7 Ağustos 2009
Sayı: SİKB 2009/30

  Kızıl Bayrak'tan
  Irkçı-gerici rejim Kürt halkının emekçi kesimlerinin beklentilerini karşılayamaz...
  Kamu İhale Kurumu bir gece yarısı operasyonu ile Maliye Bakanlığı’na bağlandı…
  Kontrgerilla şefi
Kemal Yamak’ı sahiplenenlerin
Ergenekon karşıtlığı sahtedir!
HSYK tartışmaları ve
Yeni Şafak’ın iki yüzlülüğü!
Grev silahının dünü ve bugünü üzerine
Entes direnişi sürüyor...
  Kent A.Ş. direnişine polis saldırısı .
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Emine Arslan ile DESA direnişi, mücadele ve örgütlenme sorunları üzerine konuştuk...
  “Hasta tutsaklar serbest bırakılsın!”.
  Devrimci sınıf çalışmalarından...
  İzmir’de direnişçi işçilerle
dayanışma kampanyaları!
  Har(a)ç saldırısı karşıtı mücadele ve Genç-Sen...
  Gençlik eylemlerinden...
  “Gizli Milyonerler Klübü” çizgi filmi ile Buffet’lar kapitalist sömürüyü kutsama çabasında...
  Obama yönetiminin üst düzey görevlileri Ortadoğu’da…
  Honduras’ta faşist darbeye
karşı halk direnişi yayılıyor!
  Dünyada işçi-emekçi eylemlerinden...
  TKP’nin en yaşlı üyesi
yazar Sarkis Çerkezyan yaşamını yitirdi
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kızıl Bayrak'tan...

Sermaye devletinin “Kürt açılımı” operasyonunun içeriği belli olmaya başladı. Bu “açılım”ın en önemli ayağını, Kürt halkının hiçbir temel talebini karşılamaksızın, daha önce ABD tarafından gündeme getirilen “dağdakilerin ülkeye dönüşünün sağlanması” ve “PKK’nin lider kadrosunun sürgüne gönderilmesi” oluşturuyor.

Bilindiği üzere, sermaye devletinin “Kürt açılımı” operasyonu, 29 Mart yerel seçimlerinden önce ‘TRT Şeş’in kurulmasıyla başlamıştı. O dönem “açılım” politikasının uluslararası boyutunda, Erbil’de yapılacak bir konferansla PKK’nin Güney Kürdistan sınırları içindeki unsurlarının silahsızlandırılmasına yönelik adımlar atılıyordu. Öte yandan, askeri operasyonlarını sürdüren Genelkurmay da, bu politikaların arkasında olduğunu açıklamıştı. Bu çok yönlü “açılım” adı altındaki kuşatma ile önce yerel seçimlerde DTP geriletilecek, Güney’deki PKK varlığının tasfiyesi yönünde adımlar atılacak ve bu konuda ayakbağı oluşturmaya devam edenlere karşı ordu, “ezme”ye dayalı askeri operasyonlarını sürdürecekti.

Bugün de bu ABD damgalı Kürt planının esası değişmemiştir. Olduğu kadarıyla farklılık, belki sorunun çözümü yönünde beklentinin daha da büyüdüğü ve Öcalan’ın bu beklentilere de yanıt vermek üzere bir “yol haritası” açıklayacağını ilan ettiği bir dönemde gerçekleştirilmiş olmasıdır.

Gerçekçi bir noktadan bakan herkes, devletin asıl amacının, sorunun çözümü yönünde adımlar atmak olmadığını rahatlıkla görebilir. Herşey bir yana, sözkonusu “açılım”la eş zamanlı olarak Türkiye, ABD ve Irak merkezi ile Güney Kürdistan yetkililerinin ortak toplantılarının yeniden başlamış olması da nasıl bir “çözüm” amaçlandığı konusunda fazlasıyla fikir vermektedir.

Aslında ortaya çıkan görüntü, hiç bir boş hayal ve beklentiye yer vermeyecek ölçüde nettir: ABD ve onun kendi ekseninde bir araya getirdiği güçlerin çözümden anladıkları, Kürt halkının ulusal ve toplumsal taleplerinin karşılanması değil; PKK’nin etkisizleştirilip tasfiyesine dayanan bir “çözüm”dür!

Kısacası, sermaye devletinin “Kürt açılım” operasyonunun özünü başta Kürt halkı olmak üzere işçi ve emekçileri gerici burjuva politikalara yedeklemek amacıyla kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklar oluşturmaktadır. Bu politikanın güç kazanmasının, halklara yeni acılar yaşatacağı açıktır. Bunun için sadece bugüne kadar yapılanlara bakmak bile yeterlidir.

Öyleyse, yapılması gereken açıktır: ezilen Kürt halkı ile Türkiye işçi sınıfı ve emekçileri sömürüye, köleliğe, her türden baskı ve ayrımcılığa karşı ortak bir mücadele hattı oluşturmalıdır...