13 Mart'04
Sayı: 2004/02


  Kızıl Bayrak'tan
  Son işçi-emekçi eylemlerinin gösterdikleri
  6 Mart eyleminin gösterdikleri
  6 Mart Ankara mitinginde emekçilerle konuştuk...
  6 Mart eylemi...
  BDSP'nin işçi ve emekçilere Newroz çağrısı...
  Edirne'de Ekim Gençliği okurlarına polis terörü...
  Sağlık emekçileri 10-11 Mart'ta iş bıraktı...
  10-11 Mart eylemlerinden...
  Yerel seçimler ve AKP'nin yalanları
  BDSP seçim çalışmalarından...
  BDSP seçim çalışmalarından...
  BDSP seçim çalışmalarından...
  13 Mart'ta Kızılay'da olacağız!
  Liberal solun yerel seçim perişanlığı.../2
  "Paris Komünü proletarya diktatörlüğü idi"
  8 Mart'ın devrimci özüne sahip çıkalım!
  8 Mart devrimcidir, devrimci kalacak!
  8 Mart eylemleri...
  8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun!
  12 Mart '95... Gazi'de faşist katliam ve devrimci kitle direnişi
  Yerel seçimler ve EMEP'in devrimci imaj çabası
  Geçici Irak Anayasası kabul edildi
  Bağdat ve Kerbela'da katliam...
  Siyonist vahşet tırmanıyor!
  Bültenlerden...
  Yurtsever Kürdistan halkına! Kongra-Gel içindeki gelişmeler
  Basından...
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 
Sağlık emekçileri 10-11 Mart’ta iş bıraktı...

G(ö)rev ortaklaştırılmalı,
greve devam edilmelidir!

Sağlık çalışanları iş güvencesi, ücretler, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve herkese eşit, ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir sağlık hizmeti başlıkları altında 10-11 Mart’ta iki gün iş bıraktılar. Sağlık emekçileri daha önce de aynı taleplerle 5 Kasım ve 24 Aralık tarihlerinde iş bırakmışlardı. Hükümet bırakalım sağlık çalışanlarının taleplerini karşılamayı, kazanılmış tüm haklarını da gaspetmeye yönelik yasa maddelerini meclisten geçiriyor. Böylesine yakıcı bir süreçte sağlık çalışanları iki gün iş bıraktılar.

Ancak sağlık çalışanlarının haklı ve meşru talepleri hükümeti yine huzursuz etti. Daha bir ay öncesinden hükümetin başı sağlık çalışanlarını tehdit etmiş, “eğer konuşacak” olursa sağlık emekçilerinin “yalnız” kalacaklarını söylemişti. Daha önceki eylemlere de fütursuzca saldıran hükümet yetkilileri bu sefer biraz daha temkinli davrandılar. Çünkü eyleme yönelik saldırı ve karalama girişimleri hem eylemi daha çok gündemde tutuyor, hem de eylemi düzenleyenler savrulan tehditlere pabuç bırakmadığı için gülünç duruma düşüyorlardı.

T. Erdoğan, eyleme yönelik olmasa da ağzını defalarca açtı. Açlık sınırında aldıkları ücretlerinin “insanca yaşamaya yetecek” bir düzeye yükseltilmesini isteyen sağlık emekçilerini “konuşmak”la tehdit eden Tayyip Erdoğan, “geçinemiyorum” edebiyatı yaptı.

Kamu işçilerine TİS döneminde “Nereye yürürseniz yürüyün. Geride asgari ücretle çalışacak 5.5 milyon işsiz var” tehdidi savuran T. Erdoğanı ve hükümeti sağlık emekçilerinin işgüvencesi talebiyle eyleme geçmesi elbette rahatsız edecekti. Bu rahatsızlıktan ötürü Sağlık Bakanı, emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin çıkarları doğrultusunda işçi-emekçi düşmanı politikaları milyonlara dayattıklarını unutarak, basiretsizliğini bir kez daha ispatladı. Eylemi “ideolojik” olmakla suçladı. Elbette yanıtını yine eylemcilerden fazlasıyla aldı. Eylemciler hemen hemen her basın açıklamasında “Eylemlerimiz ideolojiktir. Halktan yana, eşitlikçi sağlık hizmetinden yana bir ideolojinin göstergesidir” benzeri açıklamalarla eylemi savundular.

Elbette hükümet cephesinden yaşananlar sadece bunlarla sınırlı değildi. Seçim kampanyası kapsamında il il gezerek konuşma yapan T. Erdoğan, “demokratikleşme ve özgürleşme” konusunda nutuklar atmaya devam etti. Düşünün ki bunu temel demokratik ve hak özgürlükleri için eyleme geçen memurunu “terörist” ilan eden, greve çıkan işçilerin eylemini, eylem alanlarını emekçilere yasaklayan bir hükümetin başı söylüyor.

Hükümetin tüm karalama ve tehditlerine rağmen eylem, özellikle büyük illerde yoğun katılımla gerçekleşti. Hastane önleri eylem alanına çevrilerek halktan destek istendi. İdari baskının daha yoğun yaşandığı taşra illerde ise eyleme katılım öncekilere göre daha zayıf geçti. Bunda önceki eylemler sonrası açılan soruşturmalar da etken oldu.

İşçi ve emekçi konfederasyonlarının arkası gelmeyen, bir atımlık barut misali gerçekleştirdikleri hava boşaltma eylemlerinin aksine sağlık çalışanlarının eylemi, belli zayıflıklarına rağmen, bir süreklilik ve kararlılık taşımaktadır. Bu, eylemin en olumlu yanıdır. Ancak eylemin en büyük eksikliği diğer işçi ve emekçi konfederasyonları tarafından sahiplenilmemiş olmasıdır. 6 Mart’ta onbinlerce işçi ve emekçi ortak mücadele sloganları atarken, konfederasyon yönetimlerinin bu sese kulaklarını tıkaması kabul edilebilir bir tutum değildir. Oysa 6 Mart öncesinde ortak bir karar alınabilir, 10-11 Mart eylemleri merkezileştirilebilir ve genel greve doğru evrilebilirdi.

İş bırakma, grev vb. kararlar ortaklaştırıldığı koşullarda eylemin geniş kesimler tarafından sahiplenildiğini önceki deneyimler göstermektedir. Bunu sendika yönetimleri de çok iyi bildiği için böylesi bir ortaklaşmaya yanaşmadılar. Eylem sırasında işyerleri önüne gelerek temsili düzeyde verdikleri destekle yetindiler. Sendika bürokratlarının bu tutumu saldırılara karşı harekete geçmeyeceklerinin en somut kanıtıdır.

Ancak henüz hiçbir şey için geç kalınmış sayılmaz. Kölelik yasaları, sendikalar yasası, personel rejimi vb. tasarılar önümüzdeki süreçte işçi ve emekçilerin temel gündemleri arasında yer almaya, tepkilere konu edilmeye devam edecektir. Mart eylemliliklerinin de gösterdiği gibi harekete geçmeye hazır bir taban dinamiği mevcuttur. Bu dinamiği harekete geçirmek görevi ise öncü güçlere düşmektedir. Öncü işçi ve emekçiler hak alıcı bir mücadele programı oluşturarak harekete geçmeleri için sendika ve şube yönetimlerine baskı yapmalı, genel grev kararı almaları için basınç oluşturmalıdırlar. Mücadele kararının alınmasın mücadelenin örgütlenmesi anlamına gelmediğini yine geçmiş deneyimler göstermektedir. Yaptırım gücü olan eylem kararları altı boşaltılarak alındğında en büyük zararı sınıf-emekçi hareketi görmektedir. Öncü güçler eylem kararının alınmasıyla yetinmemeli, eylemi fiilen örgütlemek için de azami çaba sarfetmelidirler. Bu konuda en büyük görev öncü işçi ve emekçilere düşmektedir.