31 Ocak 2014
Sayi: KB 2014/05

Yerel seçimler ve reformist payandalar
Erdoğan: “Orada olmayan başbakan!”
AKP, salgın hastalıklar ve “biyolojik silahlar”
Yakılıp-yıkılan, boşaltılan Lice’nin davasına da sürgün
Polis şiddeti, etkileri ve sonuçları tartışıldı!
MİB MYK Şubat Ayı Toplantısı
Yatağan işçileri erteleme oyununa gelmemelidir
Taşeron köleliğine karşı mücadeleye!
“Örgütlenmek ve mücadele etmekten başka çare yok!”
KESK davasında 24 tahliye!
YATSAN’da patron TEKSİF’i seçti!
Gebze’de yeni bir mücadele mevzisi açılıyor!
Marksizm, burjuva temsili kurumlar ve parlamentarizm
Davos sorunların kaynağıdır
Akdeniz’de askeri güçlerini süreklileştiriyorlar
Ukrayna krizi aşılamıyor
Dönem gericiliğe ve sermayeye hizmetle kapandı!
Ekim Gençliği okurundan Yusuf Devran’a mektup
Devrim Okulları başladı
İzmir’de ‘İsyan’ çıktı!
İstanbul yağmalanıyor!
Kadın İstihdam Paketi’ni reddediyoruz
OSTİM-İVEDİK patlaması
‘Gezi tutsaklarına özgürlük!’
Ali İsmail Korkmaz davasına katılalım, katillerden
hesap soralım!
Haziran Direnişi yargılanamaz
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Dönem gericiliğe ve
sermayeye hizmetle kapandı!

 

İlk ve orta eğitim kurumları birinci dönemi kapattı. AKP’nin sistematik adımlarıyla dönüşümü hızlandırdığı eğitim alanı geride kalan dönemde ayyuka çıkan sorunlarıyla başlı başına sorun olmayı sürdürdü.

Kapanan dönem eğitimin tamamen paralı hale getirilmesi tartışmalarının yoğunlaştığı, dershane kapama argümanlarının ardına gizlenen neoliberal politikaların şiddetlendiği bir dönem oldu.

Sermaye hükümeti AKP, cemaati ekonomik alanda yaralama amacıyla başlattığı dershanelerin kapatılma saldırısını sermayenin eğitim alanında önünün açılmasına da vesile ediyor. Bir yandan dershanelerin kapatılması diğer yandan dershanelerin özel eğitim kurumu olarak yeniden sisteme monte edilmesi sağlanıyor.

2013-2014 eğitim yılında ilk dönem biterken en açık değerlendirme 4+4+4 yasasıyla başlayan dönüşümün etkisini arttırdığı gerçeğidir. 4+4+4 yasası kendi pürüzlerini çözerken öğrencilerin yaşamına daha fazla nüfus etmeye ve eğitim alanındaki sonuçlarını daha kapsamlı olarak göstermeye başladı.

4+4+4 dayatmasının temel noktalarından olan okul öncesi çağdaki çocukların ilkokula zorla kaydedilmesi, bu dönem kısmen geri adım atılarak 69-71 aylık çocuklarda ısrar edildi. AKP’nin bu dayatması ile sorunların çığ gibi büyümesi üzerine ailelerin tepkilerini yükseltmesi sonucu geri adım atıldı. Fakat dayatmayı sürdürme adına 69-71 aylık çocuklarda uygulama sürdürüldü. Küçük çocukları eğitim adı altında cendereye alan bu çarpık uygulamanın halen altyapı sorunları çözülmüş değil. AKP, bir yandan küçük yaştaki çocukları okullara alıyor öte yandan onlar için gerekli uygun zeminleri sunmuyor.

Eğitim-Sen’in konuya dair tespitlerine göre bölgeler, iller, semtler hatta mahalleler arasındaki eşitsizlikler kendisini okul altyapıları konusunda da göstermektedir. 

4+4+4 dayatması ile birlikte ikili eğitim yapan okulların sayısının artması, taşımalı eğitim uygulamasının daha da yaygınlaşmış olması dikkat çekicidir. İlkokulda ikili eğitim oranının en yüksek olduğu il yüzde 82 ile olurken birleştirilmiş sınıflarda öğrenim gören öğrenci sayısı Ardahan`da yüzde 27,8’e kadar yükseldi. Birinci dönemin tüm bu verileri açıklanırken geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından sunulan Ortaöğretim İzleme ve Değerlendirme Raporu’nun yanıltma amacı daha net ortaya çıkıyor. Son on yılın verilerini sunan rapor ilerlemeye işaret ediyordu. Verileri genel ortalama ve kaba artış sınırında sunulduğunda “ilerleme” tanımı yapılabilirken öğrencilerin yaşadığı sorunlar üzerinden değerlendirildiğinde ihtiyacın çok gerisinde kalan bir pratik olduğu görülüyor.

Bu çelişki düzenin eğitim alanında atacağı her adımın rant, sermaye ve gerici çıkar düzenine hizmet ettiğinin göstergesidir.

Gerici cendere yoğunlaşıyor

Birinci dönemin ardından eğitim alanındaki en öne çıkan yön gerici propaganda ve müdahale çabasının sistematik olarak okullara taşınmasıdır. Gerici kadrolar etkinlik güçleri, alandaki imkanları doğrultusunda mevcut gerici politikaları fiili uygulamalarla tırmandırdıkları bir dönem geride kaldı. Türkiye’nin çeşitli illerinde ilkokul öğrencilerine dini içerikli kitaplar dağıtılmasından kantin yasaklarıyla başlayan kadın ayrımcılığına kadar bir dizi saldırı hayata geçirildi. Eğitimde merkezi planda gerici politikalardan bağımsız olmayan bu uygulamaların MEB tarafından bir tepki ya da açıklama ile eleştirilmemesi ise üstü örtülü desteğin yansımasıydı. Keza gerici şiddet saldırılarını savunan, Taliban’ı kahraman ilan eden kitaplar bizzat Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı tarafından sahiplenildi. Eğitim sisteminde geride kalan dönem Alevi öğrencilere yönelik baskılar da aynı rutinde sürdü. Alevilere yönelik gerici anlatımlar yapan din öğretmenine müdür sahip çıkarken başka bir okulda Alevi öğrenci darp edildi. Gerici dönüşüm çabalarının bir ürünü olarak ilk dönem biterken imam hatip liselerine giden öğrenci sayısının 380 bin 771 olduğu, bunun da toplam öğrenci sayısının %10’unu ifade ettiği belirtiliyor. Ve birçok örnek ilk dönemin gericiliğin daha yaygın ve daha pervasız uygulamaların olduğu bir dönem olduğunu gösteriyor.

Eleme sınavları, geleceksizlik sürüyor!

Bu eğitim dönemi de sınav tartışmalarının merkezde olduğu bir dönem olarak geçti. MEB’in süreklileşen alternatif arayışları ile durmadan proje üretilen sınavdan biraz önce değişikliğe gidilen dershaneleri, sınavları kaldırıyoruz derken eğitim sisteminde daha köklü vücut bulmalarını sağlayan uygulamalar birbirini izledi. SBS yerine getirilen TEOGS daha ilk merkezi sınavlarıyla skandallarla anılır hale geldi. Uzun süre sonuçlarının açıklanmamasıyla öğrenciler üzerinde basınç yaratan belirsizlik durumu ve din dersinden muaf azınlıkların sınavdan puanlarının yanlış hesapla düşürülmesi ile zaten bir eleme sınavı olarak eşitsizlik örneği olan sistem bir de skandallarıyla iflas bayrağını çekti. Bir kez daha eğitim sisteminde düzenin alternatif üretemediğini, geleceksizliğin tek gerçek olduğunu gösteren süreç ikinci dönemde sermayenin çıkarları doğrultusunda bu alanda yeni sınav alternatifleri ve modellerin geliştirileceğini işaret ediyor.

Kalıcı çözümde alternatifsizler!

2002 yılında yüzde 1 olan özel okul oranını, bu dönemin sonunda her türlü teşvik ve özendirmeyle ancak yüzde 3’e çıkarılabildi. Bu oranın sermayeyi hoşnut etmediği ortada. Bunun için MEB hedefi yüzde 15 olarak açıklıyor. Dönem kapanırken dershanelerin anadolu kolejlerine dönüşümü önerisi, üniversiteye geçişte Amerikan modeli denen paralı eğitim temelli örneklerin incelenmesi bu alandaki yönelimi gösteriyor.

İşçi ve emekçi çocuklarını gittikçe eğitim hayatından dışlayan, ulaşılabilen eğitimde ise müşteri olarak her adımda ödemeyle karşılaşılan bir pazar dönüşümü sürüyor.

Bir dönem geride kalırken ortadaki veriler eğitimde sermayeyi ve gericiliği merkeze alan politikalarda belli bir mesafe katedildiğini, yeni planlamalarla orta vadede neoliberal dönüşümlerin ve gerici ablukanın artacağını gösteriyor. AKP’nin kalıcı çözüm üretmek yönünde bir amacı olmadığı gibi tersine günü kurtarma çabasının da elle tutulur bir gerçeklik taşımadığını gösteriyor. Bir dönem kapanırken geride kalan gericiliğin ve sermayeye hizmet ivmeli yükselişiyle devam ediyor. Bu çarka başta geleceğine sahip çıkan gençlik çomak sokmadıkça bu gerçek değişmeyecektir. Dönem sonunda liseli gençlerin karne protestoları vesilesiyle sokağa çıkarak taleplerini haykırması bu açıdan geride kalan dönemin mücadele dinamiklerini de biriktirdiğini gösteriyor.

 
§