10 Ağustos 2018
Sayı: KB 2018/31

Dikta rejiminin açmazları büyüyor
“100 Günlük Eylem Planı”: Sermayeye hizmet programı
Dolar yükseldikçe “yerli ve milli” patronlar işçileri vuruyor
Sermaye krizin faturasını emekçilere kesiyor
Akaryakıta ‘gizli’ zamlar acı faturayı kabartıyor
Sermaye devletinin unuttuğu, ABD’nin hatırlattığı efendi-uşak ilişkisi
10 Ekim Katliamı davasında karar: 9 tetikçiye ceza
Karadeniz’de hayat felç: “Nedense sel felaketiyle karşılaşıyoruz”
“Emeğin korunması” uğruna mücadelenin anlamı ve önemi
Sermaye düzeni işçilerin canını alıyor
İşçi sağlığı ve işçi güvenliği semineri
“Her şeyi tersine çevirebilecek güç işçilerin ellerinde!”
“Flormar direnişine dokunma!”
İşten atılan Aygaz işçisi: Amacım işten atmalara karşı ses olmaktı!
General Elektrik ve General Motor işgali
Şantaj aracı olarak BRICS
ABD’nin İran yaptırımları başladı
Tek adam rejiminde kadınları daha zor günler bekliyor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

General Elektrik ve General Motor işgali

 

Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihi önemli deneyimlerle doludur. Kitlesel yürüyüşlerden boykotlara, fabrika işgallerinden militan sokak çatışmalarına kadar... Bu tür eylemlilikler 1980 askeri darbesi öncesi çok yaygın bir şekilde gerçekleştiriliyordu. Günümüzde de 80 öncesi kadar yaygın olmasa da kitlesel işçi eylemlilikleri yaşanmaya devam ediyor. Sonuçta kapitalist sömürü düzeni hüküm sürmekte ve her geçen saniye emek-sermaye çelişkisini üretmeye devam etmektedir.

1968 yılı yalnızca Türkiye açısından değil dünya genelinde yaşanan kitle eylemleri ile sarsılıyordu. Gençlik hareketi boykotlardan üniversite işgallerine evrilmekte, anti-emperyalist nitelik kazanmaktaydı. İşçiler çalışma koşullarını düzeltebilmek için sendikal mücadeleyi büyütmekteydiler. 67 yılında öncü işçiler Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nu (DİSK) kurmuşlardı. 68 yılında Derby fabrikası işçileri DİSK’e bağlı Lastik-İş Sendikası’nı patronun tanımaması üzerine fabrikalarını işgal etmişlerdi ve kazanmışlardı. Bu eylem sonrası fabrika işgalleri yaygınlık kazandı. 1970’e gelindiğinde 100’e yakın fabrika da işgal vardı. İşçiler, DİSK’in kapatılmasına yönelik hazırlanan yasa tasarına karşı Türkiye işçi sınıfı tarihinin en büyük ve militan eylemlerinden birini gerçekleştirerek direndiler. 15-16 Haziran 1970’te yüzbinlerce işçi sokaklara döküldü, yürüyüş kortejleri oluşturdu, polis ve jandarma barikatlarını aşarak yer yer de çatışarak eylemini sürdürdü. Türk-İş’e bağlı işçiler de bu eylemde boy gösteriyordu. Bu militan direniş henüz ikinci günündeyken sıkıyönetim ilan edilerek önü kesilmeye çalışıldı. İşçiler garnizonlar eşliğinde fabrikalarında üretime devam etmeye zorlandı. Toplu tutuklanmalar yaşandı...

İstanbul’da sıkıyönetim ilanından sonra yapılan ilk eylem General Elektrik ve General Motor işçilerinin eylemleriydi. 18 Ağustos 1970 tarihi: İşçiler toplu sözleşmede yer alan maddelerin yerine getirilmediğini beyan ederek fabrikalarını işgal ettiler ve Amerikalı genel müdür Mr. Diehl ile birlikte üç yöneticiyi belli bir süre alıkoydular. İşverenin toplu sözleşme şartlarını kabul etmesi ile direnişi bitirdiler.

General Elektrik (GE) Forbes ekonomi dergisinin 2017 verilerine göre dünyanın en büyük 14. şirketi olarak belirlendi. 1878 yılında Thomas Edison’un da kurucusu olduğu bu şirket uzun bir dönem boyunca elektrik dağıtımının tekeliydi. General Motor (GM) şirketi de bir zamanlar otomotiv sektörünün en büyüğüydü, 2010 yılı itibarıyla iflas bayrağını çekti, bazı otomobil markalarını sattı, halen birkaç model üretmeye devam ediyor.

Her iki şirket de dünya devleri arasında. Bu şirketlerin bünyesinde çalışan binlerce işçinin yaşam koşulları ile şirket sahiplerinin yaşam koşulları arasındaki uçurum ise devasa boyutlarda.

1970 yılında İstanbul’da bulunan GE ve GM fabrikalarında işçilerin hakları için yaptıkları fabrika işgali sıkıyönetim ilanına rağmen gerçekleştirilmiş ve kazanımla sonuçlanmıştı.

İşçi sınıfının mücadele yasalarına göre hareket eden işçiler haklarını almışlardı.

Sınıflar arasında mücadelenin yöntemleri çeşitlilik göstermektedir. Fakat fabrika işgallerinin daha ayrı bir anlamı vardır. Zira kutsal görülen kapitalist mülkiyete işçiler tarafından el konulmakta, sarsılmaz denilen mülkiyet düzeni işgal eylemleri ile sarsılmaktadır.

 

 

 

 

CHP’li belediyede sendika ve işçi düşmanlığı

 

CHP’li Aydın Büyükşehir Belediyesi’nde Sosyal-İş sendikasında örgütlendikten sonra 9 işçi işten atılmış, diğer işçilere de sendikadan istifa etmeleri yönünde baskılar devreye sokulmuştu.

İşe geri alınmaları ve sendikanın tanınması için işçilerin mücadelesi sürerken, örgütlü oldukları Sosyal-İş Sendikası, 8 Ağustos’ta “Aydın Büyükşehir Belediyesi’nde işçi kıyımına ve sendikal hak ihlallerine son! Efeler işe iade edilsin!” vurgusuyla basın toplantısı düzenledi.

Sendika düşmanlığının ve işten atma sürecinin aktarıldığı basın toplantısında, Aydın Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan işçilere yönelik saldırı şöyle ifade edildi:

CHP’li Özlem Çerçioğlu’nun başında olduğu Aydın Büyükşehir Belediyesi:

- 9 işçiyi sırf Anayasal sendikal haklarını kullandıkları için işten atmıştır. Sendikal nedenle yapılan bu işten çıkarmalara gerçek dışı gerekçeler öne sürmüştür.

- CHP ilçe örgütlerini de seferber ederek, üyelerimizi baskı ve tehdit yolu ile sendikamızdan istifa ettirmeye başlamıştır.

- Üyelerimizi zorla belediyenin adeta taşeronluğunu üstlenen bir başka sendikaya üye olmaya zorlamıştır.

-Sendikamızın toplu iş sözleşmesi yetkisine itiraz etmiş, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin başlamasını yetki itirazı davası ile engellemiştir.“

Sosyal-İş’in işçilerin işe geri alınması için görüşme çabalarının da belediye başkanı Çerçioğlu tarafından boşa düşürüldüğü ifade edilen açıklamada, işçilerin işe geri dönmek için belediye önünde 1 aydır direnişte oldukları hatırlatıldı. “Geldiğimiz nokta itibariyle CHP’li Aydın Büyükşehir Belediyesi Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun tutumu açık ve nettir” ifadeleriyle devam eden açıklamada, Sosyal-İş’in bundan sonraki sürece dair eylem ve etkinlik programı şöyle ilan edildi:

“‘Efeler İşe İade Edilsin’ sloganıyla önümüzdeki günlerde:

1) Bir yandan belediye önündeki direnişimiz devam ederken, bir yandan da Aydın’da yaygın bildiri dağıtımı yaparak Aydın halkını direnişimizle daha çok dayanışma içinde olmaya davet edeceğiz.

2) Aydın’daki yerel basın üzerinden bu işçi ve sendika düşmanlığını afişe edecek; Aydın’da daha geniş bir kamuoyu oluşturmaya yönelik çalışmalar ve etkinlikler yapacağız. 

3) Örgütlü olduğumuz işyerlerinde ve konfederasyonumuz DİSK’in de desteğiyle ülke genelinde dayanışma faaliyetleri gerçekleştireceğiz.

4) #efeleriseiadeedilsin hashtagiyle bir Twitter kampanyası başlatacağız.

5) Tüm CHP’li milletvekillerine bir mektup yazarak durumu anlatacak ve çözüm için çaba göstermeleri çağrısında bulunacağız.

6) CHP’li Aydın Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun CHP Yüksek Disiplin Kurulu’na sevki için CHP Merkez Yönetim Kurulu’na başvuruda bulunacağız.

7) Uluslararası federasyonumuz olan UNI Küresel Sendika aracılığıyla sorunu, CHP’nin de üyesi olduğu Sosyalist Enternasyonel’e ve uluslararası platforma taşımak için girişimlerde bulunacağız.

8) 17 Ağustos 2018 Cuma gününe kadar üyelerimiz işine iade edilmediği takdirde, 17 Ağustos’ta CHP Genel Merkezi önünde işten atılan işçiler ve işçilerin aileleriyle birlikte geniş katılımlı bir basın açıklaması yapacağız.