10 Ocak'04
Sayı: 2004 (15)


  Kızıl Bayrak'tan
  Kerkük olayları ve Türk gericiliğinin provokatif oyunları
  Yeni özelleştirme hamlesi ve mücadele sorumluluğu
  İhanetin hesabını vereceksiniz!
  Sermaye hükümeti emeklileri de sefalete mahkum etti!
  BDSP'li tekstil işçilerinden açıklama... Haramidere'nin haramileri sömürü ve zorbalıkta sınır tanımıyor!
  Eğitim-Sen Genel Başkanı sermaye sözcüleri ile aynı dili konuşmamalı...
  Türkiye demokratikleşiyor!
  Kamu emekçileri hedef tahtasında
  Birleşik Metal Genel Kurulu üzerine...
  Soruşturma terörüne son!
  BES'te kongreler süreci ve birleşik mücadele platformu
  Yeni bir yılın başına dünya ve Ortadoğu...
  Ordu-hükümet gerilimi...
  İşgal karşıtı direniş, kirli manevraları boşa düşürecektir
  Iraklı direnişçiler "tek cephe" içinde birleşmeye hazırlanıyor!
  Suriye'ye ABD ve İsrail'in taleplerini yerine getirmesi tavsiye ediliyor!
  BMİS Genel Kurulu'nda FTM-CGS temsilcisi Jean-Francois Care ile konuştuk...
  Küba devrimi 45 yaşında
  El Salvador'da başkanlık seçimi ve FMLN
  Amerikancı besleme "gazeteci"!..
  Yerel seçimler yaklaşırken...
  Bültenlerden...
  2003 üzerine gözlemler: Soldaki ve sağdaki ideologlar ve peygamberler
  Hep aynı hikaye
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
BMİS Genel Kurulu’nda FTM-CGS (Fransa Genel İşçi Sendikası) temsilcisi Jean-Francois Care ile konuşutuk...

İşçi hareketindeki canlanma
reformizmi zayıflatıyor

- Tüm Avrupa’da olduğu gibi Fransa’da da sermayenin işçi sınıfının kazanılmış haklarına göz diktiğini ve buna saldırdığını biliyoruz. Durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

J. F. Care: Sağ hükümetin başa gelmesinden itibaren Fransa’da sosyal haklara yönelik ciddi bir budama saldırısıyla karşı karşıya kaldık. Toplumun değişik kesimlerinin katıldığı büyük eylemlerle Fransız işçi sınıfı ve emekçileri saldırıya karşı koydu.

- Yalnız Fransa’da değil başta Almanya ve İtalya olmak üzere Avrupa ülkeleri ciddi işçi eylemlerine sahne oluyor. Bir dönemin suskunluğunun ardından birçok açıdan kendinden öncekileri aşan bu eylemlerin sendikal hareketteki yansıması nedir?

J. F. Care: Avrupa sendikal hareketine uzun zaman reformist, revizyonist liderler hakim oldu, şimdi bu değişmeye başlıyor. Örneğin Almanya IG Metal bunun en iyi örneği, reformist liderler etkisini kaybediyor. Sola daha yakın insanlardan, hatta radikallerden oluşan yönetimler etkin hale gelmeye başlıyor.

- Avrupa tek devlete doğru gidiyor. Bu süreçte emek örgütlerinin ciddi bir rol oynadığı gibi bir kanı var. Sendikanız “Birleşik Avrupa” projesine nasıl bakıyor. Bunun Avrupa işçi sınıfı mücadelesine etkisi ne olacak?

J. F. Care: Olumlu olacağını düşünmüyorum, çünkü genel olarak ortak pazar sendikaları reformist bir anlayışa sahip. Dahası yeni katılan ülkelerin sendikal olarak ne durumda olduğunu hiç bilmiyoruz. Buralardaki sendikalara ne gibi anlayışlar hakim, buna yabancıyız. Biz emeğin korunduğu ve saygı gördüğü bir Avrupa’dan yanayız.

- Türkiye Avrupa projesinin bir parçası olmaya çalışıyor. Halkın bir kısmı da özellikle yaşam stardartlarının yükseleceği beklentisiyle bunu istiyor. Yakın zamanda Türkiye’de Avrupa’ya “uyum” adı altında bir dizi yasa çıktı. Bununla bağlantılı olarak bizim “kölelik yasası” dediğimiz esnek üretim yasası da çıktı. Siz ve sendikanız ne düşünüyor, eğer Türkiye Avrupa topluluğuna girerse Türkiye emekçileri bundan nasıl etkilenecek?

J. F. Care: Bu tabii Türk halkına kalmış bir şey, o istiyorsa kimse buna ipotek koymamalı. Ancak ben bunun olumlu bir sonuç getireceğini düşünmüyorum. Tersine bir yük, bir bedel getirecektir. Böyle bir durumda Türkiye’deki sendikal hareketin çok iyi örgütlenmesi gerekir. İyi mücadele etmesi gerekir, tabii ki Avrupa’ daki sendikal hareketle iyi ilişkiler geliştirmeli onunla ortak mücadele etmelidir.

- Vaktinizin kısıtlı olduğunu biliyorum ama bir-iki sorum daha olacak. Birincisi şu, Prag toplantısında Birleşik Metal ile sizin sendikanız aynı bir tutum gösterdi. Bunun nedeni neydi? Diğer sendikalardan neyi farklı düşünüyorsunuz, ayrımınız ne?

J. F. Care: Avrupa sendikal hareketine genel olarak reformizm hakim. Toplantıda sendikal hareketin ortak pazar ve patronların çıkarları doğrultusunda kullanıldığını gördük. Biz sosyal haklara saygılı, iş gücüne saygılı bir Avrupa istiyoruz, böyle bir Avrupa birliğinden yanayız, alınan kararlara bunun için itiraz ettik. Bir tek Birleşik Metal bizimle aynı tutumu aldı. Ancak toplantı bittikten sonra evet oyu veren bir çok sendika temsilcisi, “siz haklıydınız, biz konuyu anlamadık” dediler.

- Türk ve diğer yabancı işçilerle sendikanızın ilişkisi nasıl?

J. F. Care: Türkiyeliler’i iki kategoride değerlendirmek gerekir. Birinci grubu toplumsal olaylara duyarlı kesim oluşturuyor. Bunlar içerisinde sendikamızda gerek örgütleyici, gerek temsilci, gerekse de üye olarak birçok insan bulunuyor. Diğer kesimi sağ partileri destekleyenler ya da hiçbir eğilime sahip olmayanlar oluşturuyor. Ama genel bir değirlendirme yaparsak Türkler’in iyi olduğunu söyleyebiliriz.

- Gerçi konuşmaların tamamının tercüme edilemediğini biliyorum ama üç gündür Genel Kurul’u izliyorsunuz, gözlemleyebildiğiniz ve anlayabildiğiniz kadarıyla nasıl değerlendiriyorsunuz?

J. F. Care: Gerçi birçok konuşmayı anlama şansım olmadı, anladığım kadarıyla şöyle bir izlenime kapıldım. Sanki gerçek sorunlara pek değinilemiyor, fabrikada yaşanan sorunlar, çalışma yaşamının zorlukları. Bu Avrupa’da da oluyor. Böyle bir hastalık var, biraz koltuk savaşı olarak gerçekleşiyor. Hangi taraf alırsa alsın, sonuçta Birleşik Metal kazansın.

- Bize vakit ayırdığınız için teşekürler...

J. F. Care: Ben teşekür ederim, zevkti...



OSB-İMES işçilerinden panel...

OSB-İMES İşçi Derneği’ne doğru güçlü bir adım

Sömürünün azami, ücretlerin asgari olduğu İMES ve OSB’de yeni iş yasası parça parça hayata geçirilmeye çalışılıyor. İşçilere yeni iş yasasının hükümleri tek tek sözleşmelerle imzalatılırken, bazı işletmelerde patronlar kölelik uygulaması olan “işverenin her dediğini yapmayı temin ederim” dayatmalarını işçilere kabul ettiriyorlar.

Sultanbeyli’de geçtiğimiz ay hem bu sorunlar hem de OSB-İMES’te nasıl bir örgütlülük sağlanabileceği üzerine bir toplantı gerçekleştirdik. 20 civarında işçinin katıldığı toplantıdan özellikle yeni iş yasasıyla ilgili bir panel yapılması kararı çıktı. Çeşitli nedenlerle daha önce ertelenen panel 4 Ocak günü gerçekleşti.

200’den fazla davetiyiyi işçilere tek tek elden verdik, bir bölümünü de mahalleden kalkan işçi servislerine dağıttık. İşçilerin yoğun olduğu mekanlara hazırladığımız ilanları asarak yaygın bir duyurusunu yaptık. Gerek tek tek gerekse servis dağıtımlarında işçiler böyle bir panelin yapılmasının bir ihtiyaç olduğunu dile getirdiler.

Panelin yapılacağı mekanı, “7 saatlik işgünü 35 saatlik çalışma haftası!”, “Herkese grevli toplusözleşmeli sendika hakkı!”, “İnsanca yaşamaya yeten vergiden muaf asgari ücret!” taleplerinin yeraldığı afişlerle süsledik. Üç saat süren panele 70’i aşkın işçi katıldı.

Yeni İş Yasası’nı DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Beşeli anlattı. Canlı bir anlatım yapan Beşeli, işçileri de tartışmalara katarak panelin daha da verimli geçmesini sağladı. İki saate yakın süren anlatımdan sonra sözü Yol-İş Sendikası Kadıköy eski Şube Başkanı Ercan Atmaca aldı. Atmaca, geçmiş deneyimler ışığında işçi sınıfının mücadelesine ilişkin etkili bir konuşma yaptı. Son olarak OSB-İMES İşçileri Derneği Girişimi temsilcisi bir konuşma yaptı. Zamanın darlığı nedeniyle kısa bir konuşma yapan temsilci arkadaşımız, İMES işçilerinin yaşadığı sorunlardan kısaca bahsederek, tüm işçileri kuruluş çalışması devam eden dernek çalışmasına aktif destek vermeye çağırdı. Panelde yapılan tüm konuşmaların ortak paydası “işçi sınıfına dönük saldırılara karşı durabilmek için dişe diş bir m¨cadelenin” kaçınılmaz olduğuydu.

İyi bir ön çalışmanın yapıldığı panele beklenenden fazla bir katılım oldu. İşçilerin yeni iş yasasını öğrenme isteği katılımı arttıran başlıca faktördü. Panelin iki konu üzerinden planlanmasına rağmen (Yeni İş Yasası ve OSB-İMES İşçileri Derneği) zaman darlığı nedeniyle dernek konusu pek fazla işlenemedi. Bu panelin en büyük dezavantajıydı. Diğer bir olumsuzluk ise, uzun konuşmaların yapılmasıydı. Bu belli bir süre sonra panele katılanların dikkatini ve ilgisini dağıttı.

Bundan sonra yapılması gereken dernek çalışmasına hız vermektir. Böyle panellerin diğer sanayi mahallelerinde de yapılması, bunun için daha fazla çaba ve emek harcamak gerekiyor.

İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!
Kurtuluş yok tek başına,
ya hep beraber ya hiçbirimiz!

OSB-İMES’ten işçiler