Özelleştirmeye Karşı Anadolu
Yakası Telekom İşçi Komitesinin hazırladığı broşür: Aymasan işçileri işçi sınıfı adına direndikleri
bilinciyle hareket etmelidir!
Sermaye krizi bahane ederek yüzbinlerce işçiyi işten çıkardı. Anadolu
yakasındaki sanayi bölgesinden örnekleyelim. Aksan Alüminyum Demir Profilde
30 işçi, Üstün Makinada 40 işçi, 2000 Litrede 60a yakın
işçi, Arılı Plastikte 50 işçi işten çıkarıldı. Ve Aymasandan
246 işçi işten atıldı. Ayrıca kapanan yüzlerce atölye var. Packart gibi
fabrikalarda ise sürekli sirkülasyon yaşanıyor. Sermayenin saldırılarına uğrayan bu işçi bölüklerinden Aymasan işçileri
dışında herhangi bir tepki ortaya konulamadı. Bunda, atılan işçilerin
büyük bölümünün sendikadan, dolayısıyla örgütlülükten yoksun oluşlarının,
sendikalı olan yerlerde ise kastlaşmış bürokratların oynadığı uğursuz
rolün payı var. Bunların yanısıra, krizin yaşandığı bir ortamda işsiz
kalma korkusu çalışan işçileri fazlasıyla sınırlayan bir etken. Anadolu yakasında yaşanan yıkıma ve sermayenin saldırılarına ilk tepki
31 Mayıs günü işten atılan 246 Aymasan işçisinden geldi. İşten atılmalarını
kabullenmeyerek direnişe geçtiler. Aymasanda işçilerin atılmasının gerekçesi fabrikanın kriz içinde
olması! Kriz sermaye için adeta bir kalkan işlevi görüyor. Emekçilere
ödettikleri her faturada krizin arkasına sığınarak bunun sorumluluğunu
üstlerinden atmaya çalışıyorlar. İşte Aymasan işçileri bu oyunu boşa çıkararak
sınıf kardeşlerine ilk ışığı yaktılar. İşçi sınıfının bir dizi saldırıya uğramasına rağmen yeterli tepkiyi ortaya
koyamadığı bu sessizlik ortamında Aymasan işçilerinin direnişe çıkması
büyük önem taşıyor. Açıktır ki bu direniş diğer sınıf bölüklerine örnek
olacak, onlara direnme gücü verecektir. Aymasan işçileri 97 sonlarından bu yana ciddi sorunlarla yüzyüze
kaldılar. 98de Aymasan patronu o dönemin temsilcileriyle işbirliği
yaparak sendikayı tasfiye girişiminde bulundu. İşçilerin birçoğu bir dizi
oyunla sendikadan istifa ettirildi. 400e yakın işçinin çalıştığı
fabrikada sendikaya üye işçi sayısı 40lara kadar düştü. 98den
bugüne uzanan süreçte sorunlar giderek büyüdü. Fabrikada çalışan az sayıda
öncü işçinin çabalarıyla işçilerin tamamına yakını tekrar sendikaya üye
yapıldı. Maaşların ödenmesi hep aksadı. Patron sürekli işçilerden fedakarlık
istedi. Fakat işçilerin yaptığı fedakarlığın karşılığı işten atılmalar,
düşük oranda maaş zamları, sosyal hak gaspları vb. olarak geri döndü. Gelinen noktada 246 işçi kapının önüne konulmuş bulunuyor. Bu sefer Aymasan
patronu geçen yıllarda olduğu gibi kendine yakın olanlarla olmayanlar
arasında herhangi bir ayrım gözetmeksizin, çalışan işçilerin tümünü hedef
tahtasına koydu. Bu ise, geçmiş süreçlerde işçilerin birlik, beraberlik
ve örgütlülüklerini dağıtmaya yönelik oyunların gerçek yüzünün açığa çıkmasını
sağladı. Kendi içinde örgütlü olunmadığı, bu örgütlülüğün disipline edilemediği
koşullarda, direnişin kazanılması bir hayli zor olacaktır. Aymasan işçileri
yakaladıkları bu birlikteliği daha da geliştirmek ve güçlendirmek durumundadırlar.
Bu, hem direnişin uzadığı koşullarda dökülmelerin engellenebilmesi, hem
de işten atma saldırısına karşı Aymasan patronuna tek vücut halinde kararlı
bir şekilde direndiklerinin hissettirilmesi açısından dikkat edilmesi
gereken bir noktadır. Siyasal ya da mezhepsel eğilimleri ne olursa olsun, işçilerin tamamı
sömürülüyor. Sırtlarından milyarlarca lira kazandırıyorlar, beraber aç
kalıyorlar, beraber direniyorlar. Saldırı ayrımsız olarak herkese yöneliyorsa,
hep birlikte hareket etmek, hep birlikte direnişin kazanması için emek
harcamak gerekiyor. Aymasan mücadele potansiyelinin henüz zayıf olduğu bir bölgenin içinde.
Çevresinde bir dizi örgütlü-örgütsüz fabrika ve işletme bulunuyor. Bu
fabrikalar farklı sektörlerde olsalar da, bir kısmı sendikal örgütlülüğe
sahip fabrikalar. Bunlardan bazıları Aksan, Simens, Singer, Arılı Plastik,
Alümag, Mutlu Akü, Petlas ve Tuzla organize deri sanayide bulunan örgütlü
fabrikalardır. Direnişin sesinin diğer işçi kesimlerine duyurulabilmesi,
onların bu direnişe sahip çıkmalarının sağlanabilmesi için sınıf dayanışmasının
örülmesi gerekmektedir. Direnişe destek ziyaretleri, işçilerin kendi aralarında
toplayacakları para, gıda vb. ilk akla gelenler. Aymasan işçilerinin direnişlerini kendi dışlarına taşımaları direnişin
yalnız kalmaması için gereklidir. Zira direnişin, ilk tepki olması yönüyle,
bundan sonraki süreçte özellikle Aymasanın yakın çevresinde bulunan
ve işten atılma saldırısıyla karşı karşıya gelen işçi ve emekçilerde bırakacağı
etki önemlidir. Direniş hiçbir koşulda kendi sınırları içinde düşünülmemelidir.
Aymasan işçileri bugünden işçi sınıfı adına direndiklerini bilince çıkarmalı
ve bunun sorumluluğuyla davranabilmelidirler. Direnişin başarıya ulaşması için komitenin olması iyi bir avantajdır.
Fakat önemli olan bu komitenin ne ölçüde işletilebileceğidir. Bu noktada
direniş komitesi bir dizi etkinliğin içine girebilmelidir. Bu etkinlik
iç örgütlülüğü güçlendirmeye ve direnişe dışarıdan destek sağlamaya yönelmelidir.
İlk elden çıkarılacak bir bildiri ile çalışmaya başlanabilir. Yanısıra
afişler, kalemler, dayanışma gecesi ve benzeri çalışmalara bugünden hazırlanmak
gerekmektedir. Direnişçi işçilerin ağırlıklı bölümü bayan. Bunun hem avantajları hem
de dezavantajları var. İkinci sınıf insan konumuna reva görülmelerinin
yanısıra yoğun bir emek sömürüsü yaşamalarının biriktirdiği bir öfke birikimi
mevcut. Aynı zamanda birçoğu genç, işçilik yaşamı yeni, mücadelede deneyimsizler.
Eğitim çalışmalarının yapılması, panel ve seminerlerinin düzenlenmesi
eksiklerin giderilmesi yönünde kullanılabilir araçlardır. Başka bir araçsa,
geçmiş grev ve direnişlerinden dersler çıkarmak ve olumsuzluklara karşı
önceden tedbir almaktır. Aymasan işçileri geçtiğimiz 8 Martta Dünya Emekçi Kadınlar Günü
etkinliğini yapabilme inisiyatifini gösterdiler. Bu yönüyle de diğer sınıf
kardeşlerine, mücadele tarihlerine sahip çıkılması gerektiği noktasında
örnek oldular. Yine geçtiğimiz 1 Mayısta işgünü olmasına rağmen
alana 100ün üstünde bir kitleyle çıktılar. Bunlar gösteriyor ki,
Aymasan işçisi küçümsenmeyecek bir mücadele birikimine sahip. Bu mücadele
birikimi direnişin kolayından kırılmayacağının bir işareti sayılmalıdır.
Aymasan işçilerinin bir başka avantajları, ileri ve direnişçi kimliğe
sahip olan Deri-İş Sendikasında örgütlü olmalarıdır. Kuşkusuz ki
bu direnişçi kimliği mücadelelerine ve sendikalarına sahip çıkmakla yarattılar.
Deri-İş Sendikasını bu düzeye tirdiler. Bu başarının süreklileştirilebilmesi
ve daha ileriye taşınabilmesi, yine işçilerin kendi sorunlarına, mücadelelerine
ve sendikalarına sahip çıkmalarıyla mümkün olacaktır. Bunun yolu da direnmekten
geçmektedir. Sonuç olarak, grev ve direnişler işçi sınıfının mücadelesinde birer okuldur.
Ancak grev ve direnişler kendiliğinden okul işlevini yerine getiremez.
Oraları okul yapan işçi sınıfının mücadelesi, sermayeye karşı verdiği
savaştır. Bu mücadelede bir dizi engellerle karşılaşmak olağandır. Bu
engeller yeri gelir patronların direnişi kırmaya yönelik oyun ve manevraları,
yeri gelir polis ve askerlerin grev çadırını yıkma ve direnişi dağıtma
girişimi olur. Bütün bunlara hazırlıklı olunmalıdır. Ayrıca önden görülmeyen
onlarca engeli de hesaba katmak gerekir. Aymasan işçileri direnişlerini bir mücadele okulu yapma sorumluluğuyla
yüzyüzedirler. Yapılan yanlışlıklar, eksiklikler, ileriki dönemlerde hem
Aymasan işçilerine hem de sınıfa bir dizi deneyim ve ders çıkaracaktır.
Aymasan işçisi direnişi kazanarak işçi sınıfına en iyi mirası bırakacaktır.
Yeter ki kazanmak için kendine güvensin, tüm enerjisini, tüm mücadele
birikimini ve deneyimini bu yolda kullanabilsin. İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!
Aymasan direnişi kararlılıkla sürüyor... Sınıf dayanışmasını yükseltelim!
Yaklaşık beş aydır, Aymasan işçileri ücretlerini alamıyorlardı. Ücret
sorunu ve sosyal hak ihlalleriyle ilgili olarak, sendika ile işveren arasında
yapılan görüşmelerde Aymasan patronu, kriz içinde bulunduğunu, bu yüzden
işçi çıkarması gerektiğini söylemiş, bu teklif işçiler ve sendika tarafından
kabul edilmemişti. Buna karşın belli aralıklarla ücretsiz izin uygulaması
yapıldı. 31 Mayıs günü ise 246 işçinin 13. madde kapsamında işten çıkarıldığı
duyuruldu. Daha önce de Aymasan işçileri işten çıkarma ve sendikasızlaştırma saldırılarıyla
defalarca karşı karşıya kalmışlardı. Aymasan kapitalisti sendikalı işçi
sayısını bir ara azınlık noktasına düşürse de, kalan sendikalı işçilerin
ısrarlı mücadelesi sonucunda Deri-İş yeniden örgütlendi. 1 Mayıstan bu yana sendika ile işveren arasında yapılan iki görüşmede
işveren, işçilerin tazminatlarını ödemek için para aradığını, en kısa
zamanda tazminatları ödemeye çalışacağını söyledi. Temsilciler ise, ne
olursa olsun işlerini geri istediklerini, tazminatlar için ödenecek olan
paranın fabrikaya/üretime yatırılabileceğini, işe dönmeyi kapsamayan her
türlü öneriye kapalı olduklarını belirttiler. Yapılan görüşmelerden sonra
daha kararlı bir şekilde devam eden direniş, mahalle halkının ve sınıftan
yana güçlerin desteğini alarak büyüyor. İşçiler, işlerine geri dönünceye kadar direnişi sürdüreceklerini, Cuma
günü yapılacak olan görüşmelerden de bir sonuç elde edilemezse, sonuç
alacak eylemler yapacaklarını söylüyorlar. Konu ile ilgili olarak Deri-İş Sendikasının yaptığı açıklamada;
tensikatın sendikal örgütlülüğü dağıtmaya yönelik olduğu, krizin
bahane gösterildiği, işçilerin işlerine dönünceye dek direnişi sürdürecekleri
belirtildi. İlk andan itibaren kararlılıkla sürdürülen direniş sınıf dayanışması
ile bütünleştiği ölçüde, bölgede uzun dönemdir yaşanan işten çıkarma saldırılarına
karşı ciddi bir yanıt olabilecek bir potansiyeli içinde barındırmaktadır.
Aymasan direnişinin kazanması, sadece Aymasan işçilerinin değil, bir bütün
olarak sınıfın zaferi olacaktır. Bu nedenle, sınıf dayanışmasının örülmesi
büyük bir önem taşımaktadır. SY Kızıl Bayrak/Kartal
Aymasan işçileri direniş bayrağını büyük bir coşku ve kararlılıkla dalgalandırıyor... Örgütlü güç yenilmezdir!
Sermayenin büyük mücadelelerle kazanılmış hakları gaspederek örgütsüzleştirme
anlamına gelen sendikasızlaştırma saldırısına karşı en iyi cevap, mücadele
etmek ve direnmektir. İşçilerin canı ve kanı pahasına bedeller ödenerek
kazanılmış olan mevziler, örgütsüzleştirmek için bir bir yokedilmek istenmektedir.
Aymasan işçilerinin direnişi, örgütsüzleştirme saldırısına ve hakların
gaspına yönelik sermayeye verilen bir cevap olmuştur. Büyük emekler ve
mücadelelerle yaratılan örgütlü güç, ne pahasına olursa olsun korunmak
zorundadır. Bedelse, bedel de ödenecektir. Aymasan işçilerinin direnişi, emeğin hakkını korumanın ve çocuklarımıza
onurlu bir gelecek bırakmanın direnişi olmalıdır. Kavga alanlarında düşmanın
kuşatmasına karşı örgütlü ve birlikte hareket edildiğinde, sermayenin
oyunlarını bozguna uğratmamak için hiçbir neden yoktur. Kazanılacağına
olan inanç ve kararlılıktan alınan güçle, direniş patronun yüreğine korku
salacaktır. Direniş sırasında büyük bir moral ve coşkuyla atılan sloganlar
patronun suratında bir kırbaç gibi şaklayacaktır. İşçiler bir sınıf olarak
hareket ettiklerinde sermaye sınıfının güçsüzlüğünü görecek ve kendi güçleriyle
kazanmanın yolunu arayacaklardır. Direniş süresince her yeni gün bir önceki günü aşmalıdır. Her geçen gün,
sloganlar daha bir gür, daha bir coşkuyla atılmalıdır. Her geçen gün el
ele, kol kola daha bir sıkı kenetlenmelidir. O zaman kazanılacak zafer
bir an önce kucaklanacaktır. Sermayenin saldırılarının ardı arkası kesilmemektedir. Daha birkaç gün
önce asgari ücrete 4,5 milyon zam yaparak işçileri bir kez daha yoksulluğun
dipsiz kuyusuna ittiler. Bir yanda işten çıkarmalar devam ederken, bir
yandan da örgütsüzleştirme, özelleştirme, düşük ücret, sosyal hakların
gaspıyla işçiler sefalete mahkum ediliyorlar. Böylesi bir süreçte başlatılan
direniş işçi sınıfına bir soluk aldırma, saldırılara geçit vermeme işlevi
görmelidir. Atılan her adım, alınacak her karar ve yerine getirilecek
tüm görevler direnişin sesinin duyurulmasına hizmet etmelidir. Direniş
üzerinden sınıf kardeşlerimize seslenebilmeli, onları da harekete geçirebilmeliyiz. Kavgamız sırasında göreceğiz ki, işçinin işçiden başka dostu yoktur.
Örgütlü olarak ve hep birlikte hareket ettiğimizde, kendi kişisel çıkarlarımızı
bir kenara bırakıp sınıf çıkarlarımız için el ele verdiğimizde, hakkımız
olanı söke söke alacağız. İşçilerin birliği sermayeyi yenecek güçtedir.
Aymasan işçisi de bu birlikteliğin gücüne sahip olduğu içindir ki, er
geç kazanacaktır. Geçmiş yıllarda verilen kararlı mücadelelerle örgütlülük
kazanıldı. Şimdi de mücadele edilerek korunacaktır. Sermayeye hakettiği
cevap verilecektir. Gün 15-16 Haziranın direnişçi ruhunu kuşanarak birlik, mücadele
ve dayanışmayı yükseltmenin günüdür! Gün sermayenin dur durak bilmeyen
saldırılarına karşı örgütlü bir güç olarak ve kazanana kadar direnme günüdür! Zafer direnen emekçinin olacak! Kartaldan bir komünist
Aymasan işçileri direniş bayrağını büyük bir coşku ve kararlılıkla dalgalandırıyor... Tuzla Deri işçileri ile Aymasan işçileri
TİS görüşmelerinin uzlaşmazlıkla sonuçlandığı Tuzlada işçilerin
grev startı vermeleri, sermayenin yoğunlaşan saldırılarına, grev yasaklamalarına,
satış sözleşmelerine anlamlı bir cevap olacaktır. Bu cevap direniş direniş,
grev grev tüm fabrikalarda yankılanmalı, alanlar üretimden gelen güçle
zaptedilmelidir. Her yer direniş, her yer mücadele alanı olarak kazanılmalıdır. Yaşasın sınıf dayanışması! |
|||||