İçindekiler:

1 Temmuz 2023
Sayı: KB 2023/10

Rejimin saldırılarını püskürtmek için...
Merdan Yanardağ'a kumpas...
TÜSİAD'ın "demokrasi aşkı" mı nüksetti?
Gerici kuşatmaya karşı mücadele...
"Sivas Katliamı ortak mücadele noktası"
Sivas Katliamı 30. Yılında...
Hukuksuzluk rejimi iş başında!
Depremin üzerinden 150 gün geçti...
Asgari ücretin sefaleti
Çürümüş sendikal düzen aşılmalıdır!
DEV TEKSTİL GMYK toplantısı
Bir Kazım Doğan klasiği!
Antony Blinken'in Çin ziyareti
Emperyalist vahşetin ölüm bilançosu
Antony Blinken ne umuyor?
Rusya'da "isyan" ve olası sonuçları!
Paralı katil şirketler
Kopeng'da gizli toplantı
Ekonomik Forum!
Yunanistan'da yeni mülteci katliamı
Almanya demiryollarında süresiz grev kapıda
Dünyada grev ve eylemler
İsviçre'deki "Kadın grevi" üzerine
1. Avrupa Kadın Konferansı gerçekleşti
DGB MYK Haziran ayı toplantısı sonuçları
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

İşçilere “bayram müjdesi”: Asgari ücretin sefaleti

 

Asgari ücrette sefalet oranı bu kez “bayram müjdesi” olarak açıklandı. Emek düşmanı AKP gericiliğinin yarattığı ekonomik yıkım tablosunun faturası işçi ve emekçilere kesilmeye devam ediyor. Durdurulamayan enflasyon, artan hayat pahalılığı milyonlarca insanın açlık ve sefaletini pekiştiriyor. En temel insani ihtiyaçları dahi karşılamak birçok kişi için artık “lüks” durumunda. Bu yıkım atmosferi içinde, kriz dönemlerini simsarlığa çeviren işbirlikçi ve yabancı sermaye büyüyerek, kâr oranlarını artırıyor. Büyük bir bölümü işçi ve emekçilerin sırtından toplanan vergilerle oluşan hazine, yine sermayeye teşvik olarak aktarılıyor. İşçi ve emekçilerin payına ise her geçen gün daha fazla çalışmak, uzayıp giden mesailer, ağırlaşan çalışma koşulları ve “sudan ucuz işçilik” düşüyor.

Bir kez daha gündeme getirilen asgari ücret tiyatrosunda yine aynı senaryo sahneye konuldu ve hızlandırılmış turlarla sefaletin sefaleti tescillendi. İşçi, sermayedarlar ve hükümet adına masada olanların mutabakatı içinde belirlenen yeni sefalet ücretinin %34 artışla 11 bin 402 TL olduğu ifade edildi. Kapitalistlere verilen asgari ücret desteğinin ise 400 TL’den 500 TL’ye çıkartıldığı söylendi. Görünen o ki, masadaki herkes tablodan memnun ve mutluluğunu göstermekten geri durmuyor. Başta gerici-faşist rejimin şefi olmak üzere birbirlerine teşekkür üstüne teşekkür ediyorlar.

Peki asgari ücret ile yaşamak zorunda olan milyonlarca işçi açısından gerçek tablo ne? Masada güya işçileri temsilen bulunan Türk-İş’in araştırmasına göre, mayıs ayı açlık sınırı 10 bin 360 TL. Yoksulluk sınırı ise 33 bin 740 TL. Bekar bir işçinin yaşam maliyeti ise 13 bin 440 TL.  Mayıstan bugüne, özellikle seçimlerin hemen ardından başlayan zam sağanağı, döviz artışları, Türk-İş’in mayıs ayı için açıkladığı bu rakamları dahi kuşa çevirmiş bulunuyor. TÜİK gibi rakamlara takla attırarak yeni asgari ücret oranını “enflasyona ezdirmemek” olarak duyurmak sadece yeni bir yalan olabilir. Bu ülkenin işçi ve emekçilerinin yarısından fazlasının mahkum edildiği asgari ücrette yeni belirlenen oran açlık sınırıdır ve mutluluk dile getirenlerin hepsi işçilerin sefaletine gülümsemektedirler. Kısa bir süre içinde belirlenen miktarın çok daha fazla eriyeceği herkes tarafından kabul görürken, yapılan açıklamalar artık işçi ve emekçilerle dalga geçmek anlamına gelmektedir.

Altı çizilmesi gereken önemli bir diğer nokta ise, yaşanan ekonomik dengesizlikleri, kaos ortamını fırsata çevirerek ucuz işçiliği yaygınlaştırma adımları “başarıyla” atılmaktadır. Sendikalı işyerlerinde alınan ücretler bir kez daha asgari ücret ve biraz üstü denebilecek noktaya gerilemiştir. Sendikal bürokrasinin imzaladığı sözleşmeler çöp olurken, ülkenin işçi ve emekçilerinin neredeyse tamamına yakını asgari ücret dolayında çalışmak ve yaşamak zorunda bırakılmıştır.

Bu tablonun oluşumunda sermaye ve AKP gericiliği kadar adımlardan her tondan sendikal bürokrasisi de sorumludur. Ülkenin en büyük işçi sendikasının başında bulunan ağaların her asgari ücret sürecinde ortaya koydukları tutumun içler acısı halini biliyoruz. Saray’a yaranmak bu ağaların temel işiyken, ara sıra durumu kurtarmak için “boş efelenmeler” dışında attıkları hiçbir adım yok. Başta kendi üyeleri olmak üzere, işçilerin içine hapsedildiği sefalet ücretlerini olumlamak, sermayenin ihtiyaçlarını öncelik haline getirmek ve işçileri hareketsiz kılmak bu ağaların esas misyonudur. Hak-İş’i AKP payandalığı dışında işçileri etkileyen gündemlerde saymak bile gereksiz. Geriye bir de DİSK kalıyor. Güya “mücadeleci” olmakla övünen, tarihini ikide bir hatırlatarak gururlanan DİSK bürokratları ise keskin açıklamalar dışında bir şey yapmıyorlar. Asgari ücretin ne kadar olması gerektiğini söylemek sınırında kalan bir “mücadeleyi” temsil ediyorlar.

Yeni asgari ücret oranlarından AKP memnun, sermaye örgütleri memnun, Türk-İş kazasız-belasız bir süreci daha geride bırakabildiği için memnun! Masada bulunan şer üçlüsünün memnuniyeti, görevlerini yerine getirerek açlığın-yoksulluğun yaygınlaşmasındandır. Asgari ücrete mahkum edilen milyonlar, ücretleri asgari ücret düzenine düşen sendikalı işçiler “insanca yaşanılabilir bir ücret” için birliğini kurup mücadeleye girişmedikçe tablo değişmeyecek.

 

İEB: Asgari değil insanca yaşam!

 

İşçi Emekçi Birliği (İEB) Cevahir AVM önünde eylem yaptı.

Basın açıklamasından önce yapılan konuşmalarda işçilere bir kez daha açlık, sefalet, yoksulluk dayatıldığı belirtildi. Yapılan konuşmada şunlar ifade edildi:

“Yağma, talan, yolsuzluk düzeninin sorumluları zenginlik içinde yaşarken, milyonlar açlık sınırı altında kalan asgari ücret ile geçinmeye çalışıyor. Yeni asgari ücret gelecek yeni zamlar karşısında kısa sürede eriyecek, asgari ücret yine açlık sınırının altında kalacaktır.”

Toplantılara katılan Türk-İş’in işçileri temsil etmediğine dikkat çekilen açıklamada şöyle devam edildi:

“Biz işçiler, sendika ağalarının danışıklı dövüş sergilediği, iktidarın sermaye ile birlikte asgari ücreti belirlemesine daha ne kadar kayıtsız ve sessiz kalacağız? Kendi çıkarımıza uygun, yaşamamız için gerçekten gerekli olan ücreti dayatmadığımız, bu mücadeleyi vermediğimiz sürece asgari ücreti bizim adımıza onlar belirleyecektir.”

15-16 Haziran direnişine atıf yapılan açıklamada “Bizlerin sefalete, açlığa, ücretli kölelik düzenine karşı yapmamız gerekenin ne olduğunu bundan 53 yıl önce 15/16 Haziran’da ayağa kalkan işçiler göstermişti” denildi. Ülkedeki ekonomik gelişmeden aslan payını sermaye sahiplerinin aldığı vurgulanan açıklama şöyle devam etti:

“Ücretli kölelik düzenini yıkmak için birleşirsek;

*İnsanca yaşam açlık yoksulluk sınırıyla ölçülemez!

*Asgari ücreti işçi düşmanı bir komisyon belirleyemez!

*Eğitim, sağlık, barınma en temel insan hakkıdır ücretli olamaz!

*Gıda, giyim, su, elektrik, doğalgaz harcamaları insani ihtiyaç oranında ücretsiz karşılanır!

*İş ve gelir güvencesi olmayan kimse kalmaz!

*Emekli maaşları da dahil hiçbir ücret asgari ücretin altında olamaz!

*Vergi aldatmacasına son!”

Açıklamada son olarak şu ifadelere yer verildi:

“İşçi ve emekçileri İnsanca yaşanacak ücret için, en temel hak ve özgürlüklerimiz için fabrikalarda, havzalarda, mahallelerde bir araya gelmeye, ücretli kölelik düzenine karşı mücadeleyi büyütmeye davet ediyoruz. Emeğin sömürüsü üzerine kurulu kapitalist düzeni yıkma işçi-emekçilerin kendi iktidarını kurma mücadelesine omuz vermeye davet ediyoruz.”

Eylemde sık sık “Asgari değil insanca yaşam” , “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek” “Hak verilmez alınır zafer sokakta kazanılır” sloganları atıldı. Eyleme İEB bileşenlerinin yanı sıra Limter-İş de katıldı. Çevrede bulunan emekçilerin eylemi izlemesi polis tarafından engellendi.

Eylem sloganlarla sonlandırıldı.

Kızıl Bayrak / İstanbul