6 Mart 2015
Sayı: KB 2015/09

Üniversitelerde artan faşist saldırganlığa karşı mücadele
En zenginler listesi açıklandı!
Bir korkunun itirafı
Gelenek AKP ile sürüyor
Özgecan’ları da Pozantı ve Şakran’ı da unutma!
‘Meclisten geçer, sokaktan geçmez!’
‘Umutsuzluk yerine inanç ve yaratıcılık’
Polis devletine karşı birleşik mücadeleye!
MİB MYK Mart Ayı Toplantısı Sonuçları
DEV TEKSTİL’in kuruluş süreci tamamlandı
Yerel bültenlerde baharın devrimci çağrısı
Kafkas Şeker’de kıyım ve direniş!
Divan işçileri mücadeleyi sürdürüyor
Kadın sosyalizmle özgürleşir!
Özgecan eylemleri ışığında 8 Mart - S. Soysal
Ukrayna'da kriz büyüyor
Filistin'e teslimiyet dayatılıyor!
Ortadoğu ve emperyalistler arası çatışma - A. Destan
Dünya işçi ve emekçi eylemlerinden...
Münster'de Kürt sorunu ve seçimler paneli
EÜ öğrencileri saldırıyı anlattı
DGB mücadeleyi meclislerle örüyor!
DLB devrimci faaliyeti büyütüyor
Edebiyatın çınarı sonsuzluğa uğurlandı
Patron sendikaları hesap verecek!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

‘Umutsuzluk yerine inanç ve yaratıcılık’

 

İzmir’den TİHV, Ziraat MO ve TÜMTİS temsilcileri iç güvenlik paketine ilişkin görüşlerini gazetemizle paylaştılar.

Yaşam hakkı ihlalleri artacak’

Coşkun Üsterci (Türkiye İnsan Hakları Vakfı İzmir Temsilcisi): Kamuoyunda “İç Güvenlik Paketi” olarak bilinen yasa tasarısı ile AKP iktidarı hiçbir hukuksal sınırlama ve yargısal denetim olmaksızın “öldürme ve gözaltına alma/hapsetme” yetkisi istemektedir. Adli yetkileri idareye teslim ederek “hukukun üstünlüğü” ve “kuvvetler ayrılığı” ilkelerini tümüyle yok etme harekâtı olan bu tasarı, Anayasaya, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına, daha da ötesi kamusal akla ve vicdana tümüyle aykırıdır. TİHV olarak, PVSK’de 2007 yılında değişiklikler yapılırken bunun polisin yetkilerini sınırsız ve keyfi hale getireceğinden kaygı duyduğumuzu belirtmiş ve yetkilileri uyarmıştık.

2007 yılından bu yana polisin silah kullanması sonucu 183 yurttaşımızın yaşamını yitirmiş olması kaygılarımızda ne denli haklı olduğumuzu göstermiştir. Kolluk kuvvetlerinin güç kullanımına ilişkin hem Birleşmiş Milletler (BM) düzenlemeleri (BM Kolluk Kuvvetlerinin Davranış Kuralları, BM Kolluk Kuvvetlerinin Güç ve Ateşli Silah Kullanımına İlişkin Temel İlkeler vb.) hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) md. 2’de düzenlenen yaşam hakkı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatları ile standartları, ölümcül güç kullanımının yalnızca yaşamı korumak için, gereklilik ve ölçülülük ilkeleri doğrultusunda ve son çare olarak kullanılabileceğini belirtmektedir. Tasarının bu hali ile kabul görmesi durumunda polisin orantısız/ölçüsüz/keyfi bir şekilde silah kullanması ve yargısız infaz uygulamaları artacak dolayısıyla da yaşam hakkı ihlalleri daha vahim boyutlara varacaktır. Öte yandan tasarı, toplantı ve gösteri yapma özgürlüğüne gerekse ifade özgürlüğüne yönelik saldırı niteliğindedir.

Yıllardır -özellikle de Gezi Direnişi’nden sonra çok daha sık olarak- toplanma özgürlüğünün, ifade özgürlüğüyle birlikte demokratik toplumun temellerini oluşturduğunu, dolayısıyla toplanma özgürlüğüne ve göstericilerin ifade özgürlüklerine müdahale edilmesinin demokrasiyi anlamsız kılacağını, hatta tehlikeye sokacağını her fırsatta yüksek sesle dile getirmeye çalıştık. Halen kolluk güçlerinin toplantı ve gösteri özgürlüğüne yönelik orantısız/ölçüsüz/aşırı müdahaleleri sonucu her yıl onlarca kişi yaşamını yitirmekte, yüzlercesi de ciddi yaralanma ve organ kayıplarına maruz kalabilmektedir. Binlerce kişi gözaltına alınırken yüzlerce kişi de tutuklanabilmektedir. Örneğin, TİHV Dokümantasyon Merkezi verilerine göre sadece 2014 yılında kolluk güçlerinin toplantı ve gösterilere müdahalesi sonucu 21 kişi yaşamını yitirirken, 524 kişi yaralanmış, 4944 kişi gözaltına alınmış, 969 kişi de tutuklanmıştır. Tasarı ile bu tablo daha vahim bir görüntü kazanacaktır. Kısacası vali ve kaymakamların adli kolluk amiri haline geleceği, kolluk amirlerinin yargı denetimi olmaksızın önleyici gözaltı yetkisine sahip olacağı, toplumsal gösterilere katılanların kolayca tutuklanacağı, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün kısıtlanacağı, silah kullanma yetkisi genişletilen polisin keyfince silahına davranacağı ve polisin her canı sıkıldığında istediği her kişinin üstünü ve araçlarını arayacağı yeni bir olağanüstü hal dönemine girmiş olacağız. Yaşam hakkı ihlalleri artacak, keyfi ve kayıt dışı gözaltı yaygınlaşacak böylelikle işkence yasağı çiğnenmiş olacaktır. Dolayısıyla bizatihi kendisi kişi güvenliği ve özgürlüğü için bir tehdit oluşturan bu yasa tasarısı derhal geri çekilmelidir.

Umutsuzluk yerine inanç ve kararlılık’

Şükrü Günseli (TÜMTİS İzmir Şube Başkanı): İç Güvenlik Yasa Tasarısı, anti demokratik, baskıcı rejimi daha da katmerli hale getirme planıdır. Emek ve demokrasi güçlerinin kullanabildiği demokratik hak kırıntılarının tamamen gaspı amaçlanmaktadır bu düzenlemeyle. İfade, basın, örgütlenme, demokratik itiraz hakkı, mevcut anti demokratik yasa ve uygulamalar nedeniyle son derece kısıtlı kullanılabilen haklardır. Yeni yasal düzenleme ile bu hakların kullanımı tamamen ortadan kaldırılmak isteniyor. Anayasal güvence altında olmasına karşın, yasaklamalarla grev hakkının kullanımına izin ve olanak verilmiyor. Sendikalaşma veya herhangi bir hak arayışı için direnen işçilere yönelik saldırılar, gözaltılarla engelleniyor. Amaçlanan, bu tür demokratik mücadele yollarını tamamen tıkamaktır.

Demokratik gösteri hakkına yönelik vahşi saldırılar, bu eylemlerde canice katledilen gencecik insanlar, katillerin cezalandırılmaları şöyle dursun adeta ödüllendirildiği korkunç gerçeği ortada duruyorken, polise verecekleri yeni yetki ve güvencelerle yaşanabilecek katliamları tasavvur etmek zor olmasa gerek. Yargının iktidarın emrinde olma gerçeği sayısız davada sırıtıyorken, toplumun muhalif kesimlerine yönelik icraatlarının yeni düzenleme ile nasıl bir hal alacağını öngörmek için kehanete gerek var mı? İktidar güçleri ve yandaşları dışında kalan herkesin, her kesimin, toplumsal güçlerin, inançların, kimliklerin düşman görüldüğü, böylesi bir zihniyete ve uygulamalara itiraz edenlerin hain ilan edilerek imhasına fetva çıkarıldığı bir gerçeklikken, bundan daha ötesinin emekçiler ve halklar için nasıl karanlık bir zulüm getireceği tahmin edilmelidir. Yeni yasa tasarısı ile işçi sınıfı, emek ve demokrasi güçlerinin, başta Kürt halkı olmak üzere ezilen, yok sayılan halklar ve inançların talepleri tam bir dikta zulmüyle ezilmek istenmektedir. Yeni bir imparatorluk tahayyülünün faşist yöntemlerle inşa edilmesinin etkili bir düzenlemesinden başka bir amaç taşıdığını düşünmek, safça bir iyi niyet olsa gerek. Yasanın her şeye rağmen çıkmasından kaygı duyulması doğaldır. Ancak her şeyin biteceği gibi bir umutsuzluk yerine mücadeleyi yeni koşullarda yükseltecek inanç ve yaratıcılık en temel ihtiyaç olarak omuzlarımızda duruyor.

Sokaklar artık güvenli olmayacak’

Ferdan Çiftçi (Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı): Mecliste görüşülmekte olan ve kamuoyunca iç güvenlik yasa paketi olarak bilinen yasa tasarısı AKP’nin 12 yıldır sürdürdüğü baskıcı, özgürlükleri yok sayan faşist iktidarını daha da pekiştirmek, polis devletini hakim kılmak için hazırladığı bir kalıcı sıkıyönetim yasasıdır. AKP özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “tek adam” yönetimini kalıcı hale getirmek için bu yasayı çıkartmakta kararlı gözükmektedir. Yasanın mecliste görüşülmesi sırasında AKP milletvekillerinin muhalefet milletvekillerine uyguladığı şiddet, meclisi yöneten meclis başkanvekillerinin tutumları yasa tasarısı meclisten geçtikten sonra sokaklarda hak arayan, demokratik haklarını kullanmak isteyen hatta sadece sokakta yürüyen yurttaşların karşılaşacaklarının küçük ama önemli bir örneğidir. Bu yasadan sonra sokaklar artık güvenli değildir. Bundan sonra havasına suyuna toprağına sahip çıkmak için mücadele eden köylüler için de, sendikal hakları için mücadele eden emekçiler için de, kadın hakları için mücadele eden kadınlar için de, emek barış özgürlük ve demokrasi için mücadele veren tüm kesimler için güvensizdir. Emek ve demokrasi güçlerine düşen bu yasanın çıkmaması için halkla berber mücadele etmektir.

Kızıl Bayrak / İzmir

 
§