18 Temmuz 2008 Sayı: SİKB 2008/29

  Kızıl Bayrak'tan
  Çatışmanın seyri içinde çökmekte olan hayaller
   DTP 2. Olağan Kongre’ye hazırlanıyor…
“Ergenekon iddianamesi” devletin katliamlarını ve kirli faaliyetlerini sahiplendi…
Şekerde özelleştirme saldırısı tamamlanıyor

İşçileri ölüme mahkum edenler tedbir alamaz...

Küçükçekmece Belediyesi Park Bahçeler Müdürlüğü işyeri temsilcisiyle TİS süreci üzerine görüştük...
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Saldırılara karşı birleşik mücadeleyi güçlendirmek için sınıf dayanışmasının önemi
  OSB-İMES İşçileri Derneği
3. Olağan Genel Kurulu Sonuç Bildirgesi
  Canovate’nin “mazlum” patronu!
  Halklara karşı yeni cephe açmaya hazırlanan emperyalist-siyonist güçlere karşı direniş!
  Füze kalkanı inşa etmek savaş hazırlığıdır!
  Ne yapmalı? Nasıl yapmalı? / 3
Volkan Yaraşır
  Mamak 5. Kültür Sanat Festivali’ne doğru...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Küçükçekmece Belediyesi Park Bahçeler Müdürlüğü işyeri temsilcisiyle TİS süreci üzerine görüştük...

“Hakkımız olanı alacağız!”

- Birçok belediyede olduğu gibi Küçükçekmece’de de grev kararı asıldı. Bu tarihten itibaren gelişmeleri anlatabilir misiniz?

Geçtiğimiz ayın 19’unda grev kararını astık. Bu ayın 19’unda süre bitecek. O zamana kadar TİS istediğimiz gibi sonuçlanmazsa grev gerçekleşecek. Biz %20 zam istiyoruz, buna karşılık işverenden hiçbir cevap yok. Bakırköy ve Beşiktaş’ta işçilerin istediğine yakın bir şekilde sonuçlandı. %10-%10 şeklinde sözleşme imzalandı.

- Çalışan işçilerin büyük çoğunluğu taşeron, bu durumda grev başlasa dahi işçilerin büyük kısmı çalışmaya devam ediyor olacak. Bu koşullarda grevin işverenin işini engelleme ve ses getirme olanakları da azalmış olmuyor mu? Sürece taşeron işçileri katabilme, birlikte hareket etme noktasında atılan adımlar var mı?

Evet, büyük bir çoğunluğu taşerona bağlı çalışıyor. Kadrolu 360 işçi var, bunların 300’ü sendikalı. Ama bu zorluğa rağmen grev rahatsızlık yaratacak. Taşeronda çalışanlar devam edecekler ama bizim iş bırakmamız birçok işi aksatacak, belirleyici olacak. Eğer işveren taşeron işçilere bizim işlerimizi yaptırmaya çalışırlarsa, bunu kesinlikle engelleyeceğiz.

Taşeronda çalışan arkadaşlarımızla konuşuyoruz, bize destek oluyorlar. Anlatıyoruz, kendilerinin koşulları daha kötü zaten, verdiğimiz mücadelenin haklılığının farkındalar. Şimdi netleşmiş bir şey yok ama belki süreç başladığında, olanaklar yaratabilirsek, onların da iş yavaşlatmasını sağlayabiliriz. Bakarsan burada sevk ve idare bizim elimizde. Taşeron işçiler çalışacak ama organize eden, sevkiyatı yapan işçiler grevde olacak. Bu, işi zora sokacaktır.

Burada ekmek kavgası var, hakkımız olanı alacağız. Petrole, gıdaya, elektriğe zam üstüne zam geliyor. Bunun karşısında biz işçilere hiçbir zam yapılmıyor. Aynı maaşı alınca yaşam daha da zorlaşıyor. Bu yüzden sendikalı işçiler olarak talebimizin kabul edilmemesi durumunda, grev alanında olacağız. Kazanmamız gerekiyor, yaşayabilmek için bizim de başka şansımız yok.

- Talepleriniz arasında taşeron sisteminin son bulması var mı?

Sözleşmemizde “belediye işçisinin yapacağı işler taşerona yaptırılamaz” diye bir madde var. Para alamama gibi bir sorun yaşanmadığı için bu madde üzerinden özel bir şey yapmadık, bugün için işlemeyen bir madde. Aslına bakarsan taşeronda çalışan işçi farklı bir iş yapmıyor ama o taşeron başka bir iş yapıyor gözüküyor. Başka iş yaptığı için bizimle aynı sendikaya kaydolma imkanları da yok. Kendi sektörleri üzerinden aslında bir sendikaya üye olma imkanı yaratabilirler ama bu noktada taşeron kendi işçisini de parçalıyor. Bir kısmı burada, bir kısmı Çorlu’da, bir kısmı başka yerde. Çalışma koşulları bizimkinden katbekat kötü. İş kazasına, sendikasızlaştırmaya ve sigortasız çalışmaya karşı sendikalı olabilmeleri, birlikte davranabilmeleri gerekli.

- Talepleriniz kabul edilmediği koşullarda greve çıkacaksınız. Ses getirebilmesi için kamuoyu oluşturabilmek gerekli ama tek bir eylem yapıldı. Kamuoyu desteği vb. için ön süreci de canlı tutabilmek için hazırlıklarınız var mı?

Farklı yerlerde süren direnişler var. Bunları ziyarete gidiyoruz, dayanışmayı yükseltiyoruz. Kocaeli Üniversitesi’ndeki işçileri ziyarete gittik. Arçelik işçilerine gittik. Birkaç direnişe daha desteğe gittik ve önümüzdeki günlerde de gitmeyi planladığımız yerler var.

Gittiğimiz yerlerde kendi sürecimizi de anlatıyoruz. Yarın greve başladığımızda buralardaki arkadaşlarımız da bizi ziyarete gelecekler. Etkinliklerle, eylemlerle hem dayanışmayı büyüteceğiz hem de sesimizi daha güçlü duyuracağız. ‘90’larda yaşanan grev sürecinde Küçükçekmece Belediyesi işçileri olarak en canlı, militan bölgelerden biriydik. %70-80 katılımla hareket ediyorduk. Basında yer almıştı, televizyonda görüp, haberlerde dinleyip yurtdışından destek için arayan akrabalar, tanıdıklar oluyordu.

Bu düzen bizlerin sırtından geçiniyor, bizler de başlattığımız direnişte bu sömürüden etkilenen herkesi biraraya getirebilmeliyiz. Bir grev gerçekleşirse yine aynı şekilde herkesin duymasını sağlayacağız. Bizim kararlılığımızın yanında dışarıdan gelecek desteği de güçlendirmemiz gerekiyor.

Kızıl Bayrak / Küçükçekmece



Direnişteki DESA işçisi Emine Arslan ile konuştuk…

“İşçi sınıfı adına direniyorum!”

- Hangi taleplerle sendikaya üye oldun? Sendikalı olduktan sonra işten atılma sürecini anlatır mısın?

İnsanca yaşamak, iyi bir ücret almak, mesai saatlerimizin düzenlenmesi için sendikaya üye oldum. Asgari ücrete çalışıyoruz burada, uzun saatler boyunca çalışmak zorunda kalıyoruz. Aralıksız 48 saate varan süre çalıştığımız da oluyor. Sendikalı olduğumda haklarımı kullanabileceğimi biliyordum.

Sendikalı oldum, patron öğrenince beni verimsiz göstererek işten attı. Ben de kapıda beklemeye başladım. Beş kuruş para vermeden beni atan patron iki gün bekleyişimi sürdürünce yanına çağırdı. Anlaşmaya çalıştı, bana para teklifinde bulundu. Ben de sendikamı ve arkadaşlarımı satmayacağımı, talebimin işe geri alınmak olduğunu söyledim. İşe geri alamayacağını söyledi. İşe almadığı sürece bekleyişimi sürdüreceğimi söyledim ve çıktım.

- Biraz önce sohbet ederken Aymasan direnişi üzerine konuşmuştuk. Aymasan kadın işçilerin direnişe geçtikten sonra yaşadıkları anlamlı bir deneyimdir. Direniş sırasında erkek işçilerle, sınıf kardeşleriyle mücadele etmeyi öğrendiler. Sen de bir kadın işçi olarak direnişe geçtin, bunun zorlukları var mı, karşılaştığınız sorunlar oldu mu?

Bir kadın olmanın ya da aslında kapıda tek başına bekleyen bir işçi olmanın zorlukları var. Tek başına bir direnişi sürdürmek zor. Ama her gün yanıma desteğe gelenler oluyor, köy derneğinden, mahalleden komşularım. Sizler sürekli desteğe geldiniz, yalnız kalmıyorum burada. Ailem sürekli yanımda, oğlum benimle birlikte bekliyor. Bunları düşününce bir zorluk ya da olumsuzluk yaşamadım.

- Yakınlarınızın desteğini anlatabilir misiniz?

Ailem evde ve burada sürekli yanımda ve destek oluyorlar. Eş dost geliyor. Birçok farklı yerden, kurumdan arkadaşlar geliyorlar. Geçen gün burada birçok yerden arkadaşın desteğe geldiği bir basın açıklaması gerçekleştirdik. Günün her saati birileri yanıma geliyor, farklı yerlerde çalışan arkadaşlar geliyorlar, konuşuyoruz. Bu desteğin direniş bitene kadar devam etmesini, beni yalnız bırakmamalarını istiyorum. Ben burada sadece kendim için değil ya da sadece DESA’da çalışanlar için de değil tüm işçiler için direniyorum. Onların hepsinden destek bekliyorum.

- İçerideki arkadaşlarınız sürece nasıl bakıyorlar, desteğe geliyorlar mı?

İçerideki arkadaşlarım bu sürece olumlu bakıyorlar. Ama içeride baskı altındalar, görüşemiyoruz. Uğramıyorlar buraya. Telefonla görüşüyoruz. Korkularından dolayı desteğe gelemedikleri için durumu açıklamaya çalışıyorlar. Telefonla daha çok arayıp soruyorlar. Burada onurlu bir mücadele verildiğinin bilincindeler, manevi destek olmaya çalışanlar var.

- Cuma günü burada bir gerginlik yaşanmış, bunu anlatabilir misin?

Normalde işçiler cuma namazına giderken benim beklediğim bu yol üzerinden gidiyorlar. Ama cuma günü patron buradan geçmesinler diye işçileri diğer kapıdan zorla çıkardı, içerden servis koymuş. “Fabrikama tehdit var” diye çevik kuvveti çağırmış. Çevik kuvvet geldi, tek sıra dizildiler. Bir baktılar burada iki tane kadın var bekleyen. İçeri geçip bilgi aldılar, ondan sonra içerideki işçileri denetim altına aldılar, bizimle konuşmasınlar diye. Evimde de takipteyim. Sürekli evimin oralarda nöbet tutup bekliyorlar.

- Sendikalı olmak anayasal bir hak. Ama patron örgütlenmeni engellemek için buna izin vermiyor. Örgütlülüğün gücünden korkuyor. İşe alındığın durumda içerde sendikal mücadelenin devam etmesi için ne yapmayı düşünüyorsun?

Bu süreç olumlu sonuçlanırsa ve ben işe geri alınırsam bir kazanım elde edilmiş olacak. Bunu görünce işçiler sendikalı olma noktasında daha kolay ikna olacaklardır. İçeri girdiğimde de onlara haklarımız için sendikalı olmamız gerektiğini anlatacağım. Sağlıksız iş koşulları, asgari ücretle çalışma, sosyal haklardan yoksunluk gibi bir sürü sorunla karşı karşıyayız. Direnerek kazanılacağını anlatacağım. Yaşadıklarım iyi bir örnek olacak.

Kızıl Bayrak / Küçükçekmece