23 Mayıs 2008 Sayı: SİKB 2008/21

  Kızıl Bayrak'tan
  Devrimci baharın birikimlerini ileri taşıyabilmek için!..
   Düzenin has partisi CHP makyaj tazeliyor…
Kürt hareketinde çözüm tartışmaları ve 1 Haziran mitingi
Yeni TYM’ye dayalı faşist uygulamalar yeni bir boyut kazandı...
“İstihdam paketi” meclisten geçti...
Mayıs şehitleri anmalarından...
  Kapitalizmde gençliğe gelecek yok!
  Hak–İş: Sendikal hareketin
dip noktası!
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  21. yüzyılda bir ölüm kampı: Tuzla cehennemi
  Gençlik hareketinden....
  İlbek işçileri (ne) kazandı!
  Sincan İşçilerin Birliği Kurultayı Hazırlık Komitesi sözcüsü ile kurultay süreci üzerine konuştuk...
  SİDER’den sempozyum hazırlığı...
  Eğitim–Sen Genel Kurulu’na ilkesiz ittifaklar damgasını vurdu!
  Dünyadan...
  TC ve Güney ilişkilerinin Kuzey’e etkileri M. Can Yüce
  A. Cihan Soylular Denizler’e ihanet ettiler...
  Bültenlerde...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

A. Cihan Soylular Denizler’e ihanet ettiler...

Denizler devrime aittirler!

H. Yağmur


15 Mayıs tarihli Evrensel gazetesinde “Denizler, bilim ve devrim” başlıklı A. Cihan Soylu imzası taşıyan bir yazı yayınlandı. A. Cihan Soylu, yazısının hemen başında farklı kesimlerin “‘68 Hareketi” üzerine tartışmalarına değiniyor. Belli ki, sol çevrelerinin yanısıra Taha Akyol gibi yazarların da ‘68 tartışmasına katılması A. Cihan Soylu’yu rahatsız etmiş.

Sadece burjuva yazarlar mı değerleri tüketiyor?

“T. Akyol gibilerinin ‘Deniz Gezmiş efsanesi’ başlıklı makaleler döşemeleri boşuna değil. Yeni bir uyanışın mayalanmakta olduğunun; emperyalizme ve işbirlikçi gericiliğe karşı yeni bir halk ve gençlik dalgasının gelişmekte olduğunun farkındadırlar.”

Burjuva yazar takımının Denizler’in devrimci mirasını iğdiş etmeye çalışmasında anlaşılmayacak bir yan yoktur. Onlar hizmetinde oldukları sınıfın bilinciyle hareket ediyorlar.

Yazarımız da Deniz Gezmişler’in efsaneleştirilmesi çerçevesinde yazılar yazmakta uzmandır. Denizler’e ilişkin son yazısında şunları söylemektedir:

“Bir Deniz Gezmiş efsanesi olduğu tartışmasızdır: Halkın ve gençliğin çok geniş kesimleri nazarında o ve arkadaşları büyük yurtseverler; ülkesine ve ülkesinin işçi ve emekçilerine ölüm pahasına sadakatle bağlı, bağımsızlık-özgürlük ve sosyalizm ‘idealleri’nden asla ödün vermeyen, ‘mazlum milletler’in sömürge ve bağımlılık boyunduruğundan kurtulmaları için savaşan ve halkların kardeşçe birliğini sağlamak söz konusu olduğunda kendilerini feda etmekten kaçınmayan genç insanlar, bu ‘efsane’nin ‘kahramanı’ olarak görülürler.”

Bugün A. Cihan Soylular’ın duruşuyla, Denizler’in devrimci tutumunun ifadesi olan duruşları arasında hiçbir bağ kalmamıştır. Bizzat kendisi, TDKP’nin tasfiyesi ve sosyal bir reform partisi olan EMEP’e giden yolun en önemli mimarlarından biridir.

‘71 Devrimci Hareketi’nin önderlerini kendi reformcu pratikleri çerçevesinde öne çıkartmak A. Cihan Soylular’ın ortak tutumudur. Denizler’in devrimci mirasını ve değerleri tüketmede A. Cihan Soylular da en az burjuva yazarlar kadar maharetlidirler.

Denizler reformizmden, A. Cihan Soylular devrimden koptular!

A. Cihan Soylu şunları söylüyor: “Yürünecek yol ise Marksizm-Leninizmin yol göstericiliğinde, daha 36 yıl önce, darağacı altında, ölüm tehdidine meydan okunarak ve bayrak, devrimin asıl sahiplerine; işçi sınıfı ve kent ve kırın yoksullarına (işçilere ve köylülere) teslim edilerek işaret edilmiştir.”

Tabii ki yürünecek yol marksist-leninist yoldur, devrimin ve sosyalizmin yoludur. Bu yolda işçi sınıfının en büyük silahı ise, düzen içine sığmayan devrimci program, devrimci çizgi ve devrimci örgüttür.

Peki A. Cihan Soylular ne yapmışlardır? Burjuva karşı-devriminin basıncı altında devrimci çizgiyi, onun ürünü devrimci örgüt anlayışı ve pratiğini terketmiş, devrimci miras ve değerleri hiçleştirmiş, rejimin içine sığan bir zemine kaymış, devrimci örgüt tasfiye etmişlerdir. Onlar “Deniz Gezmişler’in yolu bugün parlamentoya çıkmıştır” diyecek kadar devrimden, devrimci mücadele yolundan ve devrimci örgüt kimliğinden kopmuşlardır.

Düzenin icazet alanına boylu boyunca uzananlar, artık sermayenin parlamentosuna kapağı atma hayalleriyle avunuyorlar. A. Cihan Soylu gibileri devrimci bir partiyi tasfiye ederek TİP’in bile gerisinde olan EMEP’e kapak atarken, ‘71 devrimcileri, Deniz Gezmişler, Mahir Çayanlar, İbrahim Kaypakkayalar, tarihi önemde devrimci bir çıkış ve kopuş yaşayarak, TİP’in parlamenter reformist çizgisini reddetmiş ve devrim yolunu seçmişlerdi. Onlar kurtuluşun reformlarda değil, devrimde olduğu bilinciyle parlamentarizmden bir kopuş yaşamışlardı.

Denizler’i devrimci yapan, reformist partilerin bugün içinde bulundukları düzen içi zemini mahkum ederek aşabilmiş olmalarıdır. Onlar reformizmden devrimci kopuşun sağlanmasına önderlik eden kadrolardır. Mahirler, Denizler, Kaypakkayalar devrimci bilinçle içinde bulundukları reformist akımları aşmışlardır.

Her yönüyle düzeni cepheden karşıya alan devrimci bir duruştur onların duruşu. Onlar hiçbir koşulda teslimiyeti kabul etmediler. Davaya ölümüne bağlandılar. Devrimci dayanışma ve siper yoldaşlığının en güzel örneklerini verdiler.

A. Cihan Soylular ne yaptılar? Liberal demokratizmin politik platformuna boylu boyunca battılar, zamanında devrimci olan TDKP’yi mezara gömdüler. Devrimi terketmenin ve düzen icazetine sığınmanın ürünü reformist EMEP’i her hastalığın ilacı gibi sundular. Bu da yetmedi aynı şeyi Denizler’e yaptılar. TİP çizgisinde karar kılarak, Deniz Gezmişler’in devrimci mirasına ihanet ettiler.

Deniz Gezmişler, A. Cihan Soylular’ın bugün temsil ettiği çizgiden ‘60’lı yıllarda koptular. A.Cihan Soylular, Denizler’in koptuğu TİP reformizmine son derece yakın olan EMEP’te karar kıldılar. Böylelikle Denizler’le aralarındaki köprüleri yaktılar. Bugün Deniz Gezmişler’in adını istismar eden A. Cihan Soylular’ın yolu gerçekte öncesinden TİP’e çıkmıştır.

Denizlerin devrimci mirası devrimcilere aittir!

A. Cihan Soylu, Denizler’in yolundan yürümenin öneminin altını çizerek şunları söylüyor: “İşçi-emekçi ve gençlik hareketinin yeniden yükselme ve genişleme belirtileri artmıştır. Hareketin temel talepleri yönünden esaslı bir değişim yoktur: bağımsızlık yakıcı ihtiyaçtır; siyasal demokrasi ve halkların gönüllü birliğine temel oluşturacak ulusal hak eşitliği acil gerekliliktir; baskı, sömürü ve eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasının toplumsal koşullarını oluşturacak sosyalizm, insani kurtuluş ve toplumsal ilerleme için zorunludur.”

Denizler’in yolunu parlamentoya çıkaranların, Taksim’de 1 Mayıs ısrarını anlamsız bularak, Evrensel gazetesindeki köşelerinden sermaye devletine soldan destek vermeleri anlaşılırdır. Hiç kuşku yok ki onlar, Denizler’in önüne Dolmabahçe’de barikat kurarak kesmeye çalışan TİP ile aynı kumaştan dokunmuşlardır.

Dünün ve bugünün reformistlerinin zerrece Denizler’in mirasına sahip çıkmaya hakkı yoktur. A.Cihan Soylular’ın, Denizler’in adlarına sahip çıkması, düzenin geçmişin devrimci birikiminin ve mücadele içinde yaratılmış değerlerinin içini boşaltma çabasına soldan verilmiş bir destek olmaktadır. A. Cihan Soylular, Deniz Gezmiş ve yoldaşlarının hayatlarını ortaya koyarak gelecek kuşaklara bıraktıkları devrimci mirası siyasal içeriğinden soyutlayıp duygusal bir anıya dönüştürmekte, böylece ‘71’in devrimci direniş geleneğini ehlileştirme operasyonuna soldan destek vermektedirler.

Denizler devrim ve sosyalizm mücadelesinde yaşıyor ve yaşayacak!

Denizler devrim yürüyüşümüzün önemli bir kilometre taşıdır. A. Cihan Soylular gibi, Denizler’in yürüdüğü yoldan sonradan düşenler, bu kilometre taşını anlamsızlaştırmayı, reformizme taşımayı başaramayacaklardır. Denizlerin mirasına sahip çıkarak bayrağı daha da yükseklere taşımak, A. Cihan Soylular’ın değil komünistlerin işidir.

Denizler’in mirasını sahiplenmek, belirsizleştirmeye ve anlamsızlaştırılmaya çalışılan ayrım çizgilerinin daha kalın olarak çizilmesi demektir. A. Cihan Soylular’a rağmen, Denizler’in devrimci mirası, devrim ve sosyalizm davasında, ezilen ve sömürülen milyonlarca işçi ve emekçinin kapitalist sömürüden kurtuluş mücadelesinde, komünistlerce yaşatılıyor ve yaşatılacaktır.