6 Haziran 2008 Sayı: SİKB 2008/23

  Kızıl Bayrak'tan
  Kürt sorununda “çözüm” tartışmaları
   1 Haziran mitingi fiyaskosu
Düzen içi dalaşmanın “telekulak” safhası
TÜSİAD enerjide özelleştirmenin bir an önce tamamlanmasını buyuruyor...
Kürt diline özgürlük!
AKP Kyoto’yu imzladı...
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Temiz bir damla su için bile sosyalizm!
  Bahar süreci, sınıf hareketi ve sol hareket
  Gençlikten...
  İşçi sınıfının ve sosyalizmin büyük şairi Nazım Hikmet yaşıyor!
  Petrol fiyat artışlarını protesto eylemleri yayılıyor...
  Suriye-İsrail görüşmeleri
Ortadoğu’ya barış vaadetmiyor!
  2008 Avrupa Futbol Şampiyonası egemenlerin elinde kirli bir araç işlevi görüyor...
  Habip Gül’ün mezarına saldırı!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Habip Gül’ün mezarına saldırı!

“Habip yoldaş ölümsüzdür!”

26 Eylül’de Ulucanlar katliamında ölümsüzleşen Habip Gül yoldaşın mezarına geçtiğimiz hafta faşist saldırı gerçekleştirildi. Habip Gül’ün Helvacı Köyü’nde bulunan anıt mezarına demir kapıyı kırarak giren ve yoldaşın fotoğrafı ile sözlerinin bulunduğu kısmı kıran faşist güçlerin iplerinin düzenin efendilerinin ellerinde olduğu biliniyor.

Habip Gül’ün mezarına yönelik saldırı ilk değil. Geçtiğimiz yıllarda da faşist saldırı gerçekleştirilmişti. Devrimcilerin işçi ve emekçiler tarafından sahiplenilmesinden, devrim ve sosyalizm mücadelesinin bu topraklarda güç olmasından duyulan korkunun ürünüdür bu tür saldırılar.

BDSP 31 Mayıs günü Kemeraltı Girişi’nde gerçekleştirdiği basın açıklaması ile faşist saldırıyı protesto etti ve faşist katillerin er ya da geç cezalandırılacağını haykırdı. Kızıl bayrakları, Habip, Ümit ve Hatice yoldaşların fotoğraflarının bulunduğu “Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmezdir!” pankartı taşıyan komünistler, düzenin faşist güçlerine anlamlı bir yanıt verdiler.

Yapılan açıklamada, hapishanelerin her zaman düzen ve devrim hesaplaşmasının en çıplak haliyle yaşandığı yerler olduğu vurgulandı. Ulucanlar katliamının düzen cephesinden hücre tipi saldırısının ilk vuruşu olarak tarihe geçtiği dile getirildi. Devrimcilere yönelik saldırının arkasında ise düzenin duyduğu korku olduğu vurgulandı. Devrimcilerin toplumun en bilinçli, kararlı ve öncü güçleri olduğu ifade edildi.

Eylemde sık sık “Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmez!”, “Habip yoldaş ölümsüzdür!”, “Devrim şehitleri ölümsüzdür!”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm!”, “Yeni Ekimler için ileri!”, “İşçi sınıfı savaşacak, sosyalizm kazanacak!”, “Bedel ödedik, bedel ödeteceğiz!”, “Yaşasın halkların kardeşliği!”, “Çözüm devrimde, kurtuluş sosyalizmde!” sloganları öfke ve coşkuyla atıldı.

Kızıl Bayrak / İzmir


Habip Gül mücadelemizde yaşıyor!

Habip Gül’ün mezarına yönelik faşist saldırının ardından 1 Haziran günü Habip Gül’ün mezarı başında anma etkinliği gerçekleştirildi. Ardından Habip Gül’ün ailesi ziyaret edildi.

Mezara giden yolu tutan jandarma ekipleri köye giren herkese üst araması ve kimlik kontrolü dayattı. Yapılan tartışmaların ardından Habip’in ailesi ve ziyarete gelen kitleyle beraber mezara gidildi. Baştan itibaren devam eden gerginlik anmanın başlayacağı saate kadar sürdü.

Anma devrim şehitleri anısına yapılan saygı duruşuyla başladı. Habip Gül’ün mezarına yönelik saldırının gerisinde sermaye devletinin duyduğu derin korku olduğu ifade edildi. Devletin baskı ve terörünün devrimci faaliyeti bitiremeyeceği, devrim ve sosyalizm mücadelesine, devrimcilere sahip çıkanların hep varolacağı vurgulandı.

Daha sonra bir yoldaşımız saldırının mahiyetini anlatan kısa bir konuşma yaptı. 10. yıl vesilesiyle komünistlere, sınıf devrimcilerine düşen görev ve sorumlulukları hatırlattı. Habipler’in, Ümitler’in, Haticeler’in onurlarıyla taşıdıkları, örgütlü ve devrimci kimlikleriyle hakkını verdikleri parti bayrağını daha da yükseklerde tutmaya çağırdı.

Okunan şiirle anma programı devam etti. Devrimci marşların ardından anma sona erdi.

Etkinlikte “Devrim şehitleri ölümsüzdür!”, “Yeni Ekimler için ileri!”, “Habip, Ümit, Hatice yoldaş yaşıyor!”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm!”, “Bedel ödedik, bedel ödeteceğiz!”, “Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmez!” sloganları coşkuyla atıldı.

İzmir’den komünistler

 

Habipler’den devraldığımız kızıl bayrak elimizde!

26 Eylül 1999... Sermaye devleti tankıyla, topuyla, kimyasal silahlarıyla Ulucanlar Hapishanesi’ne saldırdı. Saldırıda 10 yiğit devrimci katledildi. Katliamla birlikte F tipi saldırısı toplumda meşrulaştırılmak, devrimci tutsaklar hücrelere konulmak istendi. Ama bu saldırı Ulucanlar’da destansı bir direnişe çarptı. Tarihte olduğu gibi direnenler bir kez daha kazanmıştı. Ulucanlar devrimci direnişin, siper yoldaşlığının anlamlı bir örneği olarak tarihe geçti.

Ancak katil devlet devrimcileri hapishanelerde katletmekle yetinmiyor. Hapishanelerde, işkencehanelerde direnen, dört duvar arasında dahi özgürlüğe koşan, yaşamını örgütlü mücadeleye adayan, Partili ve devrimci kimliği ile örnek olan Habip Gül yoldaşımızın mezarına saldırarak acizliğini bir kez daha gösteriyor.

Sermaye devleti Habip Gül yoldaş nezdinde devrimci değerlere, devrim ve sosyalizm mücadelesine, Partimize saldırıyor. Bu saldırı emperyalist-kapitalist sistemde bizleri yaşamaya zorlayan bir avuç sömürücü asalağın ve uşaklarının sınıf kini ve korkusunu göstermektedir. Bu anlamda saldırı sağlık ve eğitim hakkı özelleştirilen emekçilere, açlık ve sefalet içinde yaşamaya mahkum edilen işçilere, yıllardır imha ve inkar edilen Kürt halkınadır. Yani ezilen ve sömürülen milyonlarca işçi ve emekçiyedir.

Bu saldırı sınıf devrimcilerinedir. İdeolojisiyle, teorisiyle ve politikasıyla sağlam adımlarla yürüyen Partimize’dir.

Sınıf devrimcilerinin bu saldırıları boşa düşürmesinin yolu mücadeleye daha sıkı sarılmasından geçmektedir. Çalışma alanlarımızı genişleterek, devrimci kimliğimizi daha da güçlendirerek, örgütlü yaşama dört elle sarılarak ideolojimizden, Partimiz’den aldığımız güçle mücadeleye daha sıkı sarılmalıyız. Habipler’den, Ümitler’den, Haticeler’den devraldığımız işçi sınıfının kızıl bayrağını daha yükseklere taşımalıyız.

Habip yoldaşın bir yazısından hatırlıyorum, “Cezaevleri sınıf savaşımının en keskin ve sert olduğu alanlardır” diyordu. Şehitlerimiz Parti’ye karşı görev ve sorumluluklarını yerine getirdiler. Davaya duydukları sarsılmaz bağlılık ve inanç onların yaşamlarının özetidir. Onlar devrime, sosyalizme karşı görevlerini layıkıyla yerine getirdiler. Bizler de Partimiz’in 10. yılını karşılamaya hazırlandığımız şu günlerde, onlardan aldığımız Parti’nin kızıl bayrağını daha da yükseltmeli, mücadeleyi ilerletmeli, Parti’yi büyütmeliyiz.

Devrim şehitleri ölümsüzdür!

Habip, Ümit, Hatice yoldaşlar yaşıyor, Parti savaşıyor!

Şan olsun yeni Ekimler’in Partisi’ne!

İzmir’den bir sınıf devrimcisi