30 Eylül 2016
Sayı: KB 2016/36

İşçi sınıfı üzerindeki gerici cendereyi parçalamak için...
Uzatılması planlanan OHAL’le hedeflenen...
Hapishaneler devrimin bir mevzisidir
Ulucanlar Katliamı şehitleri anıldı
Alevilere dönük tehditler artıyor
Barış isteyen akademisyenlerin davası görüldü
“Ya aç kalırsın, ya da direnir hakkını alırsın!”
Her “müjde”, sınıfa yeni bir pranga!
“Korku ve baskı iklimini dağıtmak için birleşik mücadeleyi büyütmeliyiz!”
Katliamcılık bu devletin mayasında var - H. Fırat
Beyaz Kitap: Dinmeyen emperyalist ihtiraslar
Emperyalizm ve işbirlikçileri yenilecek, direnen halklar kazanacaktır!
Fransa’da El Khomri yasasına karşı mücadele ve büyüyen tehlike
ABD ve İsrail: Ortadoğu halklarının eli kanlı katilleri
ABD’de hapishane grevi devam ediyor
Güney Kore’de Hyundai işçileri şalterleri indirdi
Yurtlarda dinci-gerici politika
Meslek liseliler birleşiyor!
DGB Türkiye Meclisi: Geleceğimiz ve özgürlüğümüzden vazgeçmiyoruz!
Kirpiklerimiz yere düşmesin diye… / 2
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Barış isteyen akademisyenlerin davası görüldü

 

“Bu suça ortak olmayacağız” dedikleri için tutuklanan ve sonrasında tutuksuz yargılanan akademisyenler Esra Mungan, Meral Camcı, Muzaffer Kaya ve Kıvanç Ersoy’un yargılanmasına 27 Eylül günü devam edildi. İstanbul Adliyesi’ndeki duruşma öncesinde Barış İçin Akademisyenler adliye önünde açıklama yaptı.

İmza atan 93 akademisyen işten çıkarıldı

Yargılanan dört akademisyen, ortak olarak okudukları açıklamada, “Bu suça ortak olmayacağız” dedikleri için saldırılarla karşılaştıklarını ifade etti. Gerek akademide gerek gündelik hayatta karşılaşılan hak ihlallerine dikkat çeken akademisyenler, vakıf ve devlet üniversitelerinde aynı bildiriye imza atan toplam 93 kişinin işten çıkarılmasını teşhir etti.

“Barış talebi yargılanamaz”

Açıklamada, kendilerinin de bu süreçte tutuklama saldırısıyla karşılaştığı ifade edildi. Akademisyenler, ilk duruşmada barış talebinin yargılanamayacağını savunduklarını söyleyerek baskılara, hak ihlallerine karşı durduklarını ve durmaya devam edeceklerini belirtti.

“Beraat, hemen şimdi”

Bu duruşmada aynı şeyleri savunacaklarını belirten akademisyenler, “Ne TMK ne TCK! Barış talebi yargılanamaz! Düşünce yargılanamaz! Ne tutuklu ne tutuksuz yargılama! Beraat, hemen şimdi!” sözleriyle açıklamayı sonlandırdı. Açıklamanın ardından destek için farklı ülkelerden gelen akademisyenler de söz alarak Barış İçin Akademisyenler ile dayanışma içinde olacaklarını belirtti.

Dava 22 Aralık’a ertelendi

Kısa süren duruşma çıkışında bilgi veren akademisyenler ilk duruşmada olduğu gibi “ortada suç yoktur” dediklerini belirtti. Adalet Bakanlığı’ndan dosyanın dönmesini beklemeye gerek olmadığını söylediklerini ve beraat kararı verilmesi gerektiğini aktardı.

Akademisyenler, mahkeme heyetinin dosyanın ellerinde olmadığını belirterek bu talebi reddettiğini ve davayı 22 Aralık’a ertelediğini belirtti. Akademisyenler son olarak, “22 Aralık’ta da ‘barış, demokrasi ve özgürlük’ talebimizi yineleyeceğiz” dedi.

 

 

 

 

Cumartesi Anneleri 600. hafta eylemi

İnsanlığın hem vicdanı hem de hafızası olarak Galatasaray’dayız!”

 

Sermaye devletinin gözaltında kaybetme politikasına karşı kayıp yakınlarının/Cumartesi Anneleri’nin başlattığı oturma eyleminin 600. haftasına girdiği 24 Eylül günü yüzlerce kişi Galatasaray Meydanı’nı doldurdu.

“Cumartesi Anneleri 600 haftadır aynı yerde” pankartının açıldığı eylemde gözaltında kaybedilenlerin fotoğrafları ve karanfiller taşındı.

27 Mayıs 1995’ten bu yana her Cumartesi Galatasaray Meydanı’nda kayıplarının bulunması ve sorumluların cezalandırılması talebiyle oturma eyleminin devam ettiği hatırlatılarak söz kayıp yakınlarına bırakıldı.

“Adaletsizlik devam ederse 600 hafta daha burada oluruz”

Eylemde ilk sözü Hayrettin Eren’in annesi Elmas Eren aldı. Yıllardır çocuğunun kemiklerini aradığını belirten anne Eren, Erdoğan’ın başbakan olduğu dönemde kendilerine söz verdiğini ancak bu konuda hiçbir adım atılmadığını belirtti.

Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak ise 21 yıldır “anneler ağlamasın, çocuklar ölmesin” diye Galatasaray Meydanı’nda olduklarına dikkat çekti.

Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız ise; “Bu adaletsizlik devam ederse biz bir 600 hafta daha burada oluruz” diyerek 21 yıldır süren cezasızlık politikasını ve katillerin ödüllendirilmesini teşhir etti. AKP’nin de kendisinden öncekiler gibi bu politikanın devamcısı olduğunu ifade ederek, “Ellerimiz hep yakalarında olacak, unutturmayacağız” sözleriyle konuşmasını tamamladı.

“Mücadeleyi ikinci kuşak olarak devraldık”

Gözaltında kaybedilenlerin çocukları adına ise Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun söz aldı. Tosun, mücadeleyi ikinci kuşak olarak devraldıklarını ve bugün üçüncü kuşakları yetiştirdiklerini ifade etti. Cumartesi Anneleri’ne yeterli destek verilmediği için sorumlulardan hesap sorulamadığını ve bugün de aynı zihniyetin insanları katletmeye devam ettiğini söyledi.

“Torunlar olarak mücadeleyi sürdüreceğiz”

Üçüncü kuşaklar adına ise Abdülkerim Yurtsever’in torunu Berivan Yurtsever söz aldı. “Dedemin tek suçu Kürt olmaktı” diyen Yurtsever, ninelerinin ve dedelerinin kemikleri bulununcaya kadar torunlar olarak mücadeleyi sürdüreceklerini vurguladı.

Son olarak yakınlarını ararken yaşamını yitiren Cumartesi Anneleri/insanları anılarak basın açıklamasını okumak üzere söz Hüseyin Taşkaya’nın kızı Serpil Taşkaya’ya bırakıldı.

Açıklama 600 haftadır “gözaltında kaybetme suçuyla yüzleşilmesi, hesaplaşılması, barışın ve adaletin sağlanması” için Galatasaray Meydanı’nda olunduğu hatırlatılarak başladı. Ancak devletin yıllardır bu suçları açığa çıkarmak yerine katilleri koruduğu ve toplumsal sorunları şiddet yoluyla bastırmaya çalıştığı ifade edildi.

Açıklama; kaybedilenlerin akıbetinin açıklanması, kaybetmeden sorumlu devlet yetkililerinin cezalandırılması, devletin bu suçların bir parçası olmasından kaynaklı bu suçları araştıracak bağımsız bir komisyon kurulması, bu konudaki uluslararası sözleşmelerin imzalanması talepleri sıralanarak “600. haftamız vesilesiyle bir kez daha ilan ediyoruz; güvensizlik ve korku üreten politikalar karşısında susmayacağız; kayıplarımızı aramaktan, adalet, hakikat ve barış talep etmekten vazgeçmeyeceğiz” ifadeleriyle sonlandırıldı.

Son olarak Arjantin’deki kayıp yakınları olan Plaza de Mayo Anneleri’nin destek için gönderdiği ses kaydı dinletilerek eylem sonlandırıldı.


 
§