18 Nisan 2008 Sayı: SİKB 2008/16

  Kızıl Bayrak'tan
  Birleşik, kitlesel ve devrimci bir
1 Mayıs’a doğru!..
  Onurumuz ve geleceğimiz için
1 Mayıs’ta alanlara!
301. Madde üzerine koparılan fırtına düzen hukukunun faşist özünü gizliyor...
“İstihdam paketi”nin yeni hediyesi:
Sosyalist Kamu Emekçileri’nden ilerici-öncü kamu emekçilerine çağrı:
SSGSS karşıtı eylemler...
  Mevsimlik işçilerin ‘ölüm mevsimi’!..
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  TKİP II. Kongresi kapanış konuşması... / 2
  Hatice Yürekli yoldaşın anısına...
  Büyükçekmece 2. İşçi Kurultayı... .
  1 Mayıs faaliyetlerinden...
  İzmir Liseli Gençlik Platformu kuruldu!
  Gençlik hareketinden…
  Kapitalizm açlığı dayatıyor,
halklar ayaklanıyor!
  Dünyadan…
  Toplum cinnetin eşiğinde!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

manifestoHapishanelerde baskı ve tecrit artıyor!

Adalet Bakanlığı’nın yayınlamış olduğu 45/1 No’lu Genelge ile tutuklulara haftada 10 saatlik sohbet hakkı tanınmıştı. Ancak hiçbir hapishanede uygulanmadığı gibi kazanılmış haklar da keyfi engellemelerle gaspediliyor. Hak ihlalleri özellikle hasta tutukluları ölümün eşiğine getiriyor.

26 Şubat’ta Sincan 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’ndeki tutsaklar öğle yemeğinden zehirlendiler. Sağlıksız yemekler insan sağlığına zarar verdiği gibi, hasta tutsakların sağlığında ciddi hasarlara neden oluyor. Hasta tutsakların tedavileri sürekli engellenerek tutsaklar ölüme mahkum ediliyor.

Tedavisi engellenen Resmiye Vatansever’in iç guatrı var ve göğüs ile koltuk altında kistler bulunmasına rağmen, cezaevi doktoru, “senin sorunun psikolojik”  diyerek tedavisini yapmıyor. Aynı cezaevi doktoru daha önce de “hafıza kaybı ve sinir krizi” şikayetleriyle revire giden Nevin Yaylacı adlı tutsağı “psikolojik” diyerek tedavisini engellemiş, Yaylacı’nın beyninde oluşan baloncuğun patlaması ve beyin kanaması geçirmesine neden olmuştu.

Tekirdağ 1 No’lu Hapishanesi’nde haftada 10 saat sohbet hakkı 6 saate düşürüldü. Keyfi soruşturmalar ve disiplin cezalarıyla devrimci tutsakların görüş hakkı gaspediliyor. Kasım ‘07 yılından itibaren “ayakkabını kendin çıkar” dayatmasından dolayı, tutsakların kırıntı hakları da 3-4 ay keyfi biçimde gaspedilmişti. Tutsaklar 17 Şubat ‘08’den itibaren gaspedilen haklarını kullanabilmişler, fakat çeşitli engellemelerle karşı karşıya kalmışlardır. Sohbet alanlarına “güvenlik gerekçesi” ile kamera takılmış, pencereler açılmayacak hale getirilerek kaynak yapılmıştır. Birçok tutsak hakkında kamerayı kapatmaktan dolayı disiplin soruşturması açılmıştır.

İzmir-Buca Kırıklar 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’ndeki tutsaklar,10 saatlik sohbet hakkının keyfi olarak 8 saate indirilmesi ve görüş alanına kamera yerleştirilmesini protesto ederek, hapishane idaresinin keyfi uygulamalarına karşı görüşe çıkmayacaklarını duyurmuşlardır.

PKK’li tutsak yakınlarının yaptıkları açıklamaya göre, Metris Hapishanesi’nde bir başçavuş, Newroz sürecinde tutuklananlara sıra dayağı çektirmiş, Bayrampaşa Hapishanesi’ndeki tutsaklar ise işkenceye maruz kalmıştır. Tekirdağ ve Bolu F tipi Hapishaneleri’nde bulunan tutsaklara ise görüş ve mektup yasağı verilmiştir. Tutukluların aileleriyle Kürtçe konuşmasının “disiplin suçu” sayıldığı ifade edilmektedir.

Öcalan’ın avukatları, AİHM’de devam eden tecrit, sağlık, yeniden yargılama ve zehirlenme davalarına ilişkin hükümetin yaptığı 160 sayfalık savunmaya yanıt göndermişlerdir. Avukatların verdiği yanıta, devlet cezaevi koşullarını ve tecriti daha da ağırlaştırarak karşılık vermiştir. Öcalan’ın ailesi ile Kürtçe konuşması yasaklandığı, görüşün iki saatten bir saate düşürüldüğü, 1 Haziran 2005 tarihinden itiribaren her görüşmenin kayıt altına alındığını, 12 avukatının hukuki temsilden men edildiği belirtilmektedir.


ÇHD: “İpek yalan söylüyor!”

Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi, 15 Nisan’da Galatasaray Lisesi önünde gerçekleştirdiği basın açıklaması ile, 22 Ocak 2007 günü Adalet Bakanlığı’nın çıkardığı 45/1 sayılı genelgede yeralan “F tiplerindeki hükümlülere haftada 10 saat 10’ar kişilik gruplar halinde sohbet hakkının” uygulanmasını istediler.

Basın açıklamasını okuyan Av. Behiç Aşçı, genelgeyle yasalaşmasına rağmen Türkiye genelinde sohbet hakkının sadece İzmir Kırıklar 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde uygulandığı bilgisini verdi. Bu durumun yüzlerce avukat tarafından bilinmesine rağmen Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Kenan İpek’in yalana başvurduğunu söyledi. İpek’in TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na 17 Şubat 2008 tarihinde verdiği brifingde 10’ar kişilik gruplar halinde 10 saatlik sohbet hakkının uygulandığını iddia etmesini eleştirdi.

Basın açıklamasının ardından ÇHD üyeleri 7 bölüm ve alt dayanaklarından oluşan raporlarını Adalet Bakanlığı’na gönderdiler. ÇHD üyelerinin gönderdikleri şikayet raporunda, İpek hakkında soruşturma açılması ve soruşturma sürecinde görevden alınması talebi yer aldı.

ÇHD’liler açıklamada “Sohbet hakkı uygulansın!” pankartını taşıdı.

 Kızıl Bayrak / İstanbul

 

Katliamların hesabını işçi ve emekçiler soracak!

Öyle bir düzende yaşıyoruz ki, kapitalizmin vahşeti ve insanlık dışılığı birçok olayda ortaya seriliyor. Mevsimlik tarım işçilerinin Eskişehir yolunda ölmesinin ardından Çerkezköy’de işçilerin konteynıra kapatılması olayı ile kapitalizmin bu vahşi yüzü bir kez daha açığa çıktı. Hatırlanacağı üzere kısa bir süre önce Davutpaşa’da meydana gelen patlamada 22 işçi yaşamını yitirmiş, 116 kişi de yaralanmıştı.

Bu katliamdan sonra hazırlanan bilirkişi raporu geçtiğimiz günlerde açıklandı. Bu rapora göre, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Zeytinburnu Belediyesi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü ile elektrik kurumu suçlu bulundu. Bu kurumlarda görevli kişilerin yasayla verilen denetim görevlerini yapmadıkları ve görevi ihmal ettikleri belirtildi. Raporda işyeri sahibinin de suçlu olduğu belirtiyordu. Bu raporun sonuçlarına göre savcılık işlemlere başlayacakmış!

Bu düzende fabrikalarda, atölyelerde gerek iş kazaları gerekse diğer yaşanan hak ihlalleri nedeniyle binlerce işçi yaşamını yitirmiş ya da çeşitli biçimlerde mağdur olmuştur. İşçilerle ilgili gündemleri özellikle işlemeyen medyada Davutpaşa katliamının yer bulabilmesi, üzeri örtülemeyecek derece yankı uyandıracak bir katliam olması nedeniyledir. Sermaye devletinin yetkilileri gerçek sorumluları gizlemek için bir-iki göstermelik açıklama yapmıştır. Şimdi de belli kurumlara ve görevlilerine ceza kesilerek olay kapatılacaktır. Kapitalist düzenin imajını düzeltmek dışında bir amaç taşımayan bu girişim, yaşanan sorunlara çözüm olmayacaktır.

Bu düzen sömürü üzerine kuruludur. Bu gibi göstermelik cezalar yeni Davutpaşalar’ın yaşanmasını önleyemeyecektir. Çünkü vahşi kapitalizm düzeni hala hükmünü sürüyor. Patronların daha fazla kâr hırsı, her şeyi ucuza maletme çabası benzeri katliamlara davetiye çıkartmaya devam ediyor. Bu nedenle sermaye devletinin ve kurumlarının bu gibi katliamların, iş cinayetlerinin hesabını sorma gibi bir derdi yoktur, olamaz. Onlar bu katliamın sorumlularıdır. Bu ve benzeri katliamların hesabını ancak işçilerin örgütlü gücü sorabilir. İşçi sınıfı ve emekçiler emeğine, onuruna ve yaşamına sahip çıkmak için örgütlenmeli, mücadeleyi yükseltmelidir.

D Ümit


Adana’da ilerici, devrimci güçlerden çağrı:

Birleşik, kitlesel, devrimci 1 Mayıs için!..

2008 1 Mayıs’ına kısa bir süre kaldı. İşçi sınıfı, emekçiler ve toplumun tüm ezilen kesimlerine dönük kapsamlı saldırılar içerisinden geçiyoruz. Özelleştirmeler, SSGSS, kıdem tazminatı hakkının gaspı ve “istihdam paketi” saldırılarının yoğunlaştığı bir süreç yaşıyoruz. Bir yandan iktisadi-sosyal saldırılar sürerken, öte yandan faşist baskı ve terör her geçen gün tırmanıyor. İşçi sınıfı ve emekçilerle beraber, Kürt ulusu üzerindeki inkar ve imhaya dayalı saldırılar tüm hızıyla devam ediyor. IMF ve DB programlarıyla, uygulanan kotalarla tarım hızlı bir şekilde yıkıma uğratılmaktadır. Sistem içindeki klik çatışması, Ergenekon Operasyonu ve AKP’nin kapatılması davalarıyla beraber bir yönetememe krizine dönüşmüş durumda. Fakat sistem içi bu gerici dalaşın tarafları sözkonusu işçiler, emekçiler ve Kürt ulusu olduğunda tam bir ağız birliğiyle saldırılarını sürdürmektedirler.

Yıllardır geri ve cılız bir seyir izleyen sınıf hareketi bu kapsamlı saldırı dalgası karşısında THY’yle başlayan, Telekom, Novamed, iki yılı aşkın bir süre sürdürdükleri grevi kazanan SCT işçilerinin mücadelesi, Tuzla tersanelerinde yaşanan 2 günlük grevle güçlü bir mücadele döneminin başlangıç sinyalleri verildi. Toplumun tüm kesimlerini etkileyen SSGSS yasasına karşı alanları dolduran emekçiler, tabandan doğru gelişen hareketliliğin zeminini örmeye başladılar. Gerçekleştirilen eylem ve mitingler, sosyal yıkım saldırılarına karşı emekçilerin mücadele azmi ve isteğini bir kez daha gözler önüne serdi.

Kürt emekçileri baskı ve yıldırma saldırılarının yoğunlaştığı, kirli savaşın tırmandırıldığı bir dönemde, son yılların en kitlesel Newroz gösterilerini gerçekleştirerek, özgürlük ve eşitlik istemini güçlü bir şekilde dile getirdi.

İşçi sınıfı, emekçiler ve Kürt ulusunun mücadelesinin geliştiği, alanlarda kitlesel olarak taleplerini haykırdığı bahar döneminin içerisinden geçerek 1 Mayıs’ı karşılamaya hazırlanıyoruz.

Sosyal yıkım saldırılarının, ezilen Kürt ulusuna yönelik saldırıların yoğunlaştığı bir dönemde, işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ın, tarihsel anlamı ve sınıfsal içeriğine uygun, birleşik, kitlesel ve devrimci bir temelde örgütlenmesi bir zorunluluktur. Bu sorumluluk hepimizindir. Sendikalar, meslek odaları, DKÖ’ler, siyasi partiler, devrimci güçler, kısacası tüm emek güçleri bu sorumluluğun altına girip, 1 Mayıs’ı örgütleme çabasını başlatmalıdır.

Biz aşağıda imzası bulunan ilerici, devrimci güçler olarak 2008 Adana 1 Mayıs’ının, sosyal yıkım saldırılarına karşı “Genel grev-genel direniş”in ilan edildiği, paran kadar sağlık, mezarda emeklilik dayatması anlamına gelen yasaya karşı “SSGSS yasası derhal geri çekilsin!” talebi ve kardeş halklara dönük saldırılar karşısında “Yaşasın halkların kardeşliği!” temelinde örgütlenmesi gerektiğini düşünüyor ve aşağıdaki taleplerimizi sunuyoruz.

H 1 Mayıs’ın birleşik bir temelde örgütlenebilmesi için, ilerici devrimci kurumların da tertip komitesinde temsil edilmesi.

H Tertip komitesi adına okunacak konuşma metninin ortak hazırlanması.

H Mitingde tertip komitesi dışında başka bir konuşma daha yapılması halinde, ilerici devrimci güçlerin hazırlanacağı ortak metinle kürsüyü kullanma hakkının olması.

H Geçtiğimiz yıllarda Mimar Sinan gibi kitlelerden yalıtılmış bir alan yerine mitingin Hastaneler Kavşağı’ndan başlayarak, Uğur Mumcu Meydanı’na tek bir koldan gerçekleşmesi.

H 1 Mayıs miting programının uluslararası marşı olan Enternasyonal Marşı ile başlayarak, işçi sınıfı, emekçiler ve tüm ezilenlerin kurtuluşu mücadelesinde şehit düşenler adına saygı duruşunda bulunulması ve mitingin Avusturya İşçi Marşı ile bitirilmesi.

H Miting alanında güncel sorunları ve talepleri işleyen ortak on sloganın belirlenerek kürsüden kitleye attırılması.

H Yıllardır aldıkları ırkçı, gerici, şoven tutumlarla, Kürt ulusuna düşmanlıkta sınır tanımayan, elinde ilericilerin, devrimcilerin kanı bulunduğu tescilli “İşçi Partisi’nin” toplantılar da dahil 1 Mayıs mitingine alınmaması.

Yukarıda çizdiğimiz çerçeve ve talepler üzerinden, 2008 Adana 1 Mayıs’ını örgütleme yolunda elimizden gelen bütün çabayı ortaya koyacağımızı ilan ediyoruz.

Alınteri, Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu, Çukurova Halk Kültür Merkezi, Demokratik Haklar Platformu, Ezilenlerin Sosyalist Platformu, Sosyalist Demokrasi Partisi