İçindekiler:

1 Temmuz 2023
Sayı: KB 2023/10

Rejimin saldırılarını püskürtmek için...
Merdan Yanardağ'a kumpas...
TÜSİAD'ın "demokrasi aşkı" mı nüksetti?
Gerici kuşatmaya karşı mücadele...
"Sivas Katliamı ortak mücadele noktası"
Sivas Katliamı 30. Yılında...
Hukuksuzluk rejimi iş başında!
Depremin üzerinden 150 gün geçti...
Asgari ücretin sefaleti
Çürümüş sendikal düzen aşılmalıdır!
DEV TEKSTİL GMYK toplantısı
Bir Kazım Doğan klasiği!
Antony Blinken'in Çin ziyareti
Emperyalist vahşetin ölüm bilançosu
Antony Blinken ne umuyor?
Rusya'da "isyan" ve olası sonuçları!
Paralı katil şirketler
Kopeng'da gizli toplantı
Ekonomik Forum!
Yunanistan'da yeni mülteci katliamı
Almanya demiryollarında süresiz grev kapıda
Dünyada grev ve eylemler
İsviçre'deki "Kadın grevi" üzerine
1. Avrupa Kadın Konferansı gerçekleşti
DGB MYK Haziran ayı toplantısı sonuçları
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Rusya’da Batı’ya alternatif Ekonomik Forum!

 

Rusya‘daki en büyük ekonomik forum olan St. Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumu (SPIEF) “Batı”dan önemli bir katılım olmadan 14-17 Haziran tarihlerinde gerçekleştirildi. 

 “Rus Davos’u” olarak da bilinen 26. St. Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumu, 17 Haziran günü sona erdi. Batılı siyasetçiler ve sermayedarları Ukrayna Savaşı ve yaptırım politikaları gerekçesiyle forumdan uzak dururken, 130 ülkeden yaklaşık 17 bin katılımcı hazır bulundu. Sözde düşman devletlerden de 150 şirketin temsilcileri katıldı.

***

SPIEF ilk kez 1997‘de Rusya‘da gerçekleştirildi ve zamanla Batı için güçlü bir çekim alanı, gelişmekte olan ülkelere özellikle alternatif ortaklıklar kurma ve genişletme fırsatları sunan çok kutuplu bir işbirliği forumu haline geldi. Sadece iki yıl önce, önde gelen dünya ekonomilerinin birçok üst düzey temsilcisi St. Petersburg‘daki Uluslararası Ekonomik Forum’a, forumun eski adıyla “Rus Davosu”na katılmıştı. 2013’te ise Almanya’nın eski Şansölyesi Angela Merkel, yeniden seçilen Putin ile oradaydı. Ukrayna Savaşı gerekçesiyle Rusya, ABD ve işbirlikçileri tarafından izole edildi, savaş ve ekonomik ambargo ile çökertilmek isteniyor.

Batı ambargosundan dolayı bu yıl foruma az sayıda üst düzey yönetici katıldı. Konferansın katılımcıları arasında Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun, Küba Başbakanı Manuel Marrero Cruz, Kırgızistan Başbakanı Manuel Marrero ile Bakanlar Kurulu Başkanı Akılbek Usenbekoviç Caparov, Ermenistan Devlet Başkanı Nikol Paşinyan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid an Nahyan, Macaristan Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto gibi isimler vardı.

Rusya’nın ev sahipliği yaptığı görüşmelerde siyaset ve sermaye dünyası, yeni dünya düzeni ve çok kutuplu dünyada diplomasi, ithal ikame olasılıkları gibi konular konuşuldu. Yanı sıra Ruslar’ın üretim ve ihracat potansiyeli, şirketler, yeni ticaret ortakları, özellikle yerel enerji ve dünya finans piyasasındaki dolarsızlaştırma öne çıkan konular arasındaydı. Ayrıca Rusya, Çin, Hindistan, Latin Amerika, Beyaz Rusya, Cezayir, BAE ve İran gibi bölgesel odaklı çeşitli etkinlikler de programda yer aldı.

Rusya Devlet Başkanı Putin, forumda yaptığı konuşmada, “Batı yaptırımlarına rağmen” Rus ekonomisinin başarılarından bahsederken “neo-sömürgeci sistemin” artık sona erdiğini, bunun yerine dünyadaki “çok kutuplu düzen”nin güçlendiğini vurguladı. “Rusya geçen yılın tüm zorluklarına rağmen bugün küresel ekonominin lokomotifleri ve itici güçleri olarak hareket eden ve güvenilir ortaklarla temaslarını genişletip güçlü adımlar attı” ifadelerini kullandı.

17 Haziran günü öğleden sonra açıklama yapan SPIEF Organizasyon Komitesi, forumda 46,3 milyar dolar değerinde 900’den fazla sözleşmenin yabancı şirketlerin temsilcileriyle imzalandığını duyurdu. Bu arada 43 anlaşmanın İtalyan ve İspanyol şirketlerle imzalandığı belirtildi.

St. Petersburg Ekonomik Formu Ukrayna Savaşı öncesine göre daralmış olsa da ABD ile işbirlikçilerinin Rusya’yı ekonomik kuşatma ile boğma stratejisinin hedefine ulaşmaktan uzak olduğunu da gösterdi.

 

Reisi ABD’nin “arka bahçesi”nde...

 

Güçten düşen hegemonyasını ayakta tutmak için Rusya’yı Ukrayna Savaşı’nın içine çeken, durdurulamaz bir yükseliş içindeki Çin’i sık sık taciz eden ABD, süreci tersine çevirme gücünü yitirmiş görünüyor. Ortadoğu’da yakın zamana kadar Amerika’ya “en sadık” diye bilinen yönetimler bile güç dengelerindeki yeni duruma göre pozisyon almaya başladılar. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin İran’la ilişkileri düzeltme arayışına girmeleri, Ukrayna Savaşı’nda -Biden yönetiminin ısrarlarına rağmen- Rusya karşıtı bir tutum almaktan kaçınmaları ve buna benzer başka gelişmeler, ABD emperyalizminin gücündeki zayıflamanın somut göstergeleridir. Biden yönetimi Suriye’nin Arap Birliği’ne yeniden alınmasına da karşı çıkmış, ancak etkili olamamıştı.

44 yıldan beri Amerikan ambargosu altında bulunan İran, güç dengelerindeki değişime en hızlı uyum sağlayan ülkelerden biri olduğunu gösteriyor. Çin’in arabuluculuğuyla Suudi Arabistan’la anlaşan İran yönetimi, bölgenin en etkili Arap devleti kabul edilen Mısır’la da daha yakın ilişkiler geliştirmek için adım atmaya hazır görünüyor.

Donald Trump’ın İran’la varılan nükleer anlaşmadan çekilmesi, iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da gerilmesine vesile olmuştu. ABD, AB baskıları ve Siyonist İsrail rejiminin provokasyonlarına rağmen politikasından geri adım atmayan İran hem uranyum zenginleştirmeye hem yeni balistik füzeler geliştirmeye devam etti. Son yıllarda bunlara İran yapımı İHA’lar da eklendi. Bu gelişmeler vesile buldukça İran’a saldırmaktan söz eden İsrail rejiminin tedirginliğini arttırmış görünüyor. Buna rağmen Biden yönetiminin İran’la “resmi olmayan” bir anlaşmaya varmak istediğini ABD medyası yazıyor. Biden yönetiminin Siyonist lobiye rağmen Reisi yönetimi ile anlaşma çabası içinde olması, İran’a saldırmak için Washington’dan destek bekleyen İsrail rejiminin heveslerini kursağında bırakmış görünüyor.

***

Ortadoğu’da süreç bu minvalde ilerlerken hedef büyüten İran, bir dönem ABD’nin “arka bahçesi” diye anılan Latin Amerika ülkeleriyle ilişkileri derinleştirmeye başladı. Latin Amerika gezisine çıkan İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi Venezuela, Nikaragua ve Küba’yı ziyaret ederek üst düzey görüşmelerde bulundu.

Kalabalık bir heyetle ziyareti gerçekleştiren Reisi, her üç ülkeyle birçok alanda farklı anlaşmalara imza attı. Sadece Venezuela ile 25 anlaşma imzalandığı bildirildi. Telesur kanalına röportaj veren Reisi, ABD karşıtı söylemi öne çıkartarak, Latin Amerika ülkeleriyle ilişkileri daha çok geliştirmek için çaba harcadıklarını söyledi. Ziyarete dair haberlerde, Reisi’nin Brezilya ile de ilişkileri geliştirmeye hazır olduğu mesajı verdiği belirtiliyor.  

İran’ın Latin Amerika ülkeleriyle ilişkileri yeni değil kuşkusuz. Chavez döneminde ilk adımlar atılmıştı. Ancak ABD baskısı ilişkilerin geliştirilmesini frenlemişti. Reisi’nin üç ülkeyi kapsayan ziyareti ve imzaladığı anlaşmalar, ABD’nin takoz koyma konusunda eskisi kadar etkili olamadığını gösterdi. İlişkilerin seyri sol yönetimlerin işbaşında kalmasına bağlı olsa da atılan adımlar, İran’ın Amerika’nın “arka bahçesi”nde etki alanı yaratmaya başladığına işaret ediyor.

Bu ülkeler arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi, ABD’nin tehdit ve ambargosuna bir meydan okuma olarak da değerlendiriliyor. Nitekim Reisi’nin Nikolas Maduro, Daniel Ortega ve Miguel Díaz-Canel ile yaptığı ortak basın toplantılarında ABD kuşatmasına karşı birlikte durmanın öneminin altı çizildi. Her dört ülkenin ABD baskısı altında olması, bu ortak söyleme ve tutumlara somut bir zemin sağlıyor. Bu gelişmelerin yaşandığı Latin Amerika’nın artık ABD’nin istediği gibi at koşturduğu bir “arka bahçe” olmaktan çıkma yolunda olduğunu gösteriyor.