24 Ekim 2008 Sayı: SİKB 2008/42

  Kızıl Bayrak'tan
   İnkar ve imha politikası açmazda!
  Kürt halkıyla devrimci dayanışmayı yükseltelim
Irkçı-inkarcı politikanın iflası derinleşiyor…
Çürüyen devlet katillerini aklıyor!

Mehmet Ağar Susurluk davası kapsamında yargılanacak…

Bir tarafta küresel açlık ve ölümler... Diğer tarafta küresel mali zenginler…
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Metal işçileri MESS dayatmalarına karşı yürüdüler!
  Metal TİS’leri üzerine BDSP’li Metal İşçileri Temsilcisi ile konuştuk...
“Grev boş bir tehdit savurmanın ötesine geçecek bir ciddiyetle, somut bir hedef olarak ele alınmalıdır!”
  Gençlikten...
  Emekçi Kadın Komisyonları’ndan çağrı:
  SSGSS’ye karşı mücadelede bir adım ileri!
  Artık kadın işçiler sinmiyor, hak arıyor, baş kaldırıyor...
  KESK’in mücadele programı ve toplu görüşme sürecine ilişkin kamu emekçileri ile konuştuk…
  “Çeber’in katilleri yargılansın!”
  Kapitalizmin krizi ve işçi sınıfı / 1
Volkan Yaraşır
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Emekçi Kadın Komisyonları’ndan çağrı:

Kadının kurtuluş mücadelesine omuz verelim, örgütlülüklerimizi büyütelim!

İşçi ve emekçi kadınları mücadele saflarına katma, binlerce yıllık ezilmişlikten, baskıdan ve sömürüden kaynaklı devrimci enerjisini mücadele içinde açığa çıkarma bilinciyle kurulan Emekçi Kadın Komisyonları çalışmalarını sürdürüyorlar.

24 Şubat ‘08 tarihinde İstanbul’da başarıyla gerçekleştirilen Emekçi Kadın Kurultayı’nın ardından Mayıs ayına kadar etkin ve yaygın bir çalışma yürüten Emekçi Kadın Komisyonları, sonrasında farklı gündemleri işlemeye devam ettiler. Emekçi kadın çalışması, yer yer kimi aksamalar yaşasa da, belli bir birikime ve güce dayanarak ilerlemektedir. Kuşkusuz bu ilerleme henüz istenilen düzeyde değildir. Bunun nesnel ve öznel nedenleri vardır. Burada bu nedenlere girmeyeceğiz. Zira emekçi kadın çalışmasının sorunları ve bu alanda katedilen mesafe ayrı bir değerlendirmenin konusudur.

Bugün tüm eksikliklerine rağmen kadın çalışmasının yüzü işçi ve emekçi kadın kitlelerine dönük olarak planlanmakta, faaliyet bu zemin üzerine oturtulmaya çalışılmaktadır. Bu çabalar Emekçi Kadın Komisyonları’nın iç örgütlülüğünü güçlendirebilmesi için atılan adımlarla birleştirilmeye çalışılmaktadır.

İşçi ve emekçi kadınların devrimci enerjisini açığa çıkarma ve işçi kadını devrimcileştirmenin önemi konusundaki açıklığımız, önümüzdeki dönemde daha güçlü bir çalışma yürütmemizin güvencesidir. Daha da güçlenmiş bir çalışma için, başta işçi kadınlar olmak üzere işletmelere, fabrikalara ve sektörlere yönelik hedeflerle birleşmiş sistemli bir çaba şarttır. Yanısıra emekçi kadınlara yönelik gündemlere dayalı yoğunlaştırılmış ve hedefli çalışmalar komisyonların güçlenmesine hizmet edecektir.

Düzenin çok yönlü krizinin giderek derinleştiği, krizin sonuçlarının tüm işçi ve emekçileri, fakat özellikle de emekçi kadınları daha olumsuz etkileyeceği bir döneme girerken, Emekçi Kadın Komisyonları, taşıdıkları misyon gereği çalışmalarını yeni bir düzeye taşıma sorumluluğuyla hareket ediyorlar. Mücadelenin ihtiyaçlarına kendi cephelerinden yanıt verebilmek için bulundukları tüm alanlarda belirlenmiş mücadele programları ve talepleri ekseninde etkin bir faaliyet örgütleme kararlılığıyla yeni bir dönemi başlatıyorlar.

Komisyonlar önümüzdeki dönemde, güncel siyasal gelişmelerin emekçi kadınlar tarafından bilince çıkarılması ve eylemli tepkilerinin örgütlü bir temelde açığa çıkarılması için etkin bir çaba ortaya koyacaklardır. Sermaye SSGSS, “İstihdam paketi” vb. saldırılarla sosyal yıkımı derinleştirip birçok hakkı bir bir gaspederken, yaşanan krizle birlikte yeni saldırılar gündeme gelecektir. Sosyal yıkım saldırılarına karşı mücadelenin örgütlenmesinin yanısıra krizin etkilerine karşı yürütülecek bir mücadele de önümüzde güncel bir görev olarak durmaktadır.

Emekçi kadın çalışmamızın bir diğer gündemi ise, yaşanan grev ve direnişlerin deneyim ve dersleri ışığında emekçi kadınların bilinçlendirilmesi olacaktır. Kadın işçilerin haklarını korumak ve yeni haklar kazanmak için giriştikleri grev ve direniş mücadeleleri, onların sistemin çok yönlü gerici etkisine ve saldırısına karşı durabilmesi, daha ileri mücadelelere çekilebilmesi bakımından önem taşımaktadır. Kadın işçilerinin grev ve direnişleriyle sınıf dayanışmasının örgütlenmesi ve mücadele taleplerinin ortaklaşması için çaba harcamak bu nedenle ayrı bir öneme sahiptir.

Kapitalizm kriz demektir, krizler ilk önce kadınları vurur!

ABD’de başlayan ve tüm dünyaya yayılan kriz, önümüzdeki döneme işçi ve emekçiler cephesinden çok daha ağır ve sancılı bir sürece girildiğini göstermektedir. Emperyalist-kapitalist sistem krizin faturasını işçi ve emekçilere çıkartmaya çalışmaktadır. Bu fatura işsizlik, düşük ücret, açlık, sefalet ve yozlaşma olarak işçi ve emekçileri vuracaktır. Emekçi kadınlar ise krizden en fazla etkilenen kesim olacaktır.

İlk önce kadınlar mutfağında açlığı, yaşamında yoksulluğu, hayatın her alanında yozlaşmayı hissedecektir. TÜİK’in açıkladığı işsizlik rakamları bu açıdan son derece ürkütücüdür. Resmi işsizlik oranı Temmuz 2008’de artarak %9.4’e yükselmiştir. Krizle birlikte bu rakamın daha artması kaçınılmazdır. İşsizliğin, açlığın ve yoksulluğun bir diğer yüzü kadınların kitlesel olarak fuhuşa sürüklenmesi olarak kendini göstermektedir. Kültürel ve ahlaki yozlaşma kapitalizmin ikiz kardeşidir. Tüm bunlar emekçi kadınları mücadeleye çağırırken işlenmesi gereken temel başlıklar arasındadır.

Kapitalist sistemin krizin faturasını işçi ve emekçilere ödetmek istemesine karşı, sınıfın bir parçası olan işçi ve emekçi kadınlara krizin nedenleri ve sonuçları hakkında aydınlatıcı ve bilinçlendirici bir tarzda seslenmek, diğer sınıf bölükleriyle birlikte “krizin faturasını kapitalistlere ödetmek” şiarıyla mücadeleye çağırmak, bu doğrultuda somut mücadele talepleri ekseninde bir çalışma yürütmek gerekmektedir. Bu çerçevede, diğer taleplerin yanı sıra “İnsanca yaşamaya yeterli ücret, sigortalı, sendikalı iş!”, “Eşit işe eşit ücret!” vb. talepler somut olarak işlenmeli, kadınlar bu talepler etrafında mücadeleye çağrılmalıdır.

Kapitalizm şiddet demektir, şiddet ilk önce kadınları vurur!

Şiddet, kadının cinsel kimliğine yönelik saldırıların başında gelmektedir. Daha çok da erkeğin kadına uyguladığı fiziksel şiddet olarak algılanmaktadır. Ancak bu zeminde algılansa da, konu çok daha kapsamlı ve boyutludur. Kadına yönelik şiddet, fiziksel şiddetten sözel şiddete, ekonomik şiddetten cinsel şiddete ve devletin uyguladığı şiddete kadar geniş bir alanı içermektedir. Bugün Pippa Bacca’nın yaşadıkları, bir tekstil işçisi kadının atölyesinde yaşadığı taciz ve hakaretten bağımsız değildir.

Şiddet uygulamalarının hepsi kadını boyun eğdirmeye, sindirmeye ve denetim altında tutmaya hizmet etmektedir. Tüm bunların gerisinde kapitalist sistemin kendisi vardır. Her alanda şiddeti üreten sistem, sözkonusu olan kadın olunca, şiddeti daha da katlanmış ve çeşitlenmiş bir biçimde üretmektedir.

25 Kasım Dünya Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü yaklaşmata... 25 Kasım gündemli olarak yapılacak çalışma, emekçi kadınları bire bir ilgilendiren bu temel sorun karşısında bilinç açıklığı yaratmayı, şiddeti uygulayanın yanı sıra şiddetin kökenine karşı mücadeleyi de hedefleyen bir perspektifle ele alınacaktır.

Geçtiğimiz yıl 25 Kasım gündemli olarak görece etkin bir çalışma yürüten Emekçi Kadın Komisyonları, bu yıl da 25 Kasım’ı yoğunlaştırılmış bir çalışma ile karşılamayı hedeflemektedir. Gerek bu temelde güçlü bir ajitasyon ve propaganda faaliyeti, gerekse de yapılacak etkinliklerin şiddete ve onu üreten kapitalizme karşı tepkinin dile getirileceği bir eylemle birleştirilmesi planlanmaktadır.

Bu kapsamda “Devlet terörüne son!”, “Evde, sokakta, işyerinde şiddete son!” şiarlarını öne çıkaran, yasalarda ve toplumsal yaşamın her alanında cinsiyete dayalı ayrımcılığa son verilmesini isteyen, her alanda kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık ilkesinin hayata geçirilmesini, şiddet gören kadınlar için çeşitli tedbirlerin alınmasını, devletin uyguladığı cinsel şiddetin sona erdirilmesini talep eden bir çalışma yürütülecektir.

Emekçi kadınlara mücadeleyi büyütme çağrısı!

“Toplumsal her sorunun olduğu gibi, kadın sorununun da çözümü, onu ortaya çıkaran ve sürdüren toplumsal koşullardan, bu koşulların ortadan kaldırılmasından ayrı düşünülemez. Kadın sorununun çözümü için anahtar da, onu ortaya çıkaran tarihsel koşullarda mevcuttur. Kadın sorununu özel mülkiyet ve sınıflı toplum düzeni yarattı, sınıflı toplumlar devam ettiği sürece de sorun biçimsel farklılıklar yaşasa da özü itibarıyla varlığını sürdürdü. Dolayısıyla sorunun ortadan kalkması da, sınıflı toplumların ortadan kaldırılmasına bağlıdır.

Kadının gerçek kurtuluşu, sömürü üzerine kurulu bu düzenini ortadan kalkmasıyla mümkün olacaktır. Sosyalizm, kadına yönelik eşitsizliğin, cinsel baskının zeminini de kurutacaktır. Bunun ötesinde, kadın ve erkeği, insanlaşma sürecinin bir üst düzeyinde özgür ve gelişmiş insan olarak eşitleyecektir.

Ancak bu bilimsel gerçek, çözümü devrim sonrasına ertelediğimiz anlamına gelmiyor. Tersine, mevcut düzen koşullarında, tüm diğer toplumsal sorunlarda olduğu gibi, kalıcı ve kesin çözüme toplumsal bir devrimle ulaşılacağını unutmadan, acil demokratik taleplerimiz için mücadeleyi yükseltmek gerekiyor. Kadın sorunu sözkonusu olduğunda bu, sadece bu düzen sınırları içinde olanaklı her hakkın alınması ve kullanılmasının da ötesinde, kadının mücadele içinde gelişmesi ve özgürleşmesi için de gereklidir.

Bu bilinçle hareket eden Emekçi Kadın Komisyonları, kadının mücadeleye katılması ve özgürleşmesi mücadelesinde anlamlı bir adımın altına imza atmıştır.” (Emekçi Kadın Kurultayı Sonuç Bildirgesi)

Bu bakış ve bilinçle hareket eden Emekçi Kadın Komisyonları, öncü ve bilinçli emekçi kadınlara mücadele çağrısını yinelemektedir. Çifte sömürü ve kölelik zincirlerinin parçalanması için, işçi kadınların devrimci enerjisinin açığa çıkartılması ve düzene yöneltilmesi için, emekçi kadınların her alanda örgütlü mücadeleye aktif bir şekilde katılımının sağlanması için Emekçi Kadın Komisyonları’na güç verilmeli ve yürütülen çalışmalara aktif bir katılım sağlanmalıdır.

Kurultayla birlikte emekçi kadınlara daha da yükselterek yaptığımız “bir adım ileri” çağrımızı yineliyor ve bunun güvencesinin güçlü örgütlülükler olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. 

Emekçi Kadın Komisyonları