11 Aralık 2009
Sayı: SİKB 2009/47

  Kızıl Bayrak'tan
  Baskı ve teröre karşı birleşik mücadeleye.…
 Polis terörüne ve cinayetlerine son!...
Tayyip Erdoğan’la müritlerinin Washington ziyareti
Soruşturma, sürgün ve işten atma saldırısına karşı militan yanıt verilmelidir!.
“Şimdi grevi örgütleme zamanı!”
  TEKEL işçisi kapatma
saldırısına karşı direniyor!
  Sağlıkta yıkım devam ediyor!
  Entes direnişi sürüyor..
  Tersanelerde ölüm mesaisi.
  İşçi ve emekçi hareketinden.
  TKİP MK’nın Alaattin Karadağ yoldaşın katledilmesine ilişkin yeni açıklaması..
  Alaattin Karadağ’a
yoldaşlarından...
  Alaattin Karadağ
emekçilere anlatılıyor...
  Parti Gecesi’nde
yapılan konuşma
  Parti Gecesi’n
selamlayan mesajlardan..
  Dünyadan
  “Gücümüzü Devrimci Liseliler Birliği’nde birleştiriyoruz!”
  Erdal Eren yaşıyor,
liseli genç komünistler savaşıyor!.
  Gelişmelerin anlamı…
M. Can Yüce.
  TOKİ’nin uzanmadığı
yer kalmayacak!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Tayyip Erdoğan’la müritlerinin Washington ziyareti…

İşbirlikçi egemenler emperyalist
terörün hizmetindeler!

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı James Jones’in açıklamasına göre, Barack Obama’nın dört gözle beklediği Tayyip Erdoğan’ın Washington ziyareti gerçekleştirildi. Tayyip Erdoğan’ın yanısıra Genelkurmay İkinci Başkanı ile önemli bakanların da katıldığı ziyarete, Washington’u kıble bilenler de özel önem atfettiler.

Tarafların görüşmeye bu kadar önem vermesi tesadüf değil. Zira heyetlerarası görüşmelerde olduğu gibi, Obama-Erdoğan görüşmesinin de merkezinde ABD emperyalizminin Ortadoğu ve Kafkaslar’daki planlarının uygulanması, uygulamada çıkan aksaklıkların giderilmesi, bu çerçevede Ankara’daki işbirlikçi rejimden talep edilenler vardı. Elbette talepler tek taraflı değildi; önceki görüşmelere oranla daha sıkı bir pazarlık yapılacağı önceden açıklık kazanmıştı. Ne de olsa Tayyip Erdoğan’la müritleri, bu defa belli avantajlarla çıktılar efendinin huzuruna.

Türkiye yönünü doğuya dönmüyor: Kıble Washington!

Bölgesinde “etkin güç” olma hevesi depreşen işbirlikçi sermaye iktidarı ile onun yürütme gücü AKP hükümetinin kimi girişimleri, “Türkiye, ABD/NATO çizgisinden uzaklaşıp yönünü doğuya çeviriyor” iddialarının ortaya atılmasına yol açtı. İran’la geliştirilen ilişkiler, siyonist rejimle yaşanan birtakım gerginlikler, Sudan diktatörü El Beşir’le ilgili tutum, bu tür iddiaların gerekçeleri sayıldı.

Emperyalist güçlerin bölgede sarsılan egemenliklerinin yarattığı boşluklar, Türk burjuvazisi ile onun devletinin çıkarlarını ön plana alan birtakım adımlar attığı bir gerçek. Ancak bu adımların ABD/NATO ekseninden uzaklaşmakla bir ilgisi yok. Tersine, birtakım girişimlerle Pentagon’un savaş baronlarına mesaj veren Ankara’daki işbirlikçiler, ABD’nin bölge politikalarına etkin bir şekilde hizmet edebilme yeteneklerini, sözü edilen girişimlerle ortaya koymuş oldular.

Bu arada bölgede pek çok açmazla boğuşan ABD emperyalizmine, sözkonusu sorunların çözümünde Türk sermaye devletinin eşsiz hizmetlerde bulunabileceği, artık Washington’daki savaş baronlarının akıl hocaları tarafından da teyit ediliyor.

Tayyip Erdoğan’ın gezi öncesi açıklamaları da, yön değişikliğinin sözkonusu olmadığını bir kez daha teyit etti. ABD gezisi öncesi gazetecilerin sorularını yanıtlayan Tayyip Erdoğan, “ABD ziyaretinin, iki ülke ilişkilerinin daha da güçlendirilmesi, örnek bir düzeyde olan siyasi ve askeri işbirliğinin atılacak bazı somut adımlarla iktisadi ve ticari ilişkilere yansıtılması açısından faydalı olacağı kanaatinde olduğunu” bildirdi. Yani kıble, son 60 yıldır olduğu gibi Washington’dur!

Pentagon’daki savaş baronlarının gündemi,
Ankara’daki işbirlikçilerin de gündemidir…

Obama’nın huzuruna çıkmaya hazırlanan Tayyip Erdoğan, gazetecilere yaptığı açıklamada Washington’daki yoğun gündemi şöyle özetledi: ­“Öncelikle ortak gündemimizde yer alan ve yakın iş birliği sürdürdüğümüz Irak, Afganistan, Pakistan, Ortadoğu, Doğu Akdeniz, Balkanlar ve Kafkaslar’ı kapsayan geniş coğrafyadaki gelişmelerle, terörizmle mücadele, kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi, küresel mali kriz, iklim değişikliği ve enerji arz güvenliği gibi çeşitli güncel konularda görüş teatisinde bulunacağız.”

Bu yüklü gündemi görüşmek üzere Washington’a giden dinci gericiliğin şefi Tayyip Erdoğan’ın yanında hükümetin etkili isimlerinden oluşan bir heyet de vardı. Washington’daki görüşmelere Başbakan’la birlikte bakanlar Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, Egemen Bağış, Mustafa Demir ile Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Aslan Güner, AKP Genel Başkan Yardımcısı Kürşad Tüzmen ve Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy da katıldı.

Obama’nın ekibi de kalabalıktı. Obama’nın yanısıra görüşmeye ABD başkan yardımcısı Joe Biden, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı James Jones ile yardımcısı Tom Donilon, Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi’nin Avrupa işlerinden sorumlu kıdemli direktörü Elizabeth Sherwood-Randall, Beyaz Saray özel kalem müdürü Rahm Emanuel ve ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Avrupa ve Avrasya işlerinden sorumlu üst düzey yetkilisi Phil Gordon da katıldı.

Yüklü gündemi önce heyetler, ardından Obama-Erdoğan ikili olarak görüştü. Erdoğan-Obama görüşmesinin planlanandan yaklaşık 1 saat daha uzun sürdüğü bildirildi. Görünen o ki, sorunların boyutu, kapsamı ve ABD açısından taşıdığı önem, Obama’nın zaman kaygısını bir kenara atmasına yol açmış. Bu anlaşılır bir durum. Zira ABD’nin dünya jandarmalığını sürdürebilmesi, içinde çırpındığı ve halen belirsizliğini koruyan Irak ve Afganistan bataklıklarından kurtulması gerekiyor. Bu konuda ise, ABD’nin NATO müttefiki Türk devletinden beklentileri yüksektir.

Görüşme sonrası basın karşısına birlikte çıkan Obama-Erdoğan ikilisi, işbirliğinin geliştirilmesinden duydukları memnuniyeti dile getirdiler.

“Türkiye’nin İran konusunda destek sözü verdiğini, NATO üyesi iki ülkenin birbirini savunma taahhüdü olduğunu” belirten Obama, “Afganistan’da istikrarın sağlanması için gösterdikleri destekten ötürü Başbakan Erdoğan’a ve Türkiye’ye teşekkür ettim. Türkiye’nin NATO’daki pozisyonunun güçlendirilmesi hakkında da konuştuk” dedi.

Çıkar farklılığından kaynaklanan pazarlıklar suç ortaklığının pekiştirilmesini engellemiyor…

Ankara-Washington arasında bazı konularda çıkarların çakışmadığı gözleniyor. Çıkar farklılığı, Afganistan’a fiili savaşa katılacak ek kuvvet gönderilmesi, İran’la geliştirilen ilişkiler, Ermenistan’la imzalanan protokollerin uygulanması, Kıbrıs sorununun bir çözüme kavuşturulması gibi konularda görülmektedir. Sözkonu farklılıkların yarattığı sorunlar olaylara genel yaklaşımdan değil, tarafların önceliklerinin çakışmamasından kaynaklanıyor.

Zira Ankara’daki işbirlikçiler, tüm alanlarda ABD politikalarının başarısı için çalışıyorlar. Ancak bunu yaparken, bölge ülkeleriyle geliştirdikleri ilişkilerle çıkarlarını korumanın yollarını da arıyorlar. Afganistan konusunda ise, ilk günden beri işgalin suç ortağı olmasına rağmen, doğrudan ateşin içine atlamamak için ayak diriyor işbirlikçi egemenler. Askerleri önemsediklerinden değil, fakat Kabil’den tabut taşımayı izah etme olanağından yoksun oldukları için bu konuda halen ayak diriyorlar.

Belirtmek gerekiyor ki, bu ayak direme Türk egemen sınıfları ve onların devletinin emperyalist zorbalarla geniş bir suç ortaklığı içinde bulundukları gerçeğini zerre kadar değiştirmiyor. Üçüncü defa Kabil’deki işgal güçlerinin komutasını alan Türk ordusu, halen Afganistan’da 1750 asker bulunduruyor. Bu kadarı bile, Ankara’daki işbirlikçilerin bu ülke halklarına karşı işlenen ağır insanlık suçlarına ortak olduklarını kanıtlamaya yeter.

Amerikancı sermaye iktidarını temsilen Washington’a giden Tayyip Erdoğan başkanlığındaki heyetin yürüttüğü pazarlıkların, ABD’nin ezilen halklar üzerinde estirdiği emperyalist teröre karşı çıkmakla bir ilgisi yoktur. Onlar, ezilen halkları hedef alan bu terör politikalarına sunacakları hizmet karşılığında, alacakları parsayı büyütme derdindeler. Bataklık içinde çırpınan Washington’daki savaş baronlarının açmazını bilen işbirlikçi egemenler, kendilerini biraz daha pahalıya pazarlamanın arayışı içindeler.