Lale devrinden fetret devrine doğru...
Dinci-gerici AKP iktidarının seçimlerde güç kaybetmesinin ardından yandaşlar da birbirine düştü. AKP’nin kalemşörleri içinden eleştiriler yükselmeye başlarken, ortaya çıkan tablo gericiliğin ittifakının çıkara dayalı olduğunu, bu çıkarların korunmasının tehlikeye girdiği ilk anda kirli ittifakın taraflarının kendi gemisini kurtarma telaşına düştüğünü gösterdi. Hatırlanırsa Melih Altınok’un Show TV’den kovulmasının ardından Sabah Gazetesi yazarı Sevilay Yükselir de aynı akıbete uğramıştı.
Ancak bir süre önce gerileme devrine girmiş olan AKP’nin çöküşe doğru sürüklendikçe bu ve benzeri sonuçları yaşaması gayet doğal. Kaldı ki şimdiye dek içinden birçok firar yaşayan AKP’nin kurucusunu bile kaybettiği düşünülürse gelecek süreç daha iyi anlaşılabilir. Bir proje olduğu genel kabul gören bir anlayış olan AKP’de yer alan isimlerin nasıl birbirine monte edildiği, hangi bağlarla tutturulduğu da yeterince açık. Eski hocalarına kendilerinin ne kadar hürmet duydukları, “Milli Görüş” gömleğini nasıl kolayca üzerlerinden attıkları, yine paralel bir evrende birlikte yaşadıklarıyla vaktiyle nasıl çıkar birliktelikleri olduğu ortadayken, bundan sonra yaşanacaklar hiç de şaşırtıcı olmamalıdır.
Anılarının aktarımı adı altında danışmanı tarafından bir kitaba konu edilen Abdullah Gül’ün bundan sonra izleyeceği yol AKP içinde ve dışında da en çok tartışılan konudur. Bu vesileyle düzen siyasetçileri için sadakatin çıkara endeksli olduğunu hatırlatmakta fayda var. AKP bir proje olarak tümüyle raftan kaldırılmadığı sürece, içinden yapılan değişimlerle düzen siyaseti için önemli maşa olarak elde tutulacaktır. Bunu da elbette gidişat ve sistemin neye, ne kadar ihtiyaç duyduğu gösterecektir.
Kısa bir zamanda Türkiye’de tek başına iktidarı elinde tutabilecek önemli bir güce kavuşturulan, sistem için önemli değişimlere imza attırılan AKP, çok daha kısa bir zamanda çöpe atılabilecektir. Tüm bunlardan ötürü dün olduğu gibi bugün de AKP’de ortaya çıkan ve çıkacak olan çatlaklar hiç de şaşırtıcı değildir. Çünkü harcı kapitalist-emperyalist sistem tarafından karılmıştır. Çatlaklar bir kez oluştu mu ya düşen ve sallanan tuğlalar yine aynı harçla birbirine tutturulacaklardır ya da ayrı yönlere savrulmalarına izin verileceklerdir. Keza AKP’nin her bir tuğlasını birbirine tutturan değerler bütünü tamamen çıkar ilişkisidir. Bunu işçi ve emekçilere yeri geldiğinde edilen küfürler ve aralarında “bakara-makara” olan inançları fazlasıyla göstermektedir.
Fetih sahneleriyle saklanmaya çalışılsa da yaşanan fetret dönemidir. Lale devri artık vadesini doldurmuştur. O çok öykündükleri Osmanlı gibi bir son yaşamaları yakındır. Senaryosu çok olasılıklı bir son gözetilerek hazırlanmıştır. Senaristinin ise hangi emperyalist merkez olduğu herkesin malumudur.
Sermayenin beklentisi ‘sürdürülebilir’ sömürü
Düzen siyasetinde ‘istikrar’ ve yeni dönemde sermayenin taleplerini karşılayacak bir koalisyon hükümeti beklentisini 7 Haziran’ın hemen ardından dile getiren sermayenin koçbaşı TÜSİAD’ın yanısıra MÜSİAD, TOBB ve TESK iki gündür Ankara’da meclise giren partilerin başkanları ile yaptığı görüşmelerini tamamladı.
17 Haziran günü HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ile Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) heyetinin yaptığı görüşmenin ardından TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran-Symes iki gün boyunca yaptıkları görüşmelere dair açıklamalarda bulundu.
Başaran Symes, iki gün boyunca AKP, CHP, MHP ve HDP ile yaptıkları görüşmelerin verimli geçtiğini ifade ederek görüşmelere dair ‘mutluluğunu’ dile getirdi.
Ahmet Davutoğlu ile yapılan görüşme için ‘Buzlar eridi mi?’ sorusu sorulan Başaran, “Gayet olumlu bir görüşmemiz oldu. Bunu sizler buzlar eridi, olarak yorumlayabilirsiniz. Ben buz muydu, onu bilmiyorum ama son derece olumlu bir görüşmemizin olduğunu burada size bildirmek isterim” diye yanıt verdi.
‘Sürdürülebilir büyüme’ vurgusu
TÜSİAD Başkanı, önümüzdeki dönemde düzen siyasetinden beklentilerine dair vurgular yaptı.
Başaran yaptıkları görüşmelere dair şu ifadeleri kullandı:
“Bütün görüşmelerimizi özetlersek biz iş dünyasının çok güçlü bir örgütü olarak, iş dünyasını temsil eden TÜSİAD olarak, iş dünyasının beklentilerini üç ana başlık altında tüm siyasi parti liderlerimizle bütün açılığıyla paylaştık. Bunlar tüm Türkiye’nin önümüzdeki dönemde kurulacak, Türkiye’nin önünü açacak hükümetten beklediği; demokratikleşme, bunun içinde hukuk ve özgürlükler son derece önemli, kalkınma konusundaki bütün temel başlıklar, Türkiye’nin yatırım ortamı ve sürdürülebilir büyüme için gerekli tüm ana başlıkları çok kapsamlı olarak kendileriyle paylaştık.”
Olası bir erken seçim sonucunda oluşabilecek siyasal belirsizlik ortamı konusunda sermaye cephesinin endişelerini de açığa vuran TÜSİAD Başkanı, “Türkiye’nin gündeminden erken seçim tartışmalarının hızla uzaklaşarak bütün enerjimizin kurulacak, uygun bir pozisyondaki hükümete kenetlenmesi gerektiğini bir kere daha biz de altını çizdik. Bu iradeyi görmüş olarak İstanbul'a dönmekten son derece mutluyuz” ifadelerini kullandı.
|