23 Mayıs 2008 Sayı: SİKB 2008/21

  Kızıl Bayrak'tan
  Devrimci baharın birikimlerini ileri taşıyabilmek için!..
   Düzenin has partisi CHP makyaj tazeliyor…
Kürt hareketinde çözüm tartışmaları ve 1 Haziran mitingi
Yeni TYM’ye dayalı faşist uygulamalar yeni bir boyut kazandı...
“İstihdam paketi” meclisten geçti...
Mayıs şehitleri anmalarından...
  Kapitalizmde gençliğe gelecek yok!
  Hak–İş: Sendikal hareketin
dip noktası!
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  21. yüzyılda bir ölüm kampı: Tuzla cehennemi
  Gençlik hareketinden....
  İlbek işçileri (ne) kazandı!
  Sincan İşçilerin Birliği Kurultayı Hazırlık Komitesi sözcüsü ile kurultay süreci üzerine konuştuk...
  SİDER’den sempozyum hazırlığı...
  Eğitim–Sen Genel Kurulu’na ilkesiz ittifaklar damgasını vurdu!
  Dünyadan...
  TC ve Güney ilişkilerinin Kuzey’e etkileri M. Can Yüce
  A. Cihan Soylular Denizler’e ihanet ettiler...
  Bültenlerde...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

SİDER’den sempozyum hazırlığı...

38. yılında şanlı 15–16 Haziran Direnişi yol gösteriyor!..

15-16 Haziran Direnişi Türkiye işçi sınıfı hareketinde tarihsel bir dönüm noktasıdır. Hala da aşılmayan militan bir direniş durumundadır. Sınıf dışı siyasal güçlerin döne döne okuması, anlaması gereken önemli bir tarihsel deneyimdir. 15-16 Haziran Direnişi, ciddi bir devrimci siyasal önderlikten yoksun olduğu durumlarda bile, sınıfın militan ruhunun açığa çıkmasının doğurabileceği sonuçların anlaşılması bakımından büyük bir siyasal anlam ve öneme sahiptir.

15-16 Haziran Direnişi, bu topraklarda burjuvazinin karşısına çıkacak ve onun saltanatını yıkacak yegane gücü en kör gözlere dahi gösteren bir mücadele örneği olmuştur. Yalnız iki günlük militan direniş üzerinden değil, sınıfın taşıdığı potansiyel gücü göstermesi açısından ayrı bir anlamı vardır.

Kapitalizm toplumsal bir sistem olarak hızla çürüyor. Bu çürüme etkisini toplumun tüm katmanları üzerinden yıkıcı bir şekilde hissettiriyor. Yazık ki bugün sınıf hareketi 15-16 Haziran’ın oldukça gerisinde ve işçi sınıfı ciddi anlamda tarih bilincinden yoksundur. Bu tablo sermayenin saldırılarıyla da birleşince, işçilerin sınıf kimliğinde yaşadığı bozulma ile bir sınıf olarak kendi haklarını savunma, daha iyi çalışma ve yaşam koşullarına sahip olma, kölelik zincirlerini kırma mücadelesini de olumsuz etkiliyor.

15-16 Haziran Direnişi, sınıfa yönelik saldırı yasalarını ve DİSK şahsında sınıfın önemli bir mevzisini hedef alan tasfiye girişimini boşa düşürdü. Fakat bugün sermaye, sınıfın en temel haklarını bir bir gaspediyor. Bu rahatlığın gerisinde, sınıfın örgütlü, militan bir karşı duruş ortaya koyamaması var. Sermaye cephesinden yürütülen kapsamlı örgütsüzleştirme/sendikasızlaştırma saldırısı ve sendikaların büyük oranda devlet güdümlü icazetçi anlayışları da bir başka geriletici etken.

Bütün bunlar beraberinde çözüm ihtiyacını da ortaya koyuyor. İşte bu noktada 15-16 Haziran, izlenilecek yolu ortaya koyuyor, hareketin dünü üzerinden bugüne yol gösteriyor. Taksim’e girmenin yolunun milletvekilleriyle kolkola emniyet güçleriyle pazarlık etmekten geçmediğini, sosyal yıkım saldırılarının ancak militan direnişle sokaklarda, mücadelenin özgücüyle püskürtülebileceğini gösteriyor.

Sınıf hareketinde yaşanan mayalanma ve görevlerimiz!

Sınıf hareketi uzun yıllardar yaşadığı durgunluktan sıyrılıyor, son dönemde gözle görülür bir canlanma yaşıyor. THY, Telekom, Tekel, tersaneler, sayıları gittikçe artan mevzi direnişler... Son olarak SSGSS karşıtı kitlesel 13-14 Mart ve 1-6 Nisan eylemleri... 2008 1 Mayısı’nda Taksim iradesinin devrimci ve ilerici güçler, işçi ve emekçiler şahsında kazanılması...

Sermayenin yaşadığı korku ise polis, asker yığınağı ve azgın devlet terörü ile açığa çıkıyor. Sermaye bu korkuyu ilk defa yaşamıyor. O bu kokuşmuş düzeni yıkacak gücü 15-16 Haziranlar’da da görmüş, etinde kemiğinde hissetmişti.

Tam da böyle bir dönemde, bu tarihsel direnişi anmak, anlatmak ve bugünün en yakıcı ihtiyacı olan militan mücadele geleneğini yaşatmak bakışıyla hareket etmeli, bulunduğumuz her alanda sınıfın genç kuşaklarına 15-16 Haziran ruhunu aşılamalıyız.

15-16 Haziran direnişini yaşatma ve yeni direniş destanları yaratma bilinciyle inatla ve sabırla sınıfa!

Adana Sanayi İşçileri Derneği (Sİ-DER) olarak, 20 Nisan’da gerçekleştirdiğimiz işçi kurultayında aldığımız kararlardan biri olarak, 8 Haziran Pazar günü 15-16 Haziran Sempozyumu gerçekleştireceğiz. Bu etkinliği, sınıfın değerlerini yaşatma, geçmiş mücadele deneyimlerini bugünün ışığında daha ileriye taşıma bakışıyla örgütleyeceğiz.

Etkinlik, kendi içinde bir anlamı olmasının ötesinde sınıfın bugünkü ihtiyaçları çerçevesinde de özel bir anlama sahiptir. Bu şanlı direnişi bölgemizde sınıfın bütün bölüklerine anlatmak ve ondan dersler çıkartmak ertelenemez görevdir.

Bu bilinçle 15-16 Haziran’ı etkinlik gününün ötesinde güçlü bir ön hazırlık ile gündemleştirmeli ve sınıfın ulaşılabilen en geniş kesimine bu tarihsel direnişi anlatabilmeliyiz. Türkiye işçi sınıfının bütün fertlerine bu şanlı direnişi sahiplendirmeli, tarih bilinci aşılamalı, 15-16 Haziran ruhunu yaşatmalıyız.

Şanlı 15-16 Haziran büyük işçi direnişini yaşatmak!

15-16 Haziran direnişi, siyasal önderlikten yoksun olmasına rağmen, sınıfın kapitalist sömürü düzenine karşı taşıdığı muazzam yıkıcı gücünü ve devrimci potansiyelini açığa çıkardı. Öte yandan sınıfın devrimci öncü partisine olana yakıcı ihtiyacı da bir kez daha gözler önüne serdi. Şimdi geçmişin ışığında, büyük işçi direnişinin deneyimleriyle sınıfın devrimci öncüsüyle buluşması tarihsel önemdedir. Çürümüş kapitalist düzen karşısında nihai zafer ancak bu sayede kazanılacaktır.

Emekten yana olan bütün güçler bu çağrıya kulak vermelidir. Bu tarihsel direnişi ve mirası bölgemizde gündemleştirmeliyiz. Her fabrikada, her sanayi sitesinde, her atölyede, bu direnişi yaşatmak bilinciyle hareket etmeliyiz. Geleceği kazanmak için tüm olanaklarımızla güne yüklenmeliyiz.

Adana Sanayi İşçileri Derneği (Sİ-DER)