19 Ağustos 2011
Sayı: SİKB 2011/32

 Kızıl Bayrak'tan
İçeride dışarıda yeni bir savaş ve saldırganlık dönemi
“Kürt açılımı”ndan kirli savaşa…
İftar sofrasında savaş tamtamları!
Koşar adım Suriye batağına
Sömürgeciliğe sıkılan ilk kurşundan bugüne.. - S. Yalçınkaya
Krizin faturasını kapitalistler ödesin!
Güçbirliği, bölge toplantıları ve
bazı görevler
MİB MYK Ağustos ayı toplantısı sonuçları.
Baskılara karşı direniyorlar
Kubatoğlu direnişçisi Cafer Timtik’le direnişin 100 gününü konuştuk
Ümraniye İşçi Birliği kuruldu
Kriz derinleşirken
isyan her yerde!
İsrail’de emekçiler
alanları terketmiyor
Kriz derinleşiyor, silahlanma artıyor!
Kapitalizm açlık ve ölüm demektir!
Mücadeleyle dolu bir yaşam süren Mihri Belli aramızdan ayrıldı
17 Ağustos’u unutma, unutturma!
Rant ve soyguna devam
Mamak Kültür Sanat Festivali’nin ardından
Sacco ve Vanzetti’yi insanlığın vicdanında canlı tutmak için
İspanya’nın kızıl çiçeği: Lorca!
TÜİK’ten pembe tablo.
İçerden yanan ateş!
“Kürdistan açık bir toplu mezar gibi”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Koşar adım Suriye batağına...

ABD’nin başını çektiği emperyalistler Esad rejiminin zorbalığını fırsat bilerek Suriye’ye dönük müdahaleye zemin hazırlama çabalarını sürdürürken, Türk devleti de bu kirli planın aktif taşeronu olmak için tüm olanaklarını seferber ederek adımlarını hızlandırıyor.

Davutoğlu’ndan tehdit

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 16 Ağustos günü bakanlık binasında gerçekleştirdiği basın toplantısı aracılığıyla Esad’a gözdağı verdi. Davutoğlu, “Eğer operasyonlar durmazsa bundan sonra bu süreç üzerinde atılacak adımlar konusunda konuşulacak bir şey de kalmaz” ifadelerini kullandı.

Suriye devletinin Perşembe gününden bu yana operasyonlarını sürdürdüğünü belirten Davutoğlu, Deir Ez Zor ve Lazkiye’de sivillere yönelik saldırıların mazur görülemeyeceğini söyledi. Davutoğlu’nun“Türkiye’nin hiçbir şekilde masum sivillerin can kaybına yol açacak operasyonlara yeşil ışık yakması söz konusu değildir, olmamıştır, olmayacaktır” sözleri ise, Kürt halkına dönük yeni saldırı planları hazırlayan, Libya’da yüzlerce sivilin katledildiği emperyalist saldırının bir parçası olan Türk devletinin ikiyüzlülüğünü bir kez daha gözler önüne serdi.

Yine ABD istemiş

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Victoria Nuland’ın aynı gün gerçekleştirdiği günlük basın toplantısında Davutoğlu’nun Suriye’ye yönelik ültimatom niteliğinde açıklamasını değerlendirdi. Nuland, Türkiye’nin “sert bir açıklama” yapacağından haberdar olduklarını belirtti. ABD’nin telkinleriyle Suriye stratejisini belirleyen Türk devletinin bu açıklamasının da ABD’nin isteği üzerine yapıldığı böylece açığa çıktı.

Efendi açıktan söylüyor: Türkiye aktif taşeron

Kirli emellerini “Suriye halkının can güvenliği ve özgürlüğünü düşünüyoruz” yalanlarıyla perdelemeye çalışan ikiyüzlü ABD şefleri, yoğun diplomasi trafiği örerek Suriye saldırganlığına “uluslararası meşruluk” sağlamaya çalışıyor. Emperyalist şefler bunu yaparken de, aktif taşeronluk misyonu biçtikleri Türk devletini özel bir tarzda öne çıkartıyorlar.

Buna ilişkin son örnekleri ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland’ın son açıklamaları oluşturdu.

ABD Savunma Bakanı Leon Panetta ile birlikte Ulusal Savunma Üniversite’sinde katıldığı bir panelde Suriye konusuna değinen Clinton “ABD’nin Esad’ın gitmesi gerektiğini söylemesi tek başına çok etkili olmayacaktır. Eğer bunu Türkiye söylerse, Kral Abdullah söylerse, diğer insanlar söylerse, Esad rejimi bunu görmezden gelemez. Bildiğiniz gibi geçmişten gelen problemler nedeniyle Suriye ile bizim çok ilişkimiz yok” ifadelerini kullandı. Türkiye ve Suudi Arabistan’ın, ABD’nin bölgeye dönük kirli emellerini gerçekleştirmedeki öneminin de altını çizmiş oldu.

Türk devletine “üç aşamalı plan”

“Bölge gücü olma” hamasetine yaslanarak aktif taşeronluk rolünü örtmeye çalışan Türk devleti, efendisi ABD’den aldığı telkinler doğrultusunda Suriye’ye dönük adımlarını somutlamaya çalışıyor.

Hummalı bir hazırlık içinde olan AKP şefleri, burjuva medyada yer alan haberlere göre, Esad’a dönük üç aşamalı bir plan hazırlığındalar.

Planın ilk adımını şunlar oluşturuyor:

“Esad yönetiminin uluslararası toplumdan izolasyonu için düğmeye basılacak. İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Ligi, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler’in alacağı kararlarla siyasi arenada dışlanacak. Türkiye’nin Şam Büyükelçisini çekmesi, elçiliği kapatması, Başkonsolosluğun kapatılması, Esad’ın atacağı adımlara göre opsiyonlar arasında bulunacak”

ABD tarafından hazırlanarak Türk devletinin önüne konduğu açık olan bu planın ikinci adımında ise, “BM kararına paralel olarak ekonomik yaptırımların uygulanması, Türkiye ile Suriye arasındaki Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin ve vizesiz geçişlerin askıya alınması, tren ve uçak seferlerinin azaltılması, Esad ailesinin Türkiye’deki mal varlıklarının dondurulması TBMM Türkiye-Suriye Dostluk grubunun devre dışı kalması” başlıkları yer alıyor.

Planın son adımı ise, “Uluslararası toplumun müdahale kararı alması ihtimali çok düşük de olsa, Ankara bu olasılığı da değerlendirecek” ifadeleriyle tanımlanıyor. Böylece, Suriye’ye müdahalenin ön hazırlık sürecinde “üstün çaba” harcayan AKP şeflerinin olası savaş durumunda da tetikçi olmaya heveslendiği açıkça görülüyor.

 

 

 

“Mesajları koordine ediyor”

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Suriye’ye mesajlarını taşıdığını teyit etti. Esad’a baskının arttırılmasını temin etmek için birlikte çalıştıklarını söyledi.

Bakanlık Sözcüsü Victoria Nuland, açıklamasında Suriye ve diğer konularda Türkiye ile çok yakın koordinasyon içinde bulunduklarını ve bunun da her iki ülkenin diplomasisinin etkinliği için hayati önem taşıdığını söyledi. Ayrıca Davutoğlu’nun da bu kapsamda iki ülkenin “mesajlarını koordine ettiğini” sözlerine ekledi.

 

 

 

 

Kirli ittifaklar Ankara’da şekilleniyor

Ankara’da Başbakanlık’ta 15 Ağustos günü yaşanan diplomasi trafiği AKP’nin ramazandan sonra devreye sokacağı saldırganlığın ayaklarına dair fikir verdi. İran ve ABD Büyükelçileri öğle saatlerinde Başbakanlığa gelirken, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ve kuvvet komutanları da Başbakan Erdoğan ile görüşme gerçekleştirdi.

İran’ın Ankara Büyükelçisi Bahman Hosseinpour öğle saatlerinde Başbakanlık’a geldi. Erdoğan’ın Başbakanlık’ta olduğu bir zaman diliminde gerçekleşen ziyarette Hosseinpour, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ile görüştü. Bozdağ’ın diğer bir ziyaretçisi ise ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone idi.

Erdoğan ise kuvvet komutanları ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Serdar Kılıç ile bir görüşme gerçekleştirdi.

Erdoğan Kürt hareketine dönük imha operasyonunun Ramazan’dan sonra startının verileceğini açıktan söylerken, Ankara’da kirli bir ittifakın stratejisi çiziliyor. İran’ın PJAK’a karşı başlattığı askeri harekatın ardında Türk devletinin ve ABD’nin güvencesi olduğu ortaya çıkmıştı. ABD, İran, Türk devletinin Kürt hareketine karşı yaptığı işbirliğinin bir devamı olan bu görüşmelerde de Kandil’e düzenlenecek saldırı gibi konuların yol haritasının tartışıldığı muhtemeldir.