18 Ocak 2008 Sayı: SİKB 2008/03

  Kızıl Bayrak'tan
   Ablukayı parçalamak için direnişi büyütelim!
  İstanbul’dan Eskişehir’e Ankara yürüyüşü...
SSGSS saldırısını püskürtmek ve “Herkese sağlık, güvenli gelecek” için grev!..
Sermayenin sendikalardaki “iyi çocuklar”ı
iş başında!
Sendikal bürokrasiye
büyük öfke!
Sınıf hareketinin gelişimi önündeki engeller ve çıkış noktaları
  Emperyalist/kapitalist ‘medeniyet’ler buluştu...
  Devletin emekçilerle yeni sınavı: Paralı üniversite...
Yüksel Akkaya
  İşçi ve emekçi hareketinden....
  Avrasya iç savaş coğrafyasına dönüşüyor...
Pakistan: Balkanlaşma dalgası yayılıyor
Volkan Yaraşır
  Haydutbaşı’nın uğursuz Ortadoğu gezisi sona erdi…
  Uşağa aşağılayıcı muamele…
  Üniversite–sermaye işbirliğinde
girilecek yeni aşama!
  2007’nin Hrant Dink penceresinden bir dökümüdür…
  Kapitalizmde kadın ve kadın emeği
  Emekçi kadınların sesi 17 Şubat’ta Çiğli’deki kurultayda buluşacak!
  Dağıtım engeli basın özgürlüğünün engellenmesidir...
  Liberal solun Gregor Samsa’sı: Baskın Oran
S. Kızılırmak
 yök Alevilere düşen yol Pir Sultanlar’ın yoludur!
  Alevilik ve cumhuriyet...
M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Liberal solun Gregor Samsa’sı:
Baskın Oran

S. Kızılırmak

Baskın Oran “Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.”

Bu sözlerle başlayan dönüşüm, Kafka’nın yabancılaşmayı ve bireyi irdelediği ünlü eserinde anlatılır. Olayın kahramanı Gregor Samsa nesneleştirici hayatın kabullerinden sıyrılıp kendisine ve çevresine dışarıdan baktığında, kendisini aynı zamanda bir böcek olarak bulur. Toplumsal yabancılaşmayı ele alan eser özünde sürüden ayrılanın trajedisini anlatır.

Bir de bu kitaptaki mekanizmayı tersinden okuyarak, daha doğrusu yazarak, ezber bozduğunu düşünenler var. Gregorlaştıkça zaten bir bağları ve etkileşimleri olmayan dünyayı ezberler ve sıradanlıklar dünyası olarak itham edebileceğini düşünenler… Oysa tek başına Gregorlaşmak, içinde bulunmadığınız dünyayı mahkum etme yetisini size sağlamaz. Maalesef ki buradaki dönüşüm ya da Kafka’nın deyimi ile böcekleşme, tamamen bireysel bir süreci ifade etmektedir...

‘90’larda TÜSİAD adına hazırladığı “demokratikleşme paketi” ile adı öne çıkan Baskın Oran, Kürt sorunundan AB sürecine, demokratikleşmeden milliyetçiliğe kadar kendi içinde tutarlı bir liberal siyasal platformun temsilcisi olagelmiştir. Tabii liberalizmin sol demek olduğunu kendisine kim söylemiştir bilemiyoruz, fakat bu siyasal platformla birlikte kendisi solun “ezber bozan” baskın sesi olma iddiasındadır. Özellikle solun ortak adayı olarak kamuoyunun karşısına çıkarıldığından bu yana... Elbette kendisinin böylesi yanılsamalar dünyasına dalmasında ve gerçek kamuoyuna sol adına kabul edilemez bir imaj yansıtmasına sebep olan solun tablosunu burada ayrıca değerlendirmek gerekecektir. Ama önce şu ezber bozan incilere bir değinmeliyiz.

Bir yerde bir takım ezberler bozuluyorsa öncelikle bu ezberlerin var olması gerekir. Oran’ın yapmak istediği, Gregorlaşarak sola bir imaj giydirme çabası tam da budur. O solun ezberini bozmaktadır çünkü sol ezbercidir. O solun cesaret edemediğini söylemektedir çünkü solun gerçekçi olmaya, eski alışkanlıklarının dışında laf söylemeye cesareti yoktur. Elbette buradaki yaklaşım bizim açımızdan bir niyet sorunu değil. Baskın Oran, tam da olduğu gibi, yani bir liberal gibi, sol kimliği tahammül edilemez, basit, ezberci bir kimlik olarak yargılamaktadır.

Bozulan son ezber: Emekçi çocukları üniversite okumak zorunda değil!

Yeni YÖK başkanı niyetini açıkça ortaya koyan ve hiçbir yanlış anlamaya mahal vermeyen bir açıklama ile çıktı kamuoyunun karşına: “Herkes üniversite okumak zorunda değil. Parasız üniversite eğitimi bizden başka dünyanın neresinde görülmüş. İlla okumak isteyen yetenekli gençler var ise biz onları burslandıralım (borçlandıralım). Çalışmaya başlayınca biz onlardan tahsil ederiz bu meblağı.” Burjuvazinin dolaysız temsilcisi olan Yusuf Ziya Özcan’a söyleyecek hiçbir şeyimiz yok. Neticede dervişin fikri ve zikri birlik arz ediyor.

Fakat hemen bu açıklamanın ardından “ezber bozan” çıkıyor sahneye. Kendi ezbersizliği burjuva liberal siyaset alanından geleni yansıtmaktan ibaret olan ve bu yönü ile gerçekten bilimsel terimi ile ezbersiz ve eşdeyimi ile de hafızasız olan safi ayna, Özcan’ın tezlerini aynısıyla yansıtıyor. Merak eden, 13 Ocak tarihli Radikal İki’nin manşetine bakabilir (Bedava üniversite ezberi).

Ay güneşten gelen ışığı yansıtırken hepimiz, gecemizi aydınlatan o parlaklığı ay ışığı olarak isimlendiririz. Bu geçmiş zamanların alışkanlığıdır, o zamanlar bilimsel gerçekler bilinmiyordu. Fakat bugün burjuva liberal tezleri, ben solcuyum hatta sosyalistim diyen birisi bize yansıtırken, solun ezber bozan tezlerini ürettiğini düşünüyor ve inanmamızı bekliyor. Halbuki bilim ne kadar gelişti!..

Burjuvaziden yansıyan sol eğitim modeli

Baskın Oran’ın üniversiteye dair ilk tezi: “Üniversite paralı olur fakat bir ihtiyacı olup talep eden dört yıl burs alır”. Tabii özellikle belirtelim, fazla değil dört yıl, bitirdin bitirdin bitiremedin… Hemen ardından bunu gerekçelendiren ikinci tez geliyor: “Para üniversitelere tahsis edilir”. Tamamıyle burjuvaziye ait olan bu tezlerin uzun uzun burada aktarmayı gerekli görmediğimiz açıklamaları da aynı sınıfsal-siyasal aidiyeti ifade ediyor (tabi ezber bozan sol adına). Ve elbette en masum gerekçe, üniversiteler kendi finansmanını sağlasın ki, emekçi çocukları asıl o zaman okuma fırsatı bulsun! Peki devletin gereğince desteklediği ve hayli de pahalı olan vakıf üniversitelerinde emekçi çocukları mı okuyor?

Kafka Oran’a yol göstersin!

Madem söze Kafka ile başladık, devam edelim. Baskın Oran neden eğitimin, finansman sorunu olan bir ticari alan olmadığını düşünemiyor. Neden toplumsal üretim sürecine hazırlanan emek gücünün toplumsal değerle finanse edilmesi gerektiğini düşünemiyor? Neden insanların eğitim umutları, ailelerinin verecekleri paralara ya da altına imza atacakları senetlere bağlansın? Neden bir türlü vergilendirilemeyen büyük burjuvaların, rüşvetçi/rantçı bürokratların, korkunç gelir uçurumlarının yarattığı bir toplumda, üniversitelerin nasıl ayakta kalabileceğinin yanıtını eğitim hakkı talep eden gençlerde arıyoruz? Neden burjuvazi tüm topluma şov yaparak milyonlarca doları bir gecede bomba halinde dağlara dökerken, üniversiteler için hiçbir çıkış yolu bulunamıyor? Ve neden Bay K geçebileceği kapının önünde bir ömür beklerken, geçebileceğine inanmadığı için bir kez bile yeltenmiyor. Bize ezberci, hayalperest denebilir. Biz Bay K’ya söyleneni söyleyeceğiz: “Deneseydin geçerdin, kimse sana geçemezsin demedi, önünde hiçbir engel yoktu.”

Konuşana değil konuşturana bak!

Herkes kendi adına konuşur. Bizi bu yazıyı yazmaya iten ise, tam boy bir burjuva liberalinin sol adına konuşması. Yani milyonlarca işçi ve emekçi adına, çalınan artı değer adına... Teferruata inildiğinde, birçok başlık üzerinden yapılacak tartışma toplamında özet olarak buradan yapılmalıdır. Baskın Oran bu düzen adına konuşuyor. Kürt halkının haklı öfke ve özgürlük mücadelesinin nasıl bastırılacağını, Kürt adının parlamentoda bir tabela haline nasıl getirilebileceğini anlatırken, bu düzen adına konuşuyor. Nasıl ki TSK bu düzen adına vuruyorsa, o da bu düzen adına konuşuyor. AB yolunun nasıl açılacağını, bu konuda emekçileri ikna etmek için türlü güzellemeleri, içi boş temennileri bu düzen adına anlatıyor. AB sermayesi ile bütünleşecek burjuvalar adına... Üniversitelerin nasıl ve neden paralılaştırılacağını anlatırken, 27 yılda üniversiteleri kışlaya çeviren, ticarileştiren YÖK adına konuşuyor.

Daha ne diyebiliriz? Kısacası, bu zatı tüm emekçilerin karşısına sol diye, umut diye, alternatif diye çıkarıp konuşturanlar utansın! Tabii liberal tasfiye aşamasına gelmiş geleneksel sol hareket bu eylemi uygulamaya bir başladığında, sık sık kullanma ihtiyacı olacaktır. Bütün bir tarihi bunu gösteriyor, “ezber bozanların” söylediklerine bakarsak yarınları da…

Özetle, emeğin, sınıfın ve dolayısıyla onun kurtuluş mücadelesinin içinde olmayanların, bu yönlü bir bakışı olmayanın sol ile bir ilgisi yoktur. İktisadi ve siyasi anlamda sol içinde olmayan Gregor Samsa’nın böcekleşmesi, sol için bir şey ifade etmez.