İyad Allavi emperyalist işgalciler tarafından geçen ayın sonunda başbakanlık payesiyle onurlandırıldı. Irak başbakanı sıfatıyla haber ajanslarına verdiği ilk demeçte, Iraka onurunu yeniden kazandıracağız türünden laflar etti.
Yeni başbakan İngiliz istihbarat örgütü M16 ve CİAya ajanlık yapmış eski bir Baasçı. Hatta Allavi, gazetecilere sürgündeyken 14 ayrı istihbarat servisinden para aldığını açıklayarak bununla övünecek kadar düşkün biri. Böyle bir başbakan onur derken neyi kastedebilir ki? Direnişçileri terörist sayan açıklamaları işgal ordularını öven açıklamalar tamamlıyor. Her açıklamasında öne çıkan vurgu ise direnişçilerin mutlaka ezileceği. Bu konuya özel hassasiyet göstermesi anlaşılır. Zira direnişçilerden korunmak için işgal ordularına ihtiyacı var. Kendisi ve diğer uşak takımı için en büyük tehdit, direnişin kendisi.
Direnişi, terörle mücadele uzmanı Bremer gibi bir haydut bile bastırmaya muvaffak olmadığına göre, zorbalığın yanısıra başka araçların da bulunması bir zorunluluktu. Göreve hızlı başlayan Allavi, hemen bir pişmanlik yasası hazırlamaya başladı. Önce Amerikalı öldürmemiş olma şartı arayan yasa, kısa sürede bu kusurundan da arındırıldı. Amerikan ABC televizyonunun Bu hafta adlı programına konuk olan Allavi, Irakta yönetimin geçici hükümete devrinden önce işgal güçleriyle savaşan milisler için genel af çıkarılabileceğini söyledi. Irak başbakanı hükümet devrinden önce ABD askerlerini öldürenler de dahil, işgal güçlerine karşı savaşan tüm milislerin bu aftan yararlanabileceğini söyledi.
Allavinin sözcüsü Georges Sada, amirinden daha da ileri giderek, Birinin Amerikalılara karşı olması açıklanabilir bir durum, çünkü onlar işgalci güç. ABDlilere saldırılar işgale karşı meşru direniştir diyor. Yani Sadaya göre şimdiye kadar direnmek meşruydu, ama artık ABDliler yok, o halde direniş de bitmelidir.
Allavi ve çevresindeki soysuz takımının kirli manevralarının başarı şansı bulunmuyor. Direnişçiler bir yana, sıradan Iraklılar bile bunların ajan, soyguncu, katil sürüsü olduğunu biliyor.
Emperyalist orduların Felluceyi havadan bombalayarak yaptıkları katliamı savunan Allavi, bir de istihbaratı kendilerinin sağlamasıyla övünüyor. Tonlarca bombayla imha edilen evde aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 12 Iraklı ölürken 5 kişi de yaralandı. Binanın enkazı önünde toplanan halk, henüz ilk haftasını süren yeni yönetimi sloganlarla protesto etti. Katliamda kadın ve çocuklar ölürken, Allavinin masum insanları öldüren teröristlerden sözetmesi riyakarlığın doruk noktasıdır.
Kukla işbirlikçilere yönetim devriyle işgalin bittiğine inanacak kadar saf Iraklı yoktur elbette. Pişmanlık yasalarından yararlanacak kadar düşkünleşenler, zaten o yasalar çıkmadan önce pişmanlık getirmiş olanlardır. İşgale karşı ölümüne direnen bir halkı ise pişmanlık yasasıyla teslim almak mümkün değildir.
Zorbalığa boyun eğmeyen direnişçilerin bu kirli manevrayı da boşa düşüreceklerinden kuşku duyulmamalıdır.