30 Eylül 2016
Sayı: KB 2016/36

İşçi sınıfı üzerindeki gerici cendereyi parçalamak için...
Uzatılması planlanan OHAL’le hedeflenen...
Hapishaneler devrimin bir mevzisidir
Ulucanlar Katliamı şehitleri anıldı
Alevilere dönük tehditler artıyor
Barış isteyen akademisyenlerin davası görüldü
“Ya aç kalırsın, ya da direnir hakkını alırsın!”
Her “müjde”, sınıfa yeni bir pranga!
“Korku ve baskı iklimini dağıtmak için birleşik mücadeleyi büyütmeliyiz!”
Katliamcılık bu devletin mayasında var - H. Fırat
Beyaz Kitap: Dinmeyen emperyalist ihtiraslar
Emperyalizm ve işbirlikçileri yenilecek, direnen halklar kazanacaktır!
Fransa’da El Khomri yasasına karşı mücadele ve büyüyen tehlike
ABD ve İsrail: Ortadoğu halklarının eli kanlı katilleri
ABD’de hapishane grevi devam ediyor
Güney Kore’de Hyundai işçileri şalterleri indirdi
Yurtlarda dinci-gerici politika
Meslek liseliler birleşiyor!
DGB Türkiye Meclisi: Geleceğimiz ve özgürlüğümüzden vazgeçmiyoruz!
Kirpiklerimiz yere düşmesin diye… / 2
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

ABD ve İsrail: Ortadoğu halklarının eli kanlı katilleri

Z. Kaya

 

Geçtiğimiz hafta ABD ve İsrail arasında varılan anlaşma; gündeme “ABD tarihindeki en büyük ikili askeri yardım anlaşması” olarak yansıdı.

On ay boyunca süren müzakerelerden sonra varılan anlaşmaya göre ABD, İsrail’e aktardığı yıllık askeri yardımı 3,1 milyar dolardan 3,8 milyar dolara çıkaracak. İsrail, anlaşmaya göre, füze savunma programları için yılda 500 milyon dolar alacak.

Beyaz Saray sözcülerinden Eric Schultz’un, “Uzun ve karmaşık bir süreçti ama buna değeceğini düşünüyoruz çünkü anlaşma hem ABD’nin hem de dünyadaki en yakın müttefiklerimizden İsrail’in çıkarına. Böylece İsrail’in güvenliğine yönelik taahhüdümüzü de teyit etmiş olacağız” dediği anlaşma ile sağlanacak yardımı İsrail sadece Amerikan savunma sanayisi için harcayabilecek.

Geçtiğimiz haftalarda gündeme gelen bir diğer askeri yardım anlaşması da yine ABD’den Ortadoğu’daki işbirlikçisi Suudi Arabistan’a yönelik. ABD Savunma Güvenliği İşbirliği Ajansı’ndan yapılan açıklamada, 130’dan fazla ana muharebe tankı Abrams ile 20 zırhlı kurtarma aracı, çok sayıda makineli tüfek ve bir takım askeri malzemeleri kapsayan 1 milyar 150 milyon dolarlık askeri silah satışının onaylandığı belirtildi.

Peki bu cömertliğin arkasında yatan neden nedir? Aynı anlama gelmek üzere sorumuzu şu şekilde de sorabiliriz: Emperyalizmin baş karakteri ABD’nin askeri harcamalara bol keseden aktardığı bu paraların hizmet ettiği gerçek nedir?

Emperyalizm kanla beslenir!

Sorumuza verebileceğimiz ilk cevap “emperyalizm kanla beslenir” olacaktır. Dünya jandarmalığını İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın ardından İngiltere’den devralan ABD şahsında emperyalizm, üzerinde büyüdüğü kapitalist sistemin doğasına uygun bir biçimde palazlanmaktadır. Bu doğa ki, sömürü ve savaş üzerine kuruludur. Bilançosu insanlığa ağır darbeler vurmuş olan iki büyük emperyalist paylaşım savaşının yanı sıra Balkanlar ve Ortadoğu üzerinden yaşanan ve yaşanmakta olan bölgesel savaşlara dek emperyalizm her daim savaşlara ihtiyaç duymuştur. Bunun nedenleri TKİP programının “Emperyalizm ve dünya devrim süreci” başlıklı üçüncü alt bölümünde yer alan 17. maddede şu şekilde ortaya konmaktadır:

Emperyalist tekeller arasında dünya ölçüsünde süren kıyasıya rekabet, büyük emperyalist devletler arasında pazarlar, hammadde kaynakları, kârlı yatırım alanları uğruna şiddetli mücadele biçimini aldı. Eşitsiz gelişmenin şiddetlendirdiği bu mücadele, görülmemiş boyutlara varan militarizmin ve dünya egemenliği uğruna verilen emperyalist savaşların kaynağı haline geldi.”

Ortadoğu: Emperyalizmin kan havuzu

Sorumuza ek yapmak ve konumuza dönmek gerekirse, savaşlardan beslenen emperyalizmin baş aktörü ABD neden devasa askeri yardımını İsrail’e yapmaktadır?

Bugün Suriye’de, Kürdistan’da, Filistin’de süregiden savaşlar emperyalizmin ihtiyaçları doğrultusunda militarizmin tırmanması ile el ele gitmektedir. Ve bu savaşların “istikrarsızlığın kuşağı”na dönüştürülen Ortadoğu’da yaşanıyor oluşu da emperyalizmin çıkarları ile doğrudan bağlantılıdır.

Emperyalizmin Ortadoğu’da ekonomik, siyasi ve askeri tam denetim kurmak istemesinin belli başlı sebepleri arasında bölgenin petrol rezervi oluşu ve üç kıtayı birleştiren coğrafi konumunun getirdiği jeopolitik önemi vardır. Bundan kaynaklıdır ki; Ortadoğu’daki amaçlarını gerçekleştirmek için bölgede koçbaşlarına ihtiyaç duymaktadırlar. İşte bu koçbaşlarının adı İsrail, Suudi Arabistan, Türkiye vs. olmaktadır. ABD tarihinin en büyük askeri yardımını alan İsrail’e daha yakından bakalım.

Ortadoğu’nun bağrındaki kanlı bıçak: İsrail

Tevrat’ta, Yakup’un ailesi ile göç ederken, insan kılığına girmiş bir melekle gün ağarıncaya dek güreştiği ve meleğin Yakup’u yenemeyince Yakup’u “Tanrıyla mücadele eden” anlamına gelen “İsrail” adıyla kutsadığı yazılıdır. İnanışa göre Yakup’un soyundan gelenlere bu sebeple “İsrailoğulları” denir. Ve yine Tevrat’ta İsrailoğulları’na bugünün Filistin topraklarının ve hatta daha da genişletilmiş haliyle Suriye, Irak ve Türkiye topraklarının bir kısmının vaad edildiğine inanılır.

Ancak İsrail’in kendisini Ortadoğu’da işgalci güç olarak meşru bir biçimde görmesinin arkasında salt bu inanış yatmamaktadır. İngiliz emperyalizmi döneminde başlayan ve ABD eliyle tamamlanan bir projedir İsrail devletinin kuruluşu. Öyle ki 1800’lü yılların sonlarında, kurulacak olan İsrail’de Avrupa’dan gelebilecek tarım burjuvazisinin olmayışı sonucu Rusya’da yaşayan çiftçi Yahudilere dönük katliamların başlatılması ve buradan kaçan Yahudilere Filistin topraklarının işaret edilmesi dahi ortadaki bilinçli ve bir o kadar kirli projenin sonuçlarıdır. Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın ardından İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur Balfour’un girişimiyle Balfour Deklarasyonu süreci başlatılmış ve bu süreçle birlikte Filistin Yahudilere “vatan” olarak gösterilmiştir. İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı döneminde Nazi kıyımından kaçan Yahudilerle yaşanan büyük göç sonucundaki gelişmelerle Birleşmiş Milletler (BM), Kasım 1947’de Filistin’in biri Yahudi öteki Arap olmak üzere iki devlet olarak paylaştırılmasına karar vermiştir. O günden bugüne Filistin özgürlüğü için savaşırken İsrail emperyalizm eliyle Ortadoğu’nun bağrına saplanan bir bıçak işlevi gördü.

Emperyalizmin Ortadoğu’daki koçbaşı olarak elbette İsrail; ekonomik ve askeri açıdan desteklendi. Bu desteklerin karşılığında emperyalizme sınırsız hizmet sunan İsrail bugün de varlık amacına uygun hareket ediyor. İsrail’in ABD’den aldığı desteklerle Ortadoğu halklarına ölüm kustuğu ve insanlığı tehdit ettiği, ABD Dışişleri Eski Bakanı Colin Powell’ın hacklenen e-posta adreslerinin ortalığa saçtığı belgelerde İsrail’in en az 200 nükleer silahının bulunduğunun öğrenilmesiyle bir kez daha açığa çıktı.

Emperyalizm yenilecek!

Bataklık kurumadan sinekler de ölmeyecek! Militarizmin ve savaşların kaynağı olan emperyalist sistem yenilmeden, kapitalizm tarihin çöplüğüne gönderilmeden insanlık, onurlu bir yaşam sürdüremeyecek! Milyon dolarlık anlaşmalar halkların kanıyla imzalanmaya devam edecek. Ancak geçmişten bugüne halklar direnişleriyle emperyalizmin kağıttan kaplan olduğunu göstermişlerdir. Bugün emperyalizm devasa askeri yığınaklarıyla korku duvarlarını yükselterek zulmünü arttırsa da zulmün olduğu yerde direniş yeşermeye devam edecek ve tarih direnenleri ve onların zaferlerini yazacaktır.


 
§