15 Ocak 2005
Sayı: 2005/03(03)


  Kızıl Bayrak'tan
  CHP operasyonu ve yansımaları
  Sağlıkta özelleştirmenin ilk adımı atıldı
  İlaç üretiminde "veri imtiyazı" geliyor
  Afet bölgesine yardım sahtekarlığı
  Düzenin her kurumundan pis kokular yükseliyor
  İÜ'de iki kutup, iki farklı seçim
  Beytepe'de faşizme geçit yok!
  Sermayenin yeniden yapılanması ve "emeğin Avrupası"
  Fethullah Hoca'ya kulak verin!
  "İnsanlık için Küresel Kadın Şartı..."
  Sağlıkta tasarruf ölüm demektir
  Güvencesiz Çalışmaya Geleceksiz Yaşamaya Hayır Kampanyası
  Bilinç katliamının derinleştirilmesi
  Filistin; bölge barışı ve Mahmut Abbas
  Kirli savaş taktikleri işgalcileri kurtaramaz
  Kanlı pastadan beslenen leş kargaları
  Felaketin sorumluları bölgeye askeri yığınak yapıyor
  Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht anıldı
  I. Ekim Gençliği kampı
  İLGP kampanyası
  Bültenlerden
  Düzenin yoz kültürü ve "Kurtlar Vadisi"
  Bir damlacık hayatlar...
  2005'te imparatorluk .
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 

SSK hastaneleri Sağlık Bakanlığı'na devredilerek sağlıkta özelleştirmenin ilk adımı atıldı...

Büyük saldırıya zayıf tepki!

Hükümet bundan bir süre önce SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devriyle ilgili yasayı askıya almıştı. Bir oldu bitti yapmak isteyen hükümet 4 Ocak günü akşamı yasayı yeniden meclise gönderme kararı aldı. Taslak hemen bir gün sonra, yani 5 Ocak'ta meclise gönderildi ve saat 15.00'ten itibaren de görüşülmeye başlandı.
20 Kasım Ankara mitinginden sonra ne Emek Platformu, ne de sendikalar bununla ilgili hiçbir çalışma yürütmedikleri için işçi ve emekçiler böyle ani bir gelişmeye karşı hazırlıklı değillerdi. O nedenle de hükümetin bu saldırısı gerektiği ölçüde güçlü bir tepkinin konusu olmadı.
O ana kadar sınıfın gerçek gündemlerinden ziyade Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğiyle, bunun yanında bir de iç sorunlarla boğuşan Emek Platformu'nun yasa meclise sevkedildiği gün toplanıp eylem kararı alması, doğal olarak sonucu çok fazla değiştirmedi. 6 Ocak'ta ilk eylemlerin yapıldığı saatlerde yasanın büyük bölümü mecliste görüşülüp kabul edilmişti bile. O gün akşam saatlerinde ise meclis yasa üzerindeki görüşmelerini tamamladı. SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devrini öngören yasa AKP milletvekillerinin oylarıyla kabul edildi.

Emek Platformu her zamanki gibi gelişmeleri seyretti

Bir baskın durumundan sözedilse de, hükümetin sözkonusu yasa taslağını meclise sevketmeye hazırlandığı en az bir hafta öncesinden biliniyordu. Yılbaşından birkaç gün önce illere gönderdiği ve SSK hastanelerinin devriyle ilgili hazırlıklara derhal başlanmasını istediği genelge hükümetin bu konudaki niyet ve planlarını yeterli açıklıkta ortaya koyuyordu. Buna rağmen EP ve ona bağlı konfederasyonlar işçi ve emekçileri bu konuda ani bir gelişme karşısında uyarmadılar, herhangi bir eylem hazırlığına da girişmediler. 2 Kasım tarihli EP Başkanlar Kurulu toplantısında alınan ‘yasa meclis komisyonlarında görüşüleceği gün 1 saat iş bırakma' kararı da bütünüyle unutulmuş görünüyordu.
Emek Platformu'nun 2 Kasım tarihinde aldığı ‘iş bırakma' kararını uygulamaya niyetinin olmadığı yasanın meclise sevkedilmesiyle ortaya çıktı. Aynı gün, yani 5 Ocak'ta toplanan EP Başkanlar Kurulu'nun yayınladığı bildiride, ancak Şubat ayında yapılacak bir genel uyarı eyleminden sözediliyor, onun dışında görüntüyü kurtarmaya dönük bir takım eylem ve etkinlikler karara bağlanıyordu. Sözkonusu metnin kararlar kısmında şunlar söyleniyordu;

‘1. TBMM'deki siyasi parti grup başkanvekillerinin bugün ziyaret edilerek, Kanun Tasarısı'nın gündeme alınmamasının önerilmesi, buna rağmen tasarının yasalaşması durumunda bu girişimin bir içtenliksizlik olarak algılanacağından aşağıdaki Emek Platformu programının kendilerine iletilmesi,
2. Sözkonusu tasarıların yasalaşması durumunda Emek Platformu olarak tüm ülkede bölge toplantılarının düzenlenerek 59. hükümetin ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı' çerçevesinde, geri çekilmesini talep ettiğimiz kurum sağlık tesislerinin Sağlık Bakanlığı'na devredilmesi, genel sağlık sigortası, emeklilik sigortası ve sosyal güvenlik kurumu kanunu tasarıları ile yapılmak istenilenlerin üyelere ve halka anlatılması,
3. Emek Platformu Bileşenleri üyelerinin katılımı ile 06. 01. 2005 Perşembe günü saat 12:30'da Ankara'da Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı, illerde il müdürlükleri önü ya da hastahanelerde, kurumu koruma ve kollama amaçlı etkinlikler yapılması,
4. Türk-İş tarafından 8 Ocak 2005 Cumartesi günü İzmit'te düzenlenecek olan SEKA'nın kapatılmasına ilişkin eylemine Emek Platformu bileşenlerinin bu amaçları da içerecek şekilde destek vermeleri,
5. Şubat ayı başında ülke genelinde genel uyarı eyleminin yapılmasına, bu uyarı dikkate alınmadığı takdirde eylem programlarının sürdürülmesi,
6. Sözkonusu programın takviminin Başkanlar Kurulu'nun 06 Ocak 2005 Perşembe günü saat 15:00'de yapacağı toplantıda belirlenmesi, kararlaştırılmıştır.'

Emek Platformu'nun bu açıklamasını görenler, daha o an yasanın meclisten geçmesini engellemenin artık mümkün olmadığını, çünkü EP'nun buna dair bir niyetinin bulunmadığını anlamışlardı. Buna rağmen ‘acaba' diyerek 6 Ocak günü yapılacak toplantıda alınacak kararları bekleyenler de vardı. Fakat 6 Ocak toplantısından da çıka çıka 16 Şubat tarihli bir genel eylem kararı çıktı. 6 Ocak tarihli toplantı sonunda yayınlanan bildiride şunlar söyleniyordu.

‘Hükümetin tüm uyarılarımıza rağmen Sosyal Sigortalar Kurumu ve sağlık kurumlarının Sağlık Bakanlığı'na devrine ilişkin Kanun Tasarısı'nı TBMM Genel Kurulu'ndan geçirmesi üzerine Emek Platformu Başkanlar Kurulu, TMMOB'nde toplanarak, aşağıdaki ‘Eylem Planı'nı kamuoyuna açıklama kararını almıştır.
59. hükümetin IMF programları doğrultusunda gerçekleştirdiği ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı' çerçevesinde sağlık kurumlarının Sağlık Bakanlığı'na devredilmesi, genel sağlık sigortası, emeklilik sigortası ve sosyal güvenlik kurumu kanun tasarıları yanısıra Köy Hizmetleri Kanunu, Personel Rejimi Kanunu, Vergi Kanunları vb. gibi ekonomik ve sosyal hayatımızı tahrip edecek girişimleri durdurmak ve ‘İnsanca Yaşanabilecek Bir Türkiye İçin';
1. 29 Ocak 2005'ten itibaren ülke genelinde başta büyük kentler olmak üzere, bölge toplantıları yoluyla halkımız ve kamuoyu bilgilendirilecektir.
2. Bu kapsamda hazırlanacak bildiri, afiş, broşür vb. görsel tanıtım araçları tüm ülkede dağıtılacaktır.
3. 16 Şubat 2005'te 81 ilde ‘İktidarı Genel Uyarı Eylemi' gerçekleştirilecektir.
4. Bütün örgütlerimiz hazırlıklarına bugünden itibaren başlamıştır.'


Emek Platformu bütün inandırıcılığını yitirdi

Emek Platformu'nun her iki açıklamasında da üyelerin ve kamuoyunun konu hakkında bilgilendirilmesine ayrı bir önem verildiği görülüyor. Bu nedensiz değil. Zira SSK hastanelerinin devri konusunda hükümetin en büyük avantajı işçilerin büyük çoğunluğunun konu hakkındaki gerçeklerden habersiz olmaları ve hükümetin asıl niyetini bilmemeleri. Bu durum hükümete SSK hastanelerinde yaşanan sorunları istediği gibi istismar etme imkanı veriyor. O da bu imkanı büyük bir ustalıkla kullanıyor.
Fakat bu yeni ortaya çıkan bir durum değil. Daha en başından beri, bu konuda işçilerin ve kamuoyunun aydınlatılması, hükümetin yalanlarının teşhir edilmesi ihtiyacı vardı. Fakat Emek Platformu ve bağlı konfederasyonlar bu konudaki sorumluluklarını görmezden geldiler. Ankara'da bir miting yapmakla, belirsiz tarihler için direniş ve iş bırakma kararları almakla yetindiler. Şimdi ise yasa meclisten geçtikten sonra kamuoyunu bilgilendirmekten, bu işi tamamladıktan sonra ise ‘Genel Uyarı Eylemi' yapmaktan sözediyorlar. Peki yaşanan bunca şeyden sonra ne kadar inandırıcı olabiliyorlar' Benzer bir soruyu, 8 Ocak'ta Evrensel gazetesi'nde yayınlanan yazısında Yüksel Akkaya da soruyor;
‘Çelebi, Emek Platformu bileşenleri olarak eylemlerini sürdüreceklerini; yasa tasarısının yasalaşması durumunda da şubat ayı içerisinde üretimden gelen güçlerini sonuna kadar kullanacaklarını söyledi. Biz de şöyle diyelim, yasa çıkarken bunu geri çektirmek için gücünü ortaya koymayan/koyamayan bir yapı, politika, felsefe Şubat ayında grev sözünü bile etmekten çekinerek, üretimden gelen gücünü ortaya koyacağını söylese ne olur, söylemese ne olur' Yine çıkmayan candan umut kesilmez. Zaten Şubat'a da şunun şurasında ne kaldı'
‘Kehanette bulunmadan, mücadele azmini kırmak gibi bir niyet taşımadan, sadece dün olanlardan ders çıkararak, akademik bir değerlendirmede bulunalım: Şubat'ta da bir şey olmayacak. Olacak olan, ‘adım Hıdır, elimden gelen budur' türünden, pasif, etkisiz, göstermelik bir iki eylem olacaktır, ama sonucu değiştirecek hiçbir etkiye sahip olmayacaktır. Zira, 1980 yılından bu yana bu tür açıklamalar hep ‘yalancı çoban' hikâyesinin ilk sahneleri olarak hayata geçmiştir. Umarım, bu hikâyenin, yalancı çobana inanmayanların iradelerini ortaya koyduğu son bölüm de bir gün sahneye konur.
‘İşçiler SSK devredilirse üretimi durduracak'mış deniyor! İnanalım mı''
Emek Platformu, kurulduğu günden bu yana, yapısal özellikleri nedeniyle sermayeye karşı mücadelesinde işçi sınıfı ve emekçi hareketine hiç değilse sendikal planda önderlik etme kapasitesine sahip değildi. Emek Programı olarak ortaya konulan ve bir dönem göklere çıkartılan belgenin kendisi bile bu konuda fikir yürütmek için fazlasıyla yeterli bir kanıttı. Fakat buna rağmen ona güvenenlerin, umut bağlayanların sayısı da az değildi. Şimdi bu büyük umudun parça parça dağıldığına, Emek Platformu'nun kendisine duyulan güveni hızla yitirdiğine tanık oluyoruz. Aslında ömrünü dolduran, işçi ve emekçilerin umut ve güvenleriyle sorumsuzca oynayan geleneksel sendikacılık anlayışıdır. ‘Yalancı çoban'a inanmayanların iradelerinin ortaya çıkması ise devrimci temellerde yeni bir sınıf hareketi için mücadele verenlerin ortaya koyacağı çabaya bağlıdır.

---------------------------------------------------------------------------

Yol-İş: "Amaç özelleştirme"

Türkiye Yol-İş Sendikası Genel Başkanı Fikret Barın, 7 Ocak günü İzmir'de düzenlenen Başkanlar Kurulu toplantısında, SSK hastanelerinin sigortalılara sağlık hizmeti vermesi yönünden sorunları olduğunu öne sürerek, bir açılımın şart olduğunu söyledi. Hükümetin, bunu, SSK hastanelerini Sağlık Bakanlığı'na devretmekle sağlamaya çalıştığını belirten Barın, şöyle konuştu: ‘‘Şimdi sağlık kuruluşları bir çatı altında toplanacak. Ancak SSK dökülüyor, Sağlık Bakanlığı 50 sefer dökülüyor. İki dökülen kurumu biraraya getirecekler. Ondan sonra ‘biz iyi hizmet vereceğiz' diyorlar. Bu mümkün müdür''
Sağlık kuruluşlarının tek çatı altında toplanmasının, her iki kurumda da yaşanan eksikliklerin giderilmesiyle istenilen sonucu verebileceğini ifade eden Barın, ‘Ancak hükümetin asıl hedefi, sağlık hizmetini özelleştirmektir' dedi.

Ankara Tabip Odası: "70 milyon sağlıkta müşteri olacak"

Ankara Tabip Odası, bir basın toplantısı düzenleyerek, SSK'nın devrine karşı olduğunu açıkladı. ATO Genel Merkezi'nde 7 Ocak günü gerçekleştirilen basın toplantısında, sağlık hizmetlerinin yerel yönetimlere devredilmesinin asla kabul edilemeyeceği vurgulandı.
Basın toplantısında konuşan ATO Yönetim Kurulu üyeleri, hükümetin attığı son adımın Türkiye'nin sağlık hizmetlerinde yeni sorunlara yolaçacağının altını çizdiler. Türkiye'de devlet bütçesinden sağlığa ayrılan payın çok az olduğunu, sorunların da asıl olarak buradan kaynaklandığını belirten konuşmacılar, hükümetin icraatlarının takipçisi olacaklarını, ilaç firmalarının, özel hastanelerin ve sigorta şirketlerinin kazancına yönelik yapılan düzenlemelerin peşini bırakmayacaklarını kaydettiler.
Sağlığın bir insan hakkı olduğunu, sağlıkta piyasa şartı olamayacağını ifade eden Yönetim Kurulu üyeleri, SSK hastanelerinin devrinin mevcut sistemi dahi aratacağını savundular.
Yönetim Kurulu üyeleri, SSK'nın devrinin sağlıkta tahribata yol açarak, 70 milyon insanın müşteri olarak görüleceği uyarısında bulundular.

----------------------------------------------------------------

SSK'nın devri yasasına karşı eylem ve tepkiler...

SSK yasasının mecliste görüşüleceği haberi üzerine Emek Platformu yönetimi soluğu mecliste aldı. Hükümeti yangından mal kaçırmakla, işi oldu bittiye getirmekle suçlayan başkanlar, ‘yapacağız, edeceğiz' sözleriyle biten konuşmaların ardından genel kurul salonuna girerek görüşmeleri izlemeye başladılar. Bu arada EP Başkanlar Kurulu'nun aldığı kararlar gereği bir gün sonra değişik illerde yapılacak ‘kurumu koruma ve kollama' eylemleri için de hazırlıklar başladı.

Ankara:
6 Ocak günü başta Ankara olmak üzere değişik illerde eylemler gerçekleştirildi. Emek Platformu'nun çağrısıyla Ankaralı işçi ve emekçiler öğlen saatlerinde Kızılay'daki SSK Genel Müdürlüğü önünde toplandılar. Yaklaşık 300 kişilik kitlenin ‘Söz bitti sıra grevde!', ‘Şalter inecek bu iş bitecek!' gibi sloganlar attığı eylemde EP bileşenlerinin genel başkanları birer konuşma yaptılar. Burada konuşan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı ‘Emek Platformu bileşenleri, gerek her konfederasyon, meslek odaları, sendikalar, işçi emekli dernekleri ayrı ayrı, gerekse Emek Platformu olarak hep birlikte bunlar defalarca kamuoyu önünde dile getirildi. Yetmedi. Burada Sıhhiye Meydanı'nda 20 Kasım'da onbinlerce Emek Platformu bileşenlerinin üyeleri topluca alanda dile getirdik. Bizi anladılar sandık. Tasarı düne kadar genel kurula indirilmedi. Oysa anlamamışlar. Bir ‘oldu bitti' yapmak istiyorlarmış' dedi. Mehmet Soğancı, ‘Aslında hepimiz biliyoruz. Bugünkü tasarı Cumhurbaşkanlığı makamınca veto edilir. Anayasaya aykırılıkları vardır, Anayasa Mahkemesi'nden geri döner. Ama biz bu yanlışlıkları hep birlikte şimdi yeniden ortaya koymak durumundayız' diyerek, EP olarak şu süreçte asıl kime umut bağladıklarını da veciz biçimde ortaya koymuş oldu.
TTB İkinci Başkanı Metin Bakkalcı ise ‘Yarından itibaren bütün Türkiye'yi dolaşıp hükümeti teşhir edeceğiz' diye konuştu. Bakkalcı, EP olarak bu işi neden şimdiye kadar yapmadıkları sorusunu ise açıkta bıraktı. KESK Genel Başkanı Sami Evren de konuşmasında, yasanın Cumhurbaşkanı'ndan ya da Anayasa Mahkemesi'nden döneceğini iddia etti. Süleyman Çelebi bu yasaların İMF istedi diye çıkartıldığını söyledi.

İstanbul:
İstanbul'da 6 Ocak günü SSK hastanelerinin devrine karşı iki ayrı eylem yapıldı. Birinci eylem Unkapanı'ndaki SSK Müdürlüğü önündeydi. Burada toplanan ve önemli bir bölümü EP bileşeni kurumların yöneticilerinden oluşan 150-200 kişilik grup ‘SSK halkındır satılamaz!' ve ‘AKP sağlığa zararlıdır!' gibi sloganlar attılar. Eylemde ‘Karayolları İşçileri' imzasıyla ve ‘SSK işçi sınıfının onurudur. Onun devri gerçekleşirse, en büyük suçlusu sendika merkezleridir. Tarih onları işçi sınıfının sosyal güvenlik ve emeklilik hakkı mücadelesinin ihanetçisi olarak ilan edecektir' yazan bir pankart açıldığı görüldü.
İstanbul Okmeydanı Hastanesi'nde yapılan eyleme ağırlıklı olarak sağlık çalışanları katıldı. Burada konuşan SES Şişli Şube Başkanı Rabia Tuncer SSK yasasına karşı mücadele edeceklerini vurguladı. Rabia Tuncer ayrıca bir süre önce Okmeydanı SSK'da çalışan bir hemşirenin saldırıya uğramasına da değindi ve gerekli tedbirler alınsaydı, taleplerimize kulak verilseydi bu tür olaylar olmayabilirdi diye konuştu. Konuşan bir işyeri temsilcisi ise sağlık sisteminin paralı hale getirilmesinin önündeki en büyük engelin SSK olduğunu, bu nedenle ortadan kaldırılmak istendiğini belirtti. Eyleme birçok hastanın da katılarak destek verdiği izlendi.
Bu arada SES Aksaray Şubesi'nde örgütlü sağlık çalışanlarının Eyüp SSK Hastanesi'nde iş bırakma eylemi yaptıkları, Samatya'daki Eğitim Hastanesi'nde de bir basın açıklaması gerçekleştirildiği bildirildi. SES Anadolu Şubesi tarafından da Göztepe Eğitim Hastanesi'nde bir eylem gerçekleştirildi.

İzmir:
İzmir'deki eylemin adresi SSK İl Müdürlüğü'ydü. Eyleme yaklaşık 150 kişi katıldı. DİSK, Türk-İş ve İzmir Tabip Odası temsilcilerinin konuşmalarının ardından İl Müdürlüğü binası içinde oturma eylemi yapıldı.

Adana:
Adana'da SSK İl Müdürlüğü önünde gerçekleştirilen eyleme belediye ve TEKEL işçileri de katıldılar. Eylem sırasında sürekli olarak genel grevle ilgili farklı sloganlar atıldı. Burada bir konuşma yapan TMMOB temsilcisi; EP olarak yeni eylemlere hazırlandıklarını, yasanın Anayasa'ya aykırı olduğunu, kendilerinin de bu yanlışları ortaya koymak durumunda olduklarını söyledi, herkesi SSK'yı koruma mücadelesine destek vermeye çağırdı.

Kocaeli:
Kocaeli Emek Platformu, 8 Ocak günü Kocaeli SSK İl Müdürlüğü önünde yaklaşık 80 kişiyle bir basın açıklaması düzenledi. Açıklamada, ‘Yasayı geçirdiler ama biz mücadelemize devam edeceğiz, yarınki SEKA'nın kapatılmasına karşı yapacağımız mitingte de ne SSK'nın satılmasına ne de SEKA'nın kapatılmasına izin vermeyeceğimizi bir kez daha göstereceğiz' denildi. Eyleme bir grup SEKA işçisi de katıldı.

Emek Platformu'nun çağrısı üzerine Antep ve Antakya'da da eylemler düzenlendi. Antakya'daki eylemde ‘Sağlığımıza, onurumuza, geleceğimize sahip çıkmak için, hastane kuyruklarında işkence çekmemek için, nitelikli, ücretsiz sağlık hizmeti için, hekimiyle, hastasıyla, sağlık çalışanıyla SSK hastanelerimize sahip çıkalım' denildi.