06 Aralık 2013
Sayı: KB 2013/47

Haziran başlangıç, işçi sınıfı gelecek!
Düzene karşı devrim!
Bu pisliği devrim temizler!
AKP-cemaat çatışması üzerine notlar... - Haydar Baran
“ÇHD’lilere sahip çıkalım!”
Zamana oynuyorlar!
Kılıçdaroğlu ile partisi ABD’de “görücüye” çıktı
Herkese eşit, parasız ve nitelikli sağlık!
“Sağlık verilerinin korunması haktır!”
Bosch işçilerinin mücadele birliği güçleniyor!
Gebze’de mücadele çağrısı
Hak-İş bürokratlarından zoraki Feniş ziyareti!
Yatağan’da kavga sürüyor!
Kasım ayında 128 iş cinayeti yaşandı
Din, dinsel akımlar ve tutumumuz
Köksüz bir yazarın kök arayışı - 1 K.Toprak
Ukrayna ve Alman burjuvazisinin kirli emelleri
Cenevre 2’ye giderken...
Bir sene devrilirken... - T. Kor
Dünya iklim krizinde
Dershaneler de özel okullar da kapatılsın!
Bu daha başlangıç mücadeleye devam!
15 yılın coşkusuyla kitlesel, devrimci final!
“Sana zafer sözümüz olsun!”
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kılıçdaroğlu ile partisi
ABD’de “görücüye” çıktı

 

Türkiye’de burjuva partilerin ve şeflerinin talihsizliği, hükümet kurabilmek, hatta koalisyon ortağı olabilmek için, ABD’den icazet almak zorunda olmalarıdır. Bir partinin hükümet kurabilmesi veya bir parti şefinin başbakan olabilmesi için Washington’un yeşil ışık yakması şarttır.

Yarım yüzyıl önce başlayan bu alçaltıcı geleneğin devam ettiği, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD ziyaretiyle bir kez daha görüldü.

ABD’nin desteği ile başa geçenler, bu desteğin kesilmesiyle, buruşturulup çöpe atılırlar. Süre değişse de, her burjuva politikacının bir “son kullanma tarihi” vardır. Yıpranınca çöplüğü boylar. Sermayenin siyaset çöplüğüne bakılırsa, orada çok sayıda “lider” görmek mümkündür. Görünen o ki, çöplüğü boylama sırası AKP şefi Tayyip Erdoğan’la müritlerine gelmiştir. Kesin zamanı şimdiden bilmek mümkün olmasa da, “geri sayım” başlamıştır.

At değiştirme” tartışmalarının ardından
gündeme gelen ziyaret

Hatırlanırsa eğer, geçtiğimiz günlerde, Barack Obama yönetiminde at değiştirme eğiliminin güçlendiğine dair bilgiler medyaya yansımıştı. 11 yıldır büyük sermaye ve emperyalistlere fütursuzca hizmet eden AKP’nin gelinen yerde yıprandığı, hem iç hem dış politikada sorun kaynağına dönüştüğü bir durumda, kökten dinci selefilere destek verdiği için, artık desteklenememesi gerektiğini savunanlar, seslerini duyurmaya başladılar.

Mısır’da İhvan (Müslüman Kardeşler) yönetiminin alaşağı edilmesi, “ılımı İslam projesi”nin tabutuna son çivinin çakılmasını sağladı. Haziran Direnişi ise, dinci-gerici iktidarın iç politikada da sorun alanına dönüştüğünü kanıtlayınca, AKP’nin Washington nezdindeki parıltıları sönükleşti. 

Dinci-gerici akım, iliklerine kadar Amerikancı olmasına rağmen, ABD için eski cazibesini yitirdi. Alternatif arayışı içinde olduğunu hissettiren Washington’daki efendiler, doğal olarak karşılarında CHP’yi buldular. Zira halihazırda, burjuva siyaset arenasında, AKP karşısında alternatif olarak hazırlanabilecek başka bir seçenek bulunmuyor.

Bu olgular, Kılıçdaroğlu’nun 1 Aralık günü başlayan ABD gezisinin zamanlamasının tesadüf olmadığını da kanıtlıyor.

Kılıçdaroğlu’na büyük ilgi

Kalabalık bir heyetle ABD’ye giden CHP şefinin, büyük bir ilgiye mazhar olduğu, geziyi izleyen farklı gazeteciler tarafından dile getirildi. Bu ilgi şaşırtıcı değil. Zira hâlihazırda, sermaye partileri arasında AKP’ye alternatif olarak hazırlanabilecek tek parti CHP’dir. Dolayısıyla Kılıçdaroğlu başkanlığındaki heyetin özel bir ilgiyle karşılanması beklenen bir şeydi.

Günlerdir devam eden gezi sırasında ABD medyası, “düşünce” kuruluşları, Yahudi lobisi, hem Demokrat hem Cumhuriyetçi partilerin senatörleri, Obama yönetiminin temsilcileri ve bazı eski diplomatlarla görüşen Kılıçdaroğlu, karşılıklı görüşmelerin yanı sıra, yaptığı konuşmalar, verdiği röportajlar ve yaptığı açıklamalarla da CHP’yi, emperyalist Amerikan rejiminin efendilerine tanıtmaya çalıştı.

İç politikadan NATO’ya, İsrail’le ilişkilerden Ortadoğu’daki sorunlar karşısındaki tutuma kadar, farklı alanlarda CHP’nin görüş ve projelerini dinleyen ABD rejiminin efendileri, aktarıldığına göre, Kılıçdaroğlu’nun Washington’a daha sık gelmesini ve meydanı AKP’ye bırakmamasını da istemişler.

Savaş aygıtı NATO’ya sadakat

Medyada yer alan haberlere göre, Brookings Enstitüsü kürsüsünden seslenen Kılıçdaroğlu, ABD ile “güçlü, sağlıklı, kalıcı ilişkiler kurmak istediklerini” ve “NATO ittifakını önemsediklerini” vurguladı.  “NATO’nun önem, rol ve etkisinin günümüz dünyasında daha da arttığını düşünüyoruz” şeklinde konuşan CHP şefi, “Türkiye, ittifaklarına sadık bir ülkedir” güvencesini de verdi.

Kendini beğendirme telaşıyla hareket eden Kılıçdaroğlu ile heyeti, yansıdığı kadarıyla, Washington’daki efendilerin duymak istedikleri mesajları vermeye çalıştılar. NATO’nun öneminden, ABD ve AB ile ilişkilerin geliştirilmesine, İsrail’le arayı düzeltmekten Ortadoğu’daki olaylarla ilgili tutuma kadar uzanan geniş yelpazede, Washington’dakilerin duymak istediği mesajları vermeye çalışan Kılıçdaroğlu’nun, iyi puan topladığını söylemek mümkündür.

Fethullah cemaatine kur yapma zamanı

ABD’ye giden burjuva politikacıların “resmi olmayan” iki “hac” mekanı var. Biri Yahudi lobisi öteki Fethullah Gülen cemaatidir.

İlk gün Yahudi lobisinin huzuruna çıkan Kılıçdaroğlu, hemen ardından Fethullah Gülen’in müritleriyle buluştu. Buluşmaya büyük bir ilgi gösteren Fethullah’ın adamları, CHP’nin bir takım olaylar karşısındaki tutumunu birinci ağızdan dinleme şerefine nail oldular.

Yaptığı açıklamalarla cemaate göz kırpan Kılıçdaroğlu, CHP’de solcu, sağcı ve inançlı kesimlerin siyaset yaptığını ifade ederek, Fethullah Gülen ve müritlerine, “bizi destekleyin” mesajı da verdi.

Ziyaretin CHP-ABD ilişkilerini güçlendireceği yorumları yapılırken, ABD-AKP ilişkilerini etkileyeceğini savunanlar da var.

Hemen olmasa bile…

Ziyaretin içeriği, zamanlaması ve verilen mesajlar, olası bir hükümet değişikliğinde, CHP-ABD işbirliği için zemin hazırlandığına işaret ediyor. Kuşkusuz ki, bu hazırlıklar, AKP’den hemen vazgeçileceği anlamına gelmiyor ama doruktan inişin başladığı kesindir.

Bu hemen mi, yoksa bir süre sonra mı netleşir, henüz belli değil. Ancak Washington’da, AKP atının yerine CHP atını yerleştirmenin koşulları üzerinde durulduğundan kuşku duyulmamalıdır. Elbette bu at değişikliği için başka koşulların, -CHP’nin yerel seçimlerde başarı kazanması vb.- oluşması da gerekiyor. Buna rağmen AKP şeflerini diken üstünde bırakan Kılıçdaroğlu’nun Washington ziyaretini, bu yönde başlatılan girişimin ilk somut adımları saymak mümkündür.

 
§