23 Mayıs 2008 Sayı: SİKB 2008/21

  Kızıl Bayrak'tan
  Devrimci baharın birikimlerini ileri taşıyabilmek için!..
   Düzenin has partisi CHP makyaj tazeliyor…
Kürt hareketinde çözüm tartışmaları ve 1 Haziran mitingi
Yeni TYM’ye dayalı faşist uygulamalar yeni bir boyut kazandı...
“İstihdam paketi” meclisten geçti...
Mayıs şehitleri anmalarından...
  Kapitalizmde gençliğe gelecek yok!
  Hak–İş: Sendikal hareketin
dip noktası!
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  21. yüzyılda bir ölüm kampı: Tuzla cehennemi
  Gençlik hareketinden....
  İlbek işçileri (ne) kazandı!
  Sincan İşçilerin Birliği Kurultayı Hazırlık Komitesi sözcüsü ile kurultay süreci üzerine konuştuk...
  SİDER’den sempozyum hazırlığı...
  Eğitim–Sen Genel Kurulu’na ilkesiz ittifaklar damgasını vurdu!
  Dünyadan...
  TC ve Güney ilişkilerinin Kuzey’e etkileri M. Can Yüce
  A. Cihan Soylular Denizler’e ihanet ettiler...
  Bültenlerde...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Gençlik hareketinden...

Sivas’ta faşist saldırı!

Sivas’ta Cumhuriyet Üniversitesi Geleneksel Bahar Şenlikleri sırasında ilerici, devrimci ve demokrat öğrenciler “Parasız, bilimsel, demokratik, anadilde eğitim ve sömürüsüz sınıfsız bir dünya istiyoruz!” dövizleriyle stand açmışlardı. Standlar şenliğin ilk gününden beri faşistler tarafından taciz ediliyordu. İlk gün yaptıkları fiili saldırıya devrimci öğrenciler tarafından verilen karşılıkla geri adım atan faşistler, şenliklerin son günü şehir merkezinde pusu kurdular. 16 Mayıs gecesi 15 kişilik bir grup faşist, demir sopalar ile evlerine gitmekte olan devrimci öğrencilere saldırdılar.

17 Mayıs günü Sivas Demokrasi Platformu ve Cumhuriyet Üniversitesi Devrimci-Demokrat Öğrencileri 200 kişinin katıldığı bir basın açıklamasıyla faşist saldırıları kınadı. Saldırının, Gazi’de, Eskişehir’de, Antalya’da, Erzincan’da, Sakarya’da, 1 Mayıs Taksim’de gerçekleşen saldırıların bir benzeri olduğu belirtildi. “Hiçbir faşist, ırkçı, gerici terör bizi mücadelemizden alıkoyamayacaktır” denildi. Ardından Eğitim-Sen binasına yüründü.

20 Mayıs günü de öğrenciler faşist saldırıyı protesto etmek için basın açıklaması yaptılar. Öğlen saatlerinde merkezi kafeteryada toplanan kitle alkışlarla kafeterya önüne indi. Faşist saldırıyı kınayan basın metninin okunmasının ardından rektörlüğe doğru yürüyüşe geçildi. Alkışlar, ıslıklar ve sloganlar eşliğinde yürüyen öğrenciler ve demokratik kitle örgütü temsilcileri rektörlük binası önünde oturma eylemine başladılar. Faşist saldırıya uğrayan 4 öğrenciden rektörle görüşmek için temsilci seçildi. Görüşme sonucunda Rektör Mehmet Bakır, üniversitede güvenlik önlemlerinin arttırılacağını, olayın sorumlularının suç işledikleri netleşmediği için cezai işlem uygulayamayacağını söyledi. Görüşmenin bitmesinin ardından sloganlarla merkezi kafeterya önüne yüründü. Burada yapılan konuşma ile eylem bitirildi.

“Sivas faşizme mezar olacak!”, “YÖK kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimle özgürleşecek!”. “Faşizmi döktüğü kanda boğacağız!”, “Faşizme karşı omuz omuza!” vb. sloganların atıldığı eyleme yaklaşık 150 kişi katıldı.

Sivas / Ekim Gençliği


DEÜ’de soruşturmalara hayır!

Son dönemde YTÜ’den Çukurova’ya, Uludağ’dan Akdeniz Üniversitesi’ne kadar birçok üniversitede gerçekleşen faşist saldırılar ve soruşturma terörü Dokuz Eylül Üniversitesi’nde de yaşanıyor. Geçtiğimiz hafta 25’ten fazla devrimci, demokrat, yurtsever öğrenci arkadaşımız afiş asmaktan bildiri dağıtmaya kadar türlü gerekçelerle okullarından uzaklaştırıldı. Benzer nedenlerle 100’e yakın arkadaşımıza soruşturma açıldı. Uzaklaştırmalara sunulan gerekçeler arasında, Dokuz Eylül Üniversitesi rektörü Emin Alıcı’nın, burjuva medya tarafından da gündemleştirilen, DEVAK yolsuzluğunu teşhir eden gazete ve dergi küpürlerini, afişleri panolara asmak “suçu” da yer alıyor.

Devrimci, demokrat, yurtsever Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencileri olarak, hem okulumuzdaki hem de diğer üniversitelerdeki soruşturma terörünü ve faşist saldırıları teşhir etmek için bir kampanya örgütleme kararı aldık.

Kampanya kapsamında Dokuz Çeşmeler Yerleşkesi’nde 21 Mayıs’taki eylemin ardından Eğitim Fakültesi’nde 23 Mayıs günü kütüphane önünden yerleşke çıkışına kadar gerçekleştireceğimiz yürüyüş, yerleşke dışında yapacağımız basın açıklamasıyla devam edecek. Yine aynı gün topladığımız imzaları vermek için toplu olarak DEÜ Rektörlüğü önünde bir basın açıklaması gerçekleştireceğiz.

Dokuz Eylül Üniversitesi / Ekim Gençliği


ÇÜ: Saldırılara karşı mücadelemiz sürecek!

12 Mayıs günü gözaltına alınan SGD’li Burcu Çıplak, başka bir soruşturma gerekçe gösterilerek Emniyet Müdürlüğü’ne götürülmüş ve burada kendisine ajanlık yapması için baskıda bulunulmuştur.

15 Mayıs günü İHD Adana Şube binasında bir basın toplantısı düzenleyen Ekim Gençliği ve SGD, ajanlık dayatmasını, tehditleri ve üniversitede gerçekleştirilen saldırıları protesto etti.

İlk olarak konuşan İHD Adana yöneticisi, yaşanan sürece değinerek polisin işbirliği teklifini kınadı, İHD’nin her zaman bu saldırıların karşısında olacağını vurguladı.

Ardından basın metni okundu. Son dönemde üniversitelerde artan baskı ve saldırılar anlatılarak, Çukurova Üniversitesi’nde gerçekleştirilen saldırılar teşhir edildi. Burcu Çıplak’a yönelik ajanlık dayatması vurgulanarak mücadelenin süreceği söylendi. Burcu Çıplak, polislerin tutumunu ve tehditlerini anlattı.

Gözaltına alındıktan sonra emre itaatsizlik suçlamasıyla para cezası kesilmesi, “Burası kışla değil biz de asker değiliz, üniversiteler bilimin üretildiği yerler olması gerekiyor. Ama bizler yılmayacağız” sözleriyle kınandı.

Kızıl Bayrak / Adana


ÇÜ’de soruşturma terörü!

1 Mayıs afişi astıkları ve Newroz’a katıldıkları gerekçesiyle ÇÜ’de devrimci öğrencilere yönelik soruşturma terörü başlatıldı.

Ekim Gençliği okuru İ. Yiğit Demirel’e “Yasa dışı kuruluşlara üye olmak, bu kuruluşlar adına faaliyet yapmak veya yardımda bulunmak” “suçu”ndan soruşturma açıldı.

Bu soruşturma terörü, devletin 5 Mayıs günü ÇÜ’deki Newroz’a katıldıkları gerekçesi ile ÇÜ öğrencilerinin evlerini basıp gözaltına aldığı saldırıdan bağımsız değildir. Çukurova Üniversitesi’nde 28 Nisan günü 1 Mayıs afişi astıkları gerekçesi ile toplam 12 kişi gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınanlar hakkında, 1 Mayıs afişi astıkları ve eyleme çağrı yaptıkları gerekçesi ile Ekim Gençliği okuru olan İlker Güler ve İ. Yiğit Demirel’e soruşturma açıldı.

Rektörlük ve polis eliyle yürütülen terör ve baskılar mücadelemizi engelleyemeyecek. Çukurova Üniversitesi’nde yaşanan baskı ve teröre rağmen devrimci irade kazanacak!

Çukurova Üniversitesi / Ekim Gençliği


KTÜ’de baz istasyonuna karşı çalışma!

Fatih Eğitim Fakültesi’ne ara tatilde kurulan baz istasyonunun kaldırılması için geçtiğimiz hafta imza kampanyası başlatmıştık. Kampanyamız büyük bir ilgiyle karşılandı. Birçok öğrenci destek vermek istediklerini ifade etti. Dikkate değer olan kendilerini “sağ görüşlü” olarak tanımlayan öğrencilerin de “bu bizim ortak sorunumuz, biz de destek vermek istiyoruz” diyerek Genç-Sen’le birlikte imza toplamaya başlamalarıydı.

İlerleyen süreçte “Bu kez adımlar Baz istasyonuna karşı atılacak” başlıklı bir etkinlik düzenleyeceğiz.

“Başka bir üniversite mümkün!” kampanyamız çerçevesinde yürüttüğümüz baz istasyonu çalışmamız üzerinden ÜSF’ye katılım çağrısı yaptık. Merkezi pullarımızı Fatih Eğitim Fakültesi’nde, Kanuni Kampüsü’nde ve öğrencilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde; “Başka bir üniversite mümkün!” şiarlı afişlerimizi üniversite giriş kapısı, öğrencilerin sıkça kullandığı Kalkınma Sokağı, Tanjant geçidi ve meydan civarında kullandık.

ÜSF’ye KTÜ’den katılacak arkadaşlarımızın ulaşım masraflarını karşılayabilmek için Öğrenci Gençlik Sendikası imzalı şiir kartları bastırdık. Birleşik, kitlesel, devrimci bir Genç-Sen için tüm gücümüzle mücadeleyi yükseltmeye devam edeceğiz.

Trabzon / Ekim Gençliği


İÜ’de soruşturma terörü sürüyor…

İstanbul Üniversitesi’nde baskılar ve soruşturma terörü artarak devam ediyor. Geçtiğimiz ay yaklaşık 50 öğrenciye açılan soruşturmanın ardından afiş sökmek, aldığı sandalyeleri geri getirmemek gerekçeleriyle soruşturmalar açıldı. Bu soruşturmaların ardından bir Ekim Gençliği okuru bir ay uzaklaştırma cezası aldı.

İstanbul Üniversitesi Ekim Gençliği


Edebiyat Atölyesi çalışmalarından...

Kamp-Üs Kültür Sanat Festivali öncesi oluşturduğumuz atölyelerden biri olan Edebiyat Atölyesi çalışmalarını sürdürüyor. 21 Mayıs günü üç derginin katılımıyla bir toplantı gerçekleştirdi. Diğer toplantılarda bulunan Yazıhane ve Tiryak dergilerinin haricinde Edebiyat Atölyesi isimli bir dergi daha çalışmalarımıza katıldı.

Toplantıda ilk olarak oluşturduğumuz Öykü Duvarı’nın nasıl bir etki yarattığı ve bununla ilgili neler yapabileceğimizi konuştuk. Ardından bundan sonra yapacağımız tartışmaların konusunu belirledik. Diğer öğrencileri de katabileceğimiz ve onların da ilgisini çeken konular üzerinden tartışma yapmayı kararlaştırdık. Bu kapsamda ilk olarak 4 Haziran’da “Edebiyat ve Popülerizm” başlıklı geniş katılımlı bir tartışma gerçekleştireceğiz.

Toplantımıza ilk kez katılan Edebiyat Atölyesi dergisi 29 Mayıs günü bir panel gerçekleştireceklerini ve panele bizim de katılmamızı istediler. Yapılacak panele hem atölye olarak hem de tüm dergilere çağrı yaparak katılmayı düşünüyoruz.

Kamp-Üs Dergisi


İÜ’de soruşturma terörü sürüyor…

İstanbul Üniversitesi’nde baskılar ve soruşturma terörü artarak devam ediyor. Geçtiğimiz ay yaklaşık 50 öğrenciye açılan soruşturmanın ardından afiş sökmek, aldığı sandalyeleri geri getirmemek gerekçeleriyle soruşturmalar açıldı. Bu soruşturmaların ardından bir Ekim Gençliği okuru bir ay uzaklaştırma cezası aldı.

İstanbul Üniversitesi Ekim Gençliği


Kamp-Üs’te 4. ve 5. gün

Kamp-Üs Kültür Sanat Festivali’nin 4. gününde “Edebiyatta biz varız” başlığıyla bir panel gerçekleştirdik. Edebiyat ve toplumcu kimlik konulu panel Şair Ruhan Mavruk’un katılımıyla gerçekleşti.

İlk olarak Edebiyat Atölyesi’nden bir arkadaşımız Kamp-Üs dergisini, derginin çıkış amacını ve festivali anlatı.

“Siyasi özgürlüğü olmayan bir halkın kendisini ifade edebileceği tek alan edebiyattır.” cümlesiyle başlayan Mavruk daha önce başka bir panelde yaptığı bir konuşmayı okuyarak devam etti.

Panele 30’u aşkın kişi katıldı.

Gerçekleştirilen bir başka etkinlik Deniz Koçak’ın katılımıyla dia gösterimiydi. İki farklı başlıkta gerçekleştirilen gösterim ilgi çekici karelerden oluşuyordu.

“Eski(meyen) hayatlar” ve “İstanbul sokakları” başlığıyla iki gösterim yapıldı.

Kamp-Üs Kültür-Sanat Festivali’nin 5.günü 50’ye yakın kişinin katıldığı “Emek ve Yaşam” konulu panel ile başladı. Telekom işçisi Zafer Yolcu 44 gün süren Telekom grevinin deneyimlerinden bahsetti ve sınıfın örgütlü mücadelesinden başka bir alternatifimizin olmadığını ve fabrikalarda yaşanan saldırıların üniversitede yaşanan faşist saldırılardan farksız olmadığını ifade etti.

Ardından TİB-DER Başkanı Zeynel Nihadioğlu sözü aldı. 1870’lerden bugüne tersane işçilerinin mücadelesini kapsamlı bir şekilde anlattı.

Nihadioğlu daha sonra TİB-DER’in kuruluş sürecinden bahsetti ve öncü işçiler olarak örgütlü mücadeleyi yükseltme amacı taşıdıklarını belirtti.

Verilen aranın ardından Grup Tanura’nın verdiği konserle etkinliğe devam edildi. Coşkulu geçen konser sonrasında Kamp-Üs atölyelerinin çalışmalarına devam edeceği söylendi ve çekilen halaylarla birlikte etkinlik sona erdi.

Kamp-Üs Dergisi


DEÜ: “Atmak yetmez, asın bizi!”

Dokuz Eylül Üniversitesi devrimci, demokrat, yurtsever öğrencileri olarak faşist saldırılara ve soruşturma terörüne karşı örgütlediğimiz kampanyanın ilk günü coşkuyla gerçekleşti. Dokuz Çeşmeler Yerleşkesinde 21 Mayıs günü toplanan kitle, “Atmak Yetmez, Tüccar Rektör As Bizi!” yazılı pankartın arkasından yürümeye başladı. Alkışlar ve zılgıtlarla yürüyüşe başlangıç yapıp hazırladığımız dövizleri açtık.

YDY çıkış kapısındaki arkadaşlarımız bizleri “Faşizme karşı omuz omuza!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!” sloganlarıyla karşıladılar. Bir süre daha attığımız sloganlar ve ajitasyon konuşmalarının ardından basın açıklamasına geçildi.

Basın metninde, yükseltilen ırkçı, milliyetçi, şoven dalgadan ülkedeki birçok üniversitenin nasibini aldığına değinildi. Akdeniz Üniversitesi, DTCF, Cebeci, Abant İzzet Baysal, Uludağ, Çukurova, Yıldız Teknik, Ege ve Cumhuriyet üniversitelerindeki faşizan saldırılara ve açılan soruşturmalara vurgu yapıldı. Bu saldırıların ilk olmadığına ve 12 Eylül faşist darbesinin ardından kurulan YÖK’ün asli misyonuna değinildi. Okullarda turnikelerin, ÖGB’lerin varlığı ve okul içinde sivil polislerin cirit atıyor olmalarının nedenleri dile getirildi. Eyleme 85 kişi katıldı.

Dokuz Eylül Üniversitesi / Ekim Gençliği


Cebeci’de “güvenlik” terörüne karşı 500 kişi yürüdü!

Cebeci Kampüsü’nde giderek artan “güvenlik” terörüne karşı 15 Mayıs günü bir toplantı gerçekleştirildi. Fakültelerde bulunan öğrenci toplulukları, gençlik örgütleri ve ÇHD’den gelen avukatlarla beraber toplantıya yaklaşık 200 kişi katıldı.

İlk olarak özel güvenlikle yaşanan sorunlardan bahsedildi. Ardından Mülkiye İnsan Hakları Topluluğu, EBF Felsefe Topluluğu, Hukuk Fakültesi’nden gelen öğrenciler, SBF-DER sorun üzerinden neler yaptıklarından bahsetti.

ÇHD’li avukatlar her zaman öğrencilerin yanında olacaklarını vurguladılar.

Toplantının devamında neler yapılabileceği konuşuldu. Ankara Üniversitesi Rektörlüğü’ne kameraların ve turnikelerin kaldırılması, ÖGB terörüne derhal son verilmesi talebiyle dilekçeler yazılması, kampüse toplu girişler gerçekleştirilmesi, kampüs içerisinde eylemliliklerin sürdürülmesi vb. öneriler geldi.

16 Mayıs günü Cebeci kampüsünde kameralara, turnikelere ve ÖGB saldırılarına karşı bir eylem gerçekleştirdi. Saat 12.30’de EBF önünden yürüyüşe geçen öğrenciler fakülteleri tek tek dolaşarak öğrencileri okulda estirilen “güvenlik” terörüne karşı eyleme katılmaya çağırdı. Yaklaşık 500 kişinin katıldığı yürüyüşe birçok öğretim görevlisi de katılarak destek verdi.

Yürüyüşte öğrenciler ÖGB şefi Aslan Duran’ın güvenliklerin adını soran bir öğrenciye “Hepsinin adı Aslan Duran” demesini protesto ederek yüzlerine aslan maskeleri taktılar. Saldırgan ÖGB şefi Aslan Duran’ı hedef alan sloganlar attılar.

“Cebeci Hapishanesi Mahkumları” imzasıyla yapılan açıklamada şunlar söylendi: “Bu ‘güvenli’ üniversitenin ‘olağan’ şüphelileri olmamak için, kameralarla yaşamlarının her anı izlenmesin diye, saldırılar son bulsun diye, fişleme mekanizmasına dönüşen turnikeler kalksın diye, duyması gerekirken duymayan kulaklar duysun diye Cebeci Hapishanesi Mahkumları ‘olağan’ şüpheli olmalarının sorumluluğunu yerine getirmeye devam edecekler.”

Açıklamanın ardından tekrar kampüse giren öğrenciler sloganlarla dağıldılar.

Eylem, Cebeci’de son yılların en coşkulu ve kitlesel eylemlerinden biri oldu.

***

ÖGB saldırısının en pervasızı 16 Mayıs akşamı yaşandı. Saat 17.00 civarında kampüsten çıkan Öğrenci Kolektifleri üyesi Zafer Algül, bir süre Cebeci Kampüsü’nde görev yapan sivil giyimli bir ÖGB tarafından takip edildi. Okulun yakınındaki Telekom bayiine giren Algül’ün peşine takılan “güvenlik”, bayinin içinde Zafer Algül’ü sıkıştırarak taciz etti. Ardından belinden çıkardığı silahı alnına dayayarak ölümle tehdit etti. Bir eliyle de boğazına yapışan saldırgan kısa süreli arbedenin ardından bayiden dışarı çıkarak etrafta toplanan insanlara “içeride terörist var” diyerek Algül’ü linç ettirmeye çalıştı.

Olayı teşhir etmek için 17 Mayıs günü Ankara Öğrenci Kolektifleri tarafından Eğitim-Sen 5 No’lu Şube’de bir basın toplantısı gerçekleştirildi. Yapılan açıklamada, kampüste bahar dönemi içinde yaşanan saldırılara değinildi ve ÖGB’nin rektörlük destekli tutumu protesto edildi. Ardından Zafer Algül söz alarak 16 Mayıs günü başına gelen olayı anlattı.

Cebeci Ekim Gençliği

YTÜ’de ulusalcı çetelere geçit yok!

5 Mayıs’tan bugüne kadar ulusalcı çetenin çalışmasını sınırlamak için etkin ve sistematik bir faaliyet sürdürdük. İP çetesinin üniversitedeki politik faaliyet alanını daraltmanın en etkin yolu olarak İP’in teşhirini içeren bir politik çalışma yaptık.

İP-TGB çetesine yönelik fiili müdahaleyi ve peşi sıra yaşanan çevik polis saldırısını da içeren bu süreçte sistematik teşhir ve tecrit faaliyeti nedeniyle İP-TGB çetesi bu hafta kendi faaliyetlerini gerçekleştiremedi. Türkiye merkezli çalıştaylarının yeri YTÜ olmasına rağmen, ne bildiri dağıtabildiler ne de etkinliğin afişini asabildiler.

17 Mayıs günü sabah erken saatlerde okula gelerek tüm alanı afişlerimiz, duvar gazetelerimiz ile kapattık. “Dikkat kampüste ulusalcı, faşist çeteler var! Yükseltilen şovenizm ve milliyetçilik/ üniversitelere yansıması” başlıklı yapacağımız söyleşinin hazırlıklarına başladık. Bu zaman dilimi içerisinde “Atatürk gençliği çalıştayı” adı altında YTÜ oditoryumunda yapılacak etkinlik için gelenler, İP-TGB çetesinin neye hizmet ettiğini anlatarak onların gerçek yüzünü teşhir eden ve okulun büyük bir bölümünü kaplayan duvar gazetelerinin/afişlerin arasından geçip gitmekle yetinmek zorunda kaldılar.

Etkinlik Tonoz kantin önünde bir arkadaşımız tarafından kısa bir çerçeve çizilerek başladı. Eğitim-Sen’den söyleşiye katkı sunan Arzu Acar, bugün kapitalizmin açmazları içerisinde egemenlerin baskı koşullarını derinleştirme ihtiyacını duyduğunu ifade etti. Saldırılara karşı mücadele etmek gerektiğini söyledi. Ardından Tahsin Yeşildere üniversitelerin nasıl bir misyon taşıması gerektiğini anlatarak konuşmasını sürdürdü. Sorulan soruların ardından söyleşi noktalandı. Ardından müzik dinletisine geçildi. Horonlar ve halaylar çekilerek, sloganlar atılarak coşkulu bir atmosfer yaratıldı. Tonoz önünde “Yaşasın halkların kardeşliği!”, “Bijî biratiya gelan!” “Faşizme karşı omuz omuza!” sloganları atıldı.

Sonra kitlesel bir biçimde okul dolaşılarak ajitasyon konuşmaları ve bildiri dağıtımları ile ulusalcı örgütlenmenin teşhiri yapıldı. Konuşmalarda şunlar söylendi:

“Bugün bu çalıştayı yapanlar, paralı eğitim, SSGSS gibi saldırıları dillendirmeyenler, ulaşım sorununa, yemekhane zamlarına dair tek bir laf etmeyenlerdir. Öğrencilerin akademik- demokratik taleplerine, güncel politik taleplerine sahip çıkmayanlar, bugün gençlik adına söz söylemek iddiası taşıyor! Her türlü hak arama mücadelesini ‘terör’ olarak gösterenler, öğrencileri mücadeleye çağırıyor! Şoven-milliyetçi havayı körükleyerek sözde ‘bağımsızlık’ çağrısı yapanlar, açıktır ki gençliği kendi sorunlarından uzaklaştırmaya, gençlik içersinde sahte taraflaşmalar yaratmaya çalışıyor!”

“‘Milli devlet’i sahiplenme safsatasıyla mevcut sömürü düzenini ve onun kollayıcısı Amerikancı düzen ordusunu savunanlardır! Sınır ötesi ve berisi operasyonlarla kardeş halkların üzerine bombalar yağdırıp, kardeş halkları birbirine kırdırıp, her daim kirli savaş ve şovenizm çığırtkanlığı yapanlardır! Yeri geldiğinde MHP’li faşistlerle kol kola girerek birlikte Kızılelma yiyenler, ‘kan’ üzerinden siyasetle beslenenlerdir!..”

Ortabahçe’den başlayarak, Mimarlık Fakültesi’ne ve İktisat Fakültesi’ne geçildi. Tonoz önüne gelinirken oditoryumdan çıkan kitle ile karşı karşıya gelindi. Burada çevik kuvvet TGB çetesinin önüne geçti. “Perinçeğin itleri yıldıramaz bizleri!”, “Faşizme karşı omuz omuza” sloganları gür bir biçimde haykırıldı. Bu esnada İP-TGB çetesi çevik polis korumasında suskun bekleyişini sürdürdü. Tonoz’un önüne dönüldükten sonra tekrar halaylar çekildi.

Yaşanan iki haftalık süreçte YTÜ’de ulusalcı, faşist çetelere geçit vermeyeceğimizi bir kez

daha göstermiş olduk.

YTÜ Ekim Gençliği

 

İLGP: “Eleme sınavları değil gelecek istiyoruz!”

İstanbul Liseli Gençlik Platformu olarak 19 Mayıs günü bir basın açıklaması gerçekleştirdik. Kadıköy İskele’de gerçekleştirdiğimiz eylemde, 19 Mayıs’ı gençlik bayramı ilan edenlerin gençliğe sunduklarının sadece geleceksizlik olduğunu teşhir ettik.

Basın açıklamamızda ilk olarak egemenlerin gençliğe sıraladığı yalanları teşhir ederek, sözde bir bayram ilan edenlerin sıra gençliğin hak alma mücadelesine gelince neler yapabildiğini vurguladık. İstanbul ve İzmir’de yaşanan baskıları ve polis terörünü teşhir ettik.

Basın açıklamasında şunları söyledik: “... bu aynı kişiler bugün çıkmış, bugün gençliğin günü diyorlar. Gençliğin en temel haklarını bile elinden alan, her aşamada sesinin yükselmesini engelleyenler bugünü gençlik günü ilan ediyorlar. Fakat unutulmamalıdır ki, bugün gençliğin günü diyenlerle, üniversitelerde döner bıçaklı saldırılar gerçekleştiren, uyuşturucuyu liselere, mahallelere, gençliğin bulunduğu her alana sokanlar aynı kişilerdir.”

Açıklamamızı şu sözlerle sonlandırdık: “Gençliği gelecek vaatleri ile kandıran, sözde söz hakkı verenlere karşı şimdi gençlik sözünü söylüyor, gençliğin temsilcileri sözünü söylüyor!

Gençlik geleceğine sahip çıkıyor!”

İstanbul Liseli Gençlik Platformu


İzmir’de ÖSS karşıtı kampanya...

19 Mayıs günü Karşıyaka çarşı girişinde açtığımız imza standı ve dağıttığımız bildirilerle kampanyamızı başlattık.. Yüzlerce bildiriyi liselilere ulaştırdık. Dağıttığımız bildiriler “2008 ÖSS Cevap Anahtarı” başlığını taşıyordu. ÖSS’ye karşı tek cevabımız olan topyekün mücadeleyi saatlerce haykırarak çarşıdan geçen öğrencilerle sınav üzerine sohbet etme imkanı bulduk. Dört saate yakın kaldığımız Çarşıda YÖK Başkanlığına gönderilmek üzere 400 imza toplandı.

20 Mayıs günü Konak Kemeraltı girişinde açtığımız imza masasına ilgi ilk günden de yoğun oldu. Eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim taleplerimizi binlerce insana haykırdık. Yüzlerce bildirimizi ulaştırdık. Konak’ta da topladığımız imzalarla aşağıdaki taleplere 970 kişi imza atmış oldu.

- ÖSS kaldırılmalı!

- Eğitim her düzeyde parasız olmalı!

- Eğitimde ayrıcalık anlamına gelen AOBP türü uygulamalar son bulmalı!

- Meslek liselilerin üniversiteye girişini engelleyen her türlü uygulama son bulmalı!

- Eğitimde eşitsizliğin derinleşmesi anlamına gelen özel eğitim kurumları ve dersaneler kapatılmalı!

- ÖSS derhal kaldırılmalı ve sınavsız üniversite, liseyi bitirmiş herkese bir hak olarak tanınmalıdır!

İzmir Liseli Gençlik Platformu