15 Mayıs 2009
Sayı: SİKB 2009/18

  Kızıl Bayrak'tan
  Düzenin Kürt sorununda yeni
“çözüm” senaryoları
  Mardin katliamı ve perdelenmek
istenen gerçekler!
ABD Genelkurmay Başkanı Ankara’daydı...
Gençliğin 6 Mayıs anmalarından…
BDSP’nin Denizler’i anma eylem ve etkinliklerinden…
  “Engelliler Haftası” ikiyüzlülüğü...
  Grev ve direnişlerden
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Taksim 1 Mayısı’nın moral kazanımlarını geleceğe taşıma görev ve sorumluluğu!
  BMİS Eskişehir Şube Başkanı Bayram Kavak ile Eskişehir 1 Mayısı üzerine konuştuk...
  Salgın hastalıkların sorumlusu kapitalizmdir!
  Kapitalizmin sömürü çarkları döndükçe, işçiler ölmeye devam edecek!
  İTÜ Şenliği: Çok yönlü ve zengin etkinlikler!
  Dünya işçi-emekçi hareketinden…
  Afganistan’da kitlesel kıyıma protestosu… .
  Emperyalistlerin kışkırttığı gerici savaş Pakistan’a taşındı!
  İşçi sınıfı “makulu” berhava ederek şekillenir
Volkan Yaraşır
  Bir katliamın düşündürdükleri…
M. Can Yüce
  Anti-faşist zaferin 64. yıldönümü!
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

2009 Taksim 1 Mayıs’ı sokak sokak yürütülen direniş sayesinde kazanımla sonuçlanmıştır!

2009 1 Mayısı, 2007 ve 2008 1 Mayısları’nda gösterilen kararlılığın, devrimci irade ve direnişin üzerinden, bu yıl da aynı kararlı tutum sayesinde kazanımla sonuçlanmıştır. Kitlelerin sergilemiş oldukları militan ve kararlı duruş, bu duruş sonrasında devletin bir lütuf olarak sunsa da Taksim meydanını “makul” de olsa açmak zorunda kalması, Taksim alanına 2007’den sonra tekrar ve daha kalabalık çıkılarak kürsü oluşturulması, 2009 1 Mayıs’ında mücadele eden tüm güçler için bir kazanım, ileriye doğru bir adımdır. 

Bu kazanımın gerisinde, Pangaltı’dan Taksim’e yürüyebilen kitlenin önünün açılmasında, uzlaşmacı tutum değil, Mecidiyeköy’den Taksim’e kadar olan bölgede sokak sokak yürütülen direniş vardır.

Devletin son iki yıldır estirdiği teröre ve tehditlerine rağmen Taksim’de 1 Mayıs’ı kutlamak için gelen binlerce işçi-emekçinin, devletin geçmiş yılları aratmayan terörüne karşı kitlesel direnişi, kararlılığı takdire şayandır. Gösterilen kitlesel sokak direnişleri önümüzdeki süreçte hak ve özgürlüklerimizin nasıl elde edileceğinin bir göstergesi olmuştur.

Aynı şekilde üç yıldır Taksim’de birleşik, kitlesel ve devrimci bir 1 Mayıs’ı kutlama, bunu örgütleme iradesini gösteren, bunun için her yıl bir önceki yıla göre daha iyi organize olan devrimci yapılar bu kazanımda önemli paya sahiptir.

Platformumuz 18 Mart tarihinde yayınladığı deklarasyonla, 2009 1 Mayısı’nın birleşik, kitlesel ve devrimci bir tarzda Taksim’de kutlanması için sendikalara ve emekten, halktan yana güçlere çağrı yapmıştır.

Ancak, özellikle Türk-İş’in alacağı kararın beklenmesi, 1 Mayıs çalışmalarının geç başlamasına neden olmuştur. Aynı zamanda, Türk-İş’in Taksim’i zayıflatmaya, 1 Mayıs kutlamalarını bölmeye dönük aldığı karar da süreci olumsuz etkilemiştir. Türk-İş açık olarak, devletin Taksim 1 Mayısı’nı engelleme çabalarının dolaysız uygulayıcısı olmuştur.

Hak-İş’in sadece sendikaların geldiği 1 Mayıs kutlama çağrısı karşılık bulmasa bile, devletin yapacağı hamleyi göstermesi açısından ipucu olmuştur. Nitekim devlet, 1 Mayıs öncesi ve sonrasında bu zemin üzerinden propaganda yapmıştır.

Sürecin başında yaşanan bu olumsuzluklara rağmen, kısa bir zaman içinde yürütülen hazırlık çalışmaları geçen yıla göre daha iyi organize edilebilmiştir. 25 Nisan’daki kitlesel basın açıklaması, yerellerde çok yaygınlaştırılamasa da ortak basın açıklamalarının örgütlenmesi, 1 Mayıs şehitlerinin anmalarının daha kitlesel gerçekleştirilmesi olumlu gelişmelerdir. 1 Mayıs şehitlerinin isimlerinin yazdığı plaketlerin şehit düştükleri yerlere asılması önemlidir. Bu plaketlerin yerine gelecek yıl için yapılması düşünülen anıtların çalışmalarına bugünden başlanmalıdır.

Geçen yıldan farklı olarak, tam işlevini yerine getiremese de 1 Mayıs’ı örgütleyen tüm güçleri kapsamaya çalışan bir örgütlenme komitesinin oluşturulması olumlu olmuştur. Ancak, 1 Mayıs günü sendikalar tarafından örgütlenme komitesinin inisiyatifini boşa çıkaran yaklaşımlar sergilenmiştir.

Valiliğin 1 Mayıs’a birkaç gün kala yapmaya başladığı, “işçi olan-olmayan”, “marjinal gruplar” demagojisine karşı sendikalar tarafından bir yanıt oluşturulmamış, “biz denetleriz” söylemi ile bu propagandaya çanak tutulmuştur. Bu hamleyi boşa çıkarmak için ısrarla sendikalara önerdiğimiz, tüm 1 Mayıs bileşenleri ile yapılacak bir basın toplantısı önerisi hayata geçirilmemiştir. Böylesi bir açıklama, valiliğin tüm demagojisini boşa çıkartabilirdi. Ancak, sendikalar bunu yapmamıştır. Basının Türk-İş’in Kadıköy’de olması nedeniyle iki ayrı 1 Mayıs’a ilişkin sorularını yanıtlarken, özellikle ifade edilen; “70 örgütle birlikte yapıyoruz” söylemi, valiliğin, Taksim 1 Mayıs’ı bileşenlerini ayırma hamleleri karşısında aynı açıklıkla ifade edilmemiştir.

Platformumuz en başından beri birleşik, kitlesel ve devrimci bir 1 Mayıs’ı Taksim’de örgütlemek için hareket etmiş, 1 Mayıs’a yediden yetmişe, izinli bir mitinge hazırlanır gibi hazırlandığını deklare etmiş ve 1 Mayıs sabahı da dahil buna uygun hareket etmiştir. Biz, 1 Mayıs’ı kutlamak için çıktık sokaklara. Ancak bu engellenmeye çalışılmıştır. Bunu engelleyen valisi, polisi, AKP’si, TÜSİAD’ı, ordusu ile devletin kendisidir. 1 Mayıs’ı adına, tarihine yakışır görkemli bir şekilde kutlamak için gelen kitlelere karşı devletin pervasızca saldırısı karşısında, elbette direnilecektir. 1 Mayıs sabahı haklı ve meşru bir direniş sergilenmiştir. Bu direnişin hiçbir şekilde demagojisi yapılamaz.

Sendikaların dışındaki 1 Mayıs bileşenlerinin, devrimcilerin kortejleri uzaydan gelmiş değildir. O kortejler de, işçi-emekçilerden, öğrenci gençlikten oluşmaktadır. O kortejlerde işsizler vardır, yoksul gecekondu halkı vardır. Valinin, işçiler, alana girdi, işçi olmayanlar engellendi sözü kaba bir saflaştırma propagandasından ibarettir ve düpedüz yalandır. Devlete, onun valisine göre siyasal bilinci olanlar, devrimci-demokrat-yurtsever olanlar, sınıfsız- sömürüsüz bir dünya isteyenler çalışıyor olsalar da işçi olamazlar. Bu egemenler için anlaşılırdır ancak bu demagojiye karşı net bir yanıt vermekte zayıf kalan sendikalar için hiç de anlaşılır değildir.

Sendika yöneticileri bilmelidir ki, devrimcilerin, solun tecrit edildiği, zayıflatıldığı noktada sendikal mücadelenin, işçi sınıfının daha ileri haklar elde etmesi mümkün değildir. İşçi sınıfının, emekçi halkın mücadele tarihini biraz bilenler için bu gerçek açıkça ortada durmaktadır.

Valiliğin 1 Mayıs öncesi yaptığı bu açıklamalara karşı açık bir tavrın alınmaması, 1 Mayıs günü, devrimci güçler ile sendikaları ayırmak için yaptığı saldırılarda kendini göstermiştir. Kimi yerlerde, sendikalar kendisini toplanan diğer kitleden ayırarak polis nezaretinde toplanma yerine gidebilmişlerdir. Elbette, bunun tersi örneklerin yaşandığı yerler de olmuştur.

Sendikaların ağırlıkta olduğu bir kitlenin Taksim’e doğru yürümesi sırasında, korteje alınmayan kitlelerin alınması için gereken kararlılık gösterilememiştir. Hemen yanı başındaki sokaklarda insanlar polisin terörüne karşı direnirken, kortejin sendikalar tarafından ve özellikle de DİSK tarafından yürütülmesi yanlıştır. Polisin geçen yıldan daha fazla gaz bombası, kimyasallar içeren tazyikli su, plastik ve gerçek mermi kullanarak gerçekleştirdiği saldırılara karşı yılmadan direnen kitleler yeterince sahiplenilmemiş, kortejde ve Taksim’de kürsüden yaşanan polis terörü ifade edilmemiştir.

Bir kez daha ifade ediyoruz: Devrimcilik meşrudur, direniş meşrudur, Taksim’de 1 Mayıs kutlamak meşrudur, gayri meşru olan Taksim’i 30 bin polis ve askerle işgal eden devletin, kitleye saldırısı ve engellemesidir.

Sol bu 1 Mayıs’ta parçalı bir görüntü sergilemiş, “bekleyip görme” taktiğinden süreci zayıflatmaya, hatta baltalamaya kadar giden tavırlar sergileyenler olmuştur.

Devletin Türk-İş ve Hak-İş eliyle, işçilerle solu ayırma ve Taksim’i zayıflatma girişimlerine sol’dan alet olanlar olmuştur. EMEP, hem sendikaların içinden, hem de açıktan bir karalama kampanyası yürütmüş, 1 Mayıs’ı Taksim’de ve kitlesel kutlamak isteyen güçlere pervasızca dil uzatmıştır. Taksim alanına çıkan kitle dışında, sokak aralarında saatlerce alana çıkmak için çatışan, işçi-emekçi ve devrimciler bile, Kadıköy’deki izinli mitinge katılan kitlenin birkaç katı iken, Türk-İş’in kuyruğuna takılarak Kadıköy’e giden EMEP, sıkılmadan “İşçiler Kadıköy’deydi” diyebilmiştir. Kadıköy’de Türk-İş vardır, İşçi Partisi vardır ve EMEP vardır. Taksim’de ise 70’e yakın sendika, meslek odası, DKÖ, siyasi parti ve devrimci yapıların birlikte mücadelesi vardır. Durum bu kadar açık ve nettir. Düştükleri durumdan kurtulmak için söyledikleri her söz, kendilerini daha büyük bir vebalin altına sokmaktadır.

TKP, 2004 yılından beri gidilmeyen Çağlayan’a başvuru yaparak, üçüncü bir yer tartışmalarına neden olmuş ve 1 Mayıs’ın örgütlenmesi sürecini zayıflatan bir rol oynamıştır. Daha sonrasında, bu kararını değiştirip, Taksim’e geleceğini açıklaması, parçalı bir görüntünün algılanmasını değiştirmemiştir. 1 Mayıs sonrası yaptıkları değerlendirmede, sokak sokak çatışarak Taksim’e gelmeye çalışan işçi-emekçi ve devrimcilerin direnişine dil uzatan TKP’den 1 Mayıs günü direnenlerin öğreneceği hiçbir şey yoktur. TKP, sokak sokak direnen, çatışan devrimcilerden etkilenen kitlesinin rahatsızlığını gidermek için devrimcilere çamur atmak, dil uzatmak yerine başka yollar bulmalıdır.

Tüm bunlarla birlikte, önceki iki 1 Mayıs’ta olduğu gibi bu 1 Mayıs’ta da direnen güçlerin yarattıkları basınç sonucunda binlerce insan Taksim alanına çıkmış, kürsüsünü oluşturmuştur. Bu gerçek, yüreği 1 Mayıs’ta Taksim’de olan işçi-emekçilere, halka moral kazandırmıştır. Buna rağmen, Taksim’de 1 Mayıs kutlamasına gelen binlerce insanın tamamının alanda buluşamamış olması, kendi gündemlerini Taksim alanından haykıramamış olması önemli bir eksikliktir.

Bu eksiklik aynı zamanda, 2010 Taksim 1 Mayıs’ı için yapılması gerekenleri de açıkça ortaya koymaktadır.

Şimdi, Taksim 1 Mayısı’nı örgütleyen tüm güçleri, 2009 1 Mayısı’ndan alınan moralle, emperyalist saldırganlığa, işsizliğe, açlığa, baskılara karşı birleşik mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz.

Böylesi bir mücadele, 2010 1 Mayısı’nın birleşik, kitlesel ve devrimci bir tarzda Taksim’de yüzbinlerle kutlanmasının önünü açacaktır.

Taksim, 1 Mayıs alanıdır!

Devrimci 1 Mayıs Platformu

12 Mayıs ‘09