19 Ağustos 2011
Sayı: SİKB 2011/32

 Kızıl Bayrak'tan
İçeride dışarıda yeni bir savaş ve saldırganlık dönemi
“Kürt açılımı”ndan kirli savaşa…
İftar sofrasında savaş tamtamları!
Koşar adım Suriye batağına
Sömürgeciliğe sıkılan ilk kurşundan bugüne.. - S. Yalçınkaya
Krizin faturasını kapitalistler ödesin!
Güçbirliği, bölge toplantıları ve
bazı görevler
MİB MYK Ağustos ayı toplantısı sonuçları.
Baskılara karşı direniyorlar
Kubatoğlu direnişçisi Cafer Timtik’le direnişin 100 gününü konuştuk
Ümraniye İşçi Birliği kuruldu
Kriz derinleşirken
isyan her yerde!
İsrail’de emekçiler
alanları terketmiyor
Kriz derinleşiyor, silahlanma artıyor!
Kapitalizm açlık ve ölüm demektir!
Mücadeleyle dolu bir yaşam süren Mihri Belli aramızdan ayrıldı
17 Ağustos’u unutma, unutturma!
Rant ve soyguna devam
Mamak Kültür Sanat Festivali’nin ardından
Sacco ve Vanzetti’yi insanlığın vicdanında canlı tutmak için
İspanya’nın kızıl çiçeği: Lorca!
TÜİK’ten pembe tablo.
İçerden yanan ateş!
“Kürdistan açık bir toplu mezar gibi”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Mücadeleyle dolu bir yaşam süren Mihri Belli aramızdan ayrıldı...

Sosyalizm mücadelesinde yaşayacak!

Mihri Belli 96 yaşında hayatını kaybetti. Türkiye ve dünyanın birçok ülkesinde sosyalizm için kesintisiz bir mücadele veren Belli, Türkiye sol hareketinin önemli kişiliklerinden biriydi.

16 Ağustos günü saat 15.30’da solunum yetmezliğinden dolayı evinde hayatını kaybeden Belli’nin cenazesi 18 Ağustos günü toprağa verildi.

Mücadeleyle geçen bir ömür

1916 yılında Silivri’de dünyaya gelen Belli, sosyalist düşünce ve devrimci eylemle 1936’da üniversite öğrenciliği yaptığı Amerika’da tanıştı. Sosyalizmi benimseyen Belli, gençlik ve işçi hareketleri ile Missisippi’de siyahların mücadelesi içerisinde yer aldı.

1940 yılında Türkiye’ye döndükten hemen sonra TKP ile ilişkiye geçerek, bu partinin saflarında mücadelesine başladı. 1942 yılı sonlarında TKP’nin Merkez Komite üyeliğine seçildi.

1943-44 yıllarında İÜ İktisat Fakültesi’nde asistanlık yaparken İlerici Gençler Birliği’nin örgütleyicilerinden biriydi. ‘44 yılında bu birliğe yönelik operasyonun sonucunda tutuklandı ve iki yıl hapis ve sürgün cezasına çarptırıldı.

1946 yılında yurtdışına çıkan Belli Yunan İç Savaşı’na gerilla olarak katıldı. Demokratik Ordu saflarında komutanlığa kadar yükselirken, çatışmalarda iki kez yaralandı.

1950’de Türkiye’ye pasaportsuz girmekten ve tabanca bulundurmaktan tutuklandı ve kısa bir süre hapis yattı. Serbest bırakıldıktan bir yıl sonra gerçekleşen TKP tevkifatında tekrar tutuklandı. Bu davadan 7 yıl hapis ve 2 yıl 4 ay mecburi ikamet cezasına çarptırıldı.

Devrimci hareketin tarihinde özel bir yeri vardı

1960’lı yıllarda gelişen toplumsal ve siyasal mücadele döneminde hem teorik hem de pratik mücadele içerisinde etkin biçimde yer aldı. Bu dönemde şekillenmekte olan Türkiye devrimci hareketinin gelişiminde belirleyici rol oynayan isimlerden biriydi.

‘60’lı yılların başında Türk Solu ve Aydınlık Sosyalist Dergi adlı yayın organlarının yayınlanmasına yardımcı olan Belli, bu dönemde de konuşma ve yazılarından dolayı iki kez tutuklanırken aylarca hapis yattı.

Mihri Belli’nin bu dönemde ortaya koyduğu Milli Demokratik Devrim (MDD) tezleri, ‘60’lı yılların sonuna doğru TİP içerisinden koparak şekillenen devrimci hareketin teorik gelişiminde belirleyici bir rol oynadı. TİP’in parlamenterizmini aşarak devrimci bir yol tutan devrimci gençlik önderleri, bu dönemde MDD çizgisine yakınlık duymaktaydılar. Devrimci-demokrat hareket, süreç içerisinde bu çizgisinin orduya dayalı devrim anlayışını aşmakla birlikte, onun devrim ufkunu koruyacaktı.

11 yıl hapis, 18 yıl zorunlu sürgün...

12 Mart 1971 darbesinin ardından yurtdışına çıkan Belli bir süre Filistin Kurtuluş Örgütü’nün saflarında bulundu. Bir süre sonra Batı Avrupa’ya geçti. 1974 tarihli af yasasının ardından Türkiye’ye dönerek Türkiye Emekçi Partisi’ni kurdu. Parti, programında ve tüzüğünde yer alan Kürt sözcüğü nedeniyle kısa süre sonra kapatıldı.

1979 yılında suikasta uğrayan Belli bu saldırıdan ağır yaralı olarak kurtuldu.

12 Eylül 1980 darbesinin ardından yurtdışına çıkan Belli bir süre Ortadoğu’da kaldı, daha sonra ise İsveç’e geçti. Bu dönem içerisinde ülkedeki mücadeleden uzak kalmazken 1992’de Türkiye’ye döndü. 1996’da ÖDP, 2002’de SDP kurucusu oldu. Bu partiden 2007 yılında istifa ettikten sonra Sosyalist Partisi’ne katıldı.

Hayatı boyunca toplam 11 yıl hapis 18 yıl zorunlu sürgün hayatı yaşayan Belli 16 Ağustos 2011 tarihinde İstanbul Göztepe’deki evinde hayatını kaybetti.

 

 

 

Çok yaşa Fidel!

Küba devriminin önderi Fidel Castro 13 Ağustos günü 85 yaşına bastı. Castro’nun doğum günü Küba’da çeşitli etkinliklerle kutlandı. Karl Marx Tiyatrosu’nda kültürel etkinlikler gerçekleştirildi. ABD emperyalizmi Küba Devrimi’nin ardından Castro’yu hedefleyen sayısız suikast girişiminde bulunmuş, ancak başaramamıştı. Castro 85 yaşında bir çınar gibi hala ayakta, düşmanlarına korku, ezilen halklara umut vermeye devam ediyor.

Yılmayan devrimci

13 Ağustos 1926 yılında Küba’nın Mayari kentinde doğan Fidel Alejandro Castro Ruz, çürümüş Amerikancı Batista rejimine karşı 1 Ocak 1959 yılında gerçekleşen devrime önderlik etti. Mücadeleyi 1953 yılında ilk gerilla birliği ile başlayan Castro, diktatörlüğü yıkmak için ilk sarsıcı eylemini Santiago’daki Moncada Kışlası baskınıyla gerçekleştirdi. Ancak bu eylem başarısızlığa uğradı ve Castro tutuklandı. Çıkarıldığı mahkemede “Sayın yargıç siz beni mahkum edin! Tarih beni haklı çıkaracaktır! (La Historia Me Absolvera” sözleriyle biten savunmasını yaptı. 16 yıla mahkum edildi, 21 ay hapiste kaldıktan sonra serbest bırakıldı.

Hapisten çıktıktan sonra yeni bir devrimci hamle için hazırlıklara girişen Castro ve yoldaşları, 26 Temmuz Hareketi adlı yeni bir örgüt kurarak Oriente’den mücadeleyi başlattı. Fakat burada rejim güçleriyle girilen çatışmada arkadaşlarının çoğunu yitirirken, Che Guevara ve Raul Castro’nın da içerisinde olduğu az sayıdaki arkadaşıyla Sierra Maestra Dağları’na çekildi. Bu dağlarda mevzilenerek iki yıl süren bir gerilla mücadelesi yürüttü. Bu mücadelenin sonucunda rejim çökerken Batista da ülkeden kaçmak zorunda kaldı. Castro ve arkadaşları 1 Ocak 1959 günü Havana’ya girdi.

Saldırılara rağmen dimdik ayakta!

Devrimin ardından halkçı önlemler alan, fiyatları ve kiraları düşüren devrimci yönetim aynı zamanda köklü bir toprak reformu da gerçekleştirdi. Bu önlemlerin ardından çıkarları zarar gören ABD Küba Devrimi’ni boğmak için çeşitli saldırılara girişti. Bu saldırıların en kapsamlısı Nisan ‘61 yılında gerçekleştirilen Domuzlar Körfezi Çıkarması’ydı. Ancak çıkarma başarısızlıkla sonuçlandı. Castro bu karşı-devrimci girişimin bastırılmasının ardından yaptığı konuşmada sosyalist politikalarda ısrar edeceklerini açıkladı. Fakat sanayi altyapısı yok denecek kadar az ve ekonomik kaynakları son derece kıt bir ada ülkesinde atılacak adımlar büyük ölçüde dış yardımlara bağlıydı. Küba ekonomisi Sovyetler Birliği’nin desteğine dayandı. Bu dönem içerisinde ülkede büyük reformlar yapıldı. Parasız-bilimsel eğitim, parasız kaliteli sağlık hizmeti gibi başarılı uygulamalara imza atıldı. İşsizliği büyük ölçüde ortadan kaldırdı.

Sovyetler Birliği’nin çöküşü ardından ağır bir ABD ekonomik ambargosu altında yalnız kalan Küba’nın ne kadar dayanabileceği yolunda spekülasyonlar yapılırken, Küba Castro’nun kişiliğinde ifadesini bulan direngenliği gösterdi. Devrimin kazanımlarına bağlı kalma iradesi gösterilirken ABD emperyalistlerinin ve uşaklarının beklentileri bir kez daha boşa çıkarıldı.

ABD emperyalizmi ve burjuva asalakların ölümünü dört gözle beklediği Fidel, 2006 yılında devlet yönetimindeki aktif görevlerini bırakırken politik mücadelesini sürdürüyor. Bugün 85 yaşına ayak basan Fidel, bir büyük devrim çınarı olarak ezilenlerin yüreğindeki yerini koruyor.

Çok yaşa Fidel, çok yaşa devrim!