06 Aralık 2013
Sayı: KB 2013/47

Haziran başlangıç, işçi sınıfı gelecek!
Düzene karşı devrim!
Bu pisliği devrim temizler!
AKP-cemaat çatışması üzerine notlar... - Haydar Baran
“ÇHD’lilere sahip çıkalım!”
Zamana oynuyorlar!
Kılıçdaroğlu ile partisi ABD’de “görücüye” çıktı
Herkese eşit, parasız ve nitelikli sağlık!
“Sağlık verilerinin korunması haktır!”
Bosch işçilerinin mücadele birliği güçleniyor!
Gebze’de mücadele çağrısı
Hak-İş bürokratlarından zoraki Feniş ziyareti!
Yatağan’da kavga sürüyor!
Kasım ayında 128 iş cinayeti yaşandı
Din, dinsel akımlar ve tutumumuz
Köksüz bir yazarın kök arayışı - 1 K.Toprak
Ukrayna ve Alman burjuvazisinin kirli emelleri
Cenevre 2’ye giderken...
Bir sene devrilirken... - T. Kor
Dünya iklim krizinde
Dershaneler de özel okullar da kapatılsın!
Bu daha başlangıç mücadeleye devam!
15 yılın coşkusuyla kitlesel, devrimci final!
“Sana zafer sözümüz olsun!”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Bu pisliği devrim temizler!

 

Dinci-gerici iktidar koalisyonun uzun bir süredir kendi içinde sürdürdüğü güç ve çıkar çatışması, dershanelerin kapatılması tartışmaları üzerinden kamuoyu önünde daha açık ve sert bir hal aldı. AKP-Gülen cemaati arasında süren bu çatışma öte yandan dinci-gerici iktidarın şimdiye kadarki tüm kirli icraatlarının da bir bir ortaya saçılmasına vesile oluyor.

Rejim krizi üzerinden yayınladığı haberler ve açıkladığı belgelerle adından sürekli söz ettiren Taraf gazetesinin şimdi de 2004 yılına ait MGK belgelerini yayınlaması bu durumun son örneklerinden biri olmuştur. MGK belgelerinde irtica ile mücadele çerçevesinde Gülen cemaatinin izlenmesi kararının altında, başta Erdoğan olmak üzere AKP hükümetinin MGK’ya katılan tüm bakanlarının imzalarının bulunması, kamuoyunda sürekli “dindar muhafazakâr başbakan” imajını öne çıkaran Erdoğan’a önemli bir darbe vurdu.

Bu hamle karşısında gerek hükümet yetkililerinden, gerekse de AKP’nin sözcülüğünü üstlenen gazetelerden hemen durumu izah etmeye çalışan açıklamalar ve yorumlar gelmeye başladı. Burjuva medyada doğrudan AKP sözcülüğüne soyunan kesimler “o dönemin şartları” vb. gerekçelerle atılan imzaları meşrulaştırmaya çalıştı.

Fakat nasıl ki “ulusalcı” kliğin boyun eğdirilmesinde “bavul dolusu” belgelerden yararlanılmışsa, şimdi de benzer yöntemlerle hükümetin ilk açıklamaları boşa düşürülmüştür. Meselenin sadece imza atmakla kalmayıp uygulamaya da geçirildiğine ve fişlemelerin yapıldığına dair veriler sunulmuştur. Üstelik “bavuldaki” belgelerin henüz bir kısmının kamuoyuyla paylaşıldığına dair haberler yapılarak hükümete üstü kapalı tehditler savuruldu.

Yine Zaman gazetesinde Gezi Direnişi sırasında Erdoğan’ın en çok sarıldığı “camide içki içtiler” argümanın tamamen yalana ve manipülasyona dayalı bir argüman olduğu gerçeği teşhir ediliyor. Böylelikle Gülen Cemaati Erdoğan’a kolay lokma olmayacağını, iktidar ve rant paylaşımı kavgasında kendilerini safdışı etme çabalarının bir bedeli olacağını hatırlatmış oluyorlar. Nitekim bu konuda yanılmıyorlar. Zira AKP’de temsiliyetini bulan dinsel gericiliğin 12 yıllık iktidarlaşma serüveninde Fethullah Gülen ve cemaatinin oynadığı rol hiç de azımsanacak gibi değildir. Bu açıdan yaşanan her türlü kirli icraattan yolsuzluklara ve çıkar ilişkilerine kadar tüm bilgi ve belgelerin ellerinde olması muhtemeldir. Bunların ne kadarının ortalığa saçılacağı tarafların karşılıklı çıkar ilişkisine ve dengelere göre değişecektir. Erdoğan ve AKP hükümetinin dershanelerin kapatılmasına dair düzenlemenin 1 yıl ertelendiğini açıklaması bu mesajın “şimdilik” alındığını teyit eder nitelikte bir pratik olmuştur.

Bu türden karşılıklı hamleler, tarafların birbirleri üzerinde güç ve hâkimiyeti kurana ya da ortak bir noktada uzlaşana kadar devam edeceğe benziyor. Fakat tarafların kendi aralarındaki güç dengeleri dışında bu çelişki ve çatışmayı etkileyecek birçok faktör de gelişmelerin hangi yönde ilerleyeceğini etkileyecektir. Emperyalist merkezlerin siyasal tercihlerinden Haziran Direnişi gibi toplumsal gelişmelere ve önümüzdeki seçimlerden çıkacak sonuçlara kadar bir dizi etken düzen içi iktidar ve rant savaşlarının şiddetini belirleyecektir.

Burada aslolan işçi ve emekçilerin bir kez daha düzen içi bu türden taraflaşmalara yedeklenip yedeklenmeyeceği sorunudur. Zira başta düzen solu CHP olmak üzere ufku parlamentarizmle sınırlanmış reformist sol ve Kürt hareketi dinsel gericiliğin iktidar ve rant kavgasından çıkarabildiği tek sonuç kendi seçim hesapları üzerinden nasıl faydalanabilecekleri olmaktadır. Oysa ki açığa çıkan bu türden pisliklerin ve kirli ilişkilerin devrimciler açısından anlamı ve önemi kendi içinde AKP hükümetinin veya dinsel gericiliğin teşhirini yapmak değil onun gerisindeki düzen gerçekliğini gösterebilmekte yatar. Bu ilişkiden koparılacak her türlü teşhir işçi ve emekçileri sermaye düzenine ve bu anlamıyla yeni düzen içi iktidar ve rant paylaşım savaşlarına mahkûm edecektir.

Bu yüzden sermaye iktidarının kendi içindeki klikleri arasında yaşanan hâkimiyet ve rant savaşlarına karşı işçi ve emekçilere sunulacak tek çözüm “devrim ve sosyalizm” olabilir.

 
§