YÖK Yasa Tasarısında son durum...
Çerçeve yasa alanlarda yırtılacak!
YÖK Yasa Tasarısı, rektörler ile AKP arasındaki gerginliklerin ön plana çıktığı bir tartışma sürecinden sonra, TÜSİADın önerisi olan çerçeve yasa hazırlığıyla yeni bir dönemece girdi. Burada tartışmaların geçmiş sürecine fazla girmeden çerçeve yasa ile neler yapılmak istendiğini ele alacağız.
Fakat önce, komünistlerin geçmiş dönemde üzerinde önemle durdukları bir konuya değineceğiz. Komünist basında bundan bir yıl önce iki sayı olarak yayınlanan Üniversite-sermaye işbirliği üzerine başlıklı yazının ilk bölümünde üç kurumdan ve bunların işlevinden bahsedilmişti. Bahsi geçen yazının Türkiyede üniversite-sermaye işbirliği ara başlığının arkasından gelen cümleler şöyle: Ülkemizde bu işbirliğini teorize etme ve uygulama çabası içinde olan başlıca kurumlar ise YÖK, TÜBİTAK ve TÜSİADdır. TÜBİTAK daha çok bu işbirliğini meşrulaştırmanın çabası içinde olurken, YÖK üniversite-sermaye işbirliğinin önündeki yasal ve fiili engelleri ortadan kaldırmak ve bu işbirliğini en üst düzeyde gerçekleştirmek, TÜSAD ise her iki işi birden gerçekleştirme çabası içindedir.
Son dönemki gelişmeler düşünüldüğünde yukarıdaki cümleleri anlamak daha kolay olacaktır. Zira gerginlikler TÜSİADın çerçeve yasa önerisi ile son bulmuştu. AKP hükümeti döneminde tasarı çeşitli kesimlerce gerginlik nedeni olarak değerlendirilince, TÜSİAD bir yazı yayınlayarak görüşlerini bildirmişti. Bu yazıda belirtilen hatlar bugün çerçeve yasada somutlanıyor.
24 Ekimde Radikal gazetesinde açıklanan raporda TÜSİAD, mali özerklik kavramını kullanarak üniversitelerin piyasaya açılma sürecini tanımlamıştı. Mali özerkliğin üniversitelerin özelleştirilmesinin argümanı olduğunu artık biliyoruz.
Yine aynı raporda kurumsal özerklik diyerek tek tip üniversite istemediklerini belirtmişti. Genç Bakış programının yapımcısı Abbas Güçlü bu konu ile ilgili yazısında Hükümet ve Üniversitelerarası Kurul, YÖK konusunda, çerçeve yasada anlaştılar gibi. TÜSİAD ve pek çok sivil toplum örgütü de tek tip bir üniversite yerine, her üniversitenin kendi misyonu ve vizyonu çerçevesinde gelişmesine olanak sağlayacak bir çerçeve yasaya sıcak bakıyor. diyor (vurgular bizim) . Buradaki tek tip olmayan üniversite açıklaması, üniversitelerin tek bir merkezden yönetilmesine olan itirazı değil, üniversitelerin bölgesel sermaye ile işbirliğinin yolunu açan bir öneri olarak algılanmalı.
Araştırmaya kaynak başlığı altında ise TÜSİAD, araştırma ağırlıklı üniversitelerin kurulmasını ve buralara kaynak aktarılmasını istemiş, ayrıca tıp fakültelerinin üniversiteden ayrılıp sağlık üniversiteleri başlığında toplanmasını önermişti. Önerileri sunan kurum TÜSİAD olunca, araştırma kavramı Nasıl daha fazla kâr elde edilebilir? sorusunun araştırılması anlamına geliyor.
YÖK Başkanı değişti, GATS
süreci hızlandı
Bu tartışmalar sürerken, hükümetle gerginliği had safhaya çıkaran YÖK Başkanı Kemal Gürüz emekli oldu. Onun yerine uzlaşmacı liberal adaylar bulundu. Burjuva medya Erdoğan Teziçin YÖKün Başkanlığına alkış tuttu. Teziç, göreve başlar başlamaz, uzlaşmadan yana olduğunu, hükümetin yasa tasarısını incelemesi için kendisine süre vermesi gerektiğini belirtip tartışmaları kesti. Tüm rektörleri ve ilgili kesimleri, gönderdiği çerçeve yasayı basına aktarmamaları noktasında uyardı. Üniversitelere Çok gizlidir! damgası taşıyan paketlerle gönderilen çerçeve yasa, üniversitelerin sahte sahipleri tarafından sözde tartışmalarla yorumlanıyor.
Tasarıda neler var?
Tasarı ile yapılması planlanan değişikliklerin başında devlet üniversitelerinin, kamuoyunda paralı yükseköğretim olarak bilinen vakıf üniversitesine dönüştürülmesi geliyor. 9 kişilik alt komisyonca 2 ayda hazırlanan taslağın 33. maddesinde devlet üniversitelerine yeni bir hak tanınarak, bünyelerinde özel üniversite kurma yolu açılıyor. Bu, tasarıda, Devlet yükseköğretim kurumları, adlarını taşıyan vakıfları aracılığıyla bu kanundaki hükümlere tabi olmak üzere vakıf yükseköğretim kurumu veya meslek yüksekokulları kurabilir. şeklinde ifadelendirilmiş. Bu da geçmiş tasarılarda yeralan %10 paralı öğrenci kontenjanı uygulamasının ne kadar genişletildiğini anlatıyor. Bilindiği gibi, geçmiş tasarıda, üniversiteler bünyelerinde %10luk kontenjanı özel öğrencilere aıracaklar ve bizden çok daha düşük puan alan zengin çocukları, bizden biraz daha fazla para ödeyerek bizimle aynı dersliklerde okuyarak, bizimle aynı diplomayı alacaklardı. Şimdi bu uygulamayı kaldırmak yerine çerçeve tasarıyla daha da büyütmüşler.
YÖK Başkanı Teziç, çeşitli DKÖlerle yaptığı görüşmede, bu maddenin tasarıdan çıkarıldığını söyledi. Ancak, bu tür ekleme ya da çıkarımlar tasarıya ruhunu veren işletme mantığını zerre kadar zedelemiyor. Ayrıca böyle radikal bir değişim önerisini tasarıya almak bir yana, yüksek sesle ifade edebilmek bile burjuvazinin cüretli bir saldırısı olarak okunmalıdır. Bugün geri çekilen bu düzenleme yarın daha ciddi bir biçimde karşımıza çıkacaktır.
Tasarıdaki diğer değişiklikler ise Akşam gazetesinde şöyle yeralıyor: YÖKün koordinasyon kuruluna dönüştürüldüğü taslağa göre, üniversite bütçeleri 3 yıl için hazırlanacak ve katma bütçeden çıkarılacak. Her üniversitenin bir hesabı olacak. Ancak harcamalar açık, şeffaf hale getirilecek. Üniversitelerin yarattığı gelirlerle özel sektörün aktardığı kaynak vergiden muaf tutulacak. Vakıf üniversitelerine devlet yardımı, öğrenci başına harcamanın yüzde 30unu geçemeyecek. ÖSYMnin yine YÖKe bağlı kalacağı taslakta, merkezin 6-7 kişilik bir yürütme kurulu olacak ve bilançosundaki nakit fazlasını üniversitelerin araştırma fonlarına aktaracak.
Bu aktarımda ilk göze çarpan her üniversitenin bir hesabı olacak cümlesi, bizim üç yıldır mücadele yürüttüğümüz yasa tasarılarındaki meşhur işletme hesabı olmalı! Göze çarpan bir diğer ayrıntı ise Üniversitelerin yarattığı gelirlerle özel sektörün aktardığı kaynak, vergiden muaf tutulacak cümlesidir. Şimdi siz düşünün, üniversitelerin nerelerden gelir yarattığını. Har(a)çlar mı dersiniz, özel şirketlere AR-GE çalışmaları mı dersiniz, teknopark, teknokent ve tekmerlerden elde edilen gelirler mi dersiniz? Son alıntının devamında Özel sektörün aktardığı kaynaklar ifadesi de işin cilası. Sermaye neden kaynak aktarır sorusunu cevaplamayı okura bırakıyoruz.
Bu kadarı bile çerçeve yasanın geçmişteki yasa tasarılarından hemen hiçbir farkı olmadığını ortaya koymaya yetiyor. Özel üniversitelere çevrilecek üniversitelerimizin en çok gelir elde ettikleri kalem ise öğrenci ödemeleri olacak. Bu da arttırılmış haraçlar, yüksek yurt, yemekhane ve kantin fiyatları olarak öğrencilere yansıyacak!
YÖK Başkanı görüş alıyor!
Son bir hafta içerisinde yeni YÖK Başkanı, Gürüzün pek kullanmadığı bir yöntem kullanmaya başladı. Bu yeni yöntemin adı görüş alma. 8 Ocakta çeşitli eğitim görevlileri örgütleri ve sendikalarla bir toplantı yapan Teziç, ardarda yaptığı açıklamalarla tasarıyı bir uzlaşma sürecinin ürünü olarak hazırlamak istediğini beyan etti. 10 Ocakta da sözde öğrenci temsilcileri ile biraraya gelerek görüş alma komedisine son noktayı koydu. Eğitim görevlileri örgütleri ve sendikalarla biraraya geldikleri toplantıda, bu kurumların önerilerini ve isteklerini dinleyen Teziç, birçok eleştiriye katıldığını ifade etmiş. Ancak bu hemfikirliğin hiçbir değeri yok. Öğrencilerin görüşlerini alacağım diyenler gör¨şlerini çeşitli eylem ve etkinliklerle ortaya koyan öğrencileri soruşturmalara boğuyorlar.
Sözümüzü alanlarda söyleyeceğiz!
Çerçeve yasayı öğrencilere anlatacak merkezi materyallerimizi ve broşürlerimizi her amfiye, her öğrenciye, her öğretim görevlisine iletmek önümüzdeki dönemin hedefi. Onlar YÖK yasasına çerçeve olarak hazırladıkları yasalarla ilgilenmememiz için soruşturmalara, tutuklamalara daha fazla sarılacaklar. Biz de üzerimize doğrultulmuş soruşturma silahını etkisizleştirmek için mücadelemizi yükselteceğiz. Mart ayında Kızılayda yankılanacak sesimiz, sloganlarımız çerçeve yasalarını dağıtacak. Biz üçüncü taraf değiliz! Onlar Rektörler, AKP, TÜSİAD, yani sermayenin tüm kurumları olarak karşımızda tek bir tarafı oluşturuyorlar. Bizse karşı taraf olarak sözümüzü alanlarda söyleyeceğiz.
|