26 Şubat 2016
Sayı: KB 2016/08

Baharın çağrısı: Direniş!
“Altına hücum”, talana devam!
Kürdistan’da katliam saldırıları sürüyor
Katiller puslu havayı severler!
İşçi sınıfı ve emekçi kitleler gerici atmosferde boğulmaya çalışılıyor!
Üretimi durdurma eylemleri yaygınlaşıyor
DEV TEKSTİL GMYK Şubat ayı toplantısı sonuç bildirgesi
Kölelik yasalarına karşı gücümüz birliğimizdir!
Bursa ve Kocaeli’de Büyük İşçi Buluşması 6 Mart’ta
Demir Madencilik işçilerinin direnişi üzerine...
Kadın İşçi Kurultayı başarıyla gerçekleştirildi!
Türkiye’de kadın işgücü ve gelişimi / 3
Kamu emekçileri kıskaca alınıyor!
Adliyede devrimci avukatlara saldırı
“DGB’yi fırtınalı süreçlere hazırlayacağız!”
Kadıköy’de Cansel için eylem
Suriye’de ateşkes ilan edildi
Sistemin mülteci krizine bulduğu yeni çözüm
Bölücü devletlerden “bölünme” tartışmaları
Düşman bir ve her yerde!
Sermaye sınıfının çürümesinin en net göstergesi
İmran Aydın ölümsüzdür!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“DGB’yi fırtınalı süreçlere hazırlayacağız!”

 

Ekim Gençliği'nin Şubat 2016 tarihli 160. sayısından alınmıştır.

DGB temsilcisi ile 19 Mart’ta toplanacak olan II. Genel Kurul süreci üzerine konuştuk.

-Devrimci Gençlik Birliği’nin 2. Genel Kurulu’nu gerçekleştirmeye hazırlanıyorsunuz. Genel kurulunuzun misyonu nedir?

-9 Mart’ta 2. Genel Kurulu’muzu gerçekleştireceğiz. Genel kurul çağrımız geleceğe yürüme çağrısıdır. Özgürlüğümüzü ve geleceğimizi kendi elimize alma davetidir. Sistemin çarkları arasına sıkıştırılmaya çalışılan yaşamlarımızı onların pençelerinden çekip alma iradesidir.

-“Geleceğe yürüyoruz!” çağrısını şeçme nedenlerinizi anlatır mısınız?

-Sistem her alanı bir hapishaneye çevirmeye devam ediyor. Asalak bir sınıfın sefil çıkarlarını korumak, zenginliklerini katbekat arttırmak üzerine kurulu bir dünyada bizler insanlığın gerçek kurtuluşu için yola çıktık. Gerçek kurtuluş nedir diye sorduğumuzda ise, tüm cevaplarımız bizi “özgürlük ve gelecek” bütünlüğüne yönlendirdi.

İnsanlar aslında “bilinmez” bir geleceğe mahum edilmek isteniyor. İşçi ve emekçiler aldıkları ücret için yaşamlarını ortaya koyarken, yarını garanti altına almak istiyor. Gençlik olarak önümüze sunulan gelecek seçeneklerine bakalım. Eğitim sisteminin çarkları arasında yanındakilerle rekabet et, sana sunulanlara itaat et, önüne koyulanı kabul et. Güzellenen gelecek hayalleri arasında sınavlarda yaşamlarını eleyenler, gittikçe büyüyen işsizler ordusu, rekabet koşulları içerisinde üniversite lüksüne sahip olmayanlar kategorik olarak yok. Egemenler aslında çok bir seçenek sunmuyorlar. Tek sunulan şey aslında koyu bir geleceksizlik!

Tam da bu nedenlerden kaynaklı bizlere sunulan sahte hayaller yerine “geleceğimizden ve özgürlüğümüzden vazgeçmiyoruz” diyoruz. Geleceğe yürüyoruz, yürüyüşümüzü bugün emin adımlarla sürdürüyoruz.

-Azgınlaşan devlet terörünün arttığı günlerde topladığınız Genel Kurul nasıl bir içeriğe sahip olacak?

-“Dünyaya baktığımızda gördüğümüz şey nedir?”, diye soruyoruz; tükenmekte ve tüketmekte olan bir dünya gerçeği ile karşılaşıyoruz. Dünyadaki 62 kişinin zenginliği, dünya nüfusunun yarısının mal varlığına eşit. Bu eşitsizlik ve adaletsizliğin temel sebebi emperyalist-kapitalist sistem gerçeği.

Emperyalistler egemenlik kavgalarını ve paylaşım savaşlarını halkların kanı ve canı pahasına gerçekleştiriyor. Ortadoğu’yu emperyalist hesaplar çerçevesinde kan gölüne çeviriyor, halkları sınırlar arasında ölüme mahkum ediyorlar.

Pastadan aldığı payı büyütmeye çalışırken, krizlerini fırsata çeviriyorlar. TÜSİAD’ın geçtiğimiz günlerde bir açıklamasında ekonomik açıdan 8 yıldır önemli bir kriz yaşandığı ve büyük tehlikenin hala atlatılamadığı belirtiliyordu. Ali Koç gibi bir burjuva “işçilerin haklarını verelim yoksa onlar zorla alacaklar” diyor. Çanlar artık onlar için çalıyor. Bunu fark ettikçe saldırılarını arttırıyorlar. İşçi ve emekçilere dönük sosyal yıkım programlarını devreye sokuyorlar. Gerici çeteler eliyle bombalar yağdırıyorlar. Suruç ve Ankara katliamlarının bu süreçte yaşanması çok da tesadüfi değil. Katlediyorlar, baskı politikalarını azgınca işletiyorlar. Gazetecisinden akademisyenine kadar tüm kesimlere soruşturma, gözaltı, tutuklamalarla saldırıyorlar. Bunun yanı sıra coğrafyamızda özelde Kürt halkına yönelik bir imha süreci işletiyor sermaye devleti. Kürdistan’da aylardır bombalarla bir kirli savaş yürütüyor. Ama Kürt halkını teslim alamıyor. Direnen ve örgütlü bir halk ile karşılaşıyor her seferinde.

Bu para ve meta düzeninde herkes tarafını net olarak ortaya koymak ve savaşmak zorunda. Zira savaşmayan ve direnmeyenin hayatta kalma şansı yok!

Genel kurulumuz tüm bu toplumsal ve siyasal gelişmelerin gençlik mücadelesini kesen yönleriyle tartışıldığı, faşist baskılara ve azgın devlet terörüne karşı nasıl bir mücadele pratiği ortaya konacağının ele alındığı bir kürsü olacak.

-Üniversitelere yönelik saldırı furyası akademisyenlere yönelik cadı avı ile sürüyor. DGB olarak süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Aslında Kürt halkını Cizre’de bodrum katında katleden sermaye devleti gençliği de baskı politikalarıyla hapsetmeye çalışıyor. ODTÜ üzerinden söylemleri de bu saldırıların sermaye cephesinden bir bütün olduğunu gösterdi. AKP’li milletvekilleri “Cizre’ye nasıl girdiysek ODTÜ’ye öyle gireriz” dediler.

Akademisyenlerden önce üniversitelere yönelik saldırı planını sistemli bir şekilde yürüttüler. Gerici çeteleri üniversitelere salarak, ilerici ve devrimci öğrencilerin karşısında bir saldırı dalgası başlattılar. Polisi üniversitelerin demirbaşı haline getirdiler, özel güvenlikleri üst yetkilerle donattılar. Öğrencileri soruşturmalar, cezalar ve tutuklamalarla üniversitelerin dışına atmaya çalıştılar. Yönetmeliklere ilişkin köklü değişikliklerle üniversitelere her açıdan saldırının zeminini açtılar. Akademisyenleri tehdit ettiler, soruşturmalarla o alanı da susturmaya çalıştılar.

Bu toplam tablo içerisinde, sistematik bir şekilde ilerici ve devrimci güçler şahsında saldırı süreci işletirken sermaye devleti gençliğe topyekûn şu mesajı vermek istedi: "Özgürlüğünüzden ve geleceğinizden vazgeçin!" Beri yandan da eğitimin piyasalaştırılması doğrultusunda hayata geçirilen yeni uygulamalarla sermayenin ihtiyaç duyduğu değişiklikleri yaptı.

Bütün bu saldırılar ancak devrimci bir gençlik hareketi ile püskürtülebilir. Geleceğe yürüme çağrımız aslında bir bütün olarak örgütlenme çağrımızdır. Ancak örgütlenir, birlik olur ve savaşırsak geleceğimizi kazanabiliriz.

-Genel kurul hazırlıklarından bahsedebilir misiniz?

-Zor bir dönem üniversiteler açısından. Faaliyetimiz sırasında sayısız gözaltı, soruşturma yaşadık İzmir’de, Ankara’da, İstanbul’da, Mersin’de ve başka bir dizi kentte. Yoldaşlarımızın saldırılar sırasında kolları kırıldı, gözaltına alındı, Mersin’de bir yoldaşımız tutuklandı. Bu süreç sadece bizim açımızdan değil tüm gençlik açısından böyle işledi. Hapishaneler üniversitelilerle dolu. Sadece üniversiteli tutsak sayısı ülke çapında 700’ün üzerinde. Soruşturma ve cezalar ile üniversitelerden sökülmeye çalışılıyoruz. Böylesi bir süreçte gençlik kitleleri içerisinde kök salmak en acil ihtiyacımız. Burada kök salabilirsek eğer, dalımızı, kanadımızı kırsalar da bizleri üniversitelerden söküp atamazlar. Genel kurul çalışmalarımızın böylesi bir hedefi bulunmakta. Gelecek ve özgürlük beyannamemiz var. Üniversite meclisleri ile birlikte her üniversitede gençliğe ulaşmanın yol ve yöntemlerini yaratıyoruz.

Esasta kendi içerisinde bir genel kurul örgütlemiyoruz. Toplumsal ve siyasal gündemlerden eğitim alanına uzanan bir dizi gündeme müdahale ederek, bu temelde gençlik kitleleriyle bütünleşme çabasını güçlendirerek genel kurula hazırlanıyoruz. Yani o bilindik ve klasik bir genel kurul çalışması değil bizim yaptığımız.

-Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Nasıl ki gençlik hareketi bu toplumun hafızasından silinmeyecek devrimci önderleri ve haraketleri bağrından çıkardıysa, bu dönem de kendi içerisinde yeni bir devrimci gençlik hareketi ve onun önderlerini yaratacaktır. DGB olarak bu iddiaya ve hedefe sahibiz. Düzenin hiçbir saldırısı ve baskısı devrim iddiamızı, gelecek yürüyüşümüzü ve özgürlük özlemimizi bitiremeyecek. Genel kuruldan bu iddiayı güçlendirerek çıkacak, DGB’yi fırtınalı süreçlere hazırlayacağız.

 
§