15 Ocak 2005
Sayı: 2005/03(03)


  Kızıl Bayrak'tan
  CHP operasyonu ve yansımaları
  Sağlıkta özelleştirmenin ilk adımı atıldı
  İlaç üretiminde "veri imtiyazı" geliyor
  Afet bölgesine yardım sahtekarlığı
  Düzenin her kurumundan pis kokular yükseliyor
  İÜ'de iki kutup, iki farklı seçim
  Beytepe'de faşizme geçit yok!
  Sermayenin yeniden yapılanması ve "emeğin Avrupası"
  Fethullah Hoca'ya kulak verin!
  "İnsanlık için Küresel Kadın Şartı..."
  Sağlıkta tasarruf ölüm demektir
  Güvencesiz Çalışmaya Geleceksiz Yaşamaya Hayır Kampanyası
  Bilinç katliamının derinleştirilmesi
  Filistin; bölge barışı ve Mahmut Abbas
  Kirli savaş taktikleri işgalcileri kurtaramaz
  Kanlı pastadan beslenen leş kargaları
  Felaketin sorumluları bölgeye askeri yığınak yapıyor
  Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht anıldı
  I. Ekim Gençliği kampı
  İLGP kampanyası
  Bültenlerden
  Düzenin yoz kültürü ve "Kurtlar Vadisi"
  Bir damlacık hayatlar...
  2005'te imparatorluk .
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın



 

‘Güvencesiz çalışmaya, geleceksiz yaşamaya hayır!' kampanyası...

Sosyal yıkım saldırılarına karşı mücadeleyi yükseltiyoruz!

Yeni İş Yasası'nın mecliste onaylanmasıyla birlikte sermayenin sosyal yıkım saldırıları her geçen gün ağırlaşarak devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devrini öngören yasanın meclisten geçmesinin ardından emeklilik yaşının yükseltilmesi, Personel Rejimi Yasası ve kıdem tazminatının kaldırılmasına ilişkin saldırılar önümüzdeki günlerde gündeme gelecek.
İşçi sınıfının 150 yılı aşkın zorlu mücadeleleriyle elde edilmiş tarihsel kazanımları bir bir gaspedilirken, sınıf ve kitle hareketindeki durgunluk ve sessizlik sürüyor. Sendikaların tepesine oturmuş hain bürokrat takımının çabalarıyla bu saldırılar kolayca gerçekleştiriliyor.
Tüm bunlar, sınıf ve kitle hareketindeki tıkanıklığı aşma, devrimci bir sınıf hareketi geliştirme görevini her zamankinden daha yakıcı bir ihtiyaç olarak önümüze koyuyor.
İş güvencesinden yoksun, köleleştirilen ve geleceği karartılan milyonlarca işçi ve emekçiye karşı sorumluluklarımız çerçevesinde Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu olarak ‘Güvencesiz çalışmaya, geleceksiz yaşamaya hayır!' başlığı altında bir kampanya başlatmış bulunuyoruz. Bu denli kapsamlı saldırıları ancak siyasallaşmış bir sınıf hareketinin çözebileceği bilinciyle davranıyor ve tüm çabamızı böyle bir hareketi geliştirme doğrultusunda kullanıyoruz.

Sınıf içinde güçlenmek için adımlarımızı hızlandırıyoruz!

Yeni bir kampanyanın ilk günlerindeyiz. Bir yılı aşkın bir süredir işçi sınıf ile bağlarımızı daha da güçlendirdiğimizi, sınıfa yönelik siyasal çalışmamızda anlamlı bir mesafe katettiğimizi rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Yürüteceğimiz her kampanya, atacağımız her adım kurduğumuz bu ilişkileri daha da geliştiren, ayağımızı sınıf zeminine daha güçlü bir biçimde basmamızı sağlayan bir sonuç yaratabilmek durumundadır. Geçtiğimiz dönemlerde yürüttüğümüz kampanyalarda yer yer farklı emekçi kesimlere yönelen eğilimler yaşansa bile, asıl yönümüz sınıf kitleleri oldu. Yürüteceğimiz kampanyada bunu önemle gözetmek, bu konuda bilinçli bir tutum içinde olmak durumundayız.
Kampanyanın ana başlığının sosyal yıkım saldırılarına yönelik mücadele olduğunu söylemiştik. Bu temelde aydınlatma/bilinçlendirme çalışmalarının öncelikli olduğunu vurgulamalıyız.
Genelde işçilerin yaşanan saldırılar karşısında çarpık bir bilince sahip olduklarını söyleyebiliriz. SSK'ların devredilmesi saldırısında bu özellikle belirgin. Sermayenin çok uzun süredir yürüttüğü propaganda ve SSK hastanelerinin düşürüldüğü durum nedeniyle ‘çekilmez' uygulamaları, geniş işçi kesimlerini SSK'ların özelleştirilmesini savunur bir pozisyona itmiş bulunuyor.
Çalışmamız öncelikli olarak farklı araç ve yöntemlerle işçi ve emekçileri bilgilendirmeyi ve aydınlatmayı amaçlıyor. Konu ile ilgili afişler yaygınca yapılırken, sosyal yıkım saldırılarına karşı hazırlanan bildiriler fabrikalarda, sanayi havzalarında ve emekçi semtlerinde yaygın bir şekilde dağıtılıyor.
Kampanyamızın en önemli ayağını ise, yazımıza da konu olan aynı şiarla ‘İşçiler ve emekçiler sosyal yıkım saldırılarına karşı örgütlenme ve mücadele sorunlarını tartışıyor' başlığı altında 13 Şubat tarihinde gerçekleştirmeyi hedeflediğimiz sempozyum oluşturuyor.

"Güvencesiz çalışmayacağız, geleceksiz yaşamayacağız!"

Öncelikle şunu belirtelim ki, sempozyum sosyal yıkım saldırılarına karşı yürüttüğümüz çalışmada kendi içinde amaç değil, çalışmanın temel ve önemli bir ayağını oluşturuyor. Daha önce kamuoyuna sempozyumun gerekçelendirmesi için yaptığımız açıklamalarda olduğu gibi, sosyal yıkım saldırılarının arttığı bir dönemde, sınıf hareketinin başta örgütlenme ve mücadele sorunlarının tartışılması hedefleniyor.
Sempozyumun hazırlanması doğrultusunda yapılan çalışmaların belli bir kısmı geride kalmış bulunuyor. Sempozyuma bir ay gibi bir süre kaldığını düşündüğümüzde, önümüzdeki zaman diliminin en etkin ve işlevsel şekilde kullanılması sempozyumun başarısını da belirleyecektir. Bundan sonraki sürece bu bakış, disiplin ve ciddiyetle yaklaşmalıyız.
Sempozyum günü yapılacak tartışmalar, sunumlar sınıf hareketi açısından kuşkusuz anlamlı olacaktır. Ancak biz çalışmamızı bir günle sınırlı tutmuyor, sempozyumu bir süreç olarak ele alıyoruz. Sempozyumu asıl başarılı kılacak olan, bu süreç zarfında özellikle kitle ayağını güçlendiren çalışmalar olacaktır.
Dışa dönük çalışmamızın bir yönünü akademisyen, sendikacı ve ileri-devrimci güçleri bu tartışma platformunun bir parçası haline getirebilmek oluşturuyor. Sempozyumun gerekçelendirmesinde de belirttiğimiz gibi, ‘... işçi s'n'f'n'n tarihsel misyonuna inanan emekten yana güçler ile sald'r'lar'n bire bir muhatab' olan s'n'f'n ileri-öncü kesimlerinin bu temel sorun vesilesiyle biraraya gelip tart'şmalar'n'n, deneyim ve birikimlerini paylaşmalar'n'n ve bunu s'n'f'n daha geniş kesimlerine ulaşt'rmalar'n'n' yakıcı bir ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Bu kesimlerin sempozyumu desteklemeleri, katılmaları ve tebliğ sunmaları doğrultusundaki çalışmalarımız halen devam ediyor.
İkincisi ve bizim için öncelikli olanı ise, kitle çalışması ayağıdır. Ve yine sempozyumun gerekçelendirmesinde de belirttiğimiz gibi ‘... bu tür tartışma platformları kuşkusuz ilk defa oluşturulmuyor. Gerçekleşen benzeri toplantıların hepsi de tabanı harekete geçirmek gerekliliğine vurgu yapıyor. Temel eksikliğin tabanda hareketliliği sağlamak olarak görüldüğü yerde, sempozyumun bir diğer amacı da ön hazırlık sürecini tabana doğru yaymak, işçi ve emekçilerle sempozyumu birlikte örgütlemek, tabanın irade ve inisiyatifini sempozyuma taşımaktır. Öyleyse sempozyum sermayenin saldırılarını ve sınıf hareketinin sorunlarını tartışma platformu olacağı gibi, taban hareketini açığa çıkarma çabası olduğunu söylemek yerinde olacaktır.'
Yukarıdaki da belirtildiği gibi, sempozyumun ve bir bütün olarak kampanyamızın başarılı geçmesinin en temel şartlarından biri, yerelliklerde yürütülecek çalışmanın güçlü kılınabilmesidir. Sosyal yıkım saldırılarına karşı sempozyumun ön süreci için öngördüğümüz bilinçlendirme çalışmaları sempozyum çalışması ile içiçe geçen bir süreç olarak işleyecektir.
Bu doğrultuda yapılması gerekenleri özetlersek;
* Tüm kampanya süreçlerinde olduğu gibi bu süreçte de çalışmamızı öncelikli olarak kendi güçlerimizle tartışmamız gerekiyor. Çalışma alanlarımızda 13 Şubat'a kadar kampanyamızın her aşaması önden planlanmalıdır. Bu planlamaların tüm çalışma alanları ile eşgüdümlü bir tarzda örgütlenmesi sağlanmalıdır.
* Kitlelere yönelik seslenmede bildiri, afiş, bülten vb. araçlar en yaygın ve en etkin tarzda kullanılmalıdır. Beraberinde her yerelde ihtiyaç dahilinde özgün propaganda materyalleri de kullanabilmelidir.
* İşçi ve emekçilerle bire bir ilişki kurmanın araçlarından biri olan imza metni en etkin tarzda kullanılmalı, sempozyumu önceleyen günlerde eylemli bir tarzda sonlandırılmalıdır.
* Yukarıda da belirttiğimiz gibi sempozyuma hazırlık çalışmaları aynı zamada bir aydınlatma sürecidir. Bu doğrultuda yerel işçi toplantılarının örgütlenmesi ayrı bir önem taşıyor. Bu toplantıları işçileri mücadeleye çekmenin bir aracı olarak kullanılmalıdır.
Yanısıra kamuoyuna seslenen, mümkün olduğunca eşzamanlı gerçekleştirilen basın açıklamaları çalışmayı daha etkili kılacaktır.
* Çalışmamız genelde sınıf kitlelerine yönelik olmakla birlikte, kendi içinde daha hedefli ve derinleşen bir tarzda yürümek zorundadır. Bunun için olanaklı olan yerlerde fabrika toplantılarının örgütlenmesi, fabrikalarda propaganda araçlarının (bülten, imza metni vb.) etkin bir biçimde kullanılması, sempozyuma sunumların ortak bir tarzda hazırlanması vb. bulunduğumuz alandaki ve fabrikadaki çalışmamızı güçlendirip kökleştirecektir.
* İşçi bölgelerinden, sektörlerden ve fabrikalardan yükselen bir çalışmaya dayalı tebliğ sunumlarının hazırlığı büyük bir önem taşımaktadır.
* Ve elbette çalışmamızı sempozyuma kitlesel bir katılımı sağlama hedefiyle yürütmeliyiz.
Burada yapılması gerekenlere genel çizgileri ile değinmiş olduk. Etkin, yaratıcı ve zenginleştirilmiş bir çalışma, kampanyayı en geniş işçi, emekçi ve ilerici-devrimci güçlere taşıma doğrultusunda ortaya konulacak enerji, güçlerimizi geliştirecek ve ileri bir inisiyatif kazandıracaktır.
Gözden kaçırılmaması gereken temel noktalardan biri de 13 Şubat'ın hemen ardından bahar kampanyamızın başlayacak olmasıdır. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nün ardından Newroz ve 1 Mayıs'ı takip eden süreç bir başka yoğunluk dönemi olacaktır. İşçi ve emekçileri yakından ilgilendiren bu tarihsel günlerin öngününde gerçekleştireceğimiz kampanya 2005 baharını kazanmamızın da önünü açacaktır.
Bu bilinç, kararlılık ve ciddiyetle sürece yüklendiğimizde siyasal sınıf çalışmamızda yeni bir düzeyi yakalamamız kaçınılmaz olacaktır.

-----------------------------------------------------------------

Esenyurt BDSP kampanya çalışmalarından...

Çalışmamızda örgütlenme sorununu
önplana çıkarıyoruz

Sermaye tüm ülkelerde işçi ve emekçilerin kazanılmış sosyal haklarına karşı sistemli bir saldırı yürütmektedir. Türkiye'de de yıllar önce başlatılan ve temposunu giderek artıran bu saldırılarla, işçi ve emekçilerin yararlandığı tüm sosyal hakların tasfiyesi amaçlanmaktadır. Türkiye'de sosyal hakların gaspına yönelik hazırlanan yasa tasarılarının işçi ve emekçilere ‘reform' olarak sunulması saldırının mahiyeti hakkında yanıltıcı ve aldatıcı düşünceler yaymaktadır.
BDSP olarak sermayenin son dönemde hızlandırdığı sosyal hakların gaspına yönelik saldırılar hakkında işçi ve emekçileri aydınlatmak, mücadelenin yol ve yöntemlerini göstermek ve saldırıyı püskürtme direnci yaratılmasına ön ayak olmak için Aralık ayı ortasında ‘Güvencesiz çalışmaya, geleceksiz yaşamaya hayır!' adı altında bir kampanya başlattık. Bu çerçevede bölgemizdeki çalışmayı farklı araç ve yöntemlerle sürdürüyoruz.
Kampanyanın ön hazırlık döneminde işletmelerde çalışmayı yürütecek arkadaşlarla bir toplantı yaptık. Toplantıda sermayenin uluslararası neo-liberal saldırıları ve işçi ve emekçilerin bu saldırılar karşısında alması gereken tutum üzerine bir tartışma yapıldı. Kampanyamızın amaçları ve hedefleri hakkında bir çerçeve çizildi. Bölgemizde örgütsüz işçilerin yoğun olduğu, bu nedenle saldırılar hakkında bilgilendirme çalışmasının daha özel bir önem taşıdığı vurgulandı ve örgütlenme fikrini öne çıkartacak bir çalışma tarzının yürütülmesi gerektiğine karar verildi. Bunun için çalışma yürüttüğümüz fabrikalar dışında yeni fabrikalara ulaşıp fabrika temelinde kampanyamız çerçevesinde toplantılar yapılması planlandı.
Bu arada kampanya için hazırlanmış araçlar yaygın bir şekilde kullanıma sokuldu. Yaklaşık 15 bin bildiri işletmelere, servis güzergahlarına, işçi-emekçi semtlerine dağıtıldı. Yanısıra hazırlanmış olan iki çeşit afiş de devreye sokulmuş oldu. Yürütülen bu genel faaliyet sonrasında çalışmalarımızı fabrika toplantıları, semt toplantıları ve imza kampanyamızla daha dolaysız bir tarzda yürüteceğiz.

***
Bu arada Esenyurt BDSP olarak sürdürdüğümüz ‘Güvencesiz çalışmaya, geleceksiz yaşamaya hayır!' kampanyası kapsamında 9 Ocak günü bir basın açıklaması gerçekleştirdik. Esenyurt Köyiçi'nde biraraya gelerek pankart ve dövizlerimizi açtık. Sloganlarla başlattığımız basın açıklamasına önden önlem alan jandarma müdahale etti. Jandarma komutanı, açıklamamızı slogan atmadan yapmamızı, aksi takdirde herkesi gözaltına alacağı tehdidini savurdu. Bu saldırgan tutum karşısında aldığımız net tutum nedeniyle bir arkadaşımızı gözaltına almak istediler. Sahip çıkmamıza ve bu arada bir arbede yaşanmasına rağmen arkadaşımızı kısa süreliğine gözaltına aldılar. Sahiplenme konusundaki ısrarımız sonucunda arkadaşımızı kimlik fotokopisini alarak serbest bıraktılar. Jandarmanın ortamı terörize etmesi ilginin yoğunlaşmasına, bazı devrimci dostlarımızın da desteğe gelmesine neden oldu. Açıklamamızı okuduktan sonra eylemimizi ‘Baskılar bizi yıldıramaz!' sloganlarıyla bitirdik.

Esenyurt BDSP

--------------------------------------------------------------------------

GOP BDSP kampanya çalışmalarından...

Faaliyetimizi adım adım
örmeye başladık

Gaziosmanpaşa BDSP olarak sosyal yıkım saldırılarına karşı ‘Güvencesiz çalışmaya geleceksiz yaşamaya hayır!' şiarı ile başlatmış olduğumuz kampanya çalışmalarımızı sürdürüyoruz. SSK hastenelerinin ve sosyal güvenlik kurumunun özelleştirilmesine ön ayak olan yasaların birer birer çıkarıldığı, işçi sınıfının yaşama ve çalışma koşullarının daha da kötüleşmeye başladığı bir dönemde başlattığımız kampanyamızın önemi yeterince açık.
Kampanyanın yerel ayaklarının güçlü tutulması için bizler de bölgemize dönük belli planlamalar yaptık. Kampanya ile birlikte içe ve dışa dönük hedefler belirledik.
İçe dönük olarak, kampanya ile çevre ve çeper ilişkilerimizi güçlendirmek, çalışmaya katılan genç ve deneyimsiz unsurları bu vesile ile kitle çalışmasına yönlendirmek, çevre fabrikalarda çalışma vesilesiyle ilk elden öncü güçlere ulaşmak, birçok fabrikadaki yüzeysel ilişkilerimizi belli bir program dahilinde derinleştirmek ve yeni güçlere ulaşmak temel hedeflerimiz arasında. Daha da önemli olanı dışa dönük olarak belirlediğimiz hedefler. Sosyal yıkım saldırılarından haberdar olmayan geniş işçi kesimleri bilgilendirmek ve bilinçlendirmek, sınıfı harekete geçirmek yönünde atacağımız adımlar bu çerçevede öncelikli hedeflerimiz arasında.
Çalışmamız daha ilk adımında olumlu bir dizi gelişmeyi açığa çıkardı. Uzunca bir zamandır dışarıdan dövdüğümüz büyük bir tekstil fabrikasıyla bir futbol maçı organize ederek ilşkilerimizi güçlendirmeye çalıştık. Ayrıca düzenli toplantılar yaparak komisyonlar oluşurduk. Kampanyamızın son ayağı olan 13 Şubat'taki sempozyuma dönük işyeri ve bölge sorunlarına dayanan tebliğlerin hazırlıklarına başladık. Her fabrikadan yoldaşımız ve çevre ilişkilerimiz ile oraların temel sorunlarını tespit eden metinler kaleme aldık.
Tekstil işçileriyle yaptığımız toplantıda en çok şikayet edilen konu, zorunlu mesailer ve mesai ücretlerini alamamaktı. İkinci temel sorun, sigortasız çalıştırma ve üçüncü sorun ise, ağır çalışma koşullarıydı. Birçok tekstil atölyesinde neredeyse 12 saati bulan çalışma süreleri, sektörün bir diğer temel sorunu olarak ortaya kondu. Ayrıca çoğu fabrikada kurulu olan kamera sistemi ile işçilerin gözetlenmesi kölelik uygulamalarından yalnızca biri. Çalışma süresince tuvalet hakkı bile sınırlandırılmış durumda. Günde iki tuvalet, bir çay molası hakkı bulunan işçiler bu kuralı ihlal ettiklerinde -örneğin günde üç kere tuvalete gittiklerinde- kapının önüne hem de tazminatsız konulabiliyorlar. Bunun dışında sağlıksız yemekler, çalışırken koruyucu sağlık önlemlerinin alınmaması da işçilerin en önemli problemleri arasında. Kampanyamızın sınanma alanlarını oluşturacak bu sorunlar işçilerin tepkisini örgütlemek yönünde önemli avantajlar sunuyor.
Güncel siyasal sorunları işçilerin yaşadığı günlük sorunlarla birleştirmeyi başarmamız gerekiyor. Bu çerçevede etkili bir politik faaliyet ile işçi sınıfına seslenmeyi hedefliyoruz. Kampanyamızın gerçek sınanma alanını burası oluşturacak. Bu da önümüzü açacak adımların temellerinin atılıp atılmadığı ile belirlenecek.
Oluşturduğumuz komisyonlarla bugüne kadar varolan ilişkilerimizi de derleyip toparladık. Komisyonların önüne belli bir takım hedefler koyduk. Tekstil işçilerinin en önemli sorunlarını tespit edebilmek için dokuz sorudan oluşan bir anket hazırladık. Bu anketleri kullanmaya başladık. Kampanya çalışmamızın en önemli güvencesi olan düzenli toplantılarımızı ise aksatmadan yapıyoruz.
Kampanyamızın merkezi materyallerini de kullanmaya başladık. İlbek, RSA, Gönderi, Semateks, Pancar Motor, Atabey, Sevinç Han, Bıçakçılar, Realkom, Yiğit Giyim ve daha onlarca fabrikaya bildirilerimizi ulaştırdık. Bunun dışında Karadeniz, Karayolları, 50. Yıl mahallelerine dağıtım yaptık.
‘Köle değil işçiyiz! Sigortasız, sendikasız ve iş güvencesiz çalışmayacağız!/BDSP' ve ‘Sağlık, eğitim, sigorta, emeklilik haktır! Gaspedilemez!/BDSP' imzalı afişlerimizden 350 tanesini E-5 üzerinde Halıcıoğlu, Şehitlik, Uzel Metal Fabrikası'nın giriş-çıkışlarına, Demirkapı bölgesine ve Rami'ye yaptık. (Afişlerin önceki afişlerimize nazaran daha küçük kaldığını söylemeden geçmeyelim. Önemli bir kampanyanın ilk görsel adımının daha uygun afişlerle atılmış olması anlamlı olacaktı.)
Kampanyamızın yerel ayağını güçlendirmek ve bölgemizdeki ilerici güçlere, işçi ve emekçilere duyurmak için GOP Meydanı'nda 15 Ocak Cumartesi günü saat 16.00'da bir basın açıklaması yapacağız. Çalışmalarımızı hızlandırarak sürdürüyoruz. Kampanyamızın son ayağı olan 13 Şubat'ta yapılacak sempozyuma iyi bir katılım sağlamayı hedefliyoruz.

Gaziosmanpaşa BDSP