18 Temmuz 2008 Sayı: SİKB 2008/29

  Kızıl Bayrak'tan
  Çatışmanın seyri içinde çökmekte olan hayaller
   DTP 2. Olağan Kongre’ye hazırlanıyor…
“Ergenekon iddianamesi” devletin katliamlarını ve kirli faaliyetlerini sahiplendi…
Şekerde özelleştirme saldırısı tamamlanıyor

İşçileri ölüme mahkum edenler tedbir alamaz...

Küçükçekmece Belediyesi Park Bahçeler Müdürlüğü işyeri temsilcisiyle TİS süreci üzerine görüştük...
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Saldırılara karşı birleşik mücadeleyi güçlendirmek için sınıf dayanışmasının önemi
  OSB-İMES İşçileri Derneği
3. Olağan Genel Kurulu Sonuç Bildirgesi
  Canovate’nin “mazlum” patronu!
  Halklara karşı yeni cephe açmaya hazırlanan emperyalist-siyonist güçlere karşı direniş!
  Füze kalkanı inşa etmek savaş hazırlığıdır!
  Ne yapmalı? Nasıl yapmalı? / 3
Volkan Yaraşır
  Mamak 5. Kültür Sanat Festivali’ne doğru...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kukla yönetimle “Stratejik İşbirliği Konseyi” oluşturuluyor...

Irak yönetimiyle Amerikancı çizgide işbirliği!

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Dışişleri Bakanı Ali Babacan, Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Başbakan Başdanışmanı Ahmet Davutoğlu ile Bağdat’a giden Tayyip Erdoğan, 18 yıl aradan sonra Irak’ı ziyaret eden ilk Türk başbakanı oldu.

Ankara’daki ABD işbirlikçilerinin 1990 yılından sonra Saddam Hüseyin yönetimiyle ilişkileri zayıflatması, ABD emperyalizmi ile batılı müttefiklerinin Irak’ı hedef alan saldırgan planlarıyla bağlantılıydı. Zira Türk burjuvazisinin çıkarlarına uygun olduğu halde komşu ülke Irak’la ilişkileri asgariye indirmenin başka bir mantıklı açıklaması bulunmuyor. İncirlik Üssü’nden kalkan ABD uçaklarının on yıl boyunca Irak halkları üzerine bomba yağdırmasına destek olan işbirlikçi Türk burjuvazisi, bu suç ortaklığıyla yetinmemiş, bölge politikalarını da Washington’daki efendilerin çizdiği çerçevenin dışına çıkmayacak şekilde planlamıştır.

Dinci gericiliğin başı Tayyip Erdoğan’ın gerçekleştirdiği Bağdat ziyareti de, Bush başkanlığındaki savaş kundakçılarının bölge planlarıyla uyumludur. Nitekim Bağdat’taki kukla yönetimle ilişkileri yeni bir seviyeye çıkaracağı söylenen anlaşmalara imza atan Tayyip ve müritlerinin, Washington’daki efendiler tarafından takdir edildiği farklı çevreler tarafından dile getirilmiştir.

Tayyip Erdoğan’la müritlerini kırmızı halı serip karşılayan Irak heyetinde Başbakan Nuri El Maliki, Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, Petrol Bakanı Hüseyin Şehristani, İçişleri Bakanı Cevat El Bolani, Başbakan Yardımcısı Berham Salih, Ticaret Bakanı Abdülfelah El Sudani ve Türkmen Gençlik ve Spor Bakanı Jafim Cafer yer aldı.

Iraklı meslektaşlarıyla görüşen Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Türk heyeti, Irak parlamento başkanı Mahmud El Meşhadani, kukla devlet başkanı Celal Talabani’nin yardımcıları Adil Abdülmehdi ve Tarık El Haşimi ile de bir araya geldi ve Talabani’nin akşam yemeği davetine katıldı.

Erdoğan-El Maliki başkanlığındaki heyetler arasında yapılan görüşmelerde, “Yüksek Düzeyli Türkiye-Irak Stratejik İşbirliği Konseyi” oluşturulması konusundan anlaşmaya varıldığı bildirildi.

Konseye Tayyip Erdoğan’la Nuri El Maliki’nin başkanlık edeceği, yılda en az iki kere toplanacağı belirtildi. Konsey’de alta doğru bakanların yer alacağı, enerji, güvenlik, ekonomi, diplomasi gibi alanlarda işbirliğinin pekiştirilmesi için çalışacağı, bu amaçla oluşturulacak “eylem planları”nın hayata geçirileceği de yansıyan bilgiler arasında.

Washington’daki savaş kundakçılarının desteklediği anlaşmadan, hem Bağdat’taki kukla yönetim hem Ankara’daki Amerikancılar memnun görünüyor. Kukla yönetim tartışmalı olan meşruluğunu güçlendirmeyi umarken, Türk burjuvazisi ise yağmalanan Irak petrollerinden aldığı payı büyütme derdinde.

Nitekim Kerkük-Yumurtalık boru hattından günde 500 bin varil petrol akıtılması için çalışmaların başlatıldığı bildirildi. Yanısıra kapasitenin arttırılması için boru hattının yenilenmesinden, Irak’ın güneyinde petrol sahalarına Türkiye’nin de girmesinden, ülkenin her bölgesinde petrol arama, çıkartma ve pazarlama alanlarında Türk şirketlerinin de rol almasından söz ediliyor.

İşgalci emperyalistler, soysuz kuklaları ve gerici işbirlikçileri Irak halklarına ait zenginliği yağmalamak için gerekli planları hazırlamış görünüyor. Irak halkları ise, vahşi işgal altında yoksulluk, açlık ve zulüm belalarıyla boğuşarak hayatta kalma savaşı veriyor.

Alçaltıcı köleliği reddederek işgale karşı direnen Irak halkları er geç yağmacılardan hesap sormasını da başaracaktır.

 

İncirlik Üssü: ABD’nin savaş başkonsolosluğu!

İkinci emperyalist paylaşım savaşının ardından dünyada iki büyük güç önplana çıkmıştı. İlki faşizme karşı savaşan ve büyük bedeller ödeyerek zaferle çıkan sosyalist hareketin adresi olarak Sovyet lerBirliği, diğeri savaşın rantını akıllıca toplayan ve iki savaşın da yıkımını kendi topraklarında neredeyse hiç yaşamayan, Hollywood’un film setleri dışında da bu büyük savaşlarda çok görünmeyen ABD olmuştu. Bu iki büyük güç arasındaki politik karşı karşıya gelişin yerini alan bilek güreşi de savaşın ardından tüm dünya politikasına damgasına vurdu.

Bu tehlikeli güç savaşının adına “soğuk savaş” denirken, bu çekişmeye damgasını vuran nükleer silahlanma oldu. Geçtiğimiz yüzyıl boyunca Sovyetler Birliği’nin ve Varşova Paktı ülkelerinin etrafına nükleer silahlardan oluşan bir çit çekildi. ABD bunu bugüne kadar kabul etmese de, bu gerçek birçok kez ortaya çıktı. Son olarak ABD Hava Kuvvetleri tarafından yayınlanan bir rapor, İncirlik Üssü’ndeki nükleer başlıkların büyük bir tehlike kaynağı olduğunu ortaya koydu.

ABD Hava Kuvvetleri’nin raporuna göre, ABD ordusunun Almanya, Hollanda, Belçika, İtalya, İngiltere ve Türkiye’deki üslerde toplam 250’ye yakın nükleer savaş başlığı bulunuyor. Adana’daki İncirlik Üssü’ndeki nükleer başlık sayısının 50 ila 90 arasında olduğu düşünülüyor.

Raporda, bu üslerdeki depolarda gerekli güvenlik standartlarına uyulmadığı belirtiliyor.

Raporu yorumlayan uzmanlar, depolarda yapı, ışıklandırma ve güvenlik sistemleri konusunda ciddi eksikler görüldüğünü, personelin deneyimsiz olduğunu vurguluyor. ABD ordusunun İngiltere’deki 110 savaş başlığını geçtiğimiz günlerde çekmesinin altında da bu güvenlik kaygılarının yattığı iddia ediliyor.

Ayrıca ABD’de ulusal güvenlik ve nükleer silahlanma konusunda uzman bilim adamlarından oluşan “Amerikalı Bilimadamları Federasyonu” adlı kurumun yayımladığı raporda, ABD’nin Avrupa’daki nükleer silahlarının yaklaşık üçte birini Türkiye’deki İncirlik askeri üssünde tuttuğu belirtildi. Raporda, ABD’nin İngiltere’de tuttuğu nükleer silahları da güney Avrupa’ya kaydırdığı kaydedildi. Ne Pentagon ne de İngiltere Savunma Bakanlığı bu raporu yalanladı.

ABD’nin Ortadoğu’daki savaş başkonsolosluğu işlevini yerine getiren İncirlik Üssü eliyle yaptığı katliamlara Irak’ta tanık olduk. Ancak bu bile İncirlik’e yerleştiren füzelerin yanında masum kalıyor. ABD’nin Avrupa’daki nükleer depoları ise şöyle:

- Belçika: Kleine Brogel (10-20)

- Almanya: Büchel (10-20)

- Hollanda: Volkel (10-20)

- İtalya: Aviano (50), Ghedi Torre (20-40)

- Türkiye: İncirlik (50-90)

Toplam: 150-240

 

Diyarbakır’da devlet terörü!

Diyarbakır’da 14 Temmuz günü Abdullah Öcalan’a yönelik baskılara karşı gerçekleşen eyleme polis saldırdı. Kiteleye panzerlerle müdahale eden polis 30 kişiyi gözaltına aldı.

DTP Eşbaşkanı Emine Ayna, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, DTP’li milletvekilleri, belediye başkanları, kentteki bazı kitle örgütü temsilcileri ile binlerce kişi DTP Diyarbakır İl binasında biraraya geldi. Buradan yürüyüşe geçerek Koşuyolu Parkı’nda toplandı.

Burada açıklamayı yapan Diyarbakır İl Başkanı Nejdet Atalay, cezaevlerindeki baskılara dikkat çekti. Aynı zamanda Öcalan’ın saçının kazıtılmasının hukuk dışı ve keyfi olduğunu söyledi ve provokasyon amacı taşıdığını vurguladı.

Uygulamanın 12 Eylül dönemini hatırlattığını ifade ederek şunları söyledi: “14 Temmuz zindan direnişi şehitlerimizi andığımız bu günde, 25 yıl önce devrimci tutsaklara insanlık dışı ve onur kırıcı işkencelere başvurulmuştur. Ancak aradan geçen bu çeyrek asırlık bir süreç sonrası düşünceler yok edilememiş. Tam tersine etkisini bugüne kadar taşıyan gelişmelerin temeli olmuştur. Dolayısıyla bu uygulamalardan bir an önce vazgeçilmesi gerekir. Toplumun belleğinde kara bir leke olan yeni bir Diyarbakır zindanı yaratmayalım.”

Yapılan konuşmaların ardından dağılan kitleye müdahale eden polis 30’dan fazla kişiyi gözaltına aldı. Polislere gençler taşlarla karşılık verdi. Sağlık Ocağı Caddesi’nde ara sokaklara panzer eşliğinde giren polis gözaltına aldığı kişilere vahşice saldırdı.