundu!.
  Almanya’da ülke genelinde eğitim boykotu...
  Kapitalizm ölüm saçmaya devam ediyor!
  Kadına yönelik ayrımcılık ve şiddet toplumsal yaşamın her alanında...
  İktidar çekişmesi büyüyor… .
  Direnişteyiz Platformu Forumu’nda yapılan tartışmalar üzerine düşünceler... .
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Entes direnişi 1. ayını doldurdu

“Direnen Entes işçisi kazanacak!”

Direnişin 27. günü

10 Haziran Çarşamba sabahı yine fabrika önündeydim ve uyku mahmurluğuyla fabrikalarına gelmekte olan işçilerin şaşkın bakışlarına tanık oluyordum. “Acaba daha ne kadar bekleyecek” gibi soruların sorulduğuna eminim. Burada söylemeliyim ki direniş başladığından bu yana ilk defa bir aile çoluk-çocuk beni ziyarete geldi. Devrimci Duruş okuru olan bu ailenin ziyareti beni çok umutlandırdı.

Bugün fabrika önünde ancak 10.00’daki çay paydosuna kadar durabildim. Çünkü protesto eylemi için Sabra Tekstil’in Osmanbey’deki mağazası önüne gittim.

Basın açıklaması saat 12.00’de başladı. Kitlesel ve coşkulu bir şekilde Sabra Tekstil’in satış mağazasının önüne geldik. Orada bir kez daha sınıf kinimizi haykırdık. Diğer birçok fabrikada olduğu gibi tamamen sömürü yuvası olan Sabra Tekstil’de düşük ücretlere, sigortasız çalışmalara karşı başta Sabra tekstil işçileri olarak bütün işçilerin örgütlenmesi gerekliliğine değindik. Son olarak da Sabra Tekstil’de üretilen ürünlerin satın alınmayarak protesto edilmesi gerektiğini söyledik.

Sabra Tekstil önündeki eylemde gözaltına alınan ve tutuklanan Melek ve Sergül aynı zamanda OSİM-DER üyeleridir. Melek, Sergül, Burcu ve Deniz arkadaşlarımız bizim mücadelemizin bir parçası olmakla beraber işçi sınıfı mücadelesinde yürünen o onurlu yolda birer mihenk taşıdırlar. Onların o direngen, kararlı, net duruşları önünde saygıyla eğiliyoruz. Her zaman yanınızdayız. Yüreklerimizi yüreklerinizin yanına koyduk.

Direnişin 28. günü

11 Haziran günü saat 12.00’de Unkapanı Çalışma Bölge Müdürlüğü önünde basın açıklaması yapmak üzere yola çıktık. Teknik aksaklıktan kaynaklı 10 dakikalık bir gecikmeyle basın açıklamasına başladık. Basın metninden önce 2 gündür Sabra Tekstil’de yaşadığımız saldırıları kısaca aktardım.

Bu akşamüstü Esenyurt İşçi Platformu’na yapılan saldırıları kınamak için saat 18.00’de yapacağımız eyleme çağrı yapıldı. Ardından basın metnine geçilerek saldırıların arttığına ve daha da artacağına değinildi. Bu yaşanan saldırılara karşı sessiz kalmamak gerektiğine ve ayrım yapmaksızın bütün işçilerin birleşik mücadele hattı örgütlemesi gerektiğine değinildi.

Biraz önce de bahsettiğim gibi Esenyurt İşçi Platformu ve Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu olarak patron tetikçilerinin ve polisin biz işçilere yaptığı silahlı saldırılar karşı Taksim Tramvay Durağı’nda saat 18.00’de yapılan basın açıklamasına katıldık.

Devrimci kurumlar ve HSGGP gibi birçok kurum eyleme katılım sağladı. Gerek gözaltılar gerekse de üstümüze sıkılan kurşunların bizim sınıf mücadelemizin önünü kesemeyeceği gibi aksine sınıf kinimizi daha çok bileyeceği söylendi.

Sloganlarımız “Sabra tekstil hesap verecek!”, ”Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz!”, ”Kahrolsun faşist diktatörlük!” idi. HSGG Platformu ve kamu emekçisi arkadaşların söz almasıyla saldırıların cevabının er ya da geç verileceği söylendi.

Direnişin 29. günü

Sabah 07.30 civarı fabrika önündeydim. Her zamanki gibi önlüğümü giydim ve Entes işçilerinin beni göreceği şekilde fabrika giriş kapısı önünde volta atmaya başladım. Bir yandan çay içip, kahvaltı yapan arkadaşlarıma bakarken bir yandan da gelen servislere bakıp tepki veren işçiler var mı diye izliyordum.

Pimsa direksiyonda çalışan bir abi yanıma gelerek “Senin paranı vermediler mi, ne zamana kadar burada direneceksin” dedi. Ben de bunun üzerine “Ben burada para için direnmiyorum. Derdim para değil, birçok işçi çıkarıldı bu fabrikada ve eğer bir aydır işçi çıkarılmıyorsa benim burada direnmem sayesindedir. Bu krizi biz işçiler yaratmadık bedelini bizim ödememiz ne kadar doğru” dedim. Pimsa işçisi “Haklısın ama bak bizde sendika var ve bizim fabrika kapanacak kimseden ses seda çıkmıyor. Benim şimdi işbaşı yapmam gerekiyor. Daha sonra yanına uğrayacağım, ayrıntılı olarak konuşuruz” diyerek fabrikasına yöneldi.

Öğle saatlerine doğru bir araç yanaştı. Direniş yerinin önüne şoför camdan seslenerek  “Bu grev yeni mi başladı. Hiç haberim yoktu. Sinter Metal’de tanıdıklarım var onlar da hiçbir şey söylemediler. Benim şu an acelem var ama daha sonra mutlaka yanına geleceğim” dedi.

Akşam saatlerinde içinde bulunduğum ortak direniş platformunun Pazar günü yapacağı Direniş Forumu’nun değerlendirilmesi için toplantı yapılacağının haberini almamla beraber bugün direniş yerinden erken ayrılmak zorunda kaldım.

Direnişin 30. günü...

Entes direnişinin de içinde bulunduğu “Direniş Platformu” olarak 14 Haziran günü Altunizade’deki Petrol-İş Genel Merkezi’nde yapacağımız forumun el ilanlarını çoğaltıp Sancaktepe Cumartesi pazarında dağıttık. Dağıtımın ardından her Cumartesi saat 19.00’da Direniş Platformu olarak yaptığımız Taksim eylemine gittik.

Eylem yine kolluk güçleri tarafından engellendi. Biz de polislerin kurmuş olduğu barikata kadar yürüyüp oturma eylemi gerçekleştirdik. Yarınki foruma çağrı yapıldı. Forumun bildirileri dağıtıldı. Her zamanki gibi yapılan konuşmaların ardından sloganlar ve alkışlar eşliğinde eylemimiz sona erdi.

Direnişin 31. günü...

Saat 13.00–17.00 arasında Altunizade’de bulunan Petrol-İş Sendikası’nda Direniş Platformu olarak örgütlediğimiz foruma katıldım.

Örgütleyicileri arasında DESA işçisi Emine Arslan, IBM’den emekçiler, Sinter Metal direnişinden işçiler, ATV-Sabah emekçileri, Kurtiş Matbaa işçileri, YTÜ önünde direnişlerini sürdüren YTÜ öğrencileri ve ayrıca Entes işçisi olarak benim bulunduğum forum ilk olarak direnen işçilerin kendi süreçlerini aktarmalarıyla başladı. 15- 16 Haziran direnişinin 39. yıldönümünde gerçekleştirdiğimiz forumda kapitalizmin krizi, işçi sınıfının mücadele arayışları ve mücadelenin sorunlarına yönelik çözüm önerileri tartışıldı. İlk bölümün ardından ikinci bölümde Ahmet Öncü, Gaye Yılmaz ve Hava-İş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçin bir konuşma yaptı. Özellikle Atilay Ayçin’in konuşması biz işçi ve emekçilerin dikkatini sendikalardaki bürokratik anlayışa çekerek bu durumu değiştirmek noktasında sendikalarda yer almamız, çalışma yapmamız gerektiğine değindi.

Kendi yaşadıklarından örnekler vererek çoğu yerde sendikaların kendisini engellediğini anlattı. Sorular ve serbest kürsünün ardından AKA-DER’in düzenlediği 15-16 Haziran etkinliğine katıldık. Göztepe Özgürlük Parkı’nda gerçekleşen etkinlik oldukça kitlesel ve coşkuluydu.

Entes direnişçisi
Gülistan Kobatan