26 Haziran 2009
Sayı: SİKB 2009/24

  Kızıl Bayrak'tan
  İran’daki siyasal durum üzerine...
  Irak’taki işgalci güçler Türkiye üzerinden geri çekilmeye hazırlanıyor...
Konya Üssü savaş aygıtı NATO uçaklarına açıldı…
Mafyalaşan tekstil sektörü,
sektöre dönüşen mafya çeteleri…
Eli kanlı bir haraminin portresi:
Sabri Sami Yılmaz
  Sabra saldırısı ve sonrası üzerine avukatlarla kouştuk...
  “TİS yoksa grev” örgütlenmelidir!
Sabra saldırısı lanetleniyor...
  Entes direniş güncesi...
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Sivas katliamının hesabını sormak için
birleşik, kitlesel devrimci mücadeleyi yükseltelim!
  Emine Arslan ile kazanımla sonuçlanan DESA direnişi üzerine konuştuk...
  İTO Genel Sekreteri Dr. Hüseyin Demirdizen’le Sağlıkta Dönüşüm Programı ve “Tam Gün” Yasa Tasarısı üzerine konuştuk...
  Almanya'da yüz binlerce öğrenci eğitim hakkı için alanlardaydı!
  İran’da halk hareketi sınırlarını zorluyor!
  İsrail, Filistin halkına barış adına kölelik dayatıyor!
  İran halkı ve devrimci partileri
‘79 deneyinden öğrenecektir!
  Kapitalist-emperyalist sistemin
kısa bir suç dosyası...
  Yargı gereğini yaptı! Uğur’un katilleri beraat etti…
  Bir burjuva liberalinin
saçmalamaları üzerine...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Irak’taki işgalci güçler Türkiye üzerinden geri çekilmeye hazırlanıyor...

Bir kez daha
ABD savaş makinesinin hizmetinde!

1 Mart tezkeresinin kazaya uğramasına rağmen işbirlikçi Türk sermaye devleti, Irak’ı işgal eden emperyalist ordulara aralıksız hizmet etmiştir. Komşu halkları kıyıma uğratan, Irak’ı yakıp yıkan işgalcilerin emrinde çalışan Ankara’daki Amerikancılar, bu alçaltıcı suç ortaklığını halen varlık nedenlerinden biri saymaktadırlar.

Ortadoğu politikalarını istisnalar dışında ABD’nin ihtiyaçlarını gözeterek saptayan Türk egemen sınıfları ile onların devleti, işgal boyunca Amerikan savaş makinesine hizmet ederek Irak halklarının karşısında saf tuttular. Bu süre boyunca İncirlik Üssü’nün yanısıra ülkenin kara, hava, deniz üslerini de Pentagon’daki savaş baronlarının hizmetine sundular. Hatta bununla övünebildiler.

Türk sermaye devletinin hizmet ettiği Pentagon’daki savaş baronları, Irak’ı işgal eden ABD ordusuna komuta ediyorlar. Bu vahşi ordunun 6 yılı aşan işgali boyunca Irak halklarına karşı işlediği suçlar en genel hatlarıyla şöyle sıralanabilir:

;1.5 milyon Iraklı’yı katletmek, milyonlarcasını yaralayıp sakatlamak, 4 milyon Iraklı’yı mülteci durumuna düşürmek, insanlığın en zengin tarihi eserlerinin toplandığı müzeleri talan etmek, ülkenin üretici güçlerinin önemli bir kısmını tahrip ederek çalışabilir nüfusun yaklaşık yarısını işsiz bırakmak, kadınları ortaçağ karanlığına sürüklemek, ülkenin doğal zenginliklerini yağmalamak, halkları birbirine kırdırtmak… İşte ABD savaş makinesine hizmet eden Ankara’daki işbirlikçiler, komşu halklara karşı işlenen tüm bu barbarlıkların suç ortağı oldular.

Bu suç ortaklığı yeni değil elbet. 60 yıldır ABD emperyalizmi adına tetikçilik yapan Türk sermaye devleti, bölge halklarına karşı üstlendiği uğursuz roller gereği Washington’daki efendilere hizmet etmeyi sürdürüyor. Irak işgali bunun son, ama sonuncu olmayacağı malum olan örneğidir. Nitekim, direniş karşısında Irak bataklığına saplanan işgalci orduların geri çekilmek için Türkiye topraklarını kullanacak olmaları, Ankara’daki işbirlikçi takımının komşu halkların cellatlarıyla suç ortaklığına yeni bir halka eklemeye hazırlandığını gözler önüne seriyor.   

NTV’de canlı yayına katılarak soruları yanıtlayan ABD’nin Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, işgal ordularının Türkiye üzerinden geri çekileceklerini doğruladı. Bu görevli, geri çekilmenin teknik boyutunun Ankara-Washington tarafından görüşüldüğünü belirtti.

ABD büyükelçisi konuyla ilgili soruya şu yanıtı veriyor: “Sürekli irtibat halindeyiz, somut bir planla ortaya çıkmadık henüz. Ülkede çok fazla teçhizat var. Önümüzdeki yıl bunların bir kısmı Irak’ta kalacak, bir kısmı Afganistan’a nakledilecek, bir kısmı geri götürülecek. Özellikle geri çekilirken Türkiye ile bazı anlaşmalarımız söz konusu. Burada Türkiye ile paylaştığımız alanlar var o bölge içinde ve ne gibi olasılıklar söz konusu olacak, tabi ki konuyu daha iyi bir şekilde ele alacağız. Özellikle büyük teçhizatlar açısından.”

Açıklamalarına “Aslında müzakere resmi bir terim oldu. Bunlar müzakereden ziyade teknik görüşmeler olarak ifade edilmeli. Ve Türk yetkilileri ile bu konuya istinaden tartışmalar yürütüyoruz” ifadelerini ekleyen James Jeffrey, müzakere sürecinin bittiğini, halihazırda teknik işlerin görüşüldüğünü teyit etmiştir.

Yansıyan bilgilere göre işgalci ABD askerlerinin çekilmesi sırasında Mersin, İskenderun limanları ile İncirlik Üssü ön planda olacak. Çekilecek asker sayısına bağlı olarak Diyarbakır ve Malatya havaalanlarının kullanılması da gündeme gelebilecek. Karayolu ile çekilecek ağır silahlar, zırhlı araçlar ve askeri personelin güvenliğini sağlamak gerekçesiyle, Habur-İskenderun veya Habur-Mersin güzergâhı üzerinde geçici üsler oluşturulması da öngörülüyor.

Uzun süreli suç ortaklığının yeni halkasını oluşturan bu hazırlık, Türk devletinin Ortadoğu’da ABD’nin bölgesel politikalarına payandalık ettiğinin yeni bir kanıtıdır. Belirtmek gerekiyor ki, Pentagon’daki savaş baronlarının hizmetine koşmak hükümetleri aşan bir devlet politikasıdır. Nitekim yenilenen devletin “Gizli Anayasası” Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde yer alan “ABD ile ilişkiler tarihseldir ve çok yönlüdür”, “Türkiye’nin ABD ile ilişkileri stratejiktir…”, “NATO’daki rolümüzü korumalıyız. NATO’nun farklılaşan siyasetinde yerimiz olmalı”,  “Türkiye’nin ABD ile ilişkileri Orta Asya, Balkanlar, Güney Kafkasya, Ortadoğu politikaları bakımından stratejiktir. Bu konularda işbirliği, dayanışma Türkiye’nin çıkarınadır” türünden ifadeler, halklara karşı ABD emperyalizmi adına tetikçiliğin devlet politikası olduğunu belgelemektedir.

Vurgulamak gerekiyor ki, iktidar ve rant uğruna birbiriyle çatışan Türk egemen sınıflarının hem “laik milliyetçi” hem “dinci milliyetçi” kesimleri Amerikan savaş makinesine hizmet etmek için birbiriyle yarışıyor. İç politikada işçi sınıfına, Kürt halkına, ilerici-devrimci güçlere karşı birleşenler, dış politikada ise ABD savaş makinesine hizmet etme noktasında tam bir uyum içindeler.

Hem komşu halkların cellatlarının ülkemizin topraklarını kirletmelerini engellemek hem emperyalist işgalcilerle Ankara’daki suç ortaklarını teşhir etmek için mücadeleyi yükseltmek zorunludur. Tüm tutarlı ilerici-devrimci güçler, emperyalizme ve gericiliğe karşı birleşik mücadelenin geliştirilmesi uğruna çaba harcamakla yükümlüdür.