Emperyalist işgali meşrulaştırmak için atılan adım...
Geçici Irak Anayasası kabul edildi
Yoğun pazarlık ve uzlaşma arayışlarından sonra, sömürge valisi Paul Bremer denetiminde çalışan Geçici Hükümet Konseyi, Geçici Irak Anayasası üzerinde anlaştı. Ancak anlaşma, sorunların bittiği, işgalciler gölgesindeki etkinlik kurma girişimlerinin sona erdiği anlamına gelmiyor. Ama böyle bir adıma ihtiyaç duyan ABD emperyalizmi tarafları, geçici de olsa, uzlaşmaya zorladı.
İkiyüzlü manevra işgalin yarattığı yıkıma çözüm mü?
Emperyalist işgal Irakı kelimenin gerçek anlamında bir harabeye çevirdi. Aradan geçen bir yıla yakın süreye rağmen, altyapı hizmetleri bile düzgün bir şekilde sağlanamıyor. Eğitim, sağlık gibi sosyal hizmet kurumları çökertilmiş durumda. Sanayi üretimi diye bir şey kalmadı. Ağır aksak olsa da, petrol üretimi faal durumdadır ve işgalcilerin denetiminde bulunuyor. İstihdamda önemli bir yer tutan devlet kurumları dağıtıldığı için, milyonlarca kişi işsizler ordusuna katıldı. Sosyal yaşam ise, işgalci zorbalar tarafından cehenneme çevrilmiş durumda. Geçerli olan tek yasa, emperyalist haydutların kural tanımazlığıdır.
Böylesi bir ortamda yaşamaya zorlanan Irak halkı için, sömürge valisi tarafından hazırlanan anayasa taslağı pek bir şey ifade etmiyor. Söz konusu yasalar uygulamaya konulsa bile, işgalciler keyfi tutumlarına devam edecekler. Ama bu arada Iraklılar bir anayasaya kavuşmuş olacaklar. Böylesi koşullarda önemli olan yasalar değil, yaşamın gerçekliğidir. Kısacası haydut takımı tarafından atılan bu göstermelik adımın, Iraklı yoksul kitleler için bir anlamı yok. Çoğu Iraklı buna Amerikan anayasası diyor. Iraklıların büyük çoğunluğu da içeriğinden haberdar değil.
Anayasa demokrasiye geçiş planı?
Sömürge valisi Paul Bremerin 24 üyeli Geçici Konseye sunduğu plan, ilkbahar aylarında geçiş hükümeti kurulmasını öngörüyor, egemenlik ise Haziranda Iraklılara devredilecek. Amerikan ABC TVsine göre, Geçici Konsey üyeleri tarafından memnunlukla karşılanan anayasa bir demokrasiye geçiş planıymış. Oysa emperyalist işgal Irakı ne kadar özgürleştirdiyse, bu geçici anayasa da o kadar demokratikleştirebilir ancak. Bu tür iddialar, gerçekte Irak halklarıyla alay etmektir. İşgalciler ile yardakçılarının biraraya gelerek üzerine anlaştığı geçici bir anayasanın, Irakın demokratikleşmesiyle ne ilgisi olabilir ki?
Geçici Konsey, geçici yönetim, geçici parlamento, geçici hükümet... Bu gibi ifadelerin bolca yeraldığı bu anayasada, göstermelik de olsa demokratik hak ve özgürlüklerden bahsedilmiyor. Kadınların ezilmesi üzerine bolca demagoji yapan işgalciler, şeriatı aratmayan yasaları Iraklı kadınlara dayatıyor. Saddam rejimindekinden daha da geriye itiyorlar kadınları. Nitekim 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde Bağdattaki Firdevs Meydanında toplanan kadınlar, kadın haklarının korunması ve laikliğin temini için yeterli olmadığını söyleyerek anayasayı protesto ettiler. Bu şartlarda meclisin dörtte birinin kadınlardan oluşacağının söylenmesi de Iraklı kadınların dile getirdiği sorunları ortadan kaldırmıyor.
ABD emperyalizminin damgasını taşıyan bir anayasanın Iraklı işçi-emekçiler, kadınlar ve diğer toplum kesimleri için demokratik kazanımlar getirmesi beklenemez elbet. En basit demokratik haklar bile, ancak uğruna kararlı bir mücadeleyle kazanılabilir. Bunun ötesinde, kağıt üzerinde maddeler halinde sıralanan hakların gerçek hayatta bir değer taşımadığı sayısız deneyimle sabittir.
Geçici anayasa kimleri memnun etti?
Geçici anayasanın kabul edilmesine sevinenler, Irak halkı değil, emperyalistler ve bölgedeki gericiler oldu. Tabii en çok sevinen de haydutbaşı Bush; geçici anayasayı tarihi bir dönüm noktası olarak tanımlarken, Irakta demokrasiyi kurmaya yönelik güçlüklere dikkat çekti ve bugünkü imzanın doğru yönde atılmış bir adım olduğunu bildirdi. Tabii Bushun hemen peşinden fino köpegi geliyor. İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw, Irakta oybirliğiyle kabul edilen geçici anayasanın demokrasi yönünde güçlü bir isteği yansıttığını iddia etti. Mısır ve Suudi Arabistandaki Amerikan uşağı rejimler de hemen koroya katılarak anayasadan duydukları memnuniyeti dile getirdiler. Sevinenler arasında İrandaki molla rejimi de bulunuyor. İran yönetimi, Irakın geçici anayasasının imzalanmasını egemenliğin Irak halkına devredilmesinde etkin bir adım olarak değerlendirdi. Ankaradaki Amerikan uşaklarının kaygısı ise, her zaman olduğu gibi, Güney Kürdistanda olası bir oluşumdan duyduğu rahatsızlık.
Esas sevinmesi gereken Irak halkı ise hiç de bu yönde bir tepki vermedi. Barzani-Talabani türünden ABD işbirlikçileri dışında sevinen olmadı. Oysa güya bu anayasayla demokrasiye kavuşacak olanlar Irak halklarıydı. Fakat Iraklılar, ne işgalcilerden, ne de onların soysuz uşaklarından hayırlı bir şey beklenemeyeceğini artık biliyorlar.
Kuşkusuz ki, Iraklı işçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin, işsizlerin, yoksulların, demokratik hak ve özgürlüklere, insanca çalışma ve yaşam koşullarına, emperyalist haydutlardan arınmış özgür bir ülkeye kavuşmaya ihtiyaçları vardır. Ama bu kazanımlar başkaları tarafından bahşedilmeyecektir. Bu uğurda zorlu bir direnişin kaçınılmaz olduğu açık. Bunun için hem emperyalist işgale, hem de yerli işbirlikçilerine karşı mücadele etme sorumluluğu ile karşı karşıya bulunuyorlar.
Irak halkı Amerikan silah tekellerinin kobayı!
Amerikan emperyalizminin Irakı yeni silah teknolojilerinin bir deneme alanı olarak kullandığı biliniyor. Bu, dünya genelinde bilinen ama sözü edilmeyen bir vahşettir. Hem Birinci Körfez Savaşında, hem de son Irak işgalinde kaç silah, bomba, füze vb. denendiğini de -deneyenler dışında- kimse bilmiyor. Bu denemeler esnasında ölen Iraklıların gerçek sayısını da...
Amerikan silah tekelleri bu vahşi uygulamaya yeni bir halka eklemeye hazırlanıyor. ABD emperyalizminin ülkelerini işgal ederek özgürleştirdiği Irak halkı, şimdi de kitle gösterilerini dağıtmak için tasarlanan bir silahın denenmesinde kobay olarak kullanılacak. LRAD adı verilen uzun menzilli akustik cihaz 300 metrelik alanda 145 desibelik ses dalgası yayarak başağrısı, panik ve acı vererek sağırlığa yolaçabilecek. Irakta denenecek olan silah eğer olumlu sonuç verirse, yaygın üretimine başlanacak. Böylece kapitalist devletlerin bekçi köpekleri yeni bir silaha kavuşmuş olacaklar.
Kitle imha silahı ürettiği gerekçesiyle Irakı işgal eden emperyalistler, varolduğunu iddia ettikleri silahları bugüne kadar bulamadılar. Ama kendileri inceltilmiş uranyumla kaplı mermiler kullanarak, bu ülkenin havasını, toprağını zehirlediler. Şimdi ise bu haydutlar, insanları dizlerinin üzerine çökertecek yeni üretilen bir silahı Irak halkı üzerinde denemeye hazırlanıyor. Savaş çetesi, yayacağı seslerle insanları sağır edebilecek, yaşlı ve çocukları öldürebilecek etkisi olan söz konusu silaha cihaz adı veriliyor. Kitle gösterilerini dağıtmak, evleri boşaltmak, yol aramalarında olası olaylarda kullanmak üzere tasarlanan bu silahın ne tür etkiler yaratacağı Iraklı siviller üzerinde denenecek.
Irakı özgürleştirme harekatı kapsamında şimdiye kadar yıkım, yağma, katliam, işsizlik, yoksulluk, açlık vb. her türden vahşete maruz bırakılan Irak halkı, şimdi de silah teknolojinin en yeni ürünleriyle tanışıyor. Artık Anglo-Sakson demokrasisi öldürmeyen ama sağır bırakan silahlar kullanarak insan hayatına verdiği önemi gösterecek.
Sadece Iraklılara değil, dünyanın her yerindeki kitle gösterilerine, grevlere, direnişlere saldırmak için kullanılacak bu silah. Biber gazı, plastik kurşun, tazyikli sıcak-soğuk su-boya püskürtmenin yanı sıra, kapitalist demokrasinin bu yeni insancıl öldürmeyen silahı insanları sakat bırakacak.
|