24 Ekim 2008 Sayı: SİKB 2008/42

  Kızıl Bayrak'tan
   İnkar ve imha politikası açmazda!
  Kürt halkıyla devrimci dayanışmayı yükseltelim
Irkçı-inkarcı politikanın iflası derinleşiyor…
Çürüyen devlet katillerini aklıyor!

Mehmet Ağar Susurluk davası kapsamında yargılanacak…

Bir tarafta küresel açlık ve ölümler... Diğer tarafta küresel mali zenginler…
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Metal işçileri MESS dayatmalarına karşı yürüdüler!
  Metal TİS’leri üzerine BDSP’li Metal İşçileri Temsilcisi ile konuştuk...
“Grev boş bir tehdit savurmanın ötesine geçecek bir ciddiyetle, somut bir hedef olarak ele alınmalıdır!”
  Gençlikten...
  Emekçi Kadın Komisyonları’ndan çağrı:
  SSGSS’ye karşı mücadelede bir adım ileri!
  Artık kadın işçiler sinmiyor, hak arıyor, baş kaldırıyor...
  KESK’in mücadele programı ve toplu görüşme sürecine ilişkin kamu emekçileri ile konuştuk…
  “Çeber’in katilleri yargılansın!”
  Kapitalizmin krizi ve işçi sınıfı / 1
Volkan Yaraşır
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Emekçi kadınlar!

SSGSS’ye karşı mücadelede bir adım ileri!

SSGSS yasası meclisten geçti ve 1 Ekim 2008’den itibaren uygulanmaya başladı. Önce bu yasanın akıl almaz maddelerini hatırlayalım:

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası: Emeklilik yaşı 65, emeklilik prim gün sayısı 7200 gün. Emekli aylıkları enflasyon değişim oranı kadar arttırılacak. Emekli birisi çalışmak istediğinde emekli aylığı kesilecek. Yıpranma payı kaldırılacak. 10 yıl çalışmamış ve 1800 gün prim ödememişse, ölen kişinin ailesine aylık bağlanmayacak. 10 yıl çalışmamış ve 1800 gün prim ödememişse, sağlığını kaybederek çalışamayacak durumda olan kişiye malulen emekli aylığı bağlanmayacak. Ölüm aylığı yüzde 75’ten yüzde 50’ye düşürülecek. Emzirme ödeneği ilk taslakta belirtilenin 6’da birine düşürülecek. İş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle sakat kalan işçilere bağlanan aylıkta alt sınır kalkacak. İlk evlilikten sonra yapılan evliliklerde kadınlara evlilik yardımı yapılmayacak. Sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek için her ay prim ödemek gerekecek. Tedavi olurken ve ilaç alırken, hastanelerin belirlediği fark ücretleri ödenecek. Aylık geliri asgari ücretin üçte birinden fazla olan herkes prim ve fark ücreti ödeyecek. 18 yaşını dolduran çocuklar anne-babasının sağlık sigortasından faydalanamayacak.

İstihdam Yasası:18-29 yaş arasında çalışanların SSK primleri 5 yıl boyunca “işsizlik sigortası fonu”ndan karşılanacak. İşyerlerinin kreş kurma zorunluluğu kalkacak.

Bu ucube yasanın emekçi kadınların yaşamlarını nasıl etkileyeceğini örnekler ile görelim:

Aynur: 55 yaşında ve emekli olacak. Ama haline şükredemiyor. Çünkü kızı iş arıyor. İş bulursa eğer, ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başlayacak. Kızı 18 yaşında. Hiç işsiz kalmadan sigortalı çalışmayı başarırsa 68 yaşında emekli olabilecek. Aynur, kendisinin 55 yaşında iken, çalışma ve yaşam koşullarının ağırlığı ile ne kadar yorgun ve hasta olduğunu düşününce, kızının nasıl bir ömür geçirmek zorunda kalacağını düşünerek huzursuz.

Pınar: İki çocuk annesi iken dul kaldı. Çocukları küçük olduğu için çalışması zor. Kocasından kendisine ve çocuklarına kalacak olan “dul ve yetim aylığını” da almayacak. Çünkü kocası 9 yıldır sigortalı olarak çalışmıştı. Öldüğünde ailesine maaş bağlanabilmesi için 10 yıl çalışmış olması gerekiyordu.

Gülcan: Çalışmak istemiş ama kocası izin vermemişti. Kocası öldüğünde tek güvencesi kocasından bağlanacak maaştı. Ama olmadı. Kendisinden 20 yaş büyük olan kocası ömrünün tamamını çalışarak ama genellikle kayıtdışı çalışarak geçirdiği için, 1500 gün SSK primi ödenmiş, 200 günü eksik kalmıştı.

Serpil: Henüz çok genç. Çocukluğundan bu yana çalışıyor. 10 Ekim ‘08’de felç geçirdi. Ömrünün geri kalanını bedensel engelli olarak yaşayacak. Çocukluğunda sigortasız çalıştırıldığı ve ödediği prim yetersiz bulunduğu için kendisine malul aylığı bağlanmayacak.

Elif: 45 yaşında. Neredeyse bütün ömrünü fabrikada çalışarak geçirdi. Kanser olduğunu öğrendi. Ameliyat için ödemesi gereken fark ücreti binlerce YTL tutarında. Elif’in maaşı dışında parası yok. Hastalığı, ameliyat olamazsa ölümle sonuçlanabilecek.

Ayşe: Kocası uzun yol şoförü. Ayşe şeker hastalığı sebebi ile fenalaştı. Komşusundan yardım isteyerek hastanenin aciline gitti. Doktorlar yardımcı olamadılar. Çünkü Ayşe’nin kocası sigortalıydı ama primlerini dört aydır ödeyememişti.

Yasemin: Yakınlarda anne oldu. Kuvöz parasını ödeyemedikleri için bebekleri hastanede rehin kaldı. Yasemin bebeklerini hastanede bırakarak, para bulmak umudu ile eve döndü.

Gülser:19 yaşında. İşsiz ve aylardır iş arıyor. Kronik hematit hastalığı olduğu için iş bulamıyor. Düzenli doktor kontrolüne gitmek ve pahalı ilaçlar kullanmak zorunda. 18 yaşını bitirdiği için anne-babasının sağlık sigortasından yararlanamıyor.

Seher: İki çocuğu var. Kocası onu terketti. Çalışması ve çocuklarına bakması gerekiyor. İş için başvurduğu hiçbir yerde “kreş” hakkı sunulmuyor. Özel kreşlere ise maaşı bile yetmiyor.

Çok açık ki, SSGSS yasası ölüme mahkum etmektir, açlığa mahkum etmektir, köleliğe mahkum etmektir. Kısacası “Sermaye sınıfı için çalış, sermaye sınıfı için yaşa, sermaye sınıfı için öl!” demenin yasalaşmış halidir.

Kararlılıkla mücadele ederek bu insanlık dışı “yasal” uygulamayı durdurmak zorundayız. Bu ülkenin işçi ve emekçileri olarak, kadın-erkek elele verdiğimizde, üretimden gelen gücümüzü kullanabildiğimizde bu yasayı da çöpe atmayı başarabileceğiz. SSGSS henüz yasa tasarısı iken, “Hayır!” dedik, “Mezarda emekli olmayacağız!”, “Sağlık haktır, satılamaz!” dedik. Onbinlerce işçi ve emekçi olarak yasa tasarısına karşı sloganlarımızla meydanları doldurduk. Ama yasayı püskürtmeyi başaramadık.

SSGSS adı altında bize dayatılan yıkım saldırısına karşı mücadeleyi çok daha etkili bir biçimde örmeliyiz. Saldırının sonuçlarını çok daha ağır bir biçimde yaşayan kadın emekçiler bu mücadelede bir adım daha ileri çıkmalıdırlar.

 

Kadınlar yine DESA’da!

Desa Deri’nin Sefaköy’deki fabrikası önünde başlattığı direnişinde üç ayı geride bırakan Emine Arslan’la dayanışma amacıyla kurulan Desa Direnişiyle Dayanışma Kadın Platformu, 18 Ekim günü Beyoğlu İstiklal Caddesi üzerindeki Desa mağazası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.

 “Novamed’de kazandık, Desa’da da kazanacağız!” pankartını açan kadınlar, “Emine Arslan yalnız değildir!”, “Taşeronlaştırmaya hayır!”, “Yaşasın kadın dayanışması!”, “Erkek egemenliğine son!”, “Desa işçisi yalnız değildir!”, “Jin, jiyan, azadi!”, “Eşdeğer işe eşdeğer ücret!” ve “Örgütlenme hakkımız engellenemez!” dövizlerini taşıdılar.

Basın açıklamasınının ardından İstiklal Caddesi’nde Desa ürünlerini boykota çağıran bildirilerin dağıtımı gerçekleştirildi.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Emekçi kadınlardan Emine Arslan’a destek!

DESA Deri’nin Sefaköy’deki fabrikasında sendikaya üye olduğu için işten atılan Emine Arslan fabrika önündeki direnişinde 100’lü günleri aşmış bulunuyor.

Emekçi Kadın Komisyonları (EKK), Emine Arslan ile dayanışmayı büyütmek amacıyla 18 Ekim günü bir dayanışma ziyareti gerçekleştirdi. “Desa işçisi yalnız değildir!”, “Yaşasın sınıf dayanışması!” sloganlarıyla direniş yerine gelen komisyon üyeleri alkışlarla karşılandılar.

Emekçi Kadın Komisyonları adına yapılan konuşmada, kapitalist sistemde iki kat sömürülen emekçi kadınların mücadeleyi seçmelerinin kaçınılmaz olduğu ifade edildi. İşçi sınıfı tarihinde birçok direnişin kazanımla sonuçlanmasında kadın işçilerin emeklerinin paha biçilmez olduğu belirtildi.

Emine Arslan Emekçi Kadın Komisyonlarına teşekkür etti ve desteğin devamını beklediğini söyledi. Genç bir işçi Emine Arslan’a, genç işçilere neler önerdiğini sordu. En kötü sendikanın bile sendikasızlıktan iyi olduğunu belirten Arslan şunları söyledi: “Buraya çıktığım günden itibaren birçok baskı gördüm. Bu Pazartesi gününden itibaren baskılar daha da yoğunlaştı. Yıllar önce birçok insan yanarak, işkence görerek bu hakkı aldıysa, bu hakkı vermemeliyiz. Ben bu bilince sahibim. Ama diğer işçiler bunu anlamıyor. Bu bilinci diğer işçilere taşımalıyız.”

Desa’da süren direnişin işçilere nasıl yansıdığı sorusunu yanıtlayan Deri-İş Sendikası Genel Başkanı Musa Servi, patronun, işçilerin Emine Arslan ile görüşmelerini engellemeye çalıştığını, selam verenleri tespit için mobese kamera koyduklarını, işçilerin camiye çevik kuvvet denetiminde götürüldüklerini söyledi.

Son olarak söz alan genç bir işçi de, işçilerin birbirine güvenmediğine, işçi sınıfının dağınıklığına ve örgütsüzlüğüne değindi. Bunca sindirilmişliğe rağmen Emine Arslan’ı mücadelesinden dolayı alnından öperek kutladı.

 Kızıl Bayrak / İstanbul