18 Nisan 2008 Sayı: SİKB 2008/16

  Kızıl Bayrak'tan
  Birleşik, kitlesel ve devrimci bir
1 Mayıs’a doğru!..
  Onurumuz ve geleceğimiz için
1 Mayıs’ta alanlara!
301. Madde üzerine koparılan fırtına düzen hukukunun faşist özünü gizliyor...
“İstihdam paketi”nin yeni hediyesi:
Sosyalist Kamu Emekçileri’nden ilerici-öncü kamu emekçilerine çağrı:
SSGSS karşıtı eylemler...
  Mevsimlik işçilerin ‘ölüm mevsimi’!..
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  TKİP II. Kongresi kapanış konuşması... / 2
  Hatice Yürekli yoldaşın anısına...
  Büyükçekmece 2. İşçi Kurultayı... .
  1 Mayıs faaliyetlerinden...
  İzmir Liseli Gençlik Platformu kuruldu!
  Gençlik hareketinden…
  Kapitalizm açlığı dayatıyor,
halklar ayaklanıyor!
  Dünyadan…
  Toplum cinnetin eşiğinde!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Büyükçekmece 2. İşçi Kurultayı...

Fabrikalara dayalı coşkulu bir etkinlik!

Bir süredir hazırlıkları sürdürülen 2. Büyükçekmece İşçi Kurultayı 13 Nisan günü çeşitli fabrikalardan işçilerin katılımıyla gerçekleşti.

Kurultay, kapitalist barbarlığa karşı işçi sınıfının devrimci mücadelesinde şehit düşenler anısına yapılan bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Ardından Kurultay Hazırlık Komitesi adına açılış konuşmasına geçildi.

Hedef, bölge işçilerinin birliği!

Konuşmada kısaca kurultayın ön sürecine değinilerek nasıl bir çalışma yürütüldüğü ifade edildi. Kurultayın hangi ihtiyacın ürünü olarak şekillendiği, neden böyle bir kurultayın örgütlenmesine ihtiyaç duyulduğu vurgulandı. Bölgenin durumuna değinilerek bölge işçilerinin yaşadığı sorunlar ana hatlarıyla ortaya konuldu. Bu sorunların üstesinden gelmenin yolunun örgütlenmekten ve mücadele etmekten geçtiği ifade edildi. Kurultayın bu mücadelede bir araç, hedeflenenin ise bölge işçilerinin birliğini sağlamak olduğu, bundan sonraki süreçte de kurultaydan çıkan ortak iradeyle bu mücadelenin devam edeceği vurgulandı. KHK temsilcisi konuşmasını 1 Mayıs’a katılım çağrısıyla sonlandırdı.

Ardından sinevizyon gösterimi yapıldı.

Daha sonra tebliğ sunumlarına geçildi. İlk tebliğde bölgedeki genel durum ele alındı, bölge işçilerinin yaşadığı sorunlar işlendi. Bölgenin yeni sanayileşmesinden dolayı işçileşme süreçlerinin yeni olduğuna dikkat çekildi. İşsizliğin temel bir sorun olduğu vurgulandı. Taşeronlaştırma ve kayıt dışı çalıştırmanın yaygın olduğu, sistemli düşük ücret politikasının uygulandığı, uzun çalışma saatlerinin yanısıra performans dayatması ile sömürünün yoğunlaştırıldığı, sendikal örgütlenmenin son derece zayıf olduğu dile getirildi. Ayrıca SSGSS gibi sınıfa yönelik genel saldırılar ele alındı.

Taban örgütlenmelerinin önemi...

“Örgütlenme sorunu” başlığıyla sunulan ikinci tebliğ, birinci tebliğde ortaya konulanları bütünleyen bir biçimde hazırlanmıştı.

Sendikaların sınıf mücadelesinde işlevsel araçlar olduğu, ancak verili haliyle sendikaların sermayenin denetiminde bulunduğu, sendikalı olmalarına rağmen işçilerin örgütsüz olduğu vurgulandı. Bölgede sendikal örgütlenmenin zayıflığına, sendikaların bölgede örgütlenme çalışmasına yanaşmadığına işaret edildi.

Patronların sınıfın örgütlenmesinin önüne geçmek için hayata geçirdiği saldırılara değinilerek, işçi sınıfının sorunlarının çözümünün tabana dayalı örgütlenmelerden geçtiği dile getirildi. Her fabrikada bu örgütlemelerin yaratılması için fabrika komitelerinin kurulması gerektiği vurgulandı. Ayrıca tek tek fabrikalardaki örgütlenmenin sınırları olduğu ifade edilerek, bölge açısından en belirleyici halkanın, bölgede temel fabrikalara dayanan ve öncü ileri işçilerin birliğini sağlayan bir örgütlenme olduğu dile getirildi. Sermayeye karşı topyekûn bir mücadele hedefiyle hareket edecek bu tür örgütlenmelerin yaratılmasının önemi vurgulandı.

Tebliğlerin sunulmasının ardından Emekçi Kadın Komisyonları adına kürsüden bir konuşma yapıldı. Konuşmada, bölgede kadın işçilerin yaşadığı sorunlara değinilerek ayrımcı uygulamalar teşhir edildi. Kadın ve erkek işçilerin ortak mücadelesinin önemine vurgu yapıldı.

Hak gasplarına karşı mücadeleye!

Ardından kurultay hazırlık çalışmaları kapsamında oluşturulan Tekstil Komitesi’nden bir tekstil işçisi SSGSS saldırısına ilişkin bir konuşma yaptı.

İşçi sınıfının mücadele ve örgütlenmesinin önemine vurgu yapılarak, sermayenin boş durmadığı, her alanda saldırdığı ifade edildi. Birkaç yıl önce sermaye devletinin işçi sınıfına kölelik yasasını dayattığı, işçi sınıfı cephesinden bu saldırıya karşı koyuşun yetersiz kaldığı, kölelik yasasının meclisten geçerek yasalaştığı vurgulandı. Sermayenin şimdi de yeni hak gasplarına giriştiği, sırada sosyal güvenliğin ve kıdem tazminatı hakkının gaspının olduğu, işçi sınıfının buna karşı mücadeleyi yükseltmediği koşullarda bu hakların da gaspedileceği dile getirildi. Saldırı yasasının kapsamı ve ne tür hak gasplarına yol açtığına değinilerek, hak gasplarına karşı mücadele çağrısı yapıldı.

Konuşmanın ardından yarım saatlik bir ara verildi.

Sınıf mücadelesinin coşkusunu salona taşıyan konuşmalar...

İkinci bölüm müzik dinletisiyle başladı. Koma Karker’in seslendirdiği türküler salonda coşkulu bir atmosfer yarattı.

Daha sonra kurultaya katılan konuk temsilciler kürsüye çıkarak düşüncelerini ifade ettiler.

İlk olarak Küçükçekmece İşçi Platformu adına bir konuşma yapıldı. Konuşmada mücadele çağrısı yapılarak bütün işçilerin mücadeleye omuz vermesi gerektiği ifade edildi. 1 Mayıs’ın her alanda güçlü bir şekilde örgütlenmesi gerektiği vurgulandı.

Ardından Güven Elektrik işçileri ve TİB-DER adına birer konuşma yapıldı. Bu konuşmalarla sınıf mücadelesinin coşkusu salona taşındı.

Daha sonrada KHK’nin kurultaya sunduğu karar önerileri divan tarafından kurultaya sunularak serbest kürsüye geçildi.

Serbest kürsüyle bölge fabrikalarının sorunları ve bölge işçilerinin mücadele isteği kürsüye taşındı. Bölgedeki birçok temel fabrikadan işçiler söz alarak kurultayı selamladılar. Fabrikalarında yaşadıkları sorunları dile getirip, mücadeleye ilişkin duygu ve düşüncelerini ifade ettiler. Konuşmalara, metal işçileri daha etkin bir şekilde katıldılar. Serbest kürsü kurultayın en canlı bölümü oldu.

İşçi sınıfının devrimci gücünü açığa çıkarmak!..

Son olarak bir sınıf devrimcisi söz alarak düşüncelerini ifade etti. Konuşmasında, 20 yıldır bu ülkede işçi sınıfının devrimci gücünün açığa çıkarılmaya çalışıldığı, sermayeye karşı ‘sınıfa karşı sınıf’ çizgisi temelinde, çeşitli yol ve yöntemlerle sınıfın devrimci enerjisini açığa çıkarma doğrultusuda etkin bir çaba harcandığı vurgulandı. Büyükçekmece İşçi Kurultayı’nın da bu çabanın bir parçası olduğu dile getirildi. İşçi sınıfının devrimci enerjisi açığa çıkarılamadan bu topraklarda hiçbir şeyin değiştirilemeyeceği vurgulanarak 1 Mayıs’a çağrı yapıldı.

Bu konuşmanın ardından sloganlar eşliğinde kurultay sonlandırıldı.

Coşkulu bir atmosferde geçen kurultayın en önemli başarısı, bölgedeki önemli fabrikalara dayanması oldu. Kurultay çalışmasının yoğunlaştığı alanlardaki fabrikalardan kurultaya belli bir katılımın gerçekleşmiş olması, önümüzdeki süreçte bölgedeki mücadeleyi örgütlemede daha ileri hedeflere yürümek açısından önem taşıyor.

Kurultaya yaklaşık 120 kişi katıldı.


Kurultaydan notlar:

* Etkinlik süresince “İşçi sınıfı savaşacak, sosyalizm kazanacak!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!”, “1 Mayıs’ta Taksim’e, mücadeleye!” sloganları sık sık atıldı.

* Kurultaya Çiğli İşçi Kurultayı Hazırlık Komitesi, BEKO işçileri ve Alınteri gazetesinden gelen mesajlar okundu.

* Esenyurt jandarması kurultayı sabote etmek için provokatif tutumlar sergiledi. Kurultayın başlamasının ardından, aldıkları “mahkeme kararı”yla içerde çekim yapmak istediler. Zorla içeriye girmeye çalışan jandarmaya kararlı bir tutum alınarak geri adım attırıldı.

Kızıl Bayrak / Esenyurt


Büyükçekmece 2. İşçi Kurultayı üzerine...

Çok yönlü bir hazırlık ve fabrikalara dayalı bir katılım!

Büyükçekmece 2. İşçi Kurultayı 13 Nisan günü Esenyurt’ta gerçekleştirildi. Kurultaya çoğunluğunu sınıf devrimcilerinin müdahale çabası içinde oldukları fabrikalardan işçilerin oluşturduğu yaklaşık 120 kişi katıldı. Hazırlık Komitesi tarafından birbiriyle bağlantılı iki tebliğin sunulduğu kurultayda taban örgütleri, 1 Mayıs’a katılım ve SSGSS başta olmak üzere hak gasplarına karşı mücadele konuları öne çıktı.

1. Büyükçekmece İşçi Kurultayı süreci...

Bundan önceki Büyükçekmece 1. İşçi Kurultayı 2005 yılının son günlerinde (25 Aralık) toplanmıştı. 2005 yılı sınıf hareketi açısından ihanet ve yenilgiler yılı olmuştu. Hükümet SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı’na devrini sendikal ihanet çetelerinin eşsiz yardımları sayesinde fazla bir sorun yaşamadan gerçekleştirmeyi başarmıştı. Gene gündeme damgasını vuran SEKA direnişi ihanet çeteleri tarafından bitirilmişti. Ve nihayet Seydişehir Alüminyum özelleştirmesi işçilerin militan direnişine karşın Hak-İş merkez yönetiminin de ihaneti sonucu tamamlanmış, tesisler polis terörü eşliğinde yağmacılara teslim edilmişti.

Genel plandaki bu yenilgi ve geri çekilme yereller açısından da büyük ölçüde geçerliydi. Büyükçekmece bölgesinde önceki bir-iki yıl içinde çeşitli örgütlenme girişimleri ve direnişler yaşanmıştı. 2005 yılı Büyükçekmece açısından da sınıfın suskunluğa gömüldüğü, çoğu başarısız kalan girişimlerin de etkisiyle örgütlenme ve mücadele çabalarına daha mesafeli durduğu bir yıl olmuştu.

Büyükçekmece 1. İşçi Kurultayı işte bu koşullarda sınıf devrimcilerinin öncü müdahaleleri ve özverili çabaları sonucu toplanmıştı. Kurultay sonucunda sınıfa öncü müdahalenin taşıyıcısı olacak bir bölge platformu oluşturulması yoluna gidildi. Dönemin ve çalışma yürütülen bölgenin özellikleriyle de bağlantılı olarak, kurulan platformun en büyük zayıflığı fabrikalarla bağının cılızlığı idi. Sınıf devrimcileri, platformun kuruluşunu takip eden dönemde, tüm olumsuz şartlara rağmen, sınıfla bağlarını güçlendirmeye, fabrikalar temelinde bir çalışmayı örgütlemeye yoğunlaştılar.

Aradan geçen iki yılı aşkın zaman içinde bu konuda son derece anlamlı sayılabilecek adımlar da attılar. Fakat bu anlamlı adımları, kurultay sonrasında kuruluşu ilan edilen Büyükçekmece İşçi Platformu’nu örgütsel anlamda geliştirip güçlendirmeye dönük adımlarla tamamlamak mümkün olmadı. Belli bir süreliğine sınıfa dönük müdahale çabasının taşıyıcı kanallarından biri olarak kullanılan platform zaman içerisinde diğer müdahale araçlarının gölgesinde kaldı ve giderek işlevsizleşti.

Kurultay’da ilan edilen platformun bir takım güçlüklerden ve asıl olarak da kendi gerçek güçlerini bulamamasından dolayı işlevsizleşmesi, böyle bir örgütsel araca olan ihtiyacı ortadan kaldırmıyordu şüphesiz. Bölgedeki Hadımköy, Beylikdüzü ve Kıraç sanayi havzaları ile irili-ufaklı sanayi sitelerine dağılmış binlerce fabrika ve atölyede kölelik koşulları altında çalıştırılan en az 300 bin işçinin hemen tümüyle örgütsüz olduğu düşünüldüğünde, bu tür örgütsel araçlara ekmek kadar, su kadar ihtiyaç olduğu ortadaydı. Sendikaların bilinen nedenlerden dolayı bu bölgede ciddi bir örgütlenme faaliyeti yürütmekten kaçınmaları, sorunu daha da ağırlaştıran bir rol oynamaktaydı.

Sınıf hareketinde son iki yılın gelişmeleri

Bölgedeki 1. İşçi Kurultayı’nın üzerinden iki yıldan fazla bir zaman geçmiş bulunuyor. Genel plandan bakacak olursak, bu süreçte sınıf hareketi adına önemli gelişmeler yaşandı. Sömürü ve yıkım politikaları derinleşti, hak gaspları sıradanlaştı, esnekleştirme uygulamaları yaygınlaştırıldı. Özelleştirmelere tüm hızıyla devam edildi. İşsizlik ve yoksulluk sorunu kronikleşti ve dayanılmaz bir hal aldı. Daha da önemlisi, işçi ve emekçiler sermaye iktidarının bu iki temel sorunu çözmek gibi bir niyetinin olmadığını gördüler. Yakın dönemde gündeme gelen Tuzla ve Davutpaşa’da yaşanan katliamlar ise sermaye düzeninde işçiye verilen değeri en kör olanın dahi göreceği şekilde gözler önüne serdi.

Sağlık ve emeklilik hakları ile kıdem tazminatının gaspı anlamına gelen temel önemdeki saldırı politikaları da gene bu aynı süreçte gündeme geldi. Son aylarda emekçi yığınlarda bu saldırı yasalarının gerçek niteliği konusunda da iyi-kötü bir bilinç açıklığı oluştu, sosyal yıkım üzerinden sermayeye dönük bir işçi ve emekçi tepkisi gelişti. Kısacası, saldırılar karşı cepheden bir tepkiyi de besledi ve sermaye sınıfı ile ona hizmetle yükümlü hükümetin belli oranda teşhir olmasını sağladı. Gene Türk-İş’in başındaki ihanet çetesi de bu dönemde önemli oranda teşhir oldu ve sınıf içerisinde prestij yitirdi. DİSK yönetimi ise tepkileri göğüsleyebilmek için, çoğu zaman göstermelik kalsa da, daha mücadeleci bir söylem tutturmak durumunda kaldı.

Çıkış arayışları, örgütlenme çabaları...

2007 1 Mayıs’ından bu yana sınıf cephesinde gelişen kıpırdanma esas olarak bu tablodan besleniyordu. 1 Mayıs’ta Taksim’in fiilen kazanılması yeni bir sürecin önünü açtı. Hava-İş üyelerinin sermayenin dayatmalarına karşı kararlılıkla direnmeleri ve TİS sürecini bazı kazanımlarla tamamlamaları, sınıf hareketinin artık yeniden soluk alıp vermeye başladığını açık biçimde gösterdi. Hemen ardından gelişen ve 24 bin kişinin katıldığı, uzun zamana yayılmasına rağmen kararlılıkla sürdürülen ve sermayenin geri adım atmasıyla sonuçlanan Telekom grevi, sınıf hareketinde önemli bir moral motivasyona vesile oldu. Tuzla tersanelerinde iş cinayetlerine ve kölelik koşullarına karşı filizlenen mücadele ateşi, TEKEL işçilerinin özelleştirme saldırısına karşı diri bir tutum takınmaları, Novamed’de olduğu gibi bir takım direnişlerin sermayenin ablukasına rağmen kazanımlar elde etmesi bu tabloyu tamamlayan diğer bazı unsurlardı. Nihayet 2007 Aralık ayından bu yana SSGSS saldırısına karşı sınıf ve emekçiler cephesinde tabandan bir mücadele dinamizmi gelişti. İlerici, devrimci güçler ile öncü işçilerin ve emekçilerin eseri olan bu birleşik mücadele iradesi kendini 14 Mart, 1 ve 6 Nisan eylemleriyle ortaya koymuş oldu.

Örgütlenme çabaları ile mücadelenin içiçe geçtiği Tuzla’yı bir kenara koyacak olursak, genel anlamdaki sınıf hareketliliği asıl olarak sınıfın örgütlü kesimi üzerinden gelişti. Fakat bu, örgütsüz sınıf kesimlerinin olan bitene tümüyle duyarsız olduğu anlamına gelmiyor. Büyükçekmece bölgesindeki fabrikalarda da açıkça izlediğimiz gibi, işçiler arasında sömürü ve yıkıma karşı giderek artan bir öfke ve tepkiden söz etmek mümkün. Sınıf hareketinin genel planda yaşadığı hareketlenmenin etkileri, örgütsüz kesimlerdeki bu tepkileri daha da yoğunlaştıran bir işlev görüyor. Mücadele edildiğinde bir şeyler elde edildiğini somut gelişmeler üzerinden gören, izleyen işçiler arasında mücadele eğiliminin giderek geliştiği artık açık bir olgu. Bu eğilimin kendini eylemli şekilde ortaya koyamamasının en temel nedeni ise örgütsüzlük. Doğal olarak da bu durumdaki işçiler mücadele eğilimlerini daha ziyade örgütlenme arayışlarına girerek, bu konuda çaba sarf etmeye yönelerek göstermiş oluyorlar.

Örgütlenme eğilimi ve Büyükçekmece 2. İşçi Kurultayı

İşte Büyükçekmece 2. İşçi Kurultayı, bir öncekinden farklı olarak sınıf hareketinin yeniden kendini bulmaya çalıştığı, mücadele ve örgütlenme eğilimlerinin hissedilir ölçüde arttığı bir dönemde gerçekleştirildi. Aralık 2007’de kurultayı somut bir biçimde gündemlerine alan sınıf devrimcileri, hazırlık sürecini de fabrikalardaki örgütlenme arayışları ile somut bağlar kurma ve bunları doğru bir temelde geliştirme bakışı üzerinden planladılar. Bir kez daha tüm güç ve imkanlarıyla fabrikalara yöneldiler. Bölgede yer alan belli başlı bütün fabrikalara hem sınıfın genel sorunları hem de tek tek işletmelerin özgün sorunları üzerinden çalışma götürüldü. Seçilmiş kimi işletmelere daha özel, daha yoğun bir çabayla yönelim sağlandı. Bu işletmeler hem içerden bir çalışmaya konu edildi, hem de dışardan farklı araçlarla mümkün olduğunca sık bir biçimde seslenildi.

Hem eldeki mevcut ilişki ağına bu bakışla yaklaşılması, hem de yeni bağlar kurma noktasında yaşanan bu yüklenme kısa zamanda belli sonuçlar üretti. Kimi işletmelerdeki örgütlenme ve hak alma mücadelelerinde elle tutulur sonuçlar alındı. Fabrikalarla kurulan somut ilişki ağı önemli ölçüde genişledi. Öyle ki, kendi fabrikalarında örgütlenme çalışmalarına girişmiş bulunan bazı işçi grupları, destek ve yardım talebi üzerinden Kurultay Hazırlık Komitesi ile ilişkiye geçtiler. Hazırlık sürecinde yapılan seminerlere, eğitim toplantılarına katkı sundular. Kurultay Hazırlık Komitesi ile kendi fabrikasında neler yapılabileceğini tartıştılar.

Bölgesel İşçi Platformu sorunu

Hazırlık komitesi daha en başından itibaren kurultayın sihirli bir anahtar olmadığını dillendirdi. Kurultayın sınıfın örgütlenmesinin geliştirilmesi yolunda bir araç olduğunu döne döne vurguladı. Seslendiği işçileri fabrikalardaki mücadele dinamiğine yaslanan, gücünü oradan alan bölgesel bir işçi platformunun kurulması fikrine kazanmak için çaba gösterdi. Kurultay öncesinde kullanılan materyallerde bu fikir önemli bir yer tuttu, yanısıra sunulan tebliğlerden birinde de konuya ayrıntılı biçimde yer verildi.

Kurultaya çoğu hedeflenen işyerlerinden anlamlı bir işçi katılımının olması ve yapılan konuşmalar, hazırlık sürecinde yürütülen çalışmanın boşa gitmediğini, fabrikalara dayanan bir bölgesel işçi örgütlenmesi fikrinin ise bir ölçüde kabul gördüğünü anlatmaktaydı. Öte yandan fabrikalardaki örgütlenme girişimlerinin henüz çok yeni ve nispeten şekilsiz olması, platform fikrini hemen hayata geçirmek için gerekli koşulların henüz oluşmadığını göstermekteydi. Gerek ön süreçlerde yapılan görüşmeler, gerekse kurultaya katılımın gerekenin altında kalması, birçok işçinin henüz kendi fabrikasının dışına bakamadığı ve bölgesel işçi örgütlenmesinin önemini yeterince kavramadığı anlamına geliyordu. Doğru düzgün bir işçileşme süreci yaşamamış, üstelik en küçük bir örgütlenme ve mücadele deneyiminden geçmemiş işçiler açısından bu çok da anlaşılmaz bir durum değildi.

Buradan hareketle söylenebilecek olan şudur: Büyükçekmece bölgesinde bir bölgesel işçi platformunun kurulması acil bir ihtiyaçtır. Öte yandan fabrikalarda gelişen mücadele ve örgütlenme süreçlerinin ilerletilmesi, bir biçime ve işlevselliğe kavuşturulması da bu platformun fabrikalar temeline oturması için gereklidir. Ancak sanıldığı gibi bu ikisini karşı karşıya koymak, yerel işçi platformunu kurmak için ille de fabrikalardaki örgütlenme süreçlerinin tamamlanmasını beklemek gerekmiyor. Bu türden beklemeci bir tavır, şu anda belli bir ivme kazanmış örgütlenme çabalarına vurulabilecek en yıkıcı darbe olacaktır. Fabrikalardaki örgütlenme süreçleri ile platformun oluşturulması süreçlerini pekala birbirine paralel bir biçimde kurgulamak mümkündür. Bugün sınıfa devrimci müdahale çabası içerisindeki güçlerimizin büyük bölümünün aynı zamanda sözkonusu fabrikalarda çalışan işçiler olmaları işimizi fazlasıyla kolaylaştırmaktadır. “Büyükçekmece (ya da Esenyurt) İşçi Platformu Girişimi”nin esasta bu güçlere dayanılarak vakit yitirmeden kurulması, kurultay tartışmaları ışığında programının oluşturulup ilan edilmesi şu süreçte atılabilecek en sağlıklı adımdır. Böyle bir adım fabrikalardaki örgütlenme süreçlerinin daha hızlı ilerletilmesine de katkıda bulunacak, bu sayede platformun, ayakları fabrikalara basan bir örgütlülüğe dönüşmesi önemli ölçüde güvence altına alınmış olacaktır.

Kurultayın gündeminde sadece yerel işçi örgütlenmesi konusu yoktu şüphesiz. SSGSS saldırısına karşı mücadeleden 1 Mayıs’a katılıma kadar sınıf hareketinin bütün gündemleri mümkün olduğunca kurultay kürsüsüne taşındı. İşçi sınıfının kurtuluşunun ancak bu köhnemiş düzenin yıkılmasıyla, sosyalizmin kurulmasıyla mümkün olabileceği fikri de kürsüye çıkan konuşmacıların önemli kısmı tarafından dile getirildi. Bu anlamıyla kurultay katılımcılar açısından bir eğitim işlevi de görmüş oldu.

İlk defa bu tür bir toplantıya katılan, ilk defa söz alarak kürsüden konuşan işçiler yalnız olmadıklarını gördüler. Birlik ve dayanışma sözcüklerinin gerçek anlamını belki de ilk kez bu kadar somut olarak yaşadılar. Bu da ileriye dönük kazanımlardan biri oldu.

Sonuç olarak Büyükçekmece 2. İşçi Kurultayı, bölgede sınıfın örgütlenmesi ve mücadeleye seferber edilebilmesi yolunda atılmış mütevazi fakat anlamlı bir adım olarak kendinden beklenen işlevi yerine getirmiştir. Şimdi önümüzde kurultayda ortaya konulan ihtiyaç ve sorumluluklar çerçevesinde çalışmalarımızı yoğunlaştırma sorumluluğu var. SSGSS karşıtı mücadeleye bölgeden daha aktif bir katkı örgütlemek, 2008 1 Mayıs’ına en ileri düzeyde hazırlanmak ve nihayet bölgedeki yerel sınıf örgütlülüğünü yaratmak için bıkıp usanmadan yol yürümek, sınıfı devrime ve sosyalizme kazanmak!..

Sınıf devrimcileri 2. Kongre’den aldıkları güçle ve sınıfa müdahale çabası içinde yarattıkları birikimle bu görevlere yüklenecekler.

Büyükçekmece 2. İşçi Kurultayı Hazırlık Komitesi


 

3. Çiğli İşçi Kurultayı 11 Mayıs’ta toplanıyor! 

“Güvencesiz çalışmaya, geleceksiz yaşamaya hayır!”

Bugün sermaye her alanda saldırıyor. İşçi sınıfı hem bilinç ve örgütlenme bakımından, hem de eylem ve direniş sergileme kapasitesi bakımından zor bir dönemi yaşıyor. Kendi talepleri ve çıkarları için mücadele etmesinin önünde sayısız engel bulunuyor. Çiğli Organize’de yaşanan sorunlar da bu durumun bir parçası ve yansımasıdır.

Bugün Çiğli Organize işçisi sanki bir kadermiş gibi uzun çalışma saatlerine, ağır çalışma koşullarına, taşeronlaştırmaya, iş güvencesinin ortadan kaldırılmasına, düşük ücretlere ve iş kazalarına mahkûm edilmektedir. Her yerde olduğu gibi Çiğli Organize’de de biz işçilere cehennem hayatı sunulurken, bizim sırtımızdan geçinen bir avuç para babası, bir avuç emek hırsızı lüks hayat yaşamaktadır. Bu adaletsizliğe ‘dur” diyebilmek, emeğimizin hakkını alabilmek için Çiğli Organize’de çeşitli sanayi kollarında çalışan işçiler olarak biraraya geldik ve yaşadığımız sömürüye karşı bulunduğumuz bölgede mücadele başlattık. Birleşen işçiler yenilmez diyerek 11 Mayıs 2008 tarihinde 3. Çiğli İşçi Kurultayı’nı toplamaya karar verdik.

İşçi kurultayının amacı, mücadelenin ve örgütlenmenin önündeki engelleri tartışmak, çözüm yolları aramak, çözümlerin hayata geçirilmesinde ortak irade ortaya koymaktır. Kurultay tüm sorunlarımızı bir çırpıda çözecek sihirli bir anahtar değildir. Fakat başarıyla sonuçlandığında, Çiğli’deki sınıf hareketi açısından bir kazanım olacağı kesindir.

 Kurultayda, Çiğli Organize’de öne çıkan sorunlar olan düşük ücretler, işçi sağlığı, fazla mesailer vb. konular, örgütlenme sorunları tartışılacak, sendikaların verili durumu ele alınacaktır. Ayrıca sınıf dayanışması ihtiyacı, işçilerde yaşanan güven eksikliği gibi konular da işlenecektir. Kurultay, sınıfın bağımsız çıkarları doğrultusunda birleşik bir işçi mücadelesi için araçlar da belirleyecektir. Bunun dışında SSGSS, kıdem tazminatının gaspı, iş yasası, özelleştirme saldırısı vb. konular ele alınacak, ortak bir sınıf tavrı belirlemek için tartışmalar yürütülecektir.

İşçi kurultayının amacına ulaşabilmesi için ön hazırlık sürecinin en iyi şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. Ön hazırlık süreciyle birlikte işçi kurultayının amacına uygun bir şekilde örgütlenmesi için “Kurultay Hazırlık Komitesi” oluşturduk. Kurultay hazırlık sürecinde, bir yandan Çiğli Organize’de güncel sorunlar ve talepler etrafında işçileri örgütlemeye, mücadeleye sevk etmeye çalışıyor, diğer yandan da eğitim çalışmaları düzenliyoruz. Hem belirlenen tebliğ konularını en geniş bir şekilde tartışmak hem de sınıf bilinci kazanmak amaçlı çeşitli konularda eğitim programları oluşturduk.

Kurultay Hazırlık Komitesi olarak, ön hazırlık sürecinin diğer ihtiyaçları doğrultusunda işbölümü yaptık. Sendikalar ve diğer kitle örgütleriyle iletişimi sağlamak, bu kurumlardan kurultaya destek almak için ziyaretler yapmak, kurultay hazırlık sürecinde ihtiyaç duyulan teknik sorunları çözmek, kurultayın görsel araçlarını planlamak, kurultay hazırlık sürecinde ihtiyaç duyulan materyalleri hazırlamak ve mali konularla ilgilenmek için alt birimler oluşturuldu.

Çiğli Organize’de bize köle kampı yapmaya çalışanlara inat  “Köle değil işçiyiz, örgütlüysek güçlüyüz!” diyerek bileklerimize vurulmak istenen esaret zincirlerini, prangaları parçalamaya başladık. Milliyetimiz ve inancımız ne olursa olsun işçilerin birliğini ve halkların kardeşliğini savunan bizler “bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe bir yaşam için” güçlerimizi birleştirdik.

Örgütsüzlüğün dayatıldığı, sendikalaşmanın önüne bin türlü engelin konulduğu bir süreçte “güvencesiz çalışmaya, geleceksiz yaşamaya hayır!” demek için toplanacak olan 3. Çiğli İşçi Kurultayı önemli bir adım olacaktır. İnanıyoruz ki, attığımız bu ilk adım zaman geçtikçe büyüyecek ve sömürücü zorbaların başına bir çığ gibi düşecektir.  

3. Çiğli İşçi Kurultayı Kurultay Hazırlık Komitesi