28 Kasım 2008 Sayı: SİKB 2008/47

  Kızıl Bayrak'tan
   Krizin faturasını kapitalistlere ödetmek için ilk eylem 29 Kasım’da…
  29 Kasım’a çağrı eylemlerinden…
Krizin faturası işten atmalarla işçilere ödetilmek isteniyor…
Krize karşı eylemler...

Metal işçilerinin 6. hafta yürüyüşleri…!

AÜ’de yemekhane işgali...
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Metal TİS’leri ve birleşik mücadelenin artan önemi
  Türk Metal ateşle oynuyor!
  Mirabel Kardeşlerin çağrısına emekçi kadınlardan yanıt:
  Gençlik hareketinden….
  Ekim Devrimi, sınıf hareketi ve devrimci parti
Volkan Yaraşır
  İzmir’de coşkulu Ekim Devrimi etkinliği!
  Ortadoğu’da gerçek barışa halkların devrimci direnişiyle ulaşılacaktır!.
  Gerçekler inatçıdır!
M. Can Yüce
  Topkapı İşçi Derneği 1. Olağan Genel Kurulu gerçekleşti!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

25 Kasım eylem ve etkinliklerinden...

Genç-Sen’li Kadınlar: “Kadına yönelik şiddete son!”

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla, kadınlara uygulanan baskı, sömürü ve şiddet Genç-Sen’li kadınlar tarafından 22 Kasım günü Galatasaray Lisesi önünde protesto edildi.

“Üzmez’i koruyan düzenin, kadına yönelik şiddetin karşısındayız! / Genç-Sen’li Kadınlar” yazılı pankartın açıldığı eylemde, “Tecavüzün onaycısı İÜ rektör adayı!”, “Eğitimde cinsiyetçi ayrım şiddettir!” , “Ruh ve beden sağlığını bozmayan tecavüz yoktur!”, “Kadına yönelik şiddete son!”, “Namus cinayetlerine, tacize, tecavüze son!”, “25 Kasım 1960’ta katledilen kelebeklerin mücadelesi sürüyor!” yazılı kelebek şeklinde dövizler ve “Kadına karşı şiddete son!” yazılı kelebek şeklindeki kokartlar takıldı.

Kadına yönelik saldırganlığa ilişkin örneklerin verildiği açıklama, tüm bunları yaratan sisteme karşı mücadele edileceği vurgusuyla son buldu.

“Artık şiddet istemiyoruz!”, “Jin jiyan azadi!”, “Yaşasın halkların kardeşliği!”, “Cinsel, ulusal, sınıfsal sömürüye son!”, “Kadına yönelik şiddete hayır!”, “Gelsin baba, gelsin koca, gelsin devlet, inadına isyan, inadına özgürlük!” sloganlarının atıldığı açıklamaya Genç-Sen’li erkekler de destek verdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul

Tokat’ta 25 Kasım etkinliği

Eğitim-Sen Tokat Şubesi Kadın Komisyonu tarafından “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” nedeniyle şube binasında 22 Kasım günü bir etkinlik gerçekleştirildi.

25 Kasım’ın anlamı ve önemi üzerine yapılan konuşmayla başlayan etkinlik sinevizyon gösterimiyle devam etti.

Eğitim-Sen Kadın Komisyonu’nun oluşturduğu “Emekçi Kadın Korosu”nun sunduğu müzik dinletisi eğitim emekçileri tarafından ilgiyle dinlendi.

Şiirlerle devam eden program, serbest kürsü bölümüyle sona erdi. Oldukça ilgi çeken programa çoğunluğunu kadınların oluşturduğu 40 civarında emekçi katıldı.

Kızıl Bayrak / Tokat

TÜM-İGD: “Kadınlar mücadeleye!”

TÜM-İGD’li Kadınlar, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü nedeniyle 23 Kasım günü Taksim Tramvay durağında basın açıklaması gerçekleştirdi.

Eylemde, “Şiddete, ırkçılığa, sömürüye karşı kadınlar mücadeleye!” pankartı ve “Görünmeyen emek sesini yükselt!”, “Tacize, tecavüze hayır!”, “Sorumlusu olmadığımız krizin faturasını ödemeyeceğiz!”, “Kadınlar savaş istemiyor!” ve “Ucuz işgücü olmayacağız!” dövizleri açıldı.

Savaş mağduru, töre mağduru kadınlar ile Bursa’da yanan kadınları anlatan skeçin ardından basın metni okundu. Açıklamada 25 Kasım’ın yalnızca bir gün olarak anımsanmakla kalmayıp, var olan sorunlara karşı her günün bir mücadele gününe çevrilmesi gerektiği söylendi. Açıklama taleplerin okunmasıyla son buldu.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Mirabel Kardeşlerin çağrısına emekçi kadınlardan yanıt:

“Şiddetin kaynağı kapitalizme karşı mücadeleye!”

Bundan 48 yıl önce (25 Kasım 1960), Latin Amerika’da Dominik Cumhuriyeti’nde Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele eden ve tecavüz edilerek katledilen üç kız kardeş, Patria, Minerva ve Maria Terasa’ın emekçi kadınlara bıraktığı mücadele çağrısı Emekçi Kadın Komisyonları tarafından sahiplenildi.

“25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü”ne İstanbul’un çeşitli sanayi havzalarında yürüttükleri çalışmalarla hazırlık yapan Emekçi Kadın Komisyonları, 23 Kasım günü Galatasaray Lisesi’ne yaptıkları yürüyüşle işçi ve emekçi kadınları kapitalizmin şiddetine, ulusal, cinsel ve sınıfsal sömürüsüne karşı mücadeleye çağırdılar.

“Kapitalizm kriz, açlık, yoksulluk şiddettir! Emekçi kadınlar mücadeleye! / Emekçi Kadın Komisyonları” pankartını açarak Beyoğlu Emek Sineması önünden Galatasaray Lisesi’ne yürüyen emekçi kadınlar, erkek sınıf kardeşleriyle “Kadın-erkek elele, örgütlü mücadeleye!” sloganını attılar.

“Cinsel, ulusal, sınıfsal sömürüye son!”, “Kadının kurtuluşu sosyalizmde!”, “Taciz, tecavüz insanlık suçudur!”, “Hüseyin Üzmezler sistemin gerçek yüzüdür!”, “Krize, işsizliğe yoksulluğa hayır!”, “Kız çocukları 11 yaşında evliliğe zorlanıyor!”, “Evde, sokakta, işyerinde şiddete son!”, “Tecavüzü meşrulaştıran yasalar çöpe!” dövizleri ve işçi önlükleriyle coşkulu yürüyüşlerini sürdüren emekçi kadınlar, Galatasaray Lisesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdiler.

25 Kasım’ın tarihsel anlamı ve güncel önemi üzerine yapılan kısa bir konuşmayla başlayan basın açıklaması Emekçi Kadın Komisyonları adına okunan metinle devam etti.

Kadına yönelik şiddetin kaynağı olan kapitalizme karşı mücadeleyi temel alan açıklamada, kadına yönelik şiddetin, evde, fabrikada, gözaltında, sokakta ve cezaevlerinde sürdüğü belirtildi. Kadına yönelik şiddetin ulaştığı boyut şu sözlerle özetlendi:

“Hüseyin Üzmez tarafından 14 yaşındaki kız çocuğuna gerçekleştirilen tacizin ardından hazırlıkları gizlice yapılan yasa tasarısıyla 14 yaşından büyük olan kız çocuklarına tecavüz edildiğinde cezanın şikayete bağlı olması, tecavüzcü ile evlilik durumunda cezanın ortadan kaldırması ve evlilik yaşının 14’e düşürülmesi vb. düzenlemeler, kadına karşı şiddet ve tecavüzün devlet tarafından yasalaştırılması ve meşru görülmesi anlamına geliyor. Hatta Üzmez’in tahliyesi ile birlikte tüm devlet kurumlarının nasıl tecavüzcüleri koruduğu ve kolladığı da görülüyor. “

Açıklamanın son bölümünde ise emekçi kadınlar şiddetin sona ermesi için şiddetin kaynağına karşı mücadeleye çağrıldı.

Emekçi Kadın Komisyonları eylemlerini Kartal İşçi Kültür Evi Tiyatro Atölyesi’nin hazırladığı kısa bir oyunla sona erdirdiler. Cinsel, ulusal, sınıfsal sömürüyü anlatan, Güldünya, Uğur Kaymaz’ın annesi, Picca Bacca ve Bursa’da tekstil fabrikasında yaşamını yitiren işçi kadınların yaşamından kesitler sunan oyun ilgiyle izlendi. Oyunun ardından bir kez daha mücadele çağrısı yükseltildi.

Eylemde “Emekçi kadınlar mücadeleye!”, “Cinsel, ulusal, sınıfsal sömürüye son!”, “Mirabel Kardeşleri unutmadık, Rosa’yı unutmadık!”, “Kadın olmadan devrim olmaz, devrim olmadan kadın kurtulmaz!”, “Kadın-erkek elele örgütlü mücadeleye!” sloganları atıldı.

Baştan sona coşkulu geçen eylemde, Emekçi Kadın Komisyonları’nın 2008 yılının Şubat ayında düzenledikleri Emekçi Kadın Kurultayı’nda alınan kararlar doğrultusunda mücadeleye devam edeceği bir kez daha duyuruldu.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Mamak’ta emekçi kadın buluşması!

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” vesilesiyle 22 Kasım günü bir etkinlik gerçekleştirdik.

Etkinliğe İşçi Kültür Evi önünde gerçekleştirdiğimiz eylemle başladık. “Kapitalizm kriz, savaş, açlık, yoksulluk ve şiddet demektir! Emekçi kadınlar mücadeleye!” şiarlı ozalitin açıldığı eylemde kadınlar şiddeti ve kapitalizmi teşhir eden sloganları güçlü bir şekilde haykırdı. Eylemi gören emekçiler alkışlarla destek verdiler.

Kültür Evinde yapılan kısa hoşgeldiniz konuşmasını“Yaşamın yarısından kavganın yarısına” adlı belgeselin gösterimi izledi. “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü”nün anlam ve önemini anlatan kısa konuşma, kadına yönelik şiddeti, kadının sınıfsal, ulusal ve cinsel ezilmişliğini ve tarihsel mücadelesini anlatan sunumla devam etti. Ardından güncel durumla da bağlantılı olarak kapitalizmin krizi ve kadına yönelik etkileri üzerine söyleşi bölümüne geçildi. Söyleşi, hemen tüm kadınların söz alarak yaşadığı sıkıntıları anlattığı ve çözüm önerileri üzerinden fikir alışverişinin yaşandığı canlı bir atmosferde geçti. Sohbetimiz yaklaşık bir buçuk saat sürdü.

30 kadının katıldığı etkinlik, canlı tartışmaların ardından 29 Kasım’da yapılacak miting ve oluşturmayı hedeflediğimiz Emekçi Kadın Komisyonu’nun çağrısıyla son buldu.

Mamak İşçi Kültür Evi çalışanları

Kartal’da 25 Kasım etkinliği...

“Emekçi kadınlar mücadeleye!”

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün yıldönümü vesilseyle 22 Kasım günü Kartal İşçi Kültür Evi’nde bir etkinlik gerçekleştirdik.

Emekçi kadınların baskıya ve sömürüye karşı durmaları ve bir araya gelmeleri hedefiyle düzenlenen etkinliğe Kartal ve Pendik’teki emekçi kadınları davet ettik.

Etkinlik öncesi hafta boyunca Emekçi Kadın Komisyonları’nın 25 Kasım dolayısıyla hazırladığı bildirileri, etkinlik davetiyesi ile birlikte fabrikalarda ve semt içerisinde dağıtarak duyurumuzu yaptık. Çaldığımız kapılarda içeri davet edilerek kadına yönelik şiddet ve kriz üzerine sohbetler gerçekleştirdik. Kadınların yoğun olarak çalıştıkları fabrikalardan birine yaptığımız dağıtım sırasında işçi kadınlarla tartışma imkanı yakaladık. Davetiyelerimizden birkaç tane alarak duyurusunu kendi çevresinde gerçekleştiren emekçi kadınlar oldu. Kartal Karlıktepe’de iki geçiş güzergahına etkinliğimizin duyurusunun olduğu ozalitleri, ara sokaklara ise duyuru afişlerini yapıştırdık.

Etkinlik programı için şiddete maruz bırakılan kadınları çarpıcı bir şekilde yansıtan bir tiyatro oyunu hazırlığı içerisine girdik.

“Kapitalizm açlık, savaş, yoksulluk ve şiddettir! Emekçi kadınlar mücadeleye!“ şiarlı pankartla sahneyi düzenledik. Toplumsal hayatın her alanından emekçi kadınları ve yaşam alanlarını, karşılaştıkları zorlukları konu eden bir fotoğraf sergisi düzenledik.

Etkinlik programı, “Bu bahar önce kadınlar yürüyecek” adlı, kadının tarihsel konumuna ve özellikle emekçi kadının kapitalist sistemde karşı karşıya kaldığı baskılara değinen ve Sovyet kadınlarının kazanımlarını örnekleyerek kadınları mücadeleye çağıran sinevizyon gösterimi ile başladı. Kartal İşçi Kültür Evi Tiyatro Atölyesi’nin Güldünya, Bacca, Bursa’daki işçi kadınlar ve Uğur Kaymaz’ın annesinden kesitler sunarak hazırladığı tiyatro gösterimi ile devam etti. Oldukça ilgi gören oyun coşkuyla alkışlandı.

25 Kasım’ın tarihsel anlamı üzerine yapılan konuşmanın ardından söyleşiye geçildi. Önce, kadına yönelik şiddetin kaynağı ve toplumsal yaşamda emekçi kadınların maruz kaldığı çifte sömürüye değinilerek, kadının kurtuluşunun kapitalist sisteme karşı mücadele etmesinden geçtiği belirtildi. Ardından SSGSS ve istihdam paketleriyle kadınların sahip olduğu sınırlı hakların da yavaş yavaş ellerinden alındığı ve kadının dört duvar arasına hapsedilerek bilinçlenmesinin, çalışma yaşamına katılmasının ve sosyalleşmesinin önüne geçilmek istendiği vurgulandı. Sonrasında söz emekçi kadınlara bırakıldı.

Tekstil işçisi bir kadın söz alarak, kadının önce bilinçlenmesi, kendini eğitmesi ve en başta da kendine güvenerek bunu istemesi gerektiğini söyledi. Bir başka emekçi kadın, kadın-erkek eşitsizliği sorununun kapitalist sistemin kendisinden kaynaklandığını belirterek, kadınların özgürlük anlayışlarının oldukça dar olduğunu, sadece komşuya gitmenin özgürlük olmadığını, özgürlüğün daha fazlasını istemek gerektiğini belirtti.

Kamu emekçisi bir kadın, kadınların sessiz kaldıkça daha fazla ezileceklerini, kendilerine vaadedilen dünyayı görmeden istemelerinin de mümkün olamayacağını savundu.

Metal işçisi bir kadın, işsizliğin ve krizin önce kadınları vurduğunu, ancak tüm hak gasplarına karşı kadınların ses çıkarmadıklarını, birbirlerine güvenmediklerini ifade ederek kadınların en başta kendilerine güvenmeleri gerektiğini söyledi. Metal sektöründe kadınların ağır koşullarda çalıştırıldıklarını, yasalarda sınırlı olmasına karşın gece mesailerine bırakıldıklarını ve hatta preslerde hamile kadınların çalıştırıldığını ifade etti.

Metal işçisi bir başka kadın ise serviste işçi kadınlarla yürüttüğü tartışmalarda, mesaiye kalmak istemeyen kadınların tek kaygılarının ev işleri ve yemek yapmak olduğunu, dar bir çerçeveden dünyaya baktıklarını dile getirdi.

Tartışma sırasında, Sovyet kadınlarından ve kadının yaşamını kolaylaştıran toplumsal inşa sürecinden, Novamed direnişindeki kadınlardan, Desa’daki direnişçi kadınlardan örnekler verilerek mücadele etmenin emekçi kadınlar üzerindeki etkileri üzerine vurgular yapıldı.

Son olarak, emekçi kadınların kapitalist cendereden nasıl çıkması gerektiği ve hangi araçlarla emekçi kadınlara gidilmesi gerektiği üzerine tartışıldı. Emekçi kadınların sorunları belirlenerek, bu sorunlar üzerinden biraraya gelerek ve yaşamın her alanında mücadele ederek çalışmalar yürütülmesi gerektiği vurgulandı. Etkinliğe 30 kişi katıldı.

Kartal İşçi Kültür Evi Derneği çalışanları


İzmir’de 25 Kasım eylemi...

“Cinsel, sınıfsal, ulusal sömürüye son!”

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu, 25 Kasım günü Kemeraltı girişinde “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” ile ilgili basın açıklaması gerçekleştirdi. Eylemde “Kapitalizm kriz, sömürü, tecavüz, savaş, şiddet demektir! Kapitalizme karşı mücadeleye!/BDSP” pankartı açıldı.

Açıklamada 25 Kasım’ın tarihçesinden bahsedildi, Mirabel Kardeşler’in mücadelesi anlatıldı. Kadına yönelik şidddetin evde, fabrikada, gözaltında, sokakta ve cezaevlerinde sürdüğü, şiddetin ve tecavüzün devlet güvencesinde olduğu dile getirildi.

Şiddetin sona ermesi için şiddetin kaynağına karşı mücadele çağrısının yapıldığı açıklamada şunlar söylendi:

“Kadınların bugün yaşadığı sokaktaki, evdeki, gözaltındaki şiddetin, tacizin, tecavüzün, yoksulluğun yarattığı ekonomik şiddetin bizzat sorumlusu bu çürümüş, asalak kapitalist düzenin kendisidir. Tüm topluma açlığı, yoksulluğu dayattığı gibi, kadınlara da ezilmişliği, baskıyı, sömürüyü ve şiddeti reva görmektedir. Öyleyse şiddete karşı mücadele, şiddetin kaynağı kapitalizme doğru yönelmek zorundadır. Kadınlar bu toplumda karşı karşıya kaldıkları şiddet karşısında ancak örgütlü bir güç olarak karşı durduklarında kurtulabilir, ancak bu şekilde özgürleşebilirler.”

Eylemde “Cinsel, sınıfsal, ulusal sömürüye son!”, “Kadının kurtuluşu sosyalizmde!”, “Kadın olmadan devrim olmaz, devrim olmadan kadın kurtulmaz!”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “Kadın-erkek elele örgütlü mücadeleye!”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm!”, “Devlet terörüne son!” sloganları atıldı.

Kızıl Bayrak / İzmir


Esenyurt EKK çalışmalarından…

Esenyurt Emekçi Kadın Komisyonu olarak yaklaşık bir ay öncesinde 25 Kasım’a yönelik çalışmalarımızı başlattık. 2 Kasım tarihinde İşçi Kültür Evi’nde film gösterimi düzenleyerek emekçi kadınlarla bir araya geldik. 9 Kasım’da ise, “Şiddetin kaynağı kapitalizme karşı mücadele!” şiarıyla bir toplantı düzenledik.

25 Kasım gündemli yapılacak eylem öncesinde bölgemizde ulaştığımız işçi ve emekçi kadınlara çağrımızı yaptık. Bildirilerimizle eylem çağrısını güçlendirdik. Emekçi kadınlara bildirilerimizle fabrikada, mahallede ve pazar dağıtımlarında ulaşmaya çalıştık.

Emekçi Kadın Komisyonları’nın 23 Kasım’da düzenlediği eylemde ise, Esenyurt Emekçi Kadın Komisyonu olarak Mirabel Kardeşlerin mücadele ruhuyla yerimizi aldık.

Komisyonumuz, 25 Kasım’ı gündemleştiren bu çalışmaların yanısıra işçi ve emekçi kadınların sorunlarını işlemeyi sürdürecek. Bu amaçla kullanılan araçlardan biri olan anket çalışmasına yüklenecek. Kapitalistlerin derinleşen krizinin faturasını işçi ve emekçilere ödetme peşinde olduğu böylesi bir dönemde çalışmalarını hızlandıracak, işçi ve emekçi kadınları krize, açlığa, yoksulluğa ve işsizliğe karşı örgütlü mücadeleye çağırmaya devam edecek.

Önümüzde uzun ve zorlu bir yol olduğunun bilincindeyiz. Yolun sonunda bizi bekleyen yeni dünyanın özlemiyle sıklaştırmalıyız adımlarımızı. Tüm işçi ve emekçi kadınlara düşen görev, bu yeni dünyanın inşası için birer tuğla alıp omuzlarına, bu zorlu ve onurlu yola çıkmaktır. Tuğlaları üstüste dizmeye başladığımızda, çocuklarımızın aç kalmadığı, ruhlarımızın ve bedenlerimizin satılmadığı, şiddetin yaşanmadığı, yoksulluğun ve yoksunluğun yok olduğu bir dünyanın mümkün olduğunu göreceğiz.

Esenyurt Emekçi Kadın Komisyonu


Kadınlar şiddete karşı alanlara çıktılar!

“25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü”nde alanlara çıkan kadınlar şiddeti protesto ettiler.

İzmir: “Kadınlar direniyor!”

İzmir Şiddete Karşı Kadın Platformu üyelerinin gerçekleştirdikleri yürüyüşte “Mirabeller, Güldünya, Pippa, şiddet sürüyor kadınlar direniyor!” pankartı açıldı. Açıklamada 25 Kasım’ın tarihçesine değinildi. Kadına yönelik şiddetin 2008 yılının sadece ilk 5 ayında 7670 sayısına ulaştığı söylendi. Gözaltında cinsel taciz ve tecavüz olaylarının devam ettiği, cezaevlerinde kadınların hedef haline getirildiğinden bahsedildi.


Ankara’da kadınlar yürüdü!

Ankara Kadın Platformu’nun Yüksel Caddesi’nde gerçekleştirdiği basın açıklamasında aile içi şiddet, ekonomik şiddet, cinsel yönelim ayrımcılığı ve devlet şiddetine ilişkin dört ayrı metin okundu. Okunan metinlerin ardından kısa bir şiir dinletisi gerçekleştirildi ve eylem sonlandı. Eyleme KESK’li Kadınlar, SDP’li Kadınlar, EMEP’li Kadınlar, Halkevci Kadınlar, Kolektifçi Kadınlar, TÜM- İGD’li Kadınlar, Genç-Sen’li Kadınlar, EHP’li Kadınlar, ÖDP’li Kadınlar, EKD, Kaos GL ve Kırk Örük katıldı.


Eskişehir Demokratik Kadın Platformu’ndan eylem

25 Kasım günü Hamam Yolu Yediler Parkı’nda toplanılarak Adalar Migros önüne “Cinsel saldırılara, militarizme, erkek şiddetine, ayrımcı yasalara karşı yaşasın kadın dayanışması!” şiarlı pankartla yürüyüş yapıldı. Yürüyüşün ardından Adalar Migros önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Kadına yönelik şiddetin evrensel olduğu ve birçok kadının etnik kökeni, sınıfı, cinsiyeti, cinsel yönelimi ya da HIV statüsü nedeniyle hedef seçildiğinden bahsedildi. Kadın Danışma Merkezleri’nin açılması, yasaların tecavüzcülerin ve tacizcilerin yanında yer almaması, politik kadınlara yönelik baskı, gözaltında taciz ve tecavüzlerin son bulması, sosyal güvenlik yasalarının düzenlenmesi, ekonomik baskının ortadan kaldırılması vb. talepler sıralandı.

150 kişinin katıldığı eylem, kadın ağıtlarının söylenmesiyle sona erdi.

Kızıl Bayrak / İzmir-Ankara-Eskişehir


25 Kasım artan şiddet ile karşılandı!

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde kadınlar, şiddeti artan bir şekilde yaşamaya devam ediyorlar.

Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu tarafından yılın ilk 10 ayına ilişkin rapora göre, 24’ü cezaevlerinden, toplam 36 kadın gözaltında taciz ve cinsel taciz iddiasıyla büroya başvuruda bulundu.

25 Kasım “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü” vesilesiyle hazırlanan raporunun verileri şöyle:

• Bir kadın hamileyken, bir diğeri de altı aylık çocuğuyla gözaltına alındı.

• 11 vakanın faili olarak polis, 25’inin jandarma ve asker, ikisinin özel tim, 24’ünün gardiyan, 24’ünün tutuklu, birinin belediye başkanı olduğu iddia ediliyor.

• Kadınlardan 28’si siyasi nedenle gözaltına alınmış.

• 27’si kendisi siyasi olduğundan, biri ailesinin siyasi olması nedeniyle tacize uğradığını savunuyor.

• Sekizi adli nedenlerle gözaltına alınmış.

• Bunlardan biri 27 yıl önce de üç polis tarafından tecavüze uğradığını öne sürüyor.

• Bu yıl iddialarla ilgili 33 dava açıldı.

• Beş dava mağdurların lehine sonuçlandı.

Kadına yönelik şiddetin boyutu devletin resmi kurumlarının yaptığı araştırmalarda dahi gizlenemiyor. Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı’nın raporuna göre, 2008 yılının ilk 8 ayında 613 kişi tecavüze maruz kaldı. 2007 yılında 540 kişi tacize maruz kalırken, 2008’in ilk 8 ayında 263 kişi olarak kayıtlara geçildi.

Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı’nın “Töre ve Namus Cinayetleri” raporuna göre, son 5 yılda binin üzerinde kişinin yaşamını yitirdiği tespit edildi. Rapora göre 2003-2008 yılları arasında “töre ve namus” için 948 cinayet işlendi. 2003’te 150 cinayet işlenirken, bu sayı her yıl artarak 2007’de 220 oldu. “Namus” nedeniyle işlenen cinayet sayısı 300’ü geçti.

Bu arada, Hüseyin Üzmez tarafından 14 yaşındaki kız çocuğuna gerçekleştirilen tacizin ardından hazırlıkları gizlice yapılan yasa tasarısıyla 14 yaşından büyük olan kız çocuklarına tecavüz edildiğinde cezanın şikayete bağlı olması, tecavüzcü ile evlilik durumunda cezanın ortadan kaldırması ve evlilik yaşının 14’e düşürülmesi vb. düzenlemelerin hazırlıkları devam ediyor. Bu, devletin ve yasalarının kadına yönelik şiddet ve tecavüzü meşru görmesi, tecavüzcülerin korunması ve kollanması anlamına geliyor.

 

25 Kasım’da kadınlara barikat!

25 Kasım Kadın Platformu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle, Galatasaray Lisesi önünde 25 Kasım günü bir sergi açtı. Şiddetin son bulması talebiyle sergi açan kadınlara polis müdahale ederek, sergilerini dağıttı, bütün malzemeleri parçalayarak kenara attı. Sergide, kadına yönelik şiddette kullanılan kesici-delici aletler, silah, jop, kelepçe, kavanoz içinde dışkı gibi araçlar ile şiddeti anlatan fotoğraflar yer alıyordu.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden sergi için izin almasına rağmen gerçekleşen bu müdahale sırasında, kadınlarla polis arasında kısa süreli arbede yaşandı. Kadınlar saldırıyı oturma eylemi ile protesto etti. Burada yapılan konuşmada bu tür baskıların şiddete karşı mücadelelerinde kendilerini yıldıramayacağı ifade edildi.

Kadınlar Galatasaray’daki bekleyişlerini akşam saatlerine kadar sürdürdüler. Saat 19.30’da ise Taksim Tramvay Durağı’nda biraraya geldiler.

“Emeğimiz, bedenimiz, canımız için erkek egemenliğine, kapitalizme hayır!” pankartı ve “Cinsel işkenceye son, sorumlular yargılansın!”, “25 Kasım sergimiz polis tarafından dağıtılmıştır!” dövizlerini taşıyan kadınların Galatasaray’a yürümelerine izin vermeyen kolluk güçleri kadınlara barikat kurdu. Bunun üzerine kadınlar, “Kadınlara değil katillere barikat!”, “Yılgınlık yok direniş var!”, “Baskılar bizi yıldıramaz!”, “Kadınlar artık susmayacak!”, “Aç barikatı aç!”, “Yürüyüş hakkımız engellenemez!” sloganları ve alkışlarla protesto ettiler.

Yapılan konuşmalarda, kadınlara yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele ve dayanışma günü olan 25 Kasım’da öğlen sergide akşam barikat önünde maruz kaldıkları uygulamaları anlattılar. Ardından DTP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel bir konuşma gerçekleştirdi.

Basın açıklamasını Taksim Tramvay durağında okumayı reddeden kadınlar, çetecilere, tecavüzcülere, darbecilere, her türlü şiddete açık olan Taksim’in kadınlara kapalı olduğunu belirttiler. Barikatın açılmaması üzerine iki saat süren bekleyişin ardından eylem sona erdi.

Kızıl Bayrak / İstanbul