İçindekiler:

15 Ağustos 2023
Sayı: KB 2023/13

Haklar ve özgürlükler mücadelesini büyütelim!
Emekçiye düşman ekonomi programlarına devam!
Mızrak çuvala sığmıyor!
Enflasyon tahminleri
Diyanet
Direne direne kazanacağız!
Çürümüş rejim yıkılmayı bekliyor
Sendika başkanlarından "Saray gezisi"
Metal işçileri insanca yaşamak istiyor!
İşçi ve emekçi eylemlerinden...
100 işçiden 85'i sendikasız
Bir verip iki alıyorlar
Tarihsel temelleriyle Türkiye'de dinsel gericilik
Nijer'de askeri darbe ve tepkiler
ABD Basra Körfezi'nde gerilimi tırmandırıyor!
ABD-İngiltere suç ortaklığı
Dünyada grev ve eylemler
Emperyalizm insanlığın düşmanıdır
Wuppertal'da coşkulu Engels anması
"48 Filistinlileri" Siyonist hükümeti protesto ediyor
"Felaket toplulukları" ve 6 Şubat depremleri
Çocuk istismarcılarına "af" hazırlığı
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

100 işçiden 85’i sendikasız

 

Saray rejiminin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı çalışan ücretli işçi sayısı ve sendikalara üye olan işçilere dair verileri açıkladı. Buna göre Türkiye’de 16 milyon 413 bin 359 işçi var. Sendikalara üye işçilerin sayısı ise sadece 2 milyon 421 bin 940’tır. İşçi sınıfı açısından tablonun bu kadar vahim olması, sermaye iktidarının 40 yılı aşan sistematik saldırılarının sonucudur. 12 Eylül faşist darbesinin şefi Kenan Evren’le başlayıp, tek adam rejiminin şefi Tayyip Erdoğan’la devam eden bu onlarca yıllık azgın saldırı, AKP’nin egemen olduğu son 20 yılda doruğa ulaştırıldı.  

Bakanlığın, “6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu Gereğince; İşkollarındaki İşçi Sayıları ve Sendikaların Üye Sayılarına İlişkin 2023 Temmuz Ayı İstatistikleri Hakkında Tebliğ”i Resmi Gazete’de yayımlandı.

Resmi Gazete’de yayımlanan verilere göre, kayıtlı işçilerin yüzde 85’inden fazlasının sendikasız olduğu görülürken, verilerdeki “artış” öne çıkarıldı.

2023 Ocak ayı verileri ile karşılaştırıldığında, toplam işçi sayısının 249 bin, sendikalı işçi sayısının ise 90 bin 952 kişi arttığı ifade ediliyor. Bunun şişirme bir sayı olduğu açıktır. Sendikalara üye olan işçilerin kapı önünde konduğu bir ülkede altı ayada sendikalı işçi sayısının 90 bin arttığı iddiasının hiçbir inandırıcılığı olamaz.

Her şeye rağmen veriler, işçilerin yüzde 85’inden fazlasının sendika üyesi olmadığını söylüyor. Türkiye genelinde 16 milyon 413 bin 359 işçinin 2 milyon 421 bin 940’ı sendika üyesidir. Buna göre sendikalaşma oran yüzde 14,76’dır. Geçtiğimiz ocak ayında açıklanan verilere göre oran yüzde 14,42 idi.

Sendikalara üyelikle ilgili veriler şöyle sıralanıyor:

* Hizmet-İş sendikası 276 bin 360 üye ile birinci sırada yer aldı. 

*Türk Metal 268 bin 385 üyeyle ikinci sırada yer alıyor.

* Konfederasyonlar arasında ise Türk-İş toplamda 33 barajı geçen 32 sendikayla birinci sırada yer adlı.

* Bağımsız sendikaların toplam sayısı 113 iken, sadece dört sendika barajı geçebilmiş.

Diğer konfederasyonlar şu şekilde:

Hak-İş: Toplam sendika sayısı 20 iken 17’si barajı geçmiş.

DİSK: Toplam sendika sayısı 21 iken 6’sı barajı geçmiş.

TÜM-İŞ: Toplam sendika sayısı 11 iken barajı geçen sendikası bulunmuyor.

ÜLKEM-İŞ: Toplam sendika sayısı 10 iken 1’i barajı geçmiş.

ANADOLU-İŞ: Toplam sendika sayısı 4 iken barajı geçen sendikası bulunmuyor.

YENİDEN MİSK: Toplam sendika sayısı 6 iken barajı geçen sendikası bulunmuyor.

Metalde kayıtlı 1 milyon 865 bin 713 işçi

*Türkiye’de üretimde temel bir yer tutan metal iş kolunda 1 milyon 865 bin 713 işçi çalışıyor. İşçilerin 245 bin 602’si Türk Metal’e üye. Türk Metal’i 45 bin 500 üyeyle Öz Çelik-İş, 35 bin 112 üyeyle Birleşik Metal-İş takip ediyor.

*Petrol, kimya, lastik, plastik ve ilaç iş kolunda 588 bin 759 işçi çalışıyor. İş kolunda 44 bin 219 üyesi olan Petrol-İş birinci, 16.352 üyesi olan Lastik-İş ise ikinci sırada yer alıyor.

*En çok üyeye sahip sendika ise genel işler kolundaki Hizmet-İş oldu. Bu iş kolunda kayıtlı işçi sayısı 931 bin 354. Hak-İş bünyesindeki sendika, genellikle belediyelerde örgütlü ve üye sayısı 252 bin 612. DİSK’e bağlı Genel-İş’in 126 bin 802, Türk-İş’e bağlı Belediye-İş’in ise 119 bin 258 üyesi bulunuyor.

*En ağır iş kollarından olan madencilik ve taş ocaklarında 222 bin 067 işçi çalıyor. Bu sektörde Türk Maden-İş’in 28 bin 635 üyesi bulunurken, Genel Maden-İş’in 8 bin 925, Öz Maden-İş’in 3.210 üyesi bulunuyor.

Sendikalara üye sayıları

İş kollarında çalışan işçi sayısına oranla en fazla üyeye sahip sendikalar şöyle:

- Savunma ve güvenlik iş kolunda 239 bin 595 işçi çalışıyor. İş kolunda 25 bin 797 kişiyle en fazla üyeye sahip sendika Türk Harb-İş.

- Konaklama ve eğlence iş kolunda 1 Milyon 194 bin 554 işçi çalışıyor. İş kolunda 40 bin 709 kişiyle en fazla üyeye sahip sendika Toleyis.

- Sağlık ve sosyal hizmetler iş kolunda 715 bin 203 işçi çalışıyor. İş kolunda 193 bin 829 kişiyle en fazla üyeye sahip sendika Öz Sağlık-İş. Türkiye Sağlık Sen 49 bin 214 ikinci, Dev Sağlık-İş 3 bin 480 kişiyle üçüncü sendika olarak yer alıyor.

- Gemi yapımı ve deniz taşımacılığı, ardiye ve antrepoculuk iş kolunda 228 bin 755 işçi çalışıyor. İş kolunda 7 bin 086 kişiyle en fazla üyeye sahip sendika Türk Deniz-İş. Liman-İş 5 bin 777 kişi ile ikinci sırada yer alıyor.

- Taşımacılık iş kolunda 901 bin 201 kişi çalışıyor. İş kolunda 29 bin 413 kişiyle en fazla üyeye sahip sendika Demiryol-İş.

- Enerji iş kolunda 253 bin 57 kişi çalışıyor. İş kolunda 69 bin 650 kişiyle en fazla üyeye sahip sendika Tes-İş. Enerji-İş 6 bin 291 üye ile ikinci, Enerji-Sen ise 2 bin 624 kişi ile üçüncü sendika olarak yer alıyor.

- Gıda’da 688 bin 678 işçi çalışıyor. 35 bin 167 kişiyle en fazla üyeye sahip sendika Öz Gıda-İş.

- İnşaat iş kolunda 1 milyon 455 bin 368 kişi çalışıyor. İş kolunda 50 bin 478 kişiyle en fazla üyeye sahip sendika Yol-İş. DEV YAPI-İŞ ise 987 üye sayısı ile ikinci sırada yer alıyor.

- Çimento, toprak ve cam iş kolunda 196 bin 297 işçi çalışıyor. İş kolunda 28 bin 418 kişiyle en fazla üyeye sahip sendika Çimse-İş.

- Ticaret, Büro, eğitim ve Güzel Sanatlar iş kolunda toplamda 4 milyon 086 bin 007 kişi çalışıyor. 116 bin 349 kişiyle en fazla üyeye sahip sendika Koop-İş. 111 bin 829 üyeye sahip Tez-Koop-İş ise ikinci sırada yer alıyor.

- Banka, finans ve sigorta iş kolunda 306 bin 017 işçi çalışıyor. İş kolunda 42 bin 913 kişiyle en fazla üyeye sahip sendika Öz Finans-İş.

- Basın, yayın ve gazetecilik iş kolunda 96 bin 995 işçi çalışıyor. İş kolunda 5 bin 361 kişiyle en fazla üyeye sahip sendika Medya-İş. 2 bin 859 kişiyle Basın-İş ikinci sırada yer alırken, TGS bin 566 kişiyle üçüncü sırada yer alıyor.

- İletişim iş kolunda 192 bin 794 işçi çalışıyor. İş kolunda 19 bin 906 kişiyle en fazla üyeye sahip sendika Türkiye Haber-İş.

- Ağaç ve kağıt iş kolunda 287 bin 151 işçi çalışıyor. İş kolunda 12 bin 338 kişiyle en fazla üyeye sahip sendika Öz Ağaç-İş.

- Dokuma, hazır giyim ve deri iş kolunda 1 milyon 363 bin 439 işçi çalışıyor. İş kolunda 52 bin 323 kişiyle en fazla üyeye sahip sendika Teksif.

- Avcılık, balıkçılık, tarım ve ormancılık iş kolunda 183 bin 903 kişi çalışıyor. İş kolunda 20 bin 854 kişiyle en fazla üyeye sahip sendika Öz Orman-İş.

Örgütlü mücadele yükseltilmeden bu vahim tablo parçalanamaz!

Saray rejimine bağlı kurumların yayınladıkları hiçbir veri güvenilir değil. Bu saylarda da bir miktar şişirme olduğu görülüyor. Örneğin altı ayda 90 binden fazla işçinin sendikalar üye olduğu ifade ediliyor. Oysa bu mümkün değil. Zira sendikaya üye olan işinin kapı önünde konduğu bir ülkede bu sürede 90 bin işçinin sendikalara üye olabilmesi mümkün değil.

İşçi sınıfının örgütlülüğü ne kadar sınırlı ise sefalet de o kadar derin olur. AKP/AKP-MHP rejiminde ücretli maaşlı emekçilerin milli gelirden aldıkları payın %35’lerden %25’lere gerilemesi, örgütlü mücadelenin zayıflamasının yarattığı sonuçlar hakkında fikir veriyor. Saray rejiminin işçi düşmanı, hak arama mücadelesinin önüne geçen politikaları, grevleri yasaklaması, din istismarıyla işçileri etkileyebilmesi gibi faktörler, bu tablonun oluşmasından rol oynamıştır. Yine de bu durum işçi sınıfı için bir kader değildir. Kararlı bir çaba ile aşılabilir.

Bu aşamada işçi sınıfının her alan örgütlenmesi ve sendikalaşması acil bir ihtiyaçtır. Bu paralize durum aşılmazsa, Saray rejiminin fütursuzluğu devam edecektir. Asgari ücretin “ortalama” ücret haline getirilmesi, ücretin ise açlık sınırının altına çekilmesi sermayenin demir yumruğu rolü oynayan AKP-MHP rejiminin nasıl da gözü dönmüş bir şekilde işçi sınıfına saldırdığını gözler önüne sermektedir. Bu vahim tabloyu değiştirmek ilerici öncü işçilerle ilerici-devrimci güçlerin sorumluluklarına işaret ediyor. Bu dağınıklık giderilip işçi sınıfı örgütlü mücadeleyi yükseltmeden ne insanca onurlu bir yaşama kavuşmak ne geleceği kazanmak mümkün olabilir.