10 Ocak'04
Sayı: 2004 (15)


  Kızıl Bayrak'tan
  Kerkük olayları ve Türk gericiliğinin provokatif oyunları
  Yeni özelleştirme hamlesi ve mücadele sorumluluğu
  İhanetin hesabını vereceksiniz!
  Sermaye hükümeti emeklileri de sefalete mahkum etti!
  BDSP'li tekstil işçilerinden açıklama... Haramidere'nin haramileri sömürü ve zorbalıkta sınır tanımıyor!
  Eğitim-Sen Genel Başkanı sermaye sözcüleri ile aynı dili konuşmamalı...
  Türkiye demokratikleşiyor!
  Kamu emekçileri hedef tahtasında
  Birleşik Metal Genel Kurulu üzerine...
  Soruşturma terörüne son!
  BES'te kongreler süreci ve birleşik mücadele platformu
  Yeni bir yılın başına dünya ve Ortadoğu...
  Ordu-hükümet gerilimi...
  İşgal karşıtı direniş, kirli manevraları boşa düşürecektir
  Iraklı direnişçiler "tek cephe" içinde birleşmeye hazırlanıyor!
  Suriye'ye ABD ve İsrail'in taleplerini yerine getirmesi tavsiye ediliyor!
  BMİS Genel Kurulu'nda FTM-CGS temsilcisi Jean-Francois Care ile konuştuk...
  Küba devrimi 45 yaşında
  El Salvador'da başkanlık seçimi ve FMLN
  Amerikancı besleme "gazeteci"!..
  Yerel seçimler yaklaşırken...
  Bültenlerden...
  2003 üzerine gözlemler: Soldaki ve sağdaki ideologlar ve peygamberler
  Hep aynı hikaye
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
İstanbul Üniversitesi’nde soruşturma karşıtı mücadele devam ediyor!

Soruşturma terörüne son!
Üniversiteler bizimdir, bizimle özgürleşiyor!

Beyazıt Meydanı’nda yaklaşık 500 kişi haykırdı:
“Soruşturma terörüne son!”

İstanbul Üniversitesi’nde yoğunlaşarak devam eden soruşturma terörüne karşı öğrenci gençliğin mücadelesi de devam ediyor.

İstanbul Üniversitesi’nde soruşturma saldırısı ve arkasından getirilen ihtiyati tedbir kararından sonra başlattığımız soruşturma karşıtı kampanya geçtiğimiz hafta içerisinde çeşitli eylem ve etkinliklerle sürdürüldü. “Soruşturmalara son, arkadaşıma dokunma!” isimli kampanya kapsamında yaklaşık iki hafta içerisinde “soruşturmalar geri çekilsin, disiplin yönetmelikleri iptal edilsin, üniversiteler arası geçişler serbest bırakılsın, katil polis üniversiteden defolsun, bilim hırsızı rektör Alemdaroğlu istifa etsin” talep ve şiarları ile 2 bin imza topladık. 7 Ocak günü Beyazıt Meydanı’nda İstanbul’un çeşitli üniversitelerinden yaklaşık 500 öğrencinin katıldığı bir basın açıklaması gerçekleştirdik.

Saat 13:00’te Sirkeci Tramvay durağında buluşarak sloganlarımız ve marşlarımızla tramvaya bindik. Burada da soruşturmalara, YÖK’e ve YÖK yasa tasarısına karşı sloganlarımızı hep bir ağızdan haykırarak Beyazıt otobüs duraklarına geldik. Burada Edebiyat Fakültesi’nden arkadaşlarımızla birleşip yolu trafiğe kapatarak Beyazıt Meydanı’na doğru yürüyüşe geçtik.

Sloganlarımız ve “YÖK’e Yasa Tasarısı’na, işgale, tecride karşı mücadelemiz sürüyor! Soruşturmalara hayır!/Üniversite Öğrencileri” yazılı pankartımızla Beyazıt Meydanı’na geldik. Burada merkez kampüsten çıkan “Soruşturmalara hayır! Arkadaşıma dokunma!” pankartı arkasında yürüyen arkadaşlarımızla birleştik.

Okunan basın açıklamasında soruşturma terörünün İstanbul Üniversitesi’ndeki kapsamı ortaya konuldu. Soruşturma terörünün asıl gerekçesi olan YÖK Yasa Tasarısı’nın neyi hedeflediği vurgulandı. Basın açıklaması hiçbir baskı ve terörün gençliğin mücadelesini durduramayacağı vurgulanarak sonlandırıldı.

Basın açıklamasının ardından “YÖK yasa tasarısı geri çekilsin!”, “YÖK, polis, soruşturmalar bu abluka dağıtılacak!”, “Eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim!”, “Sermaye defol üniversiteler bizimdir!” sloganları eşliğinde topladığımız 2 bin imzayı rektörlüğe yolladık. Arkadaşlarımız imzaları rektörlüğe götürürken, İHD adına, soruşturma terörüne karşı verdiğimiz mücadeleyi destekleyen bir konuşma yapıldı. Ardından İzzet Baysal Üniversitesi’nden eylemimize yollanan destek mesajı okundu.

Rektörlüğe giden arkadaşlarımızı beklerken devletin “ideolojik halay” olarak nitelendirdiği ve yasakladığı halayımızı çektik. Soruşturmalarla bizi yıldıracağını sananlara yüzlerce insanın omuz omuza çektiği halayımız anlamlı bir yanıt oldu. Arkadaşlarımızın geri dönmesiyle birlikte Beyazıt ve Herne Peş marşlarını söyledik. Perşembe ve Cuma günleri Beyazıt Meydanı’na kurulacak olan “Alternatif Üniversitenin” duyurusunu yaparak eylemimizi bitirdik.

“Alternatif üniversite”

8 Ocak Perşembe günü Beyazıt Meydanı’nda alternatif üniversitemizi kurduk. Onlar soruşturmalarla eğitim hakkımızı engelleyeceklerini sanıyorlardı, bizler de giremediğimiz okulumuzun kapısının önünde derslerimize başladık. Soğuk havaya ve yağan kara rağmen sınıfımızın mevcudu 150 civarındaydı. Dersliğimiz yere koyduğumuz kartonlardan ve sandalyelerden oluşuyordu. Bizlere destek olmak için alternatif üniversitemizde ders vermek amacıyla gelen dostlarımız bizi yalnız bırakmadı. Ayrıca yaklaşık 60 aydın, sanatçı ve öğretim görevlisi alternatif üniversitemizi desteklediklerini açıkladılar.

Derslerden sonra üniversitemize Grup Yorum konuk oldu. Yine suç olarak tanımlanan türkü ve marşlarımızı söyledik ve halaylarımızı çektik.

Ardından Gaye Yılmaz’la YÖK yasa tasarısı ve neo-liberal politikalar üzerine bir tartışma yaparak etkinliğimizi bitirdik.

Ekim Gençliği/İÜ



20 arkadaşımızın okula giriş yasağı kalktı...

Mücadelemiz kazanıncaya kadar sürecek!

İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü 2-3 haftadır sürdürdüğümüz çalışmaların doğrudan etkisiyle 20 arkadaşımızın okula giriş yasağını kaldırdı. Yasağın konulmasındaki keyfilik ve hukuksuzluk kaldırılmasında da devam ediyor. Şu ana kadar yaklaşık 80 öğrenciye okula giriş yasağı getirilmişti. Bu öğrencilerin neredeyse hepsinin aynı nedenle soruşturma terörüne maruz kalmasına rağmen rektörlük içlerinden 20 kişi için bu kararı kaldırabildi.

Yaklaşık 80 öğrenciyi okula almayarak üniversiteleri kendi istedikleri şekilde “sorunsuz” üniversiteler haline getireceğini sananlar bir kez daha devrimci siyasal mücadelenin taş duvarına çarpmış oldular. Yaklaşık iki hafta içerisinde yapılan onlarca eylem ve basın açıklaması, toplanan 2 bin imza sermayenin mücadeleyi bitirme hesaplarına inen güçlü birer darbeydi.

Gerçekten de rektörler patronmuş!

YÖK Yasa Tasarısı’nın rektörleri nasıl patrona çevireceğini döne döne vurgulamıştık. Bugün grev kırmak için patronların oynadığı ayak oyunlarından bir benzeri İstanbul Üniversitesi’nde yaşanıyor. Grevlerde patronlar işçilerin dayanışmasını engellemek, onları bölmek için türlü yollara başvururlar. Bunlardan biri de işçilerin bir kısmına karşı daha esnek bazı çözüm yolları üretmek ve onları mücadele dışına itebilmektir.

Patron Kemal de hizmet ettiği sınıfın bu deneyimlerinden örnek almaya çalışıyor. Bizleri bu şekilde bölmeyi ve mücadelemizi zayıflatmayı amaçlıyor. Oysa kendileri ve akıl hocaları fena halde yanılıyorlar. Okulda oluşturduğumuz muhalefetten korktukları için bizleri kapı önüne koyan ama dışarıda sesimizi yükseltmemize engel olamayan üniversite yönetimi asla hedefine ulaşamayacak. Çünkü biz devrimciler okulun içinde ve dışında ve hatta zindan duvarlarının arkasında bile mücadelemizden asla vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz!

Mücadelemiz sürecek!

Soruşturma saldırısını kampanyamız başladığı günden bu yana ne hukuksal sınırlarda, ne de İstanbul Üniversitesi’nin darlığında ele aldık. Bugün bu saldırıdan kısmi olarak geri adımlar atılmış olsa da saldırının yaygınlığı ve hedeflerinde bir değişme bulunmamaktadır. Saldırı gençliği toptan bir sindirme ve tepkisizleştirme harekatıdır. Üniversitelerdeki devrimci siyasal mücadeleyi yoketme planıdır, YÖK yasa tasarısını sorunsuz bir şekilde yasalaştırmayı amaçlamaktadır. Bu hedef ve amaçlar değişmediği sürece mücadelemize aynı azim ve kararlılıkla devam edeceğiz.

Soruşturmalara ve yasa tasarısına karşı
Kızılay Meydanı’nı özgürleştireceğiz!

Soruşturma karşıtı kampanyamız temel yönelim olarak tüm soruşturmaların geri alınmasını hedefliyordu. Bu çerçevede Mart’taki Kızılay eylemine kadar eylemlerle, basın açıklamalarıyla, açlık grevleri ve yürüyüşlerle mücadelemizi sürdüreceğimizi ifade etmiştik. Mücadelemiz kazanıncaya kadar devam edecek.

Bizlere demokrasiyi öğreteceğini sanan öğretim görevlisi maskeli sermaye uşaklarına da bir sözümüz var: Biz sizin burjuva demokrasinizin ne menem bir demokrasi olduğunu Maraşlar’da, Çorumlar’da, Sivaslar’da, Gazi’de, Ulucanlar’da, 19 Aralıklar katliamlarında, soruşturma ve tutuklama terörlerinden çok iyi tanıyoruz ve biliyoruz. Gerçek demokrasinin ne olduğunu işçi ve emekçilerin sosyalist toplumu size gösterecektir. Ve o demokrasinin kılıcı sizi de, uşaklığını yaptığınız sınıf gibi tarihin çöplüğüne atacaktır.

Ekim Gençliği/İÜ