İçindekiler:

15 Haziran 2024
Sayı: KB 2024/10

Siyasal kriz ve "normalleşme" aldatmacası
Kayyım rejimine geçit verme
Topyekûn direniş
Çevre kirliliği, kapitalizm ve sosyalizm
Hayvan düşmanlığı ve köpek itlafı
Tüm canlılara düşmanlar
Gericilik odaklarına servet aktarımı
Ucuz çalıştırılan işçiler
İşçiler dört bir yanda direniyor
Kadın işçiler bir adım öne
İEKK: İnsanca yaşanacak ücret
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli
Güncel boyutlarıyla kadro sorunu
Rojava'da ertelenen seçimler
Sudan'da insani felaket
Biden'in ateşkes önerisi
AB Parlamento seçimleri
Çin- Arap Devletleri İşbirliği Forumu
Arjantin'de eylemler sürüyor!
NATO şefinden "savaş çağrısı"
Clara Zetkin ve faşizme karşı mücadele
Normandiya Çıkarması
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Bir faşizm portresi: Hayvan düşmanlığı ve köpek itlafı…

 

Faşizm dendiğinde akllara hep “rap rap” yürüyen asker postalları gelir. Peki, doğadaki bir canlı türünün diğeri üzerinde kurduğu iktidar ve bu iktidarın diğer canlılardan birinin yaşam hakkını yok etme kararı, bu size neyi anımsatıyor?

“Başıboş köpekleri” ortadan kaldırmaya çalışanlarla (buna toplu katliam da diyebiliriz) bir insan ırkının diğerlerinden üstün olduğunu teorize edenlerin bir düşünce akrabalığı var mıdır sizce? Bu zihniyeti yakından görenler olmuştur; kadının gülüşüne, bir ağacın köklerine, hayvanların nefesine uzanan ellerde.

Öldürmek saraylı iktidarın “fıtratında” var!

Kadına, ağaca, hayvana düşman saray rejiminin bugünlerdeki ölüm fermanı sokak hayvanlarını hedef alıyor. 2004 yılında çıkarılan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik yapılması için AKP tarafından bir teklif oluşturuldu. Geçtiğimiz hafta teklifin TBMM’de görüşüleceği söylendi. Gösterilen yoğun tepkilerden dolayı görüşme ertelendi. Ama saraylı cumhurbaşkanının bu konu ile ilgili “dayatma/ikna” konuşmaları aralıksız devam ediyor.

“Yakala, kısırlaştır, sal” yönteminin sokakta yaşayan köpeklerin sayısının kontrol altına alınması noktasında işe yaramadığını iddia eden cumhurbaşkanı diyor ki:

“Veriler, bu metodun dünyanın diğer ülkelerinde de sahipsiz hayvan nüfusunu azaltmadığını gösteriyor. Bu sorunu bizim köklü şekilde bir çözüme kavuşturmamız şarttır. Bu meseleyi çözmüş ülke örneklerini inceliyoruz, tüm taraflarla istişare halindeyiz. Tarım Bakanlığımız tüm boyutlarıyla bu sorunu uzun bir süredir zaten en ince ayrıntısına kadar çalışmakta.”

Sokak köpeklerinin “uyutulacağını” yani öldürüleceğini söyleyen yasa değişikliği çerçevesinde yapılmak istenenler ise şöyle sıralanıyor:

-Her belediye kapsamında internet sitesi üzerinden barınaklardaki köpeklerin fotoğrafları paylaşılarak sahiplenmelerinin sağlanması için ilanlar oluşturulması.

-İnternet sitesinde her köpeğin ilanına 30 gün yer verilmesi, sürenin dolması sonucunda sahiplenilmeyen köpeklerin ilandan kaldırılması ve enjeksiyon ile “uyutulması”.

-Sahiplendirilen köpeklere çip takılması.

-Sahiplenilen ve “uyutulan” köpeklerin yerine barınaklara yeni köpeklerin getirilmesi ve aynı işlemlerin onlar için de yapılması...

“Yakala, kısırlaştır, sal” olmadı “uyutalım”

“Uyutma” işlemini tek çözüm, varılan noktada alınması gereken bir önlem gibi anlatanlar, aslında hayvanların hayatını kolaylaştırmayanlar ve hayvan bakımını toplumsal bir sorumluluk olarak görmesi gerekirken en basit önlemleri hayata geçirmeyenlerdir.

2004’te yasanın çıkmasından sonra hayvan bakım ve rehabilitasyon noktaları kurulması zorunluluk haline getirilmiş olsa da yapılanlar ihtiyacı karşılamaya yaklaşmadı bile. Sınırlı birkaç belediye dışında bu konuda kayda değer bir şey yapan olmadı. Tek adam rejimini tahkim edenlerin ise böyle işlerle uğraşacak “vakitleri yoktu”. Toplumun geniş kesimlerini sefaletin içine itenler, “Saray/Şimşek programı” ile emekçilerin boğazını sıkmaya hazırlananların köpeklerin sorunlarına çözüm bulmak gibi bir gündemleri yok.

2021’de yasada yapılan değişiklikle “mal” yerine “can” denilmeye başlanması lafta yapılan bir değişiklikten başka bir şey değil. Zaten rejimin zihniyeti dikkate alındığında başka bir şey yapması da beklenemezdi.

2024’de yapılmaya çalışılan değişiklik ortada bırakılan sorumlulukların üzerine gidici ve ihtiyaca dönük çözüm odaklı bir çaba değil. Tam tersine onlar, “başıboş”, “sahiplenilmeyen” köpeklerin itlafını planlanıyorlar. Onlar bu konuyu gündeme getirerek “Saray/Şimşek” programı ile boğazını sıktıkları emekçilerin önüne oyalanacak yapay bir gündem atıyorlar. Yoğun tepkilere rağmen AKP şefinin bu konuda gösterdiği ısrar ise, rejimin dinci-faşist zihniyetini topluma dayatma pervasızlığının yeni bir hamlesidir.

Kadın cinayetlerinde olduğu gibi rejimin failleri “cezasızlıkla” ödüllendirmesi, sorunu derinleştiriyor. Köpek sayılarındaki ve köpeklerdeki hastalıkların artmasının nedeni iktidardır. Bunun karşısında ise veteriner hekimler başta olmak üzere hayvanların yaşam hakkını savunan birçok kesimden açıklamalar ve eylemler yapılıyor. Hayvanları katletmeye odaklanan rejim, yasaya karşı yaşam hakkını savunanlara da saldırıyor.

Bu yasa değişikliğini dayatan AKP-MHP rejimi, topluma faşizmin “rap rap” seslerini dinlettiriyor. “Bu rejim yaşatmaz öldürür” mesajı veriyor. Dayatılan bu yasa değişikliğine karşı durmak, köpek katliamına dur demek, hayvanların yaşam hakkını savunmak faşizan zihniyete karşı önemli bir mücadele konusudur. Burada atılan mücadele adımlarını büyütmek ve sarayın pervasız saldırganlığına karşı farklı alanlarda yükselen sesleri birleştirmek günün önemli sorumluluklarından biridir.

Z. İnanç