19 Haziran 2009
Sayı: SİKB 2009/23

  Kızıl Bayrak'tan
  Düzen içi dalaşma faşist baskı ve terörün hızını kesmedi…
  Düzen içi çatışma yeniden alevleniyor…
İlker Başbuğ’un Kürt sorununa ilişkin son açıklamaları…
Kurultayımız asalak tekstil patronlarına karşı mücadele kürsüsü olacak!
15-16 Haziran eylem-etkinliklerinden...
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Sömürü ve zulüm düzenini yenmek için;
birleşik, militan, kitlesel direniş!
Bursa’da direniş, grevler ve BMİS...
  Entes güncesi...
  Kamu TİS’lerinde işçinin öfkesi sokağa taştı...
  Pendik Askeri Tersanesi’nde direniş ateşi....
  Gençlik eylem ve etkinliklerinden...
  Sermaye devleti korkuyor,
korktukça saldırganlaşıyor!
  Sermayenin yeni vurgunu: Vergi indirimleri
  Gerici Molla rejiminin açmazları derinleşiyor…
  Eski ABD’li asker Ebu Garib’teki
işkenceyi savundu!.
  Almanya’da ülke genelinde eğitim boykotu...
  Kapitalizm ölüm saçmaya devam ediyor!
  Kadına yönelik ayrımcılık ve şiddet toplumsal yaşamın her alanında...
  İktidar çekişmesi büyüyor… .
  Direnişteyiz Platformu Forumu’nda yapılan tartışmalar üzerine düşünceler... .
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Patron kurşunladı, polis terör estirdi, mahkeme tutukladı!

Asalak patron ve yardakçıları
hesap verecek!

9-10 Haziran tarihlerinde Haramidere’de yaşananlar, sermaye sınıfının işçi sınıfına düşmanlığının, işçi sınıfı mücadelesi karşısında bütün kurumlarıyla nasıl kenetlendiğinin yeni bir örneği olarak hafızalara kazınmış oldu.

Haramidere’de bulunan Sabra Tekstil Fabrikası’nın önüne 28 Haziran 2009 tarihinde gerçekleştirilecek Tekstil İşçileri Kurultayı’nın çağrı bildirilerini dağıtmak üzere giden Esenyurt İşçi Platformu üyelerinin patron ve adamları tarafından kurşunlanması ile başlayan süreç, işçilerin yaralanmasını protesto etmek için düzenlenen basın açıklamasında gözaltına alınan devrimcilerin tutuklanması ile tamamlandı. Sermaye-polis işbirliği çarpıcı bir biçimde gözler önüne serilirken, burjuva hukuk sistemi ve kurumlarının da doğrudan sınıfsal bir tavırla hareket ettiği tartışmasız biçimde açığa çıktı.

Hedef devrimci sınıf faaliyeti!

Esenyurt bölgesinde faaliyet yürüten sınıf devrimcileri örgütlemekte oldukları Tekstil İşçileri Kurultayı çalışmaları kapsamında ulaşmadık fabrika bırakmama hedefiyle hareket ediyorlar. Bu iddianın düzen güçlerince yanıtsız bırakılması tabii ki düşünülemezdi. 9 Haziran sabahı da beklenen oldu ve Sabra Tekstil patronu Sabri Yılmaz’ın adamları kurultay çağrısını işçilere ulaştıran Esenyurt İşçi Platformu çalışanlarına saldırdı. Devrimci işçilerin üzerine pervasızca ateş açan bekçi köpekleri iki kişiyi ağır biçimde yaraladı. Birinin göğsüne 1, diğerinin ise bacağına 2 kurşun isabet etti. Bacağından vurulan işçi tedavi için halen daha hastanede tutuluyor.

Sabra patronu Sabri Yılmaz ise sermaye düzeninin tipik bir temsilcisi. Sabri Yılmaz’ın geçmişte de devrimci faaliyeti engellemeye dönük benzer girişimleri olduğu biliniyor. İşçilere katıksız sömürü sunan bu asalak patron, mafyavari kirli ve karanlık ilişkileriyle tanınıyor. Yöneten sınıfa mensup olmanın tüm imkanlarını cömertçe kullanan Sabra Tekstil patronu “Haramidere’nin haramisi” sıfatının en layık taşıyıcılarından biri.

Bu asalak burjuvanın, işçileri patronların düzenini yıkmaya çağıran bir faaliyeti kabullenmesi ve sessiz kalması tabii ki beklenemez. Hele ki “krizi fırsata dönüştürme” çağrılarının ortada dolaştığı, krizin tüm yükü işçilere yıkılmaya çalışılırken sınıf cephesinden anlamlı bir yanıt oluşturulamadığı böylesi “zor zamanlarda” en küçük bir çatlak ses bile patronların yüreğine büyük korku salar.

Patronu protesto eden, karşısında devleti bulur!

Sabra patronu geçmişte olduğu gibi yine devrimci faaliyeti hedef aldı ve devrimci işçileri köpeklerine kurşunlattı. İşçi kanı dökerek hükümranlığını sürdürmek isteyen patrona ise yanıtı yine sınıf devrimcileri verdi. Saldırının ardından aynı gün bir araya gelen Esenyurt İşçi Platformu çalışanları ve BDSP’liler “Haramidere’nin haramisi işçi sınıfına hesap verecek!” şiarıyla Sabra Tekstil’e doğru yürüyüşe geçti.

Basın açıklaması yapmak üzere fabrikaya yürüyen işçilerin önüne ise bu kez polis barikatı çıktı. Haklı mücadelelerini sürdürmek için düzenin polisinden icazet almayı beklemeyen sınıf devrimcileri polisin engellemesine izin vermeyerek eylemlerini sürdürdüler. İşçi sınıfının devrimci eylemine kolluk güçlerinin yanıtı ise önce cop ve gaz bombalarıyla, ardından havaya ateş açarak saldırmak oldu. Sabah işçilere ateş açan bekçi köpekleri de bu sırada polis korumasına alınan fabrikanın içinden arsızca saldırıyı izledi.

Polisin azgın saldırısına ve yaşanan gözaltılara rağmen dağılmayan sınıf devrimcileri eylemlerini sürdürerek basın açıklamalarını gerçekleştirdiler. Bayrağı patrondan devralan kolluk güçleri tüm saldırganlıklarına rağmen eylemi engelleyemedi.

Polis terörü karakolda sürüyor!

Eylem sırasında gözaltına alınan 4 kişi için ise polis terörü karakolda da boyutlanarak sürdü. Sınıf devrimcilerine “söz geçiremeyen” kolluk güçleri çaresizliklerini gözaltına aldıkları devrimcilere saldırarak gösterdi. Kelepçelenerek karakola götürülen devrimciler yanlarında avukatları bulunduğu halde darp edildi ve “ince arama” dayatması ile karşılaştı.

Hiçbir hukuksal dayanağı olmayan ve bir aşağılama saldırısı olarak başvurulan ince arama uygulaması avukatların bütün engelleme çabalarına rağmen polis zoruyla gerçekleştirildi. Gözaltındaki BDSP’liler ayrı ayrı özel bir odaya alındılar, burada kelepçelenerek ve darp edilerek arama işlemi ile karşı karşıya bırakıldılar. Arama odası dışında bekleyen diğer gözaltındaki BDSP’liler ise aynı esnada polisin fiziki saldırısı ile karşı karşıya kaldılar. Saldırı gözaltındakiler tarafından “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!” sloganlarıyla karşılandı .

Bütün bunlar yaşanırken usulsüzlüklere ve uygulanan polis terörüne müdahale etmek isteyen avukatlar da polis şiddetinin hedefi oldu. Polislerin avukatları hedef alan saldırgan tutumu ÇHD İstanbul Şubesi’nin ve İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi’nin müdahalesi ile engellenebildi.

Devlet terörü sağlık kontrolü prosedürü sırasında da sürdü. Esenyurt Sağlık Ocağı doktoru, darp edilmiş BDSP’liler için muayene bile etmeden “sağlam” raporu verdi. Dahası muayenenin polis olmadan yapılması kuralı da çiğnendi ve rapor polis huzurunda hazırlandı. Savcılıkta bu durumu şikâyete konu eden iki BDSP’li sağlık raporu için tekrar hastaneye sevk edildi ve bu kez BDSP’lilerin bildirimlerine de raporda yer verildi, vücutlarında darp izine rastlandığı belgelendi.

Polis görevi düzenin mahkemelerine devrediyor...

Gözaltılar 10 Haziran günü savcılığa çıkarıldı ve savcı tarafından “Görevli memura direnmek” gerekçesiyle ve tutuklu yargılanma talebiyle nöbetçi olan Büyükçekmece 2. Sulh Ceza Mahkemesi’ne sevk edildi. Gözaltındaki dört devrimci Büyükçekmece Adliyesi’ne kolları morarana dek sıkılmış kelepçelerle getirildi. Su içmek ve tuvalete gitmek gibi yaşamsal ihtiyaçları bile kolluk güçleri tarafından engellenen BDSP’lilerin müdafiileri de yine polis tacizi ve tehditlerine maruz kaldı. Avukatlar savcılığa yazılı başvuruda bulunarak bu ihtiyaçların karşılanması ve kelepçelerin gevşetilmesini sağladılar.

Sınıf devrimcilerini yargılayan Büyükçekmece 2. Sulh Ceza Mahkemesi ise hızlı bir duruşmanın ardından dosyanın bütününü öne sürerek 4 devrimcinin de tutuklu yargılanmasına karar verdi. Oysa dosyadaki belgeler başından sonuna tartışmaya açıktı. Zira dosyada delil olarak dikkate alınabilecek tek belge olan teşhis tutanağı baştan sona usulsüzdü. Avukatlardan habersiz ve devrimcilerin tek tek polise gösterildiği bir biçimde hazırlanan teşhis tutanağının altında tutanağı düzenleyenlerin arasında darp edildikleri iddiası ile şikayetçi olan polislerin imzasının da olması belgenin gerçekliğinin düzeyini de gözler önüne sermektedir.

Bekçi köpekleri aynı gerekçeyle serbest!

Esenyurt’ta yaşanan silahlı saldırının ardından gözaltına alınan ve Sabra Tekstil’in güvenlik müdürü olduğu söylenen Zeki Tekin ise, sınıf devrimcilerini tutuklayan aynı mahkeme tarafından “işçilerin hangi silahla yaralandığının tespit olunamaması” bahanesi ile serbest bırakıldı.

4 devrimcinin tutuklanması kararını veren mahkemenin, iki işçinin yaralı olduğu bir durumda elindeki tek şüpheliyi serbest bırakması, mahkemenin sınıfsal tavrını anlamak açısından gayet yeterli bir veri. Ancak dahası da var. Zeki Tekin ifadesinde havaya ateş ettiğini beyan etmesine ve dahası kendisinden başka da ateş edenlerin olduğunu söylemesine rağmen, sorgu tutanağından anlaşıldığı kadarıyla, sorgu hâkimi kimlerin ateş ettiğini sorma gereği dahi duymuyor. Bunun gerisinde bir dalgınlık olmadığı, bu tutumun burjuva sınıfının açık bir tutumu olduğu, birilerinin Haramidere’de yaşanan saldırganlığı örtbas etmek ve saldırganları aklamak derdine düştüğünü görmemek için kör olmak gerekiyor.

Patronun bekçi köpeği serbest bırakılırken tutuklanan devrimciler tüm bu burjuva hukukuna dahi sığmayan gerekçelerle Bakırköy ve Metris Cezaevleri’ne gönderildiler. Sabra patronu ise gazetelere saldırıya uğradığına dair demeçler vererek burjuva yüzsüzlüğünü arsızca ortaya saçtı.

Tutuklu devrimcilerle dayanışmaya,
patronlar düzeninden hesap sormaya!

Haramidere’de sermaye sınıfı tüm kurumlarıyla birlikte işçi sınıfına karşı cepheden savaş ilan etmiş oldu. Ama bu yeni bir savaş değil, yüzyılları bulan bir savaşın yeni bir cephesiydi sadece. Patronun başlattığı saldırıyı önce polis, ardından da mahkemeler devralarak sermayenin “sınıf tavrı”nı sergiledi. Düzen kurumları devrimci işçileri hedefe çakarken kendi uşaklarını korumaktan da geri durmadı, saldırıya uğrayanlar tutuklanırken işçilere ateş açtığını itiraf eden bekçi köpekleri serbest bırakıldı. İşte sermaye diktatörlüğünün özü ve özeti...

Bu “sınıfsal” saldırıya verilebilecek yegâne yanıt proletaryanın asalaklar sınıfının karşısına dikilmesinden geçiyor. Patronlar sınıfının topyekûn saldırısına karşı örgütlü karşı durmak büyük önem arzediyor. Tutuklu devrimcilerin asılsız gerekçelerle tutuklanmasına karşı sınıf cephesi harekete geçmeli, patron-polis-hukuk işbirliği tüm yönleriyle teşhir edilmeli.

Polis diktesiyle rapor hazırlayan doktorlar, düzmece gerekçelerle tutuklama çıkaran, işçi kanı dökenleri serbest bırakan hâkimler, avukatlara saldıracak kadar pervasızlaşan polisler ve sömürü bezirgânını sarsacak en küçük bir sesten bile büyük bir korku duyarak saldırganlaşan Sabra Tekstil patronu Sabri Yılmaz ile bekçi köpeklerini hedef tahtasına çakarak sermaye düzenini topyekûn hedefleyen bir mücadele yürütme sorumluluğu bugün işçi sınıfının omuzlarında duruyor.

 


Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi’nde 15-16 Haziran etkinliği…

Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi’ndeki sınıf devrimcileri olarak, 15 Haziran günü 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi etkinliğini gerçekleştirdik. Etkinlik 15-16 Haziran İşçi Direnişi’nde ve devrim davasında yitirdiğimiz tüm devrimciler için bir dakikalık saygı duruşu ile başladı.

Ardından hep bir ağızdan ve büyük bir coşku ile Nazım Hikmet’in yürümek şiirini okuduk.

Şiirden sonra 15-16 Haziran Direnişi’nin ve önceleyen sürecin tarihsel bir anlatımı yapıldı. 1961’de grev hakkının kazanıldığı 200 bin bin kişilik Büyük Saraçhane Mitingi’nden Kavel direnişine ve Paşabahçe grevine değinilerek politikleşen ve mücadeleye sürüklenen geniş işçi yığınlarının, yılları bulan birikiminin ürünü olarak 15-16 Haziran direnişi tanımlandı. Zira bu süreç aynı zamanda ilerici devrimci işçilerin düzene bağlı Türk-İş’ten koparak DİSK’in kuruluşunu örgütledikleri bir süreçti de aynı zamanda.

15-16 Haziran’ın tarihsel anlamı üzerine kısa bir anlatım yapılarak etkinliğimiz devam etti. 15-16 Haziran’ın işçi sınıfının direnme ve mücadele azmi ve devrimci kitlesel işçi eyleminin politik sonuçları açısından halen günümüz işçi mücadelesine yol gösteren bir yerde durduğundan bahsedilerek etkinliğimizin tartışma kısmına geçtik.

Tartışma kısmında, eylemin yarattığı etkiye karşı sınıf hareketinin ileri sıçratılamamasının, DİSK yönetiminin uzlaşmacı-icazetci tutumu nedeniyle eylemin sonraki döneme süreklileşmiş bir işçi hareketi bırakamamasının nedenlerini tartıştık. Bu tartışmada öne çıkan vurgu noktası devrimci bir sınıf partisi yokluğunda işçi sınıfı mücadelesinin sınırları idi. Zira dönemde gelişmekte olan sınıf hareketini devrimcileştirecek, sendikal mücadele sınırlarının dışına ilerleyen işçi hareketinin bu ilerleyişini bütünleyecek bir sınıf partisi ve önderliğinin yoksunluğu süreci belirleyen en önemli tarihsel ders olmuştu. Ancak buna karşılık 15-16 Haziran eylemi, dönemin küçük burjuva devrimci hareketine, pratik bir eylemle, işçi sınıfının tarihsel ve toplumsal gücünü göstermiş, henüz bir ideolojik düzenleme taşınmasa bile dönemin devrimci hareketinin sınıfa dönük ilgisini arttırmıştır denildi. “15-16 Haziranlar’ı yaratan işçi sınıfı, bu direnişin gösterdiği yoldan yürüdüğü koşullarda başarıya ulaşacaktır. Zira 15-16 Haziran’ı anlamak yeni 15-16 Haziranlar yaratma mücadelesi vermek demektir” denilerek etkinliğimizi sonlandırdık.

Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi’ndeki sınıf devrimcileri olarak kalbimiz, yüreğimiz, bilincimiz işçi sınıfının mücadelesi ile birlikte atıyor. İçerde, dışarıda nerede olursak olalım; bu haklı ve meşru mücadelemiz sonucunda kazanan işçi sınıfı, kazanan devrim ve sosyalizm mücadelesi olacaktır.

Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi’nden

sınıf devrimcileri

 


EKK’dan dayanşma çağrısı...

“Tutuklu devrimciler
derhal serbest bırakılsın!”

Sabra Tekstil patronunun işçilere yönelik silahlı saldırısını protesto amacıyla fabrika önünde basın açıklaması yapmak isteyen sınıf devrimcileri polisin gazlı, silahlı saldırısı ile karşılaştılar.

9 Haziran akşamı yaşanan bu saldırı sırasında ayrıca 4 BDSP’li gözaltına alındı ve ardından “polisin görevini yapmasına engel olmak” gerekçesiyle tutuklandı. Tutuklanan devrimcilerden üçü Emekçi Kadın Komisyonları çalışanıdır. EKK çalışanı arkadaşlarımız, fabrika önünde basın açıklamasını engellemek için oluşturulan polis barikatının, işçi ve emekçilerin örgütlü mücadelesi önünde oluşturulmak istenen barikat olduğunun bilinciyle en kararlı tutumu sergilemiş, yağdırılan kurşun ve gaz bombalarına rağmen bir adım geri atmamışlardı. Karşılaştıkları tutuklama saldırısına karşı cevaplarını ise, mahkeme çıkışı haykırdıkları “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!”, “Yaşasın devrim, yaşasın sosyalizm!” sloganlarıyla verdiler.

Kendilerine yönelik bu saldırının aslında tüm işçi ve emekçilere yapılan bir saldırı olduğunun tam olarak bilincindeydiler. EKK çalışanı arkadaşlarımız, kapitalist sömürü düzeni içinde, her türlü baskı, sömürü, aşağılanma ve ezilmeye maruz kalan emekçi kadınların, işçi sınıfının örgütlü mücadelesinde en önde olması gerektiğinin bilinciyle davrandılar ve davranıyorlar.

Bizler, Emekçi Kadın Komisyonları çalışanları olarak, saldırı ve baskılar karşısında bir adım bile geri atmayacağımızı, bugün tutuklu olan arkadaşlarımızın taşıdığı kararlılık ve onurla yolumuzu yürüyeceğimizi dosta düşmana bir kez daha ilan ediyoruz. Tüm işçi ve emekçi kadınları, sınıfa yönelik saldırıları durdurmak için verilecek örgütlü mücadelede bir adım ileri çıkmaya, “tutuklu devrimciler derhal serbest bırakılsın!” talebini ve tutuklu devrimcilerle dayanışmayı yükseltmeye çağırıyoruz.

Emekçi Kadın Komisyonları

17 Haziran 2009

 


Tutuklu BDSP’lilerle dayanışmaya!

Sabra patronunun bülten dağıtımı yapan sınıf devrimcilerine yönelik saldırısını fabrika önünde protesto eden BDSP’liler 9 Haziran akşamı polis saldırısına hedef olmuş, saldırı sırasında 4 devrimci gözaltına alınmıştı. 4 BDSP’li 10 Haziran günü çıkarıldıkları Büyükçekmece 2. Sulh Ceza Mahkemesi kararınca tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.

Cezaevlerine götürüldükleri ilk gün geçici koğuşlarda kalan devrimciler yeni koğuşlara alındılar.

Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi’ne gönderilen Emine Burcu Eker, Sergül Tarhan ve Melek Can B4 koğuşuna yerleştirilirken, Metris Cezaevi’ne gönderilen Deniz Edemir ise T2C5 koğuşuna yerleştirildi.

Gözaltı süresi boyunca polis terörüne maruz kalan BDSP’li tutsakların avukatlarıyla yaptıkları görüşmelerde sağlık durumlarının iyi olduğu öğrenildi.

Devrimci tutsaklarla dayanışma amacıyla kullanılabilecek iletişim adresleri aşağıdadır:

Emine Burcu Eker, Sergül Tarhan, Melek Can:

Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi B4 koğuşu
Bakırköy / İstanbul

Deniz Edemir:

Metris Cezaevi T2C5 koğuşu
Metris / İstanbul

 


Sabra Tekstil saldırısı protesto edildi...

“Tutuklular serbest bırakılsın!”

Tutuklamalar İHD’de protesto edildi

BDSP ve Esenyurt İşçi Platformu / Tekstil İşçileri Komisyonu, 17 Haziran günü İHD İstanbul Şubesi’nde düzenlediği basın toplantısıyla Sabra patronunun saldırılarını ve tutuklama terörünü protesto etti. Emekli-Sen Kadıköy Şubesi ve İHD İstanbul Şubesi’nin destek verdiği açıklamada tutuklama terörünün arka planına değinildi.

Saldırıların sorumlularının eninde sonunda işçi ve emekçiler tarafından yargılanacağının vurgulandığı açıklamada “Tarihte her zaman işçi kanı dökenler döktükleri kanda boğulmuşlardır.“ denildi.

“Çağrımız alınteriyle, onuruyla yaşayan tüm emeği çalınanlaradır.” sözleriyle işçi ve emekçiler sabra patronundan ve sermaye düzeninden hesap sormaya çağrıldı. Açıklamanın sonunda, tutuklu devrimcilerin serbest bırakılması, Sabra Tekstil patronunun ve tetikçilerinin hesap vermesi istendi.

Basın açıklamasının ardından İHD İstanbul Şubesi adına konuşan Rıza Dalkılıç, örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini söyleyerek Esenyurt İşçi Platformu’na yönelik saldırı ve tutuklamaları kınadı.

Emekli-Sen Kadıköy Şube Başkanı Yalçın Vural da toplantıda yaptığı destek konuşmasında saldırıları lanetledi. Tutuklananların serbest bırakılmasını isteyen Vural, olayın birçok boyutunun olduğunu belirterek, tekstil sektöründe olduğu gibi Sabra Tekstil’de de genç ve kadın işçi sömürüsünün yaşandığını, yaşanan son saldırıların sınıf mücadelesinde çetin bir boyuta işaret ettiğini söyledi.

Açıklamada Sabra patronunun silahlı saldırısı sırasında bacağından yaralanan ve tedavisi halen devam etmekte olan Tahsin Alıcı’nın kardeşi Tarık Alıcı söz aldı. Alıcı yaptığı konuşmada, saldırı sürecine değinerek, Tahsin Alıcı’nın evraklarını almak için adliyeye gittiğini ancak evraklarının dahi kaybedildiğini belirtti.

Tarık Alıcı’nın konuşmasıyla basın toplantısı son buldu.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

Faşist baskı ve terör Gazi’de lanetlendi

Devlet terörü 16 Haziran akşamı Gazi Mahallesi’nde yapılan yürüyüşle protesto edildi.

GOP BDSP’nin gerçekleştirdiği yürüyüş saat 20.00’de eski karakoldan başladı. En önde “Patron kurşunladı, polis terör estirdi, mahkeme tutukladı! Faşist baskı ve terör sökmeyecek! Eli kanlı katiller hesap verecek! / BDSP” şiarlı pankart taşındı. Yürüyüş boyunca emekçilere saldırıyı teşir eden konuşmalar gerçekleştirildi. Çevrede biriken emekçilerin ilgiyle izlediği yürüyüş cemevine gelinmesiyle sonlandırıldı. Cemevi önünde emekçilere yönelik yapılan konuşmanın ardından basın metni okundu.

Basın metninde, gerçekleştirilen saldırının ilk olmadığına, son da olmayacağına değinildi. Sermaye düzeninin, krizin toplumda yaratabileceği muhtemel büyük sosyal patlamanın önünü almak ve örgütlü güçleri tasfiye etmek istediği ifade edildi. Gerçekleşen saldırıları göğüslemek için devrimci ilerici kurum ve kişilere birlikte hareket etme çağrısı yapıldı. Basın metninin okunmasının ardından atılan sloganlarla eylem sonlandırıldı.

Yaklaşık 100 kişinin katıldığı yürüyüş boyunca saldırıyı teşhir eden ve saldırıyla ilgili önümüzdeki günlerde yapılacak eylem programını duyuran bildiriler dağıtıldı. Yürüyüşe Devrimci Hareket, Mücadele Birliği Platformu, DHF, Partizan, DHB, TÖP ve Sosyalist Parti destek verdi.

Kızıl Bayrak / GOP

 

ÇHD saldırıyı kınadı

ÇHD İstanbul Şubesi, yaşanan saldırılar ve ardı sıra gerçekleşen hukuksuz uygulamalarla ilgili 16 Haziran günü Galatasaray Lisesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

“Emeğe ve savunmaya yönelik polis terörüne son! / Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi” pankartının açıldığı basın açıklaması Güray Dağ’ın şube adına yaptığı konuşma ile başladı, ardından basın metnine geçildi

Yaşananlarla hukuksuzluğun, yasalardaki eşitsizliğin, polis terörünün bir kez daha gözler önüne serildiğinin vurgulandığı açıklamada İstanbul Barosu ve ÇHD üyesi olan avukatların karakolda polislerin hakaretlerine, sözlü ve fiili tacizlerine maruz kaldıkları belirtildi.

Basın açıklamasında polis terörünün her alanda yaygınlaştığı ve mahkemelerin de kolluk güçlerini temize çıkarmak için çaba harcadığı belirtilerek şunlar söylendi:

“Bütün bunlar olurken her alanda kolluk güçleri baş aktörler olarak sahneye çıkmaktadır. Cezaevinde, karakolda yahut sokakta kolluk güçleri kendilerini koruduğunu bildikleri yasalardan güç alarak sözlü tacizden, işkenceyle adam öldürmeye kadar her türlü suçu işlemektedir. Mahkemeler de kolluğun yargılandığı davalarda adeta kolluk güçlerini temize çıkarmak istercesine çalışmaktadır. Polislerin arkalarına aldıkları güce duydukları güvenin boyutları ortadadır.”

Açıklama ÇHD’nin ezilen ve sömürülenlerin yanında mücadelesini sürdüreceğini yinelediği sözlerle sona erdi.

Basın açıklamasına BDSP, EHP, DTP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Dursun Yıldız ve Entes direnişçisi Gülistan Kobatan destek verdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

Esenyurt’taki saldırılara karşı Adana’da ortak eylem

Saldırı ve tutuklamalar Adana’da 13 Haziran günü protesto edildi. Eylem saat 12.00’de İnönü Parkı’nda “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Devlet terörüne son!” sloganlarıyla başladı. Ortak açıklamada krizin faturasının işçi ve emekçilere ödettirilmesi çabasının beraberinde dizginsiz bir baskı ve terör uygulaması da getirdiği, son dönemde gerek hak arama eylemlerine, gerekse de işçi ve emekçilerin örgütlülüklerine dönük saldırıların bunun somut bir göstergesi olduğu ifade edildi.

İstanbul’da yaşanan saldırıya değinilen konuşmada patronun kurşun sıktığı, polisin saldırdığı ve yargıçların tutukladığı ifade edilerek bu işleyişin aynı zamanda sermaye düzeninin tüm bir sınıf özünü ve kimliğini, ayrıca çalışma tarzını ortaya koyduğu belirtildi.

Alınteri, BDSP, ÇHKM, ESP, Halkevleri, Türkiye Gerçeği tarafından gerçekleştirilen eyleme DİSK / Emekli Sen Adana Şube yöneticileri, Halk Cephesi ve Mücadele Birliği Platformu da katılarak destek verdi.

Kızıl Bayrak / Adana

 

Tutuklama terörüne karşı Taksim’de eylem...

Esenyurt Haramidere’de Sabra patronunun silahlı saldırısının ardından devreye giren tutuklama terörü 11 Haziran günü Taksim Tramvay Durağı’nda gerçekleştirilen eylemle lanetlendi.

BDSP ve Esenyurt İşçi Platformu tarafından gerçekleştirilen basın açıklamasında yapılan konuşmalarda tutuklanan devrimcilerin serbest bırakılması istendi. Sermaye düzeninin son dönemde gerçekleştirdiği saldırılara değinildi.

Eyleme Halkevleri, ESP, Alınteri, ODAK, PDD, Devrimci Hareket, Kaldıraç, Herkese Sağlık ve Güvenlik Gelecek Platformu ve Eğitim-Sen 6 No’lu Şube’den kamu emekçileri de destek verdi.

Yapılan açıklamada sınıf devrimcilerine yönelik tutuklama saldırısının arka planına değinilerek patron-polis saldırısının ardından devreye sokulan tutuklamaların sermaye sınıfının işçi sınıfına karşı beslediği sınıf kininin bir sonucu olduğu vurgulandı.

Açıklama şu sözlerle sona erdi:

“ Hiçbir güç bizi devrim mücadelesinden alıkoyamaz. Hiçbir kurşun devrimci sınıf faaliyetine engel olamaz. Hiçbir duvar devrimci soluğumuzu kesemez. Hiçbir güç milyonlara yaşam hakkı tanımayan bu çürümüş düzeni ve kurumlarını ayakta tutamaz.”

Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu adına Nuri Günay’ın yaptığı destek konuşmasında ise son dönemde KESK üzerinden yoğunlaştırılan saldırılara değinildi. Birlikte mücadele etmenin önemine vurgu yapıldı. Tutuklananların serbest bırakılmasının istendiği konuşma “Yaşasın devrimci dayanışma!” sözüyle sona erdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

Ankara BDSP’den tutuklama protestosu

Tutuklama terörü 12 Haziran günü Ankara BDSP tarafından gerçekleştirilen basın açıklamasıyla protesto edildi.

Saat 18.30’da Yüksel Caddesi’nde İnsan Hakları Anıtı önünde toplanan BDSP’liler “Haramilerin saltanatını yıkacağız! Saldırıların hesabını soracağız!” pankartını açarak eyleme başladılar.

Açıklamada kapitalizmin işçi ve emekçilere sunduğu sömürü cehennemi anlatıldıktan sonra düzen kurumlarınındevrimci faaliyeti ezmek için elbirliği yaptığı vurgulandı. Sınıf devrimcilerinin tüm işçi ve emekçiler ile bütün bir topumu hedef alan bu saldırıları yanıtsız bırakmayacağı söylendi.

Partizan, AKA-DER, Eğitim Emekçileri Derneği, Halkevleri’nin de destek verdiği eylem “Yaşasın devrimci dayanışma!” sloganıyla son buldu.

Kızıl Bayrak / Ankara

 

Antakya BDSP saldırıyı lanetledi

Antakya BDSP yaptığı açıklamayla Esenyurt’ta yaşanan saldırı ve tutuklamaları protesto etti. Patron ve polis saldırısına direnen BDSP’lilerin selamlandığı açıklamada “Bugün Esenyurt’ta yaşanan saldırıyla birlikte asalak burjuvazinin sonunun yaklaştığını görünce nasıl da çırpınmaya başladığını bir kez daha görmüş olduk.” denildi.

Açıklamada şunlar söylendi: “Asalak burjuva sınıfı ve onun devleti bugün sadece Esenyurt’ta değil ülkenin dört bir tarafında işçilere ve emekçilere saldırmakta emekçilerin mücadelesinden duyduğu korkuyu bir kez daha gözler önüne sermektedir. Biz sınıf devrimcilerine burada düşen görev burjuva sınıfının korkusunu gerçeğe dönüştürmektir.”

 

OSİM-DER tutuklu üyelerine sahip çıktı!

OSİM-DER yaptığı yazılı açıklamayla yaşanan saldırıları lanetledi ve aralarında üyelerinin de bulunduğu 4 devrimcinin serbest bırakılmasını talep etti.

Krizi fırsata çevirmeyi amaçlayan patronların sınıfın hareketlenmesinden endişe duyduğunun belirtildiği açıklamada sermaye devletinin bu korkunun sonucu olarak direnişlere gaz bombalarıyla, coplarla, tazyikli suyla saldırdığı ifade edildi.

Esenyurt’ta yaşanan saldırının da aktarıldığı açıklamada şunlar söylendi:

“Bu tablo biz sınıf bilinçli devrimci işçileri hiç şaşırtmamaktadır. Çünkü sermaye sistemi bu şekilde işlemektedir. Bu devlet sermayenin çıkarlarına göre işlemektedir. Mahkemeler, kolluk kuvvetleri sömürü sistemini korumaktadır. Sermaye kendi sömürü sistemlerini, saltanatlarını bu şekilde ayakta tutmaya çalışmaktadır.”

Saldırıların mücadele iradesini kıramayacağının vurgulandığı açıklama şu sözlerle sona erdi:

“Bu haksızlığın son bulması için tutuklanan üyelerimiz ve devrimciler serbest bırakılsın. Tutukluların serbest kalması için elimizden gelenin fazlasını yapacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın. Ayrıca bu ülkenin emekten, işçi sınıfından yana olan tüm ilerici ve devrimci kişi ve kuruluşlarını bu olayı kınamaya ve birleşmeye çağırıyoruz.”


 

Saldırıya karşı destek mesajlarından

BİR-KAR: Direnen ve tutuklanan işçilerle dayanışmaya! 

(...) Direnen işçiler, emekçiler, kamu çalışanları ve Kürt halkı, benzeri eylemli ve çok yönlü çabaları, siz Avrupa’nın farklı uluslarından işçilerden, emekçilerden, ilerici ve devrimci gençliğinden, ilerici sendikacılardan, aydınlardan ve ilerici ve devrimci güçlerden de beklemektedir.

Saldırılara direnen ve direndiği için tutuklanan işçiler, bu türden desteği ve dayanışmayı fazlasıyla haketmektedir. Öyleyse, her bakımdan hak ettikleri desteği ve dayanışmayı onlardan esirgemeyelim.

İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu (BİR-KAR) olarak, Avrupa’nın çesitli uluslarından tüm işçilerini, emekçilerini, ilerici ve devrimci gençliğini, ilerici sendikacı ve aydınlarını, yerli ve göçmen tüm ilerici ve devrimci güçlerini, Sabra Tekstil’deki saldırıları eylemli biçimde teşhir ve protesto etmeye, direnen ve tutuklanan işçilerle maddi bakımdan destek de dahil, çok yönlü olarak dayanışmaya, tutuklanan sınıf devrimcilerinin serbest bırakılması için etkin çabalar ortaya koymaya çağırıyoruz.

Tutuklanan BDSP çalışanı devrimciler derhal serbest bırakılsın!

İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!

Haramilerin saltanatı er ya da geç yıkılacak!

Yaşasın enternasyonal sınıf dayanışması! 

(İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu) BİR-KAR

 

Saldırılar devrimci çalışmamıza engel olamayacak!

Hiçbir saldırı ne devrimci çalışmamıza ne de sosyalizm davasını zaferle taçlandırmamıza engel olamayacaktır. Sınıf devrimcilerinin yıllardır inatla ve sabırla sınıfı kazanmak için sürdürdükleri çaba doğal olarak işçilerin sempatisini kazanırken sınıf düşmanlarımızın dikkatini çekiyor.

(...) Sermaye sınıfının (resmi ve sivil) bir bütün olarak duyduğu korkunun nedeni ise çağımızın tek devrimci sınıfının yani işçi sınıfının sessiz ama derinden gelen ayak sesleridir.

Yoldaşlarımızın bu süreci hızladırmak için kesintisiz olarak mücadeleyi daha ileriye taşıyacaklarına olan sonsuz güvenle dayanışma duygularımızı iletiyoruz.

Yoldaşlarımıza yönelik alçakça saldırıları kınıyor ve yoldaşça dayanışmamızı iletiyoruz.

BİR-KAR Dortmund

 

Korkuları gerçekleşecek, saltanatları yıkılacak!

(...) Sınıf devrimcileri yılmayacaklardır. Onlar yine yıllardır yaptıkları şeyi yapacak, haramilere inat, işçileri aydınlatma, örgütleme çabalarını aralıksız sürdüreceklerdir. Ve gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan bir gelecek için mücadele hedefinden asla ve asla vazgeçmeyeceklerdir.

Haramidere’nin asalak haramilerinin korkuları yersiz değildir. Buradan bir kez daha ilan ediyoruz ki, saltanatları er ya da geç yıkılacaktır.

Essen Bir-Kar çalışanları olarak, Esenyurtlu yoldaşlarımıza dönük saldırıyı sınıf kinimizle protesto ediyor, sınırsız bir işçi düşmanlığının ürünü ve ifadesi olan saldırı karşısında onlarla tam bir dayanışma içinde olacağımızı bildiriyoruz. Bundan önce olduğu gibi, bu saldırı karşısında da, Haramidereli sınıf kardeşlerimiz de dahil, tüm direnen sınıf kardeşlerimizle çok yönlü bir dayanışma içinde olacağız.

Essen / BİR-KAR

 

Emekçilere yönelik faşist baskı ve terörü kınıyoruz!

ABD uşağı faşist Türk devleti son zamanlarda baskı ve zoru tekrar azıya almış bulunuyor. Önce, özgürlük ve eşitlik talep eden Kürt halkının en meşru kurumlarına yönelik baskınlar yapılarak, onlarca DTP yönetici ve üyesi tutuklandı.

Bunu, KESK’e yönelik devlet terörü izledi. Onlarca KESK üye ve yöneticisi gözaltına alınarak tutuklandı.

Türkiye’de devlet terörünün son hedefi ise, Esenyurt İşçi Platformu çalışanı devrimciler oldu.

(....) Bu saldırı sadece Esenyurt İşçi Platformu’nda örgütlü işçilere değil, tüm işçi sınıfına ve emekçilere, tüm ilerici-devrimci güçlere yapılmıştır. İşçi sınıfına ve devrimcilere yönelik bu saldırının hesabı eninde sonunda sorulacak, sorumlular işçi, emekçiler tarafından yargılanacaktır.

DEKÖP-A olarak, yapılan bu hain saldırıyı nefretle kınıyoruz. Yaşanan saldırılara sessiz kalınmamalıdır. Türk devletinin işçi ve emekçilere karşı yürüttüğü baskı ve teröre karşı Avrupa’daki tüm işçi ve emekçileri karşı koymaya çağırıyoruz.

Avrupa Demokratik Kitle Örgütleri Platformu (DEKÖP-A)

15 Haziran 2009

AvEG-Kon, Yaşanacak Dünya Gazetesi,
ADHK, BİR-KAR, ATİK, YEK-KOM

 

Sabra’daki saldırıyı kınıyoruz!

Sabra Tekstil patronu ve uşakları ile ardından polis tarafından sınıf devrimcilerine yöneltilen saldırıyı kınıyoruz. 4 sınıf devrimcinin hukuk terörüyle tutuklanmasını protesto ediyoruz.

İşçi sınıfı her zaman bu tür saldırıların hedefi olmuştur. Ama bu saldırılar onların ve ait oldukları kapitalizmin sonunun gelmesini engelleyemeyecektir. Sınıf devrimcileri başarıya ulaştıkça, korkuya kapılanlar saldırmaktadır.

Saldırıyı lanetliyoruz. Sınıf kardeşlerimizin yanında olduğumuzu bildiririz.

Kahrolsun kapitalizm, yaşasın sosyalizm!

Nürnberg’den işçiler