İçindekiler:

15 Ağustos 2023
Sayı: KB 2023/13

Haklar ve özgürlükler mücadelesini büyütelim!
Emekçiye düşman ekonomi programlarına devam!
Mızrak çuvala sığmıyor!
Enflasyon tahminleri
Diyanet
Direne direne kazanacağız!
Çürümüş rejim yıkılmayı bekliyor
Sendika başkanlarından "Saray gezisi"
Metal işçileri insanca yaşamak istiyor!
İşçi ve emekçi eylemlerinden...
100 işçiden 85'i sendikasız
Bir verip iki alıyorlar
Tarihsel temelleriyle Türkiye'de dinsel gericilik
Nijer'de askeri darbe ve tepkiler
ABD Basra Körfezi'nde gerilimi tırmandırıyor!
ABD-İngiltere suç ortaklığı
Dünyada grev ve eylemler
Emperyalizm insanlığın düşmanıdır
Wuppertal'da coşkulu Engels anması
"48 Filistinlileri" Siyonist hükümeti protesto ediyor
"Felaket toplulukları" ve 6 Şubat depremleri
Çocuk istismarcılarına "af" hazırlığı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Saray ekonomisinden görünümler...

Mızrak çuvala sığmıyor!

 

Merkez Bankası geçtiğimiz günlerde enflasyon raporunu yayınladı. Birçok açıdan “değerlendirmelerin” yapıldığı ve “öngörülerin” ifade edildiği raporda söylenenler artık gerçeklerin çuvala sığmadığını gösteriyor. AKP’nin yalan makinası TÜİK’in verilerine Merkez Bankası’nın çarpıtma analizleri eşlik ediyor. Ancak ekonomik yıkımın tablosunu çarpıtılmış rakamlar bile gizleyemiyor, her geçen gün derinleşen sorunlar giderek kendisini dayatıyor.

Raporda MB, yılsonu enflasyon tahminini %58’e çıkartmış bulunuyor. Bu oran bile yüksekken bilimsel temeller göre hesaplanan enflasyonun bu oranın en az üç katı olacağı yönünde.

Raporda asgari ücret üzerinden de kimi veriler yer alıyor. MB’nin veri analizinin ne kadar gerçekçi olduğu tartışma konusu iken, söylenenler yine de sefalet ücretinin milyonların yaşamını belirlediğini ortaya koyuyor.

Raporda, tarım dışı sektörlerde asgari ücret ve asgari ücretin altında çalışanların oranı %43,1 olarak ifade ediliyor. Bunun kendisi tarım dışı yani sanayi, inşaat ve hizmet sektöründe çalışan milyonlarca işçinin asgari ücret ve asgari ücretin altında kalan ücretlerle yaşam mücadelesi verdiğinin itirafıdır. 

Raporda sanayide %50,4, inşaatta %71,4, hizmet sektöründe ise %37,9 oranlarında asgari ücret ve altında çalışan işçi olduğu söyleniyor. Sanayi’de asgari ücretin biraz üstü değerlendirme kapsamına girmediği için oranın çok yüksek olduğunu, küçük bir işçi bölüğü dışında neredeyse herkesin asgari ücret veya birkaç yüz lira üstünde maaşla geçindiğini biliyoruz. Ülkenin en büyük işkolu olan hizmet sektöründe ise oranların düşüklüğü yanıltıcı olmamalı. Kamu ve finans dışında bu oran yine aynı raporun ifade ettiğine göre %73 civarında.

Temmuz ayında yapılan göstermelik zam daha işçilerin cebine girmeden, asgari ücret yine açlık sınırının altında kaldı. AKP gericiliği bir yandan ekonomik iflas tablosunun tüm faturasını işçi ve emekçilere çıkartırken, açlık sınırının altında kalan ücretlerle yaşamak ve çalışmak toplumun tamamına dayatılan bir zorbalık haline geldi. Ülke nüfusunun yarısı açlık, yoksulluk ve sefalet içerisinde bir yaşam sürüyor. Yıllardır sermayeye kazandıran, ülkenin tüm değerlerini, şu sıralar Akbelen’de olduğu gibi ağacını, taşını, toprağını asalak kapitalistlerin yağmasına açan saray rejimi, istikrarlı bir saldırı politikasıyla ucuz işçiliği kanıksatmaya çalışıyor.

Bu kabul edilemez! Önünde bir engel görmediğinde arsızlığını artıran, saldırılarını yoğunlaştıran, sefaleti ve ağır çalışma koşullarını rutinleştiren AKP gericiliğine dur denmeli. Milyonlarca işçi ve emekçi emeğine, alınterine, geleceğine kast eden bu sömürücü ve yağmacı zihniyete karşı örgütlenmeli ve mücadelesini güçlendirmelidir. Zira, bir bütün olarak toplumu bunaltan boğucu atmosfer işçi sınıfı önderliğinde toplumsal bir mücadele ile dağıtılabilir. 

Asgari ücret ilk günden açlık sınırının altında

Temmuz ayından itibaren geçerli olacak bu “yüksek” ücret, 31 Temmuz itibarıyla açlık sınırının altında kaldı. İşçilerin en erken 1 Ağustos’ta alacağı asgari ücret, belirlendiği günden bu yana büyük oranda eridi.

Asgari ücret tespit komisyonu, yaptığı birkaç göstermelik toplantının ardından yeni ücreti bir önce belirlemişti. Yapılan zammın ardından asgari ücret 11 bin 402 liraya çıkarıldı. Ankara’daki 1100 odalı sarayının günlük masrafı 22 milyon lira olarak hesaplanan Tayyip Erdoğan, zamlı asgari ücreti “işçilere müjde” diye açıkladı. Bazı yandaş kapitalistler, asgari ücretin bu haliyle kendilerini zorlayacağını iddia ettiler. Oysa temmuz ayından itibaren geçerli olacak bu “yüksek” ücret, 31 Temmuz itibarıyla açlık sınırının altında kaldı. İşçilerin en erken 1 Ağustos’ta alacağı asgari ücret, belirlendiği günden bu yana büyük oranda eridi.

Türk-İş her ay açlık ve yoksulluk sınırını belirleyen bir açıklama yapıyor. Belirtelim ki, Ergün Atalay başta olmak Türk-İş şeflerinin çoğu Saray rejiminin dalkavuklarından oluşuyor. Yani açlık ve yoksulluk sınırını hesaplayan konfederasyonun egemenlerle ya da Sarayla bir sorunu bulunmuyor.

Türk-İş’in “Açlık ve yoksulluk sınırı araştırması” Temmuz 2023 sonuçları, işçiler için durumun günden güne vahimleştiğini ortaya koydu. Buna göre, bu ay 4 kişilik ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması, yani “açlık sınırı” 11 bin 658 lira oldu. bu durumda işçilerin alacağı 11 bin 402 liralık asgari ücret ilk günden açlık sınırının altında kalmış oldu. Daha önce bir-iki ay açlık sınırının biraz üstünde seyreden asgari ücret, bu defa tek bir gün bile açlık sınırının üstünde kalamadı. Zira ilk zamlı ücret 1 Ağustos’tan itibaren alınabilecek. 

***

Rejimin dayattığı sefalet “olağan” hale gelince yoksulluk sınırını kimse konuşmaz oldu. Çalışanların yüzde 50’sinden fazlası asgari ücretli, asgari ücret ise açlık sınırının altında kalınca, yoksulluk sınırı işçiler/emekçiler için ulaşılması hayal olan bir gelir düzeyi haline geldi. Zira gıda ile giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu olan harcamaların toplamına denk gelen “yoksulluk sınırı” Temmuz ayı itibarıyla 37 bin 974 liraya ulaşmış.

Bu hesaplamayı yapan Türk-İş’in şefleri, asgari ücret tespit komisyonunda güya işçileri temsil etmek için yer alıyorlar. Ancak asgari ücretin düşüklüğü, bu bürokrat takımının Saray rejimi ve kapitalistler tarafından kullanılan figüranlardan ibaret olduğunu gösteriyor. Öyle ki, artık açlık sınırı üzerinde kalacak bir asgari ücret bile talep edemiyorlar. AKP-MHP rejimi ile asalak kapitalistler ise, işçilerin ücret ve sosyal haklarını kemire kemire asgari ücreti açlık sınırının altında sabitlediler. Buna rağmen hem Saray rejiminin görevlileri hem bazı kapitalistler “asgari ücret zammı tüketimi arttıracağı için enflasyon yükselecek” diye küstahça açıklamalar yaptılar.

***

Ücretli/maaşlı çalışanların milli gelirden aldıkları payı %35’lerden %25’lere kadar düşüren AKP-MHP rejimi, işçi sınıfını asgari ücretle çalıştırmayı, asgari ücreti ise açlık sınırının altında tutmayı ‘olağan’ hale getirme hedefine giderek yaklaşıyor. Son hesaplamalara göre çalışanların %50’den fazlası asgari ücret alıyor. Bu ücretin atlında çalışan yüz binlerce işçi olduğunu da vurgulamak lazım.

İşçilerin açlık sınırı altında bir ücretle çalıştırılması sadece Saray rejiminin körüklediği kapitalizmin krizinden kaynaklanmıyor. İşçi sınıfının “yerli/milli” AKP-MHP rejimini örgütlü mücadele ile basınç altına almaması, saraylarında sefahat sürenleri azdırdıkça azdırıyor. İşçi sınıfı örgütlenip kendisine bu onur kırıcı ücreti reva görenlerin yakasına yapışıp hesap soramazsa eğer, yazık ki daha ağır sonuçlara katlanmak zorunda kalacaktır.