Irak halkının direnişi er geç
emperyalist haydutları dize getirecektir!
Her konuşmaya demokrasi, özgürlük, dünyanın daha güvenli hale getirilmesi gibi kavramları kullanarak başlayan Bush ve savaş çetesi ile onların Iraktaki temsilcileri büyük oranda teşhir olmuş durumdalar. Sadece son iki haftada Irakta katlettikleri insan sayısı 900ü aştı. Aralarında çok sayıda kadın ve çocuğun bulunduğu bu insanların çoğu silahsız Iraklılardan oluşuyor. İsrail ordusunun Filistinde yürüttüğü yıkım ve katliam taktiğini izleyen Amerikan ordusu, siyonistlerden daha azgın olduğunu F-16 savaş uçaklarını da kullanarak tüm dünyaya gösterdi. Saldırıya tanık olan bir gazeteci izlenimlerini şu sözlerle dile getiriyor. Burada da uçaklar arka arkaya sortiler yaparak şehri bombalıyor. Uzaklarda dumanlar yükseliyor, patlamalar aralıksız devam ediyor...
Son teknoloji ürünü silahlarla donanmış
ordular halkları köleleştirmeye yetmez!
Artık dünya halkları biliyor ki, emperyalist işgal güçleri Irakta demokrasi ve özgürlük değil, her yola başvurarak bu ülkeyi sömürgeleştirme peşindeler. Ancak son iki haftada yaşananların da gösterdiği gibi, Irak halkını köleleştirmek öyle kolay bir iş değil. En modern silahların, çapulcu ordularının, sınırsızca harcanan dolarların aciz kalacağı bir kez daha görüldü. Bu kirli araçlar 60 yıla yakın süredir Filistin halkına karşı da kullanılıyor. Ama siyonist işgale karşı süren direniş kırılamıyor.
Fellucede kuşatma altına alınarak dünya ile bağlantıları kesilen, günlerce bomba ve füze yağmuru altında tutulan halk teslim olmadı. Hem bombalara, hem de açlığa karşı direnerek küstah emperyalistleri geri çekilmek zorunda bıraktı. Bu vahşete isyan eden Bağdattaki yoksul emekçiler, mutfaklarındaki aşlarını Felluce halkı ile paylaşarak direnişi sahiplendiler. Binlerce kişinin oluşturduğu konvoyla Felluceye giden Bağdatlılar, topladıkları yardımı Fellucedeki kardeşlerine ulaştırdılar.
Tanklar, helikopterler, savaş uçakları, 1.200 deniz piyadesi ve yüzlerce paralı askerle Felluceye saldıran emperyalist işgalciler, kısa sürede direnişçileri etkisiz hale getireceklerini sanıyorlardı. Ancak beklenenin aksi oldu. İşgalin başlangıcından bu yana en ağır kayıplarını verdikleri halde ancak kentin bir kısmına girebildiler. İki haftada verdikleri kayıplar kendi açıklamalarına göre 70 ölü, yüzlerce yaralı. Ancak işgalcilerin saklamaya çalıştıkları bir gerçek daha var. O da bu çatışmalarda 80 paralı askerin de öldürüldüğüdür. Yani toplam kayıp sayısı gerçekte 150yi geçti. Tabii düşürülen helikopterler, yakılan tankları ve zırhlı araçları da bu bilançoya eklemek gerekiyor.
Tek taraflı ateşkes ilan eden, direnişçilerin buna karşılık vermelerini sağlamak için kuklalarını Felluceye gönderen yine işgalci barbarlar oldu. Tabii bu durum küstah işgalciler için kolay sindirilecek türden değil, ama mecbur kaldılar. Emperyalist orduların yenilmez güç oldukları efsanesi önemli bir darbe aldı.
Mukteda Sadr işbirlikçi düşkünleri
utançlarıyla başbaşa bıraktı
Fellucedeki direniş devam ederken Mehdi Ordusunun da silahlı mücadeleyi başlatması, pek çok Irak kentini direniş mevzisi haline getirdi. Bunlar Saddamın adamları, yabancı savaşçılar, El Kaide militanları vb. masalları çöktü. Amerikan yönetiminin kimi akıl hocaları bile, Irakta halk direnişi var, bu bataktan kurtulmanın yolunu biran önce bulmalıyız demeye başladılar. Ancak bu batağa giren savaş çetesi öyle kolayından çıkamıyor.
Önce Sadrı haydut ilan ettiler. Ancak kukla yönetim bunun gerçekçi bir yaklaşım olmadığını bildiği için, din adamlarını Sadrın ayağına gönderdi. Tabii amaç direnişi bırakması için onu ikna etmek. GHKda temsil edilen Şii Dava Partisi sözcüsü Adnan Ali, Mukteda Sadrın milis grubunu dağıtarak işgal ettiği kamu binalarını terketmesi karşılığında, ABD ordusundan kendisine zarar verilmeyeceği güvencesi alabileceğini belirtti. Ancak Sadr görüşme taleplerini reddederek sonuna kadar direneceklerini açıkladı.
Basın toplantısı düzenleyen Mukteda Sadrın Necef sözcüsü Kays El Gazali, Mehdi güçlerini kesinlikle dağıtmayacaklarını söyledi. Sadrın İrandan iltica talebinde bulunduğu yönündeki söylentilere ilişkin olarak El Gazali, Mukteda Sadr Irakta yaşar, Irakta ölür. İltica istemiyor dedi. Direnme kararlılığını vurgulayan Gazali, Işgal orduları ülkemizde oldukları süre içinde biz kendimizi savaşa hazırladık. Halkımız sabırlı olsun. Birlik içinde olsun. (...) İstediğimiz hedefe ulaşıncaya dek boyun eğmeyeceğiz. Eğer Amerikalılar bu savaşı kazansaydılar Somalide kazanırlardı. Bizim halkımız Irak halkı. Amerikalılar Irakta hiçbir zaman kazanamayacak diye konuştu.
Şiilerin kutsal kenti Kerbeladaki İmam Hüseyin Türbesinin girişinde bulunan ilan tahtasına asılan Sadr imzalı mesajda da, Mehdi Ordusunun Irak halkının özgürlüğü ve kutsal değerleri için mücadele ettiği belirtiliyor. Irak halkına birleşme çağırısı yapan Sadr, Irak halkından Şii-Sünni ayrımı yapmadan özgürlükleri için kendisine destek vermelerini istiyor. Mehdinin Ordusunun halkın ordusu olduğunu belirten Sadr, Irak halkına yapılan eziyetin son bulması için güçlerin birleştirilmesi gerektiğini vurguluyor. Kardeşlerim, birleşiniz ki kurtuluşu başlatalım ifadesini kullandığı mesajda, Felluce halkına yapılan acımasız saldırılara son verilmesi isteniyor.
Hiçbir güç direnişi durduramaz!
Geçici ateşkes ilan edilmesi, çatışmaların belli ölçüde durulmuş olması, işgal karşıtı direnişin seyrinde ciddi bir değişime yol açmayacaktır. Zira artık ok yaydan çıkmış bulunuyor. En sıradan bir Iraklı bile artık emperyalistlerin kirli niyetini biliyor. Bu aşamadan sonra işgalcilerin akıl almaz katliamları korku değil, öfke yaratacaktır. Emperyalist haydutlarının Iraktan defolup gitmek ya da daha çok kitle katliamı yapmak dışında bir tercihleri kalmamış görünüyor. Nitekim savaş kurmayları yönetimi Iraklılara devretmekten değil, takviye güç getirmekten söz ediyorlar. Zira 160 bin işgal askeri ve çoğu eski özel timlerden devşirilmiş 18 bin paralı askerle Irakta hakimiyet kurmaları mümkün değil.
Emperyalist orduların başındaki generaller, içine düştükleri kaosun da etkisiyle etrafa saldırmaya başladılar. Bu saldırıların ilk hedefi, medeni batılıların ne kadar vahşi olduklarını canlı kanıtlarla dünyaya gösteren El Cezire ve El Arabiyye televizyonları oldu. Kukla yönetim, televizyon kanallarını kapatmakla tehdit ederken, Felluce katliamını yöneten Amerikalı general de, her iki kanalı yalan haber yapmakla suçladı. Katil general, çocuk ve kadın öldüren Amerikan askerlerinin televizyon ekranlarına yansıyan görüntülerini, iddiasının kanıtı olarak gösterdi. İşgal ordularının komutanı Abizaid ise, Irak halkının ayaklanmasından Suriye ve İranı sorumlu tuttu. Bu gülünç iddiayı istihbarat raporlarına dayandıran general, her iki ülkeyi hedef alan ifadeler kullandı.
Bush ve savaşı çetesi hala dışardan gelen güçlerin bu ülkede istikrarı bozmaya çalıştığını iddia eden gülünç açıklamalar yapabiliyor. Irakta yabancı savaşçı olduğu, bu ülkedeki istikrarın dış güçler tarafından bozulduğu kuşkusuz ki doğrudur. Fakat bu yabancılar El Kaide ya da Müslüman savaşçılar değil, 160 bin işgal askeri ile 18 bin devşirme paralı askeri ile bizzat kendileridir. Irak halklının ağır bedeller ödeme pahasına yükselttikleri direniş de, bu katil sürülerini topraklarından kovup özgürlüğe ulaşmak içindir.
|