19 Eylül 2014
Sayı: KB 2014/38

Sınıf mevzilerine, direnişe!
Gerici çeteler ve polis İşçilerin Birliği Derneği’ne saldırdı
Mücadele mevzilerimizi koruyacağız!
“Anadilde eğitim hakkı” talebine saldırı
Saldırılara karşı okulları mücadele alanlarına dönüştürelim!
Tetikçi katiller
21 yıldır korunuyor
AKP iş güvenliği eylem planını açıkladı
İşçi katili devlet!
Şov sürüyor, işçiler ölüyor!
İŞKUR işçileri hakları ve gelecekleri için Ankara’da!

Maden işçisine işsizlik sopası

MİB MYK Eylül toplantısı

Emperyalist saldırganlık ve savaşın alanı genişletiliyor
Filistin halkına
İsrail zorbalığı
Abbas İsrail’in Lahey’de yargılanmasını engelledi
Lear işçileri saldırılara karşı bakanlığa yürüdü!
Kapitalizm ve gençlik
DGB faaliyetleri
STFA EML’de Oğuzhan için eylem ve anma
“Yürüyüşümüz ve adımlarımız hızlanıyor!”
Pandora'nın televizyonu
Ulucanlar'da
devrimci irade
kazandı, devrim kazandı!
Zindanlardaki hak ihlalleri devam ediyor!
Hayat boşluk tanımaz!
Van elinde bir öksüz havası Dağlı sevdaların kentli kavgası: Ruhi Su
Kavganın sürdüğü her yerde NERUDA ve şiiri yaşıyor!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Saldırılara karşı okulları mücadele alanlarına dönüştürelim!

 

AKP hükümetinin bugüne kadar çıkardığı tüm yasalar, eğitimin özelleştirilmesine hizmet etmektedir. Özelleştirmenin bir ayağını okulların satılması, kiralanması vb. uygulamalar, diğer ayağını özel okullara sağlanan teşvikler oluşturmaktadır. Bizleri sırtında bir kambur olarak gören hükümet, çalışma koşullarımızı sermayenin azami kâr sağlayabileceği sınırlara çekmeye çalışmaktadır. Bu nedenle emeğimiz, hükümetin en tepesinden üretilen “yan gelip yatıyorlar!”, “üç ay tatilleri var!” vb. gibi söylemlerle itibarsızlaştırılmaya çalışılmaktadır. Eğitimi sermayenin ihtiyaçlarına göre düzenleyen hükümet, bu hizmetinin karşılığında, kendi siyasal anlayışına uygun dindar nesiller yetiştirmek için var olan okulları imam hatipleştirmektedir. Hükümet, dindar ve kindar nesiller yetiştirmek için eğitim kurumlarını bir araç olarak kullanmaktadır.

Okullara akıllı tahta vb. teknolojik araçların sağlanması, eğitimin daha nitelikli hale getirilmesi için değil daha “kaliteli” hale getirilmesi içindir. Burada, bazı sermaye gruplarına, ihaleler aracılığı ile kaynak aktarılması ve okulların sermayeye sorunsuz bir şekilde tam teçhizatlı teslim edilmesi gayreti söz konusudur.

Kamu okulları söz konusu olduğunda “kaynak yok!”, “her şeyi devletten beklemeyin!” yaklaşımıyla hareket eden sermaye devleti, özel okullar söz konusu olduğunda kesenin ağzını sonuna kadar açmaktadır. Özel okul yapılması durumunda arsanın bedava sağlanması; özel okula kaydolacak öğrenciler için 3 bin lira civarı “destek” verilmesi; eksik öğrenci olması ya da yeterli sayıda kayıt yapılamaması durumunda ise bu eksiğin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından karşılanması sağlanan teşviklerden yalnızca birkaçıdır.

Yandaş sendika Eğitim Bir-Sen’in hazırlayıp milli eğitim müdürlüklerine sunduğu isimler okullara idareci olarak atanmıştır. Müdür yardımcılarının, okul müdürünün “önerisiyle” seçilmesi ve aday öğretmenlerin “sözlü sınava” tabi tutulması gibi düzenlemeler de dikkate alındığında kadrolaşmanın müdürlerle sınırlı kalmayacağı ortadadır.

Tayin, yükselme, norm fazlası konuma düşmeme, okul ortamında rahat etme vb. gibi kaygılara itilen eğitim emekçisi, bu sorunlardan yandaş sendikaya üye olarak kurtulmaya çalışmaktadır. Görülmemiş bir işbirlikçilik sergileyen yandaş sendika, fişlenmemize aracılık etmekten de geri durmamaktadır.

Biz eğitim emekçileri; e-okul, evrak işleri, nöbet vb. uygulamalarla angarya çalıştırılıyoruz. Okul işlerini eve getirmek, çalışma saatlerimizin dışında bir o kadar da evde çalışmak zorunda kalıyoruz. Performans uygulamaları nedeniyle yanı başımızdaki meslektaşımızla rekabete zorlanıyoruz. Sınav merkezli öğretim anlayışından kaynaklı hipodromdaki atlar gibi yarıştırılıyoruz. Bizler, okullara kaynak aktarılmadığı için öğrencilerimizden para toplamak zorunda kalıyoruz. Eğitim giderleri için tahsildarlık yapıyor, karşı çıktığımızda da “bu çark nasıl dönecek!”, “siz bizim istediklerimizi yapmazsanız biz de bazı yaptırımlarda bulunuruz!” gibi tehditler içeren yanıtlar alıyoruz. Teknik donanımdan yoksun, fiziksel şartları öğrencilerin gelişimi için uygun olmayan okullarda ve 40–50 kişilik kalabalık sınıflarda öğretmenlik yapıyoruz.

Eğitim emekçilerinin örgütlü olduğu sendikalar, bu saldırılara karşı bir yanıt üretmekten yoksundur. Sendikalar, göstermelik eylemlerden öteye gitmemektedir. Türk Eğitim-Sen, bu grev çağrısını, hükümetin siyasal kadrolaşmasına karşı kendi kadrolarını korumak için yapmıştır. Çıkarları tehlikeye girmediği sürece harekete geçmeyen bu sendikadan saldırılara karşı tutarlı bir mücadele sergilemesini beklemek bir hayaldir. Bu sendika, hükümet değiştiğinde yandaş sendikanın yerini alacak bir sendikadır. Saldırılara karşı mücadeleyi örgütlemesi gereken Eğitim Sen ise saplandığı bürokratik icazetçi çizgiden çıkmalı ve emekçileri saldırılara karşı harekete geçirebilecek bir mücadele anlayışına kavuşmalıdır.

Biz eğitim emekçileri, özelleştirme ve güvencesizleştirme politikalarına karşı birlikte mücadele etmeliyiz. Öğretmenler odasını saldırıların konuşulduğu ve bu saldırılara karşı mücadele olanaklarının tartışıldığı alanlara dönüştürmeliyiz. Mücadeleyi asla sendika yöneticilerinin alacağı kararlara bırakmamalıyız. Bu saldırılar, ancak işyerlerinde oluşturulacak taban örgütlülükleri ve bu örgütlülüklere yaslanan sendikal anlayışla geri püskürtülebilir. Taban örgütlülüklerini yaratmak, öncü-ilerici eğitim emekçilerinin omuzlarında bir görev olarak durmaktadır.

Yaşasın kamusal, anadilde, laik, demokratik, bilimsel eğitim!

Kadrolaşmaya, özelleştirmeye ve piyasalaştırmaya karşı yaşasın taban örgütlülükleri!

Eğitim haktır, satılamaz!

Sosyalist Kamu Emekçileri

 

 

 

 

 

Torba yönetmelikten mescid çıktı

 

İşçi sınıfı ve emekçilerin kölelik zincirlerini sıkılaştıran bir Torba Yasa’yı geçtiğimiz günlerde meclisten geçiren sermaye hükümeti AKP, eğitim alanında da torba gibi bir yönetmeliği uygulamaya koydu. Yeni düzenlemeyle liselere mescid zorunluluğu getirildi.

Resmi Gazete’de yayınlanan “Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile eğitim alanıyla ilgili birçok başlıkta (sorumluluk sınavı, sınav sonuçlarına itirazlar, yerleştirme işlemleri, derse geç girme vs.) düzenlemeler yapılırken eğitim alanının gericileştirilmesini hedefleyen yeni düzenlemeler de yapıldı. Yeni yönetmelikte, “okulda, ibadet ihtiyacı için doğal aydınlatmalı uygun mekan ayrılacağı” hükmü getirildi.

 

 

 

 

TEOG mağduru veliler için
şikayet formu

 

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Eğitim Komisyonu, TEOG uygulaması ile eskiye nazaran daha da kaotik bir hal alan eğitim sistemine ilişkin basın açıklaması yaptı.

TEOG uygulamasının eğitimin ticarileştirilmesinde yeni bir adım olduğunun ifade edildiği açıklamada, şunlar söylendi: “Açıkça görüleceği üzere hedefin ‘dindar nesiller’ yetiştirmenin yanı sıra eğitimi her geçen gün aşama aşama paralı hale getirmek olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca zaten özel sektöre ait olan dershaneleri de yine kamu kaynakları ile ‘teşvik’ ederek okullaştırmak da bu sürecin bir parçasıdır.”

Tüm bunlara karşı yapılması gerekenin, militarist, Türk-İslam sentezci eğitime karşı bilimsel, laik, çoğulcu ve anadilde eğitim siyaseti olduğuna dikkat çekilerek, TEOG mağduru tüm veliler, derneğin hazırladığı “şikayet başvuru formunu” doldurmaya çağrıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul

 

 

 

 

İzmir’de 24 Eylül çağrısı

 

Eğitim Sen İzmir Şubeleri, 24 Eylül grevine çağrı amacıyla 16 Eylül’de yürüyüş gerçekleştirdi.

Eski Sümerbank önünde toplanan eğitim emekçileri İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü önüne yürüdüler.

Kolluk güçleri İl Milli Eğitim Müdürlüğü merdivenlerine çıkmak isteyen emekçileri engellemek istedi. Emekçilerin ısrarı sonucu kolluk güçleri geri çekildi ve basın açıklaması başladı. Basın metnini Eğitim Sen İzmir 6 No'lu Şube Başkanı İdil Uğurlu okudu. Uğurlu açıklamaya, eğitim sisteminde yaşanan sorunları anlatarak başladı. Ardından greve çıkma sebeplerini aktardı.

Siyasi kadrolaşmaya, öğretmen rotasyonlarına, eğitim sisteminde yaşanan haksız atamalara karşı greve çıkacaklarını söyledi. Uğurlu, siyasi iktidarın “emir eri” olmadıklarını vurgulayarak okulların özel okullara ve imam hatiplere dönüştürülmesini protesto ettiklerini belirtti. Torba Yasa ile birlikte yaşanacak haksızlıklara, sürgünlere, ötekileştirmelere dikkat çekti. Tüm bu sorunlara karşı greve çıkacaklarını duyurdu.

Kızıl Bayrak / İzmir



 
§