İlk eylemin iptalinin ardından devrimci yapılar ortak bir açıklamayla
yeni bir merkezi eylem kararı alınması ve devletin yasakları, tehdit ve
şantajına karşı durulması yönünde bir tutum almışlardı. Sonuçta devrimcilerin
aldıkları bu ortak tutum platform üzerinde etkili olmuş, yeni bir merkezi
eylem kararı çıkmıştı. 9 Haziran mitingi, 19 Aralık katliamı sonrası yapılacak olan ilk merkezi
eylem olması nedeniyle apayrı bir önem taşıyordu. Çünkü devletin katliam
sonrasında estirdiği terör nedeniyle, direnişin yaratmış olduğu duyarlılık
ve hücre karşıtı tepki kendi düzeyine ve kapsamına uygun bir kanal bulamamanın
sorunlarını yaşıyordu. Sürecin geldiği evrede direnişe dönük sempati ve
devlete duyulan öfkenin kendisini ifade edebileceği bir eylem olma özelliğine
sahipti bu miting. Sürecin yaşadığı tıkanmanın ileriye doğru aşılması
yönünde rol oynayacak, yanısıra mevcut güç ve olanaklar tablosuna ayna
tutacaktı. Dolayısıyla sürecin bundan sonraki seyri konusunda 9 Haziran
mitingi bir başlangıç olarak tayin edici bir öneme sahipti. Güçlü ve kararlı
bir eylem devletin katliamcılığına ve vurdumduymazlığına iyi bir yanıt
olacak, devrimci ve ilericiüçlere moral taşıyacak, daha ileri bir eylem
hattı için bir ilk adım olacaktı. 9 Haziran mitinginin sunduğu tablo, direnişe dönük sempati ve hücre karşıtı
duyarlılık konusunda bir ayna işlevi görmüştür. Bununla beraber, mevcut
zayıflık alanlarını da ortaya koymuştur. Bu nedenle, sürecin bundan sonraki
seyri açısından bu mitingin değerlendirilmesi ve gerekli sonuçların çıkarılarak
zayıflık alanlarına yüklenilmesi temel önemde bir sorumluluktur. Mitinge katılım 3.500 civarında kalmıştır. Mevcut süreç dikkate alındığında
bu katılımın oldukça düşük olduğu açıktır. Onlarca devrimcinin şehit düştüğü,
onlarcasının sakat bırakıldığı ve devletin kayıtsızca ölümleri seyrettiği
koşullarda gerçekleşen bir eylemde sadece 3.500 kişinin alana çıkması
oldukça düşündürücüdür. Oysa ölümler ve devletin sergilediği katliamcılık
karşısında önemli bir toplumsal tepki ve duyarlılığın olduğu açıktır.
Bu duyarlılık kendisini farklı gündemlerle yapılan merkezi eylem ve etkinliklerde
de kitlesel ve yaygın bir biçimde göstermekteydi. Dolayısıyla süreç açısından
büyük bir önem taşıyan bir eylemde bu sayı birkaç kez katlanabilmeliydi.
Bunun imkan ve olanakları vardı. Sonuçta eylemin bu açıdan değerlendirilemedi&curen;i
ortadadır. 9 Haziran mitingindeki katılım, katliamın hemen öncesinde yapılan Ankara
mitinginin de oldukça gerisindedir. 25 Kasım mitingine 5-6 bin civarında
bir kitle katılmıştı. Sadece katılım değil, coşku ve kararlılık düzeyi
açısından da 9 Haziran mitingi 25 Kasımın oldukça gerisinde kalmıştır. 9 Haziran mitingi katılımcılar açısından da önemli veriler sunmaktadır.
Bu açıdan da 25 Kasım mitingi ile karşılaştırıldığında önemli farklılıklar
görmek mümkündür. 9 Haziran mitinginin sunduğu tablo ve bu tablonun 25
Kasım mitingiyle karşılaştırılması, hücre karşıtı mücadeleye olduğu kadar,
tek tek bileşenlerin zayıflıkları konusuna da ayna tutmaktadır. Bu aynadan,
katliam sonrası sürecin hücre karşıtı muhalefetin bileşiminde ve yapısında
yarattığı değişimleri ve zayıflıkları görmek mümkündür. Öncelikle, her iki mitingin ana gövdesinin devrimcilerden ve onların
alana taşıdığı güçlerden oluştuğu söylenebilir. Her iki mitingi düzenleyen
platformun bileşenleri esasta bir farklılık göstermezken, bu bileşenlerin
eylem alanına taşıdıkları güçler oldukça sınırlı kalmıştır. Platform içerisindeki
tutsak yakını örgütlenmelerini dışında bırakırsak, gerçek budur. Platformun
diğer bileşenleri çoğunlukla reformist-liberal eğilimli yapı ve kitle
örgütlerinden oluşmaktadır. Bu yapı ve kitle örgütlerinin alana taşıdıkları
kitle sayısı, örgütlülükleri ve ortaya koydukları iddia yanında oldukça
cılız kalmıştır. ÖO Direnişi ve hücre saldırısına dönük ilgi zayıflığı
bu yapı ve kitle örgütlerinin büyük bölümünün zayıf katılımlarında temel
nedendir. İHD gibi zindanların bizzat varoluş nede olduğu kurumlarda (tabii
ki bu diğerleri için de geçerlidir) ise neden, daha çok devletin icazetine
tabiyettir. İHD, miting başvurusunun bir hafta önce yapılmasına karşın
hazırlık çalışmalarına ancak mitinge izin çıktığında başlamıştır. Dolayısıyla
mitingin duyurusu zayıf kalmış, bu da gerek sözkonusu kurumların, gerekse
genel olarak katılımın düşük olmasında rol oynamıştır. Devrimci yapıların katılımındaki zayıflığın bir diğer nedeni ise, sürecin
yarattığı boğucu ve belirsiz atmosferin dışında bir duruş içerisinde olamamalarıdır.
Bu miting öncesi çalışmalarındaki zayıflığın da bire bir nedenidir. Buradan
25 Kasım mitingiyle bir karşılaştırma yaparsak, sorun daha net anlaşılabilir. 25 Kasım mitingi içeride görüşmelerin devrimciler lehine sürdüğü bir
aşamada gerçekleşmiştir. Bu açıdan denilebilir ki, devrimci yapılar içerisinde
kolay bir zafer beklentisi mevcuttu. Tam da bundan dolayı küçük-burjuva
sosyal bir konuma sahip yapılar kendi örgütlü güçlerini aşan bir sayıda
alana önemli güçler taşımışlardı. Görüldüğü kadarıyla sürecin boğucu bir
atmosfere sahip olduğu, yenilgi ruhhalinin devrimci saflarda da yankı
bulduğu bir siyasal ortamda bu yapıların 25 Kasımda alana taşıdıkları
güçler de sosyal-sınıfsal konumlarının sonucu olarak bu mitinge ilgi göstermemişlerdir.
Bu durum özellikle bazı devrimci yapılar açısından çarpıcıdır. Bunlardan
bir tanesi 25 Kasımda 250 kişilik bir korteji sahipken, 9 Haziranda
40-50 kişiyle yürüyebilmiştir. Mitingdeki katılımda dikkat çeken bir diğer olgu ise aileler cephesindedir.
25 Kasım mitingindeki katılım aile ağırlıklıydı. 9 Haziranda ise
aile katılımı oldukça sınırlıdır. Bunun nedenleri açıktır. Katliam sonrasında
ailelerin büyük bir bölümü F tipleri ve hastanelerin önünde beklemeye
başlamışlar, büyük oranda çocuklarının yaşamını gerekçe göstererek direnişe
karşı durmuşlardır. Daha önce hücre karşıtı mücadelenin motor gücünü oluşturan
aileler artık sürece daha geriden katılmaktadırlar. Bu gerçek miting vesilesiyle
bir kez daha görülmüştür. Mitingde coşku da genel planda zayıftır. Bunda mitingin yalıtık bir alanda
yapılmış olmasının büyük bir rolü vardır. 9 Haziran mitingi tüm zayıflıklarına karşın, süreç açısından bir ilk
adım olarak değerlendirildiğinde, yine de önemli ve başarılı geçmiştir.
Ama bu başarının kendisi birebir miting sonrasında ortaya konulacak mücadele
programına bağlıdır. Eğer miting bir ilk adım sayılıp, direnişin anlamına
ve ruhuna uygun bir mücadele ve eylem programı ortaya konulabilirse, zindanlardaki
kilitlenmenin ileriye doğru aşılması yönünde bir kanal açılmış olur. Yok
eğer miting sonrası bir boşluk olarak kalırsa, bu miting kimileri için
bir vicdan rahatlatma eylemi olarak kalacaktır. Bu açıdan da sürece olumsuz
bir etkide bulunacaktır. Mitingin kendisi aynı zamanda, sürecin bundan sonraki seyrinin nasıl
ve hangi güçler tarafından belirleneceğini de göstermiştir. Şurası açıktır
ki, tüm zayıflıklarına karşın sürecin dışarıdaki temel gücünü devrimciler
oluşturmaktadır. Mitingdeki katılım bunu anlatmaktadır. Bununla beraber,
mitingin kendisi, devrimci güçlerin bu rolün gereklerini yerine getirmekten
ne denli uzak olduğunu da bir kez daha ortaya koymuştur. Devrimciler eğer
kendi güçlerine inanır, ve sürecin öznesi olma bilinciyle gereken inisiyatifi
gösterirlerse, mevcut olumsuz tablo da kırılmaya başlayacaktır. Bugüne
kadar dışarıdaki temel sorun devrimcilerin kendi rollerine uygun bir güven
ve inisiyatif içerisinde olamamalarından kaynaklanmıştır. Böyle olduğu
için, sürecin seyri reformist-liberal ellere bırakılmış, sonuçta direnişin
geldiği evre ile çelişki oluştur durumlar ortaya çıkmıştır. Burada liberal-reformist güçlerin çabalarını görmezlikten gelmiyoruz.
Yalnızca zindanlarda devrim ve düzen arasındaki süren çatışmanın dışarıdaki
öznesinin ancak devrimciler olabileceğini söylüyoruz. Çünkü zindanlardaki
çatışmaya uygun bir ruh ve inisiyatifle davranacak olanlar devrimcilerdir.
Diğerleri en fazlasından bu çatışmaya güç katar, destek verebilir. Ama
direniş ancak anlamına uygun bir duruş ve pratikle karşılanırsa başarıya
ulaşabilir. Destek güçleri de zafer için dayanağa dönüştürebilir. Dışarıdaki
mücadelenin en büyük zaafiyeti de bugün budur. 9 Haziran bu gerçekleri
doğrulamıştır. Kazanmak için daha fazla devrimci cüret ve inisiyatif! |
|||||