24 Temmuz 2009
Sayı: SİKB 2009/28

  Kızıl Bayrak'tan
  Amerikancı rejimin sahte hayallerine karşı devrimci sınıf mücadelesi!
  HSYK kararları gecikiyor…
Düzen içi çatışma yargı üzerinden sürüyor!
  “Kürt açılımı”nda son perde
Kürdistan’dan yansıyan kirli savaş hikayaleri...
Ne “23 sentlik asker”
ne de emperyalizmin suç ortağı olacağız!
Hasta tutsaklar ölüme giderken, kontrgerillacılar tahliye ediliyor...
  Entes dinenişinden...
  İşçi ve emekçi hareketinden…
  Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Beşeli ile kriz, sınıf hareketi, mücadele ve örgütlenmenin sorunları üzerine konuştuk...
  Kapitalizm can almaya devam ediyor!.. Sağlıkta özelleştirme öldürüyor!..
  Bir cinayet ve devlet gerçeği
  Gençlik eylemlerinden...
  Alevi Çalıştayı aynasında yansıyanlar
  Parlatılan Nabucco ve
üstü örtülen gerçekler
  Mollalar rejimi, din ve emekçi halk hareketi...
  Honduraslı emekçilerin
faşist cuntaya karşı
mücadelesi devam ediyor!
  Amerikan savaş makinesi “Irak-ABD Güvenlik Anlaşması”nı tanımıyor...
  İsrail savaş gemileri Kızıl Deniz’de…
Irkçı-siyonist rejim
savaşı kışkırtıyor!
  Dünyadan işçi ve emekçi eylemlerinden...
  Neyin yol haritası?
  ‘96 Zindan Direnişi 13. yılında...
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İsrail savaş gemileri Kızıl Deniz’de…

Irkçı-siyonist rejim savaşı kışkırtıyor!

Ortadoğu’da kitle imha silahları üretip stoklayan tek devlet olan İsrail, saldırgan-yayılmacı politikasını yeni bir boyuta taşıma hazırlığına hız vermiş görünüyor. Kitle imha silahlarının yanısıra emperyalistlerin desteğinden de güç alan siyonist rejim, savaş kışkırtıcılığı yaparak Ortadoğu’daki kan denizini daha da derinleştirmeye hevesli olduğunu ortaya koyuyor.

Kitle imha silahları deposu olan İsrail, emperyalist güç odaklarının da desteğini alarak, İran’ın nükleer programını baltalamak için çırpınıyor. İsrail ile onu himaye eden emperyalist devletlerin kitle imha silahları stokları yerkürenin üzerindeki yaşam alanlarını defalarca yok edebilecek miktarda iken, dahası bu stoklara her gün yenileri ekleniyorken, onlar İran’ın nükleer programıyla uğraşıyorlar. Gözü dönmüş katiller tarafından yönetilen İsrail devletinin nükleer silah stoklarının sözünü etmeyen emperyalist güçler, İran’ın nükleer programını engellemek için savaş dahil her yola başvurabileceklerini söylüyorlar.

ABD ile yardakçılarının bu küstahlığı, ırkçı-siyonist rejimin olası bir riske girmesini engellemek içindir. Zira siyonist rejim ayakta olduğu sürece Ortadoğu’nun kan denizinde yüzmesi için gerekçeler olacaktır.

İran’dan korkan siyonist şefler ise, ABD’nin bu ülkeye bir an önce saldırmasını istiyorlar. Ancak Irak, ardından Afganistan bataklığına saplanan ABD savaş makinesinin İran’la başa çıkabilecek güçten yoksun oluşu, Pentagon’daki savaş baronlarını şimdiye kadar İran’a savaş açmaktan alıkoydu. Bir elinde havuç öbüründe sopa taşıyan Barack Obama da, diğer ABD başkanları gibi İran’a teslim ol çağrısı yapmaya başladı. Ancak, bu girişimlerin bir işe yaramaması üzerine üslup değiştiren Pentagon’un savaş baronları, İsrail savaş makinesinin İran’a saldırmasına engel olmayacaklarını ilan ettiler.

Obama’nın yardımcısı Joe Biden tarafından yapılan açıklamanın, “ABD yönetimi İran’a saldırı için İsrail’e yeşil ışık yaktı” şeklinde yorumlanması, Obama’nın imajını altüst etti. Zira söz konusu açıklama barıştan, diyalogdan, karşılıklı anlayıştan söz eden Obama’nın maskesini parçalayacak cinstendir. Bundan dolayı “İran’ın nükleer çalışmalarını hedef alacak saldırı için İsrail’e yeşil ışık yaktıkları” yönündeki haberleri yalanlayan Obama, aynı konuşmada, “başka ülkelere kendi güvenlikleri konusunda bir şey dikte edemeyeceklerini” söyleyerek, İsrail saldırganlığına onay vereceklerini ilan etmiş oldu.

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın aynı günlerde yaptığı açıklama ise, siyonist şefleri daha da cesaretlendirecek niteliktedir. Washington’daki Dış İlişkiler Konseyi’nde konuşma yapan Hillary Clinton, ABD’nin müttefiklerini yalnız bırakmayacağını, onları savunmada tereddüt etmeyeceğini ifade ederek şunları söyledi: “Arap ülkelerinden, hemen belirgin önlemler almaları yönündeki teklifimizi kabul etmelerini istiyoruz. İran’la anlaşmaya hazırız ama şimdi eylem zamanı. İran’ın şimdi harekete geçmesi gerek, çünkü bu fırsat penceresi sonsuza kadar açık kalmayacak”. Clinton, Amerikancı Arap rejimlerine suç ortaklığına hazır olun çağrısı yaparak, İsrail saldırganlığına açık destek verdi.

Bu açıklamaların hemen ardından yaşananlar, Tel Aviv’deki ırkçı-siyonist şeflerin gerekli mesajı aldıklarını gösteriyor. 

Konuyla ilgili ilk haberde, Suudi Arabistan’ın şeriatçı-Amerikancı rejiminin, İran’a saldırı için İsrail savaş makinesine hava sahasını açmayı kabul ettiği belirtildi. Söz konusu haberin Suudi Arabistan tarafından değil de İsrail tarafından yalanlanması, iki Amerikancı rejim arasında bu yönde bir anlaşma yapıldığı kanısını güçlendirdi.

 Bölge halkları için asıl tehlikeli gelişme ise, ırkçı-siyonist rejimin İran’a gözdağı vermek için savaş gemilerini Kızıl Deniz’e indirmesidir. Konuyla ilgili konuşan İsrailli bir savunma yetkilisi, aralarında bir nükleer denizaltının da bulunduğu savaş gemilerinin, Süveyş Kanalı’ndan geçerek Kızıl Deniz’e açılmasının “ciddiye alınması” gerektiğini söyleyerek, şimdiden tehdit savurmaya başladı. 

Mısır rejiminin yardımıyla gerçekleşen bu kışkırtıcı gelişmeyi İngiliz Times gazetesine değerlendiren İsrailli bir yetkili de şu ifadeleri kullandı: “İsrail, zamana yatırım yaparak, İran’a olası bir saldırının karmaşıklığına hazırlanıyor. Bu manevralar İran’a, İsrail’in, İran’ın tehditlerinin arkasına düşeceği yolunda bir mesajdır”. Yetkili ayrıca, İsrail’in bu uzun vadeli manevralarının rastgele manevralar olmadığını belirterek şunları söyledi: “Bu gizli bir operasyon değil... İsrail’in yapabileceklerini ortaya koyan bir vitrindir.”

Aynı gazete, İsrail Hava Kuvvetleri ile ABD’nin önümüzdeki günlerde, Arrow füzelerini teste tabi tutmak amacıyla Pasifik Okyanusu’nda yapacakları ortak faaliyeti anımsatarak, İran’a olası bir saldırı için hazırlığın fiilen başladığına dikkat çekti.

Siyonist rejimle suç ortaklığını önce inkar eden Mısır yönetimi, olayın açığa çıkması üzerine bu alçaltıcı işbirliğini kabul etmek zorunda kaldı. Mısır Dışişleri Bakanı Ahmed Abul Geyt, Süveyş’ten Kızıl Deniz’e yapılan hareketi doğrulayarak, Kahire ile Tel Aviv arasındaki anlaşmaların İsrail savaş gemilerinin kanalı kullanmalarına izin verdiğini öne sürdü.

Savaş kışkırtıcılığını fiilen başlatan İsrail’in Washington’dan yapılan açıklamalarla desteklenmesi, gerici Arap rejimlerinin ise şimdiden suç ortaklığına hazırlaması, savaş kışkırtıcılığının Washington-Tel Aviv işbirliği ile başlatıldığına işaret ediyor. Siyonist rejimin böylesine kritik bir sorunda ABD’ye rağmen adım atmasının söz konusu bile olamayacağı gerçeği, bu kirli işbirliğinin bir diğer kanıtıdır. Bu ise barışa dair vaazlar veren Barack Obama’nın, İran’a olası bir saldırıyı İsrail savaş makinesiyle başlatma hazırlığına giriştiğine işaret ediyor. İran’a saldırı için yasal kılıf uydurmanın zorluğu göz önüne alındığında, herhangi bir kural, yasa veya uluslararası anlaşma tanımayan ırkçı-siyonist rejimin saldırıyı başlatması daha kolay olacaktır.

Siyonist rejimin ABD onaylı kışkırtıcı hamlelerini, bu sınırlarda kaldığı ölçüde, İran’a dönük bir şantaj olarak değerlendirmek mümkündür. Ancak şantajın işe yaramadığı yerde emperyalist-siyonist zorbaların Ortadoğu halklarına karşı yeni bir savaş ilan etmeleri ihtimali de yüksekter. Bu gelişmeleri yakından izlemek, emperyalist-siyonist güçlerle bölgedeki suç ortaklarına karşı birleşik direnişi yükseltmek ilerici-devrimci güçlerin ve tüm bölge halklarının görevidir.