31 Temmuz 2009
Sayı: SİKB 2009/29

  Kızıl Bayrak'tan
  Kürt sorununda “Amerikan Çözüm Planı” devrede
  Kürt halkına yönelik baskılar, cinayet ve katliamlar sürüyor..!
  “Güney Kürdistan seçimleri ve ötesi
Adli Tıp Kurumu, sermaye devletinin
has bir kurumudur!
Entes direnişi günlüğünden…
Alpagut işçisi mücadele geleneğini sürdürüyor...

  Metal İşçileri Kurultayı hazırlık çalışmalarından.

  Kent AŞ’de direnişe devam!
  Mamak 6. Kültür Sanat Festivali’nde buluşalım!
  AKP Hükümeti, Emre Aköz’ün ağzından Alevilere kin kusuyor...
  Eğitim haktır, satılamaz!
  Gençlik eylemlerinden...
  İstanbul Sanayi Odası raporu aynasına yansıyanlar...
  Devrimci sınıf çalışmalarından...
  “Barack Obamalı hayaller” çöküyor…
  Dünyada işçi ve emekçi eylemlerinden...
  “Arka bahçe”deki devrim 50. yılında!
  Güler Zere serbest bırakılsın!
  Kürdistan hapishanelerinden
zulüm manzaraları
.
  Güney Kürdistan seçimleri
M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İstanbul Sanayi Odası raporu aynasına yansıyanlar...

Krizin faturasını emekçiler değil, kapitalistler ödesin!

İstanbul Sanayi Odası (İSO), “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2008 Raporu”nu açıkladı. Rapora göre, şimdiye kadar kriz bahanesiyle işçi ücretlerini düşüren, ücretsiz izinler ve işten atmalara yönelen, sendikasızlaşmayı dayatan kapitalist işletmeler, ya sıralamada yer almayı ya da sıralamanın daha üst basamaklarına tırmanmayı başardılar.

Rapora göre, geçen yıl 1. sırada yer alan TÜPRAŞ, özelleştirmenin ardından da yerini korudu. Özelleştirilmesi gündemden düşmeyen Elektrik Üretim AŞ Genel Müdürlüğü (EUAŞ) ikinci sırada, krizi gerekçe göstererek işçi atan ve esnek çalışmanın hemen her modelini uygulayan Ford Otomotiv AŞ ise üçüncü sırada yer aldı.

Raporun ilk 50’sinde yer alan büyük sanayi kuruluşu, 500 büyük kuruluş içinde üretimden satışlarda yüzde 52, oranında pay alırken, brüt katma değerde ise yüzde 53.7 oranında pay aldı. Rapora göre, 2008 yılında ilk 50 kuruluşun ağırlığı oldukça yüksek oranlarda gerçekleşti. İlk 50 kuruluş istihdam dışındaki diğer göstergelerde İSO 500 içinde yüzde 50 ve üzerinde bir paya sahip olmasına karşın, çalışanlar sayısındaki payı üçte bire geriledi. 2006 ve 2007’de ilk 50 kuruluşun çalışanları sayısındaki payı yüzde 33.5 iken bu pay 2008’de yüzde 31’e geriledi.

Büyümenin sırrı, işten atmadır!

Kriz bahanesiyle işçi atan Oyak-Renault, listenin 5. sırasında yer alıyor. Krizle birlikte üretimlerini sık sık durduran Renault, geçtiğimiz yıl sonunda krize rağmen 599 milyon avro net kâr açıkladı. Otomotiv sektörünün önde gelen bu işletmesi, bu karına rağmen krizi bahane ederek geçici İŞKUR ödeneğine başvurdu.

İlk 500 sıralamasında 6. sırada yer alan Tofaş’ta esnek çalışmanın bütün yolları uygulanıyor. Fabrikada öneri sistemi zorunlu hale getirildi. Ayrıca kalite çemberleri ve son yıllarda WCM (Dünya klasında üretim) gibi daha az maliyetle üretim yapma araçları, kriz gerekçesiyle daha fazla gündeme getirilmeye başlandı. Yeni üretim stratejisi daha az maliyetle üretim olan Tofaş, daha az işçi ile daha fazla üretimi dolayısıyla daha fazla karı amaçlıyor.

Raporun 21. sırasında olan Mercedes-Benz, hedef büyüterek kriz gerekçesiyle çalışma koşullarını yeniden düzenledi. Uyarlanmış çalışma saati modelleri, işletme tatili uygulaması, esnek çalışma saatleri ve iki fabrika arasında geçici işgücü kaydırması gibi yeni uygulamaları hayata geçirmeye başladı. Bu sömürü cehenneminde ilk uygulama esnek çalışma ve işten çıkartma oldu. Aksaray fabrikasından 400, Hoşdere fabrikasından 300 kişi işten atıldı. Ayrıca, 6 ayda bir yapılan gıda yardımı 150 avrodan 50 TL’ye düşürüldü. Çay molasında işçilerin parayla aldıkları çaylara zam yapıldı. Kadın işçilerin acil talebi olan kreş açma projesi askıya alındı.

Kocaeli’de bulunan Türkiye’de lider ve Avrupa’nın altıncı büyük lastik üreticisi olmakla övünen Brisa, raporun 54. sırasında yer alıyor. Brisa Lastik Fabrikası işten atmalar ve sendika ile yaşanan sorunlarla sık sık gündeme geldi. Son olarak kriz gerekçe gösterilerek burada 40 işçi işten atıldı.

Ücretleri düşürerek, ücretsiz izin ve sendikasızlaştırmayı dayatarak büyüdüler!

Raporun 62. sırasında yer alan Pırelli’de kriz işçi ücretlerini aşağıya çekmek, işçileri işten atmak için kullanılıyor. Pırelli’de çalışma koşulları giderek ağırlaşırken, işçilerin buna karşılık grevleri 2000 yılından bu yana yasaklanıyor.

Erdemir ve İsdemir’de daha önceden sendika ve işveren ortaklığında ücretlerde yüzde 35’lik bir indirim dayatılmıştı. Erdemir patronu bu süreçte krizden etkilendiğini iddia ederek “Ya 2000 işçi çıkaracağız, ya da ücretleri yüzde 35 indireceğiz” demiş, her iki demir-çelik sanayiinde de ücretler yüzde 35 indirilmişti. İSO’nun raporunda İsdemir geçen yıla göre 4 sıra birden ilerleyerek 11. sıraya, Erdemir ise 6. sıradan 4. sıraya yükseldi.

İzmir Demir Çelik Sanayi AŞ ise yıl içinde yine krizi bahane ederek işçilere sıfıra yakın zam dayatmış, yine işçilerin bir bölümüne de sıfır zam uygulamıştı. İzmir tüm bu uygulamalarla geçen seneki 43. sırasını bu yıl 27’ye yükseltti. Yine bir demir çelik devi olan İÇDAŞ’ta 307 işçi kriz gerekçesiyle işten atılırken 800 işçi ise 5 ay ücretsiz izne gönderilmişti. İÇDAŞ da bu uygulamalarıyla 10. sıradan 8. sıraya yükseldi.

Yüzlerce işçinin işten atıldığı Ford’da işçiler yıl boyunca dönüşümlü olarak ücretsiz izne gönderilmişlerdi. Ayrıca düşük ücret-fazla mesai, ödünç işçilik, ücretsiz izin, esnek çalıştırma gibi yöntemler de fabrika içinde uygulanıyordu.

İşverenin işçileri 4C’ye geçmeye zorladığı Petkim ise, 15. sırada yer aldı. Petkim’de özelleştirmeden sonra taşeronlaştırma da başlamıştı. Raporda 42. sırada yer alan Grundig de yüzlerce işçiyi kriz gerekçesiyle kapı önüne koydu. Taşeronlaştırma ve esnek çalışmanın yaygınlaştığı fabrikada, kriz sadece işçileri vurdu. 56. sıradan 45’inciliğe yükselen Toros Tarım’da, toplu sözleşme görüşmelerinde kriz gerekçesiyle sıfır zam dayatılması üzerine işçiler greve çıktı. Raporda 85. sırada yer alan Temsa, kriz bahanesiyle 3 bin olan işçi sayısını yarıya düşürdü. Kalan işçiler ise daha yoğun çalıştırıldı.

Ülker’in iki firması da hızlı yükselişini sürdürdü. Ülker Çikolata tam 13 sıra yükselerek 85’inci sıradan 72’nci sıraya yerleşirken, Ülker Bisküvi ise 3 sıra yükselerek 108’inci sıradan 105’inci sıraya geldi. Taşeronlaştırmanın dayatıldığı bu işletmede, işçilerin büyük çoğunluğu asgari ücretle çalıştırılıyor. Ülker gün geçtikçe büyürken, işçiler ise her geçen gün yoksullaşıyor.

Manisa’da kurulu bulunan ve listenin 150. sırasında yer alan İndesit kriz bahanesiyle 600 işçiyi işten attı. İşten atmaların ardından İŞKUR’a başvuran İndesit patronu, yeni işçi alacağını açıkladı ama asgari ücretle! Listenin 204. sırasında yer bulan Yörsan da sendika düşmanı tutumuyla kamuoyunda aylarca yer almıştı. Sendikaya üye olan 400 işçiyi işten atan Yörsan patronu, mahkeme kararlarına rağmen işçileri işe almamıştı. Kriz gerekçesiyle 1300 olan işçi sayısı 700’e düşürüldü. Ücretsiz izin uygulaması yapıldı. Kumtel listede 362. sırada yer aldı.

Son dönemde yıldızı parlayan bir “Anadolu Kaplanı” olan Kayseri kökenli Boydak Grubu, 2007’de altı firmasıyla yer aldığı İSO 500’de 2008’de de altı firmayla varlığını korudu. Boydak Grubu’na ait Boyçelik tam 80 sıra atlayarak 439’uncu sıradan 359’uncu sıraya yükselirken; gruba ait Boyteks Tekstil, Hes Hacılar Elektrik, Merkez Çelik, İstikbal Mobilya ve Boytaş Mobilya şirketleri küçük yükseliş ve düşüşlerle mevcut pozisyonlarını korudular.

Gerek raporu açıklayan İSO Başkanı Tanıl Küçük, gerekse rapor üzerine yorum yapan “piyasacı” iktisatçılar, bu rapora dayanarak krizin faturasını sermayenin ödemekte olduğu değerlendirmesini yapıyorlar. Onlara göre araştırmaya konu olan 500 şirketin ortalama kârları geçen yıla göre düşmüş, zarar eden şirket sayısı ise artmıştı. Dolayısıyla da krizin faturasını “kârı düşen sermaye” ödüyordu.

Krizin faturasını sermayenin ödediğini savunanların kârların düşüşüne dair gerekçeleri ve çözümleri de hazırdı. İSO başkanının ifadesi ile kârların düşüş nedeni, yüksek vergiler ve istihdam üzerindeki yüklerdir. Çözüm için sermaye üzerindeki vergilerin kaldırılması, emek maliyetinin düşürülmesi ve sermayenin teşviklerle desteklenmesi gerekir. Kaynak olarak gösterilen adres ise İMF’dir.

İSO raporuna dayanarak sermaye sınıfının dillendirdiği söylem yeni değildir. Onlara göre, kârın önündeki tüm engeller kaldırılarak işçi sınıfı ve emekçi kitleler, yaşamlarını asalak kapitalistlerin daha fazla kâr etmesi için feda etmelidir!

Vurgulanmalıdır ki, sermaye sınıfı kâra doymaz. Hiçbir sermaye kuruluşunun kârını yeterli bulduğu görülmüş şey değildir. Sermaye sınıfının krizi fırsata çevirerek kârı azami düzeye çıkartma çabası sınıfsal bir tutumdur. Unutulmamalıdır ki, sermaye sınıfı, kârının kaynağı olan sömürüyü engelleyecek birleşik, kitlesel ve devrimci bir mücadeleyle karşılaşmadığı ve krizlerin faturasını işçi sınıfı ve emekçi kitlelerin ödetebildiği sürece büyümeye devam edecektir!