31 Ocak 2014
Sayi: KB 2014/05

Yerel seçimler ve reformist payandalar
Erdoğan: “Orada olmayan başbakan!”
AKP, salgın hastalıklar ve “biyolojik silahlar”
Yakılıp-yıkılan, boşaltılan Lice’nin davasına da sürgün
Polis şiddeti, etkileri ve sonuçları tartışıldı!
MİB MYK Şubat Ayı Toplantısı
Yatağan işçileri erteleme oyununa gelmemelidir
Taşeron köleliğine karşı mücadeleye!
“Örgütlenmek ve mücadele etmekten başka çare yok!”
KESK davasında 24 tahliye!
YATSAN’da patron TEKSİF’i seçti!
Gebze’de yeni bir mücadele mevzisi açılıyor!
Marksizm, burjuva temsili kurumlar ve parlamentarizm
Davos sorunların kaynağıdır
Akdeniz’de askeri güçlerini süreklileştiriyorlar
Ukrayna krizi aşılamıyor
Dönem gericiliğe ve sermayeye hizmetle kapandı!
Ekim Gençliği okurundan Yusuf Devran’a mektup
Devrim Okulları başladı
İzmir’de ‘İsyan’ çıktı!
İstanbul yağmalanıyor!
Kadın İstihdam Paketi’ni reddediyoruz
OSTİM-İVEDİK patlaması
‘Gezi tutsaklarına özgürlük!’
Ali İsmail Korkmaz davasına katılalım, katillerden
hesap soralım!
Haziran Direnişi yargılanamaz
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ukrayna krizi aşılamıyor

 

Ukrayna hükümetinin AB’nin dayattığı anlaşmayı imzalamayı reddetmesiyle başlayan olaylar, üçüncü ayına girdi. Ukrayna’yı Rusya’dan uzaklaştırıp batılı emperyalistlerin hakimiyet alanına dahil etmeyi hedefleyen anlaşmanın imzalanması talebiyle destekçilerini sokaklara salan gerici muhalefet, ABD ile AB’nin açık desteğiyle eylemleri bu kadar zaman sürdürebildi.  

Olayları kontrol altına almakta başarısız olan hükümet, geçen hafta geri adım atmak zorunda kaldı. Cumhurbaşkanı Yanukoviç’in Başbakan ile birinci yardımcısını görevden almayı ve bu mevkileri muhalefet partilerine devretmeyi kabul etmesi üzerine anlaşma sağlandığı söylenmişti. Buna göre mevkileri ele geçiren iki muhalefet partisi, kamp kuran destekçilerini 24 saat içinde sokaklardan çekeceklerdi. Oysa sonuç öyle olmadı; zira destekçilerini sokaklardan çekmeyen batılı emperyalistler güdümündeki muhalefet, sözünde durmadı.

Yeni-Naziler” sahnede

Görünürde, gösterileri AB güdümündeki iki sağcı muhalefet partisi başlattı. Oysa son haftalarda, “Yeni-Naziler” diye anılan grupların, sokaklarda etkili olmaya başladıkları gözlendi. Şiddeti esas alan faşist çeteler, Rusları ve Yahudileri hedef alan ırkçı sloganları yükseltmeye başladılar. Bu çetelerin ön plana geçmesi ile gösteriler “barışçıl” olmaktan çıktı, şiddet belirgin bir hale geldi.

AB güdümündeki sağcı partilerle işbirliği yapan Naziler hem güçlendiler hem sınırlı da olsa, sokaklarda “meşru” zemin buldular. İki ay gibi kısa bir sürede sokak gösterilerinde etkin bir yer tutmaya başlayan Nazi çetelerinin birden ortaya çıkmış olması mümkün olamayacağına göre, hazırlığın önden yapılmış olması kaçınılmaz. Görünen o ki, “AB demokrasisi” pazarlayanlar, faşist çetelerle işbirliği yaparak bu amaçlarına ulaşmaya çalışıyorlar.

Emperyalistler güdümündeki muhalefetin sokakları faşist çetelere açması, Ukrayna’da milliyetçi-gericilik etkisindeki kesimlerin “yeni Naziler”e yönelmesini sağlıyor. Şiddet eylemleriyle güç gösterisinde bulunan faşist çeteler, bu süreçte güçlenme olanağı buldular; bu başarıyı, öncelikle batılı emperyalistler ve onlar güdümündeki muhalefete borçlular. Zira önlerini açan bu güçlerdir.

Faşist çeteler şiddeti yaygınlaştırıyor

Başkent Kiev’de yoğunlaşan gösterilerde faşist çetelerin etkisinin artması, eylemlerde şiddetin ön plana geçmesini de beraberinde getirdi. Hükümetin birçok kurumunu kuşatarak veya işgal ederek, işlevsiz bırakan göstericiler, son günlerde bazı bakanlıkları da işgal etmeye başladılar. Pek çok yeri yakıp yıkan faşist çeteler ve onların harekete geçirdiği kesimler, hükümeti fiilen iş yapamaz bir konumda tutarak, yıkmayı hedefliyorlar. 

Gösterilerdeki radikalleşme ve şiddet olaylarındaki artış, Ukrayna’daki krize farklı bir boyut kazandırdı. “Yeni Naziler” sorununu toplumun başına bela eden emperyalistler güdümündeki muhalefet, ne pahasına olursa olsun, iktidarı ele geçirme derdinde. Güdümlü muhalefet şefleri, faşist çetelere “itidal” çağrıları yapsalar da, onlara umut bağlamış görünüyorlar. Zira batılı emperyalistlerden aldığı yoğun desteğe rağmen, kendi güçleriyle hükümeti yıkmayı başaramayan güdümlü muhalefet, faşist çetelerin eylemleriyle hükümeti iş yapamaz duruma düşürerek bu amaçlarına ulaşmaya odaklandılar.

ABD işbirlikçisi Polonyalılar Kiev’de…

Olaylar başladığında sahnede olmayan Polonya-Ukrayna sınırında yaşayan Polonyalılar, son haftalarda Kiev’e gelmeye başladılar. Gösterilerde “Yeni Naziler”e destek veren Polonyalıların, ABD ile yakın işbirliği içinde oldukları bildiriliyor.

Güdümlü muhalefet, ABD’ye uzak olmamasına rağmen, genelde AB’ye, özelde ise Almanya’ya yakın duruyor. Hatta başbakan olmak için heveslenen şeflerden Arseniy Yatsenyuk, Ukrayna değil Alman vatandaşı. Polonyalıların Kiev’e taşınmaları, ABD’nin bu “kartı” etkin bir şekilde kullanmaya karar verdiği şeklinde yorumlanıyor.

Ukrayna’yı “başarısız devlet”
konumuna sürükleme çabası

Şiddet olaylarını arttıran yeni-Naziler, resmi kurumları ve bazı bakanlıkları işgal etmekle kalmıyor; Ukrayna’daki elektrik santrallerini bombalama tehditleri de savuruyor. Hızını alamayan faşist çeteler, nükleer enerji santralini havaya uçurmakla da tehdit ediyorlar. Gerçekleşmesi durumunda yüz binlerce kişinin katledilmesine yol açacak bir saldırıyı gerçekleştirmekle tehdit edecek derecede gözü dönmüş durumda olan faşist çetelerin hedefi, hükümeti fiilen felç etmektir.

İş yapamaz duruma düşürülerek “başarısız devlet” diye ilan edilen ülkelerin, emperyalistlerin doğrudan müdahalelerine maruz kaldıkları dikkate alınırsa, faşist çetelerle onları destekleyen güdümlü muhalefetin, hedefi daha kolay anlaşılır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Ukrayna’da kurulan mafyatik devletin otoritesi zayıf kalmış, AB basıncından dolayı bu otoritesini de kullanmakta tereddüt ediyor. Bu zaaflar, Ukrayna hükümetini bakanlıklarını korumaktan aciz duruma düşürdü. Rusya’nın sürece doğrudan dahil olmaması durumunda, Ukrayna’nın “başarısız devlet” ilan edilmesi olasılığı yükselecektir.

Hegemonya savaşının bedelini halk ödüyor

Üçüncü ayına giren gösterilerin yeni-Naziler tarafından şiddet boyutuna taşınması, Ukrayna’daki krizi daha derinleştirmiş görünüyor. Çatışmanın Ukrayna’da cereyan etmesine ve bedelinin büyük ölçüde bu ülke halkı tarafından ödenmesine rağmen, yaşananlar, esas olarak bir hegemonya savaşıdır.

Savaşı kışkırtanlar esas olarak batılı emperyalistlerdir. Zira bu güçler, Sovyetler Birliği döneminden beri Rusya’nın Ukrayna ile yakın işbirliği içinde olduğunu bilmelerine rağmen, bu ülkede batılı emperyalistlere kukla bir yönetim kurmak için çaba harcıyorlar. 2004’te “kadife devrim” adı altında harekete geçen güdümlü muhalefet, iktidarı ele geçirmeye muvaffak oldu, ancak kısa sürede foyası ortaya çıktı ve “kadife hükümet” yıkıldı.

Son dönemde bu bölgeye tekrar el atan batılı emperyalistler, 2004’tekine benzer bir senaryo hazırlamış görünüyorlar. Çatışmanın aylara yayılması ve “Yeni Nazi”lerin batılı emperyalistler tarafından meşrulaştırılması, ortadaki kirli plana işaret ediyor.

Batılı emperyalistlerin kuşatma girişimlerini yakından izleyen Rusya ise, bu girişimleri sert bir dille eleştiriyor. Daha önce Gürcistan’da yaşanan kriz sırasında, orduyu harekete geçirerek, batılı emperyalistlere, “Rusya’yı kuşatma stratejisinden vazgeçin” mesajı veren Rusya’nın, zorunlu kalması halinde, Ukrayna için de benzer bir çıkış yolu arayışına girmesi muhtemeldir.

Rusya’nın eski Sovyet cumhuriyetlerindeki etki alanlarını koruma çabasının devam edeceğini vurgulamak gerekiyor. Bu da Ukrayna’daki çatışma ve açmazın bir süre daha devam edeceğine işaret ediyor. Bu ülkede işçi ve emekçi kitleler henüz bağımsız devrimci sınıf örgütlerini kuramadıkları için, yazık ki, egemenler arası çatışmanın dolgu malzemesi olabiliyorlar.

 
§